Kurbanını Asit Banyosuyla Öldürdükten Sonra İşlediği Cinayeti En İnce Detayına Kadar Anlatan Seri Katil!
Kurbanlarını çeşitli şekillerde öldüren seri Katil John George Haigh, altıncı kurbanı olarak Olive isimli bir kadını seçti. Kurbanını asit suretiyle öldüren Haigh'in bu cinayetiyle alakalı tüm bilgilere bu içeriğimizde yer verdik. Buyurun...👇
Seri katil hikayelerini yakından takip edenler John Haigh ismini sık sık duymuştur.
Seri katil diyoruz ama silah ya da kesici alet kullananlardan değil: John George Haigh, asit kullanma suretiyle kurbanlarını soğukkanlılıkla öldüren bir seri katil!
Katilin asit banyosuyla öldürdüğü altıncı kurbanı Olive ise olayın yaşandığı zamanlar medyada kendine yer bulmuştu.
John Haigh'in işlediği cinayetler genellikle lüks bir otel odasında gerçekleşti. Lüks arabalar kullanarak kurbanlarını otele alkol içmeye çağıran zevkine düşkün katilin ailesi, sırf arkadaşları eve giremesin diye evlerinin etrafına yedi metrelik çit inşa etti.
John Haigh'in gelir kaynağı belirsizdi.
Çevresi ve 'kendisi', John Haigh'ın inşaat mühendisi olduğunu düşünüyordu. Crawley'de de küçük bir atölyesi bulunan katil, bazı kurbanlarını atölyesine bile davet ediyordu.
Atölyeye çağırdığı kurbanları arasında altıncı kurbanı Olive de bulunuyordu.
Haigh'ın kaldığı otelde ikamet eden Olive, şans eseri Haigh ile tanıştı. Kendisi bir savaş gazisinin eşi ve aynı zamanda kadın hakları aktivistiydi. İkili tanıştığı zaman Olive, yaklaşık 60 yaşlarındaydı. Haigh'in mucit olduğunu öğrendikten sonra son derece mutlu olan Olive, Haigh ile bir çalışma yapmak için teklif sundu. Bu teklif katil Haigh'in son derece hoşuna gitti ve atölyeye gitmesini söyledi.
Atölyeye gittikten kısa bir süre sonra Olive'den uzunca bir süre hiçbir şekilde haber alınamadı.
Tam adı Olive Durand Deacon olan kurbanın takma dişleri ve safra kesesi taşı olay yerinde bulundu. Uzun süren araştırmalar sonrasında Olive'in mücevherlerini sattığını ve kürk mantosunu yıkattığı anlaşıldı.
Atölyenin içinde polisler büyük bir metal varille birlikte asit kapları buldu.
Savaş tabancası, eldiven ve asit sıçramış bir önlük de vardı olay mahalinde. Haigh sonrasında cinayeti işlediğini itiraf etti ve yıllar boyunca 5 kişiyi daha bu şekilde katlettiğini dile getirdi. Birkaç gün sonra kurbanın kalıntılarının bulunduğu çamur, drenajdan akarak atölye bahçesine döküldü.
Kurbanlarının kanını içme dürtüsü varmış!
Cinayet itiraflarından sonra kurbanlarının kanını içmek istediğini de dile getiren Haigh, susuzluğunu gidermek için açtığı kesiklerden kan içmiş.
John Haigh'ın ürkütücü kalıntılarının bulunduğu müze, Yeni İskoçya'da yer alıyor.
Haigh'in kendisini asitten kaynaklanan yanıklardan korumak için kullandığı eldivenler ve önlük, Olive Durand Deacon'un safra kesesi taşları ve protezleri; tabanca ile birlikte sergileniyor.
Haigh'de hoşlanan genç bir kız vardı, uzun yıllar boyunca Barbara Setphens, Haigh ile evlenme niyetindeydi.
Haigh hayatını o kadar dağıtmıştı ki, Barbara'nın sevdiği adamın karanlık yüzüne dair hiçbir fikri oluşmadı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde, eğer öğrenmiş olsaydı, muhtemelen onu da öldürmüş olma ihtimalinin yüksek olduğunu itiraf etti.
John Haigh gittiği her yerde arkadaş edindi.
Polisler de dahil olmak üzere herkes onu seviyordu. İnfazından dakikalar önce hücresinde onunla dua etmek için diz çöken papaz onun hakkında sevgiyle konuştu. Ailesi hala onu seviyordu ve Tanrı'nın onu bağışlayacağına inanıyordu. Sonrasında ise 10 Ağustos 1949 tarihinde Albert Pierrepoint tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
Yorum Yazın
varlığı hep küçük altınmış rahmetlinin.