Rıfat Kamaşak Yazio: Sizi Bilemem Ben Katar’ı Seviyorum
Son günlerin popüler tartışması, Katar’a satılmak! Varlık Fonu’nun Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payını Katar'a satması sonrası iyice alevlenen tartışma neredeyse Katar ve Katarlıları linç etme noktasına geldi. Ne yapmış Katarlılar? Pandeminin özel etkisiyle dünya tarihinin en zor ekonomik koşullarının yaşandığı esnada üstelik Türkiye’nin de bu zor koşullarda diğer ülkelerden daha da negatif ayrıştığı bir dönemde parasını ödeyip kimsenin suratına bakmadığı malı almak. Katarlıların suçu bu! Katar birçok ülkeye yatırım yapıyor, bunların başında da Birleşik Krallık geliyor. Londra’nın değerli gayrimenkul yatırımlarının belki yarısından fazlası Katar, Rus, Çin ve diğer Körfez ülkelerine ait. Katar Londra Borsasının toplam %10.3’lük hissesini de satın almış, başka yatırımlara da devam edecek. Yapsınlar, paraları da var helali hoş olsun.
Ülke olarak bütçe açığı, enflasyon, faiz oranları, işsizlik ve özellikle de dış ticaret açığı gibi lime lime dökülüp elimizde kalan ekonomik indikatörlere sahipken, adamlar bize güvenmiş ve Türkiye’nin en fazla ihtiyacı olan direkt yabancı sermayeyi ülkemize getirmişken benim Katarlı dostlara teşekkür etmekten başka yapacak hiçbir şeyim yok.
Aynı direkt yabancı sermaye yolu ile yatırım yapan, döviz girdisi sağlayan, istihdam yaratan, Hollanda, Almanya, Birleşik Krallık ya da Çin menşeli şirketler gibi Katarlı şirketler ya da fonlara da şükranlarımı sunuyorum.
Şimdi, buraya kadar herhangi bir sorun yok ama bir kaç soru var. Şöyle ki, Katarlı dostlar ya da herhangi bir ülke, şirket, fon ya da her ne ise, Londra Borsası’ndan hisse veya City of London’dan belediye ya da hazineye ait bir gayrimenkul satın almak istediğinde bunun yöntemi ne oluyor? Mesela Katar devlet başkanı kişisel dostluğu ile Boris Johnson’dan 10 Downing Street’in kapısında Londra Borsasının %10’unu isteyebiliyor mu? Ya da Londra belediye başkanı Sadiq Khan benim kardeşimdir oturduk anlaştık, eskiden dutluk olan buraları ben aldım diyebiliyor mu?
Televizyondaki bazı konuşmacılara göre dünyanın her yerinde bu işler kişisel dostluk ile olurmuş (!), mesela Suudi Arabistan Amerika ile ya da İngiltere Birleşik Arap Emirlikleri ile benzer anlaşma yaparken başka türlü mü oluyormuş (!) İsrail sanki nasıl yapıyormuş (!) Verilen örnekler müthiş, demokrasinin, şeffaflığın insan haklarının, evrensel değerlerin en büyük savunucusu ve bizim örnek almamız gereken, bizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak şahane örnekler…
Kardeşim adama sormazlar mı sen İngiltere ya da Amerika’dan, Almanya'dan ya da herhangi bir gelişmiş ülkeden kişisel dostluk ile hazineye ya da devlete ait tek bir çöp alabilir misin? Cevabını ben vereyim “hayır alamazsın”! Bu tür işler sadece bize benzer ülkelerde olur diyeceğim ama bizim örnekte Katar gelişmiş ülke biz ise Katar’dan daha alt sınıf bir ülke konumunda görünüyoruz. Bilemedim şimdi beynim yandı açıkçası.
Hadi diyelim biraz yakınlık falan filan ile işi bitirdin malı alacaksın da gene hiç sormazlar mı “kaç gayme”dir bu? Nasıl ödendi? Bu satılan kişisel mal varlığı mı?
Hani o bahsettiğiniz ülkelere var ya Amerika, İngiltere falan bakın orada adama delikli kuruşun hesabını sorarlar. İngiltere’de yabancı isen okul parası ödeyeceğini resmi yazı ile ispatlamadan banka hesabı açmazlar, Amerika’da insan öldürdüğünde nefsi müdafadan belki kurtulma şansın vardır ama vergi kaçırırsan ömür boyu zor yırtarsın çünkü işin içerisinde devletin parası vardır.
Sapla samanı karıştırmayın kardeşim, Katar’a atıp tutmayın, Katar’ın bir suçu yok adam parayı vermiş malı almış bu kadar. Dostum, kardeşim anlaştık verdim gitti ne demek oluyor ben onu anlamaya çalışıyorum kafa karıştırmayın...
Sağlıklı ve güzel günler dileğiyle…
Yorum Yazın