Meltem Farah Konyalı Yazio: Dünyada Deneyimin Sonsuz Permütasyonu Senin için
Bu hayat sonsuz olasılıklar dünyası…
Bu hayattaki sonsuz olasılıkları açan da tıkayan da sensin ve senin bilinçaltın…
Bilincin farkında olmasa bile bilinçaltınla her an olumsuz yaratım yaptığını biliyor muydun?
Her sorun o kadar kuvvetlidir ki kullandığın kelimelerin ve kurduğun cümlelerden çok daha fazla sonsuz olasılık açar.
Her kullandığın kelime bir bulut gibi havda asılı kalacak ve yeri geldiğinde illüzyon hayatında yaratım halini alacak.
Her an yaratımdasın.
Kuantum alanı her an senin bilinçaltının kontrolünde.
Yoktan yaratan Yüce Yaradan mutlak kaderimizi ruhsal sözleşmelerimizle değişmemek üzere bize verdi.
Ancak hayatımızda zannedilenin aksine çoğu şeyi ve durumu biz yaratıyoruz.
Kurduğumuz cümleler, sorduğumuz sorular, düşünceler, seçimlerimiz ve yargılarımızla sonsuz olasılıkları açıyor ve olumlu, olumsuzu biz bilinçaltımızla yaratıyoruz.
Mutlak kaderin dışında kalan her şeyi sen yarattın.
Sana hizmet etmeyen birkaç örnek çıkardım;
*“Bu neden başıma geldi?”
Sorusu tam bir kurban bilinci sorusudur ve sorulan bu sorulara cevap gelmeye başlayacak ve kuantum alanında daha ötesi açılacaktır.
*“Neden olmasın?”
Olması için bir yaratım yapan ve niyetini anlatan kişiye sorulan klasik, hatalı, alışkanlığa bağlı, düşünmeden sorulan bir soru daha…
Olmaması için bol permütasyonlu cevap gelecektir.
*Korkular ve bunların dile getirilmesi, parlatılması;
Korkuların ne kadar çekici olduğunu biliyor muydun?
Korku her an titreşir ve kuantum alanında yaratım haline gelmeye çabalar.
En büyük korkun ne?
Bunlardan sırayla kurtulmalısın.
*Yargılar;
Yargıladığınla yargılanırsın…
Sebep sonuç yasası peşinde ver her an mükemmel ve çok hızlı çalışıyor.
*“Yapamazsın”;
Sana yapamayacağını kim söyledi?
Ondan kurtul.
Yaparsın.
Her kurduğumuz cümle, düşüncemizle sonsuz permütasyonda olasılıklar yaratıyoruz.
Şu an bunun bilincinde olduğuna göre sen kime dönüşürdün?
Hayatın neye dönüşürdü?
Altın kural;
Sonsuz olasılıklarını açarken ve yaşarken altın kural eylemlerinde olgun olman.
Yetişkin çocuk ve ergen bu sorumluluğu alamaz.
Sadece bir yetişin ve bir bilge bu sorumluluğu taşıyabilir.
Eylemleri belirlerken ve kararlarını alırken;
Bu olgun mu?
Bu bana zarar veriyor mu?
Bu birine zarara veriyor mu?
Bu bütüne zarar veriyor mu?
Sormalı ve süzmelisin.
Kendi arzuların, hedeflerin ve yaratımlarının peşinden koşarken diğerlerini gözetmek zorundasın.
Sebep sonuç yasası en sert yasalardan ve inan bana her öğreti sertleşerek gelecektir.
Toplumun ve otoritenin yazılı olmayan bazı kuralları; olmazsa olmazları vardır.
Kimsenin canını yakmayacaksın.
Yaktığın gibi yanar.
Acıttığın gibi acırsın.
Bazıları var ki onlar karmalarını çoktan kirlettiler…
Belki biz de bilerek ya da bilmeyerek farkında olarak ya da olmayarak ama saf niyetle de olsa karmamızı kirletmiş olabiliriz.
Bunların da affını ricasıyla…
Saf niyetli ve saf kalplilerin her zaman korunduğu net.
Her entrika sahibine aittir ve döner.
Acıtır, incitir.
Sen öç almayı bırak, kinden vazgeç, takılı kalmaktan kendini serbest kıl…
Serbest kıl ki senin yerine Allah konuşsun….
Ben acıtıldığımda hayatımda beddua etmedim…
Ben acıtıldığımda hiç Allah’a havale etmedim….
Çünkü O’nda; zaten bilirim.
Ben kimim ki havale edeceğim.
Ben yönetici sıfatlı olursam işi havale ederim;
Peki gerçek kontrolün Allah’ta olduğunu bilirken kime havale ediyorsun?
Zaten Allah’ta…
Ben acıtıldığımda sadece şikâyet ederim tıpkı küçük bir kız çocuğunun ebeveynine sığındığı gibi “tek sahibime' şikayet ederim ve haddimi bilir, kenara çekilir, izlerim…
Cevap mucizevidir.
Sen kenara çekil Allah konuşsun.
Sen acımadan öğren diye yazdım…
Dünyayı sevgi kurtaracak…
Bilin istedim…
Onedio okurlarım, bütüne katkı için ve koşulsuz sevgiyle…
Yorum Yazın