Pantolon Giymeyi ve Siyahın Vazgeçilmez Şıklığını Ona Borçluyuz! İşte Modada Devrim Yaratan Coco Chanel'in İlham Verici Hayat Hikayesi
Pantolonu tasarlayıp giyen ilk kadın olarak tarihe geçti. Siyahı, yas renginden kurtarıp şıklığın yansıması olarak kabul ettirdi. İsmini 'Time: Yüzyılın En Önemli 100 Kişisi' listesine tek moda tasarımcısı olarak yazdırdı. Gelin bu öz güvenli ve yetenekli muhteşem kadını biraz daha yakından tanıyalım.
Asıl adı Gabrielle Bonheur Chanel. İyi de bu Coco da neyin nesi derseniz o konuya birazdan geleceğiz.
Hayatı boyunca zengin ve ünlü bir isim olan Chanel'in çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Bir köylü ve bir sokak satıcısının 7 çocuğundan biri olarak dünyaya gelmişti.
19 Ağustos 1883’te Fransa’nın Saumur şehrinde doğdu.
Annesini 6 yaşında kaybetti ve bu ölümden sonra babası da aileyi terk etti. Kız kardeşi ile birlikte Notre Dame Manastırı'nın yetimhanesine yerleşti ve dikiş dikmeyi burada öğrendi.
Bir gün rahibesi ona bir kumaş, iğne-iplik verir ve iki tane kuğu çizmesini ister. Coco da kendi stilini yansıtan iki kuğu çizer. Rahibe bu çizimlere çok güler ve aralarında şöyle bir diyalog geçer:
Rahibe Marie: Gabrielle, güzel ya da çirkin olması benim için önemli değil. Bu çalışma olsa olsa beni güldürür, o kadar. Böyle bir şey yapmak aklına nereden geldi söyler misin bana?
Gabrielle Chanel: Biliyor musunuz Rahibe Marie? Belki siz beni gücendirdiğinizi düşünüyorsunuz. Oysa ben bana söylediklerinize çok memnun oldum. Gülünç olduysa, içinde biraz ironi barındırıyorsa, bence bu hiç fena değil. Hatta birilerini eğlendirecek bir şey yaratabildiysem kendimi daha iyi hissederim. Bunun bana kendimi iyi hissettiren bir duygu olduğunu içtenlikle söylüyorum.
Rahibe Marie: Sen fazla yol alamayacaksın Gabrielle. Eğer aklını bu tip düşüncelerle doldurursan seni kimsenin anlayamayacağından emin olabilirsin. Dikkatli ol!
Gabrielle Chanel: Haklı olabilirsiniz. Ama korkarım bu fazla bir şey değiştirmeyecek. Ben kendim için nasıl bir hayat istediğimi biliyorum. Ve bunun gibi riskler almak konusunda hevesli olduğumu da biliyorum.
Buradan da anlayacağınız gibi her daim öz güvenliydi Coco. İlk tasarladığı şey ise bir şapkaydı. Tasarımlarını arkadaşları o kadar çok beğendi ki onlara özel şapka dikmeye başladı.
18 yaşında manastırdan ayrıldı ve Aubazine şehrinde yaşamaya başladı. Burada gündüzleri subay kıyafetleri dikilen bir mağazada çalışıp, geceleri de şarkı söylüyordu.
İşte hayatı boyunca ismi olarak kullanacağı Coco lakabını bu zamanda aldı. Bir gece sahnede “Qui qu’a vu Coco dans I’Trocadero” şarkısını söyledi ve çok beğenildi. İndiğinde herkes "Hadi Coco hadi Coco!" diye bağırıyordu.
Böylece Coco lakabını almış oldu.
Kabarede şarkı söylerken zengin bir beyefendi ile tanıştı: Etienné Balsan. Onunla aşk yaşamaya başlayan Coco, bu beyefendinin çiftliğine yerleşti ve 3 yıl birlikte yaşadılar.
Belki de hayatının dönüm noktası bu çiftlikti.
İlk başlarda bu lüks yaşam tarzı hoşuna gitse de her gün parti vermek ve misafir ağırlamak ona göre değildi. Hayatının bir diğer dönüm noktası ise yine bu partilerden birinde gerçekleşecekti.
Yine bu sıkıcı partilerden birinde "Boy" lakaplı iş adamı Arthur Capel ile tanıştı ve o gece birlikte her şeyi geride bırakarak Paris'e yerleştiler. Birbirlerine deli gibi aşık olmuşlardı.
Artık yeni bir hayat onları bekliyordu. Coco, 1908’de bir apartmanın zemin katında açtığı dükkanda tasarladığı şapka ve giysileri satmaya başladı ve tasarımları çok beğenildi.
Bu dönemde anladı ki insanlara aksesuarlar ve kıyafetler tasarlamak ona zevk veriyordu. Artık kararını vermişti: Hayatı boyunca bu işi yapacaktı.
1910 yılına geldiğinde Coco Paris'te tam 21 tane şapka dükkanına sahipti. Ardından da lüks ve kişiye özel kıyafet tasarımları geldi. Chanel markası gittikçe büyüyordu.
