Kimsenin İhtiyacı Olmayan Şeyler Satıyor! Elon Musk'ı Deviren Dünyanın En Zengin Adamını Yakından Tanıyalım
Geçen aylarda dünyanın en zengin adamı değişti. 2022'de sadece sizin gelirini eridi sanıyorsanız, sabit gelirinizle çenenizi yormaya devam edin. Çünkü söz gümüşse, sükût altın misali zenginler susmaya devam ediyor. Seni paramla döverim bebeğim minvalinde parasını bizlere konuşturuyorlar. Olsun yine de zevkli, gelin konuşalım.
Bernard Arnault, geçen ay Elon Musk'ı geçerek dünyanın en zengin insanı oldu.
Kaynak: Polina M. Pompliano
"Lüksün efendisi" olarak bilinen Arnault, dünyanın en zengin adamı olurken, Jeff Bezos'la dünyanın en zenginleri listesinde 1 numarada baş başa kaldı.
Fortune dergisinin de dediği gibi: 'Biri roket, diğeri çanta yapar.'
LVMH'nin (Louis Vuitton Moët Hennessy) CEO'su Arnault, kimsenin aslında ihtiyaç duymadığı ürünleri satıyor.
Aralarında Fendi, Bulgari, Dom Pérignon ve Givenchy'nin de bulunduğu 70'ten fazla markadan oluşan bir listeyle, dünyanın en büyük ve en başarılı lüks ürünlerinin tedarikçisi oldu.
New York'ta taksiye binmeseydi, Arnault, belki de lüks dünyasına hiç adım atmamış olabilirdi.
1971 yılında Fransa'da mühendis olduktan sonra dedesinin kurduğu inşaat firmasında çalışmaya başlayan Arnault o yıl gittiği New York'ta bindiği taksi şoförüne Fransa'nın o dönem cumhurbaşkanı olan Georges Pompidou'yı tanıyıp tanımadığını sordu. Robert De Niro olmasa da taksi şoförü, 'Hayır, ama Christian Dior'u tanıyorum' deyinde ışıklar yandı.
Nasıl olur da bir moda tasarımcısı, bir ülkenin cumhurbaşkanından daha tanınır olabilirdi? Bu soru, Arnault'un 25 yaşında aile şirketinin başına geçtiğini tutkularına yön çizdi.
Küresel alanda güçlü bir markayla iş kurmak istediğini fark eden genç iş insanı şirketini büyütmek için ABD'ye taşındı.
Fransa'da, Christian Dior'un sahibi olduğu bir tekstil ve perakende holdingi olan Boussac Saint-Frères imparatorluğunun satılık olduğunu duyunca taksi şoförünü hatırladı.
Çekişmeli bir satın alma süreci sonrası Arnault, Dior'u iflas etmek üzereyken satın aldı. Maliyetleri ve operasyonları düzenledi, şirketi eski güçlü günlerine döndürdü.
Bu satın alma, Arnault'u aile şirketi yöneticinden, dünya lüks imparatoruna dönüştürecekti.
1987 baharında, gizemli bir yatırımcı Moet-Hennessy şirketinin hisselerini topluyordu.
Arnault'nun başında olduğu bir grup, LVMH'nin %24,5'ini 1,5 milyar dolara almıştı. Sonunda en büyük hissedar olmasına yetecek kadar hisse aldı.
'Kaşmirin Kurdu' oldu.
Arnault, LVMH'yi aldıktan sonra, lüks tutkusunun peşinden bir alışveriş çılgını gibi koşarak Givenchy, Fendi, Bulgari ve Marc Jacobs gibi markalara yöneldi.
İnatçı olarak görülse de, Arnault şirket içinde farklı bir yaklaşım izliyor. Sahibi olduğu moda evlerinin CEO'larıyla ilişkilerinde yaratıcılıklara güveniyor çünkü lüksün ustalar olmadan kâr edemeyeceğini biliyor.
Arnault'un hayattaki amacı "yaratıcı vizyonları gerçeğe dönüştürmek" olduğundan şöyle söylüyor:
En başarılı yaratıcı insanlar eserlerini sokakta görmek isterler. Sadece icat etmek için icat etmezler. Gerçek sanatçılar... insanların elbiselerini giymelerini, parfümlerini sıkmalarını veya tasarladıkları valizleri taşımalarını isterler.
LVMH'nin başarısı yaratıcılık, kalite, girişimcilik ve en önemlisi de uzun vadeli bir vizyon üzerine inşa ediliyor.
İşte Arnault'nun son derece başarılı ve yaratıcı imparatorluğu böyle doğuyor ve yönetiliyor.
Yorum Yazın
O taksi şoförü benim babamdı. Vefa borcunu öde lan piç...
kara para yoksa işin içinde ben de bir şey bilmiyorum
128 milyar dolara yüzde kaç hisse alınırdı acaba merak ettim matematiği kuvvetli arkadaşlar hesaplasın