The Elder Scrolls V Skyrim

Fallout 3 ile müthiş bir geri dönüş yapan Bethesda; Skyrim ile birlikte bizi The Elder Scrolls dünyasına, 2006 yapımı The Elder Scrolls: Oblivion’dan sonra bir kez daha Ejderhalar ile savaşı konu alan o fantastik dünyasına davet ediyor. Tamriel’in kuzeyinde Dragonborn olarak başladığımız bu yolculuk sizi sosyal yaşantınızdan ciddi şekilde koparabilir.

Skyrim’e, Oblivion’daki gibi script sahnelerle giriş yaparak, ‘’kader arkadaşlarımız’’ ile birlikte bir arabanın arkasında zincirli bir şekilde seyahat ederken başlıyoruz. İlk gözlemleriniz sizi şok edebilir sakin olun. Dağ, taş, bitki örtüsü sizi beyninizden vurulmuşa çevirebilir gayet normaldir. (daha önce oblivion oynamış arkadaşların grafik konusunda büyük beklentileri olmasın) İdama giderken isminiz listede yok; ama cellat boş durmasın diye sizi de arada idam edecekler. Tam celladın önüne koyun gibi kafayı koyduğumuz dakikalarda yeri göğü inleten bir çığlıkla kurtuluyorsunuz. (daha anlatamam bu kısmı yaşayın lütfen).

Giriş bölümünde isminizin sorulduğu sahnede karakterinizi şekillendiriyorsunuz. Irk çeşitliliğinin yanı sıra elemanın kaşından tutun da dövmelerine kadar ayarlıyorsunuz. Bu ekranda asıl dikkat edilmesi gereken şey ırk seçimidir. Çünkü her ırkın kendine has avantajı ve dezavantajı vardır. Bunu oynayacağınız class’a göre seçmeniz gerek.

Oyunda sayamayacağımız kadar düşman var, o konuda içiniz rahat olsun. Level atlama sistemi gayet basit ve çeşitli yetenek ağaçları mevcut… Oyunda dragonborn olduğumuz için dövüş sisteminde ufakta olsa bir torpilimiz mevcut. Yani ejder dili olan shout yeteneğini öğreniyoruz.