Artık Coco sevdiği işi yapıyordu. Üstelik çok da başarılıydı. Bir yandan hayatının aşkı da yanındaydı. Her şey yolunda giderken ne yazık ki aşkını feci bir trafik kazasında kaybetti.
“ Onun ölümü benim için büyük bir şok oldu. Capel’i kaybettiğim gün aslında her şeyimi kaybettim. Hayatta gelebilecek tüm mutlulukları da kaybettiğimi söylemek zorundayım.”
Bu ölüm ona çok büyük bir acı verdi. Coco bu kayıptan sonra kendini tamamen işine adadı. İşiyle birlikte serveti de giderek büyüyordu, sırada parfüm ve kozmetik sektörü vardı.
Biliyorsunuz onun en ünlü sözlerinden biri: 'Parfüm kullanmayan kadının geleceği yoktur.'
Chanel'in dillere destan No: 5 parfümü bu zamanda ortaya çıktı. Yaratıcısı Ernest Beaux, Chanel’e 1-5 arası ve 20-24 arası olmak üzere iki seri sundu. Chanel, uğurlu sayısı olan 5’i tercih etti.
5 rakamının uğuruna inanan ve koleksiyonlarını “5 Şubat” ve “5 Ağustos” günlerinde sergileyen Chanel’in, çıkardığı parfüme de bu yüzden “Chanel No 5” ismini verdiği söyleniyor.
Bir başka söylentiye göre de, Chanel Ernest Beaux’ya, yaptığı karışımları numaralandırmasını söylüyor ve bunları denemeye geldiğinde 5 numaralı karışımı beğenmesi üzerine parfümün adı “Chanel No 5” oluyor.
Chanel No:5 asıl çıkışını ise Marilyn Monroe ile yaptı. Bir röportaj sırasında Monroe, “Uyumak için ne yaparsınız?” sorusuna “No:5’in bir damlasını koklamam yeterli.” şeklinde cevap verdi.
O sıralar satışları çok da iyi olmayan parfümün satışları bir anda tavan yaptı.
Şaşırtıcı bir bilgi de şu ki Chanel sadece dünya kadınlarını değil Türk askerlerini de giydirdi. 1930’lu yıllarda Atatürk, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniformalarını Coco Chanel’e tasarlattı.
Türk ordusu 1980’lere dek onun imzasını taşıyan üniformalar giydi. TSK kıyafetlerinin son tasarımını yapan Arzu Kaprol de kıyafetlerde beğendiği ve değiştirmek istemediği kısımların hep Chanel tarafından tasarlananlar olduğunu söylemişti.
1939 yılında 2. Dünya Savaşı nedeniyle Chanel, butiklerinin hepsini kapattı ve bir süre İsviçre'de yaşadı. Tasarımlarını evinde dikerek hayatını sürdürdü.
Elbette aşk hayatı kaldığı yerden devam etti. Westminster Dükü ile tanıştı ve yeni bir ilişkiye başladılar. Ona neden Westminster Dükü ile evlenmediğini sorduklarında yine çok öz güvenli bir cevap verdi:
“Bugüne kadar birkaç tane Westminster Düşesi olmuştur ancak dünyada yalnızca bir tane Chanel vardır.”
Gelelim Chanel'in kadına, modaya, hatta tarihe damga vuran ilklerine. En önemli devrimi pantolon tasarlayan ve giyen ilk kadın olması.
Chanel rahat olmayı seviyordu. O dönem korsesiz kıyafet neredeyse yoktu ve bu korse giyme zorunluluğunu da yok ederek kadınlara büyük bir rahatlık sağladı.
Yine o dönemde siyah, yasın rengi olarak kabul ediliyordu ama Coco ile birlikte şıklığın rengi haline geldi. Ve meşhur siyah minik elbise kavramını hayatımıza kattı.
”Omuz askılı çanta en iyisidir çünkü elleri serbest bırakır.” felsefesiyle günümüzün de vazgeçilmezleri arasında olan zincir saplı kapitone omuz çantasını tasarladı.
Chanel, Henri Robert ve No.5’in yaratıcısı Ernest Beaux, No.19 adlı parfümü Coco’nun doğum günü olan 19 Ağustos’ta (1970) piyasaya sürdü. Bu tarihten kısa bir süre sonra, 10 Ocak 1971’de Coco hayata gözlerini yumdu.
Chanel'in hayatı 2009 yılında sinema perdesine yansıdı. Başrolde ise birçok kişinin çok sevdiği Audrey Tautou vardı...
Yorum Yazın
o tasarımlar o coolluk o kalite, elitlik şuan yok ona üzülüyorum
Marilynli bölümü yanlış çevirmişsin editör. Olay şöyle gerçekleşiyor: O zamanlar her artist uyumadan önce giydikleri ile alakalı açıklamalar yapıyor, Marily... Devamını Gör
Audrey tatou izlenmez mi? Sırf oyunculugu için listeye aldım. Cocou' yu. Kokoşlara da yazarım sonucu ((: