Gerçekten Hak Ediyor mu? Bir Aziz İlan Edilen Rahibe Teresa'nın Tartışma Yaratan Hayatı
Hiç kuşkusuz Rahibe Teresa Hristiyanlık dünyasında çok önemli bir yere sahip olsa da 2016 yılında aziz ilan edilmesinin ardından hakkında pek çok spekülasyon ortaya çıktı ve çoğu kişi tarafından bu mertebeye layık görülmedi. Peki, Rahibe Teresa hakkındaki gerçekler nelerdir?
2016 yılında ünlü rahibe Rahibe Teresa, Papa Francis tarafından aziz ilan edildi ancak birçok kişi bunu hak etmediğini düşünüyor.
Rahibe Teresa'nın azizliğe ulaşması için Vatikan'ın ünlü rahibenin ölümünden sonra yaptığı iki mucizeyi tanıması gerekiyordu. Papa II. John Paul, 1997'de öldükten sadece altı yıl sonra 2003'te ilk mucizeyi tanıdı. Papa Francis de 2015'te ikinci mucizeyi tanıdı.
Papalar, Rahibe Teresa'nın bir kadının ve ardından bir erkeğin tümörlerini iyileştirdiğinde mucizeler gerçekleştirdiğini iddia etti.
Ancak, bu “mucize” bazıları tarafından tartışmalı olmuştur. Yine de Rahibe Teresa'nın mucizeleri üzerine tartışmalar Vatikan'ı planlarını ilerletmekten caydırmadı. Papa Francis, 4 Eylül 2016'da Rahibe Teresa'yı bir aziz ilan etti. Ancak karar tartışmalı olmaya devam ediyor ve mucizeleri konusundaki anlaşmazlık bunun sadece küçük bir parçası.
Rahibe Teresa, mümkün olduğu kadar çok insanı Katolikliğe dönüştürmeye niyetliydi.
Kilisenin çıkarlarını korumak ve çok sayıda insanı Katolikliğe dönüştürmek isteyen Rahibe Teresa, bu nedenle Hindistan'da hastaneler açtı. Bunu iyilik için yaptığı düşünülse de hastane çalışanları burada bir art niyet olduğunu belirtti.
Hindu milliyetçisi bir grubun başkanı Mohan Bhagwat, konu hakkında şu demeçte bulundu.
“Özverili niyetlerle bir amaç için çalışmak güzel, fakat Rahibe Teresa'nın işi, kendisine hizmet edilen kişiyi Hristiyanlığa dönüştürmek için art niyetliydi. Hizmet adına din değiştirmeler yapıldı.”
Yine de bazıları, Rahibe Teresa'nın art niyetleri olsa bile, en azından değer verdiği insanların bunun için daha iyi durumda olduğunu iddia ediyor.
Ancak onun tıp merkezlerini gerçekten ziyaret etmiş ve orada çalışmış olan diğer kişiler buna kesinlikle katılmamaktadır.
Rahibe Teresa'nın tıp merkezleri insanları iyileştirmek için tasarlanmış olsa da, hastaları genellikle onları daha da hasta eden koşullara maruz kalıyordu.
Bu hastanelerde çalışan biri şu açıklamalarda bulundu:
“İşçiler iğneleri musluk suyu altında yıkadılar ve sonra tekrar kullandılar. İlaçlar ve diğer hayati öğeler aylarca saklandı, süresi doldu ve yine de hastalara düzensiz olarak uygulandı,”
“Çok az eğitim almış veya hiç eğitim almamış gönüllüler, oldukça bulaşıcı tüberküloz vakaları ve diğer yaşamı tehdit eden hastalıkları olan hastalar üzerinde tehlikeli çalışmalar yürüttüler. Hayır kurumunu işleten kişiler, süreçleri güvenli bir şekilde otomatikleştirecek ve hayat kurtaracak tıbbi ekipman ve makineleri kabul etmeyi ve uygulamayı reddetti.”
Rahibe Teresa'nın hastalara yaptığı muameleyi eleştirenler sadece gönüllüler değildi.
Darülaceze bakım merkezlerinde Rahibe Teresa, hastaların sadece istendiklerini hissetmeleri ve Tanrı ile barış içinde ölmeleri gerektiğine inancını uyguladı. Yani herhangi bir tedavi süreci başlattırmadı.
Tüm eleştirilere cevaben Rahibe Teresa'nın ölen insanların İsa gibi acı çekmek istediklerini belirtildi.
Ancak, kendi acılarına gelince, Rahibe Teresa görünüşe göre farklı bir duruş sergiledi. Ciddi kalp sorunları yaşamaya başladığında modern bir Amerikan hastanesinde tedavi gördü.
Ancak bu tür görüşler için bazı eleştiriler almasına rağmen, Rahibe Teresa hayattayken tartışmalardan kaçınmada çoğunlukla başarılı oldu.
Geriye dönüp bakıldığında, bu konuları bugün görmezden gelmek zor. Ayrıca Katolik Kilisesi'nin neden Rahibe Teresa'yı bir aziz yapmaya karar verdiğini anlamak da zor. Fakirlere ve hastalara yardım ettiği için saygı görmüş olabilir, ancak uygulamaları, son anlarına kadar acı içinde olmalarını sağladı.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇
Yorum Yazın
Oğlumun da bana bir kaç kez "Baba bu mucize." dediği olmuştur. O zaman ben?! Çabuk birisi Vatikan'la iletişime geçsin. Azizliğim söz konusu.