The Batman'de Yüzbaşı James Gordon'ı Canlandıran Jeffrey Wright Film Hakkında Açıklamalarda Bulundu!
Vizyona girdiği andan itibaren büyük beğeni toplayan The Batman filminde, Yüzbaşı James Gordon karakterine can veren Jeffrey Wright film hakkında samimi açıklamalarda bulundu.
Oldukça ilgi çekici olan bu röportajı gelin birlikte okuyalım!
Bu rol sana nasıl geldi?
Jeffrey Wright: Menajerim telefonla arayıp söyledi.
Eski usul yani.
Jeffrey Wright: Evet, her zamanki gibi. Bir telefon aldım ve bana Matt [Reeves]'in bir araya gelip bir sonraki filmi olan ''The Batman'' hakkında konuşmak istediği söylendi; Jim Gordon'ı oynamakla ilgilenip ilgilenmeyeceğimi merak ediyordu. Ben de menajerime, onunla bu konuşmayı yapmak isteyeceğimi söyledim. Sonra Matt'le bir görüşme yaptım. Yanılmıyorsam o noktada henüz senaryoyu okumamıştım; o toplantıda bana senaryoyu verip, Gotham için vizyonunu, Batman'i ve tüm diğer karakterleri yeni bir mercekten nasıl görmek istediğini anlattı.
Matt Reeves'in vizyonu hakkında ne düşündün?
Jeffrey Wright: Merak ettim, heyecanlandım, duyduklarım hoşuma gitti. Gidip senaryoyu okudum. Bunun gerçekten güçlü bir senaryo olduğu düşündüm ama aynı zamanda da bir Batman filmiydi. Matt'in özgün bir şey, gerçekçi, normalde bu filmlerle yapabileceğimiz gibi varsayımlarda bulunmayan bir şey yaratmaya çalıştığını gördüm. Ayrıca noir'ımsı bir niteliği vardı. Bunun, altı dolu, yoğun ve beni davet eden bir şekilde serinin gerçekten heyecan verici yeni bir yorumu olduğunu düşündüm. ''Evet, projede yer alacağım. Evet'' dedim. Ve böylece başladık.
Büyük ekranda bizim için keşfedilmemiş bölge olan bu karakter ve çevresindeki tüm karakterler için ikinci yıl. DC Süper Kötüleri hikayelerde gelir gider ama Gordon kalıcı bir karakterdir; Batman nereye gidiyorsa, Gordon her zaman onun bir parçasıdır. Peki Batman bu hikayede bu kanunsuz kişi olma sürecinde nerede ve Gordon bu eylemleri nasıl etkiliyor?
Jeffrey Wright: Bence ''The Batman'' bu kanunsuz-kahraman olarak onun yolculuğunun birinci durağı; ve bana öyle geliyor ki bu kimliğe bürünmesi filmde değinmeye başladığımız nedenlerden ötürü yeni bir şey. Bir başlangıç hikayesi değil, başlangıç sonrası hikayesi. Batman, bazı yönlerden, büyük ölçüde kendi kendini yaratmış. Kostümü aşırı derecede rafine değil, Batmobile kendi mekanik becerisiyle yaptığı bir şey gibi görünüyor. Yani bu onun erken dönemi. Ve bence Gordon'ı oynarken benim ve Gordon için ilginç olan şey, bu bileşimde yerleşik bir merakın olmasıdır. Ayrıca, Gordon'ın Batman'e dair anlayışı ve kurdukları ilişki hakkında hala bir gizem var.
Dolayısıyla, Batman bir yerde boy gösterdiğinde, ''Vay canına, bu Batman, o bir kahraman. Bu kostüm de gerçekten harika değil mi?'' şeklinde yaklaşımlar olacağı gibi varsayımlarda bulunmuyoruz. Bunun yerine, bence, ona bakıp, ''Bir dakika, bu adam kim? Ne yapıyor? Neden üzerinde bu kıyafet var? Burada neler oluyor?'' diyoruz. Filmde bu soruları cevaplamaya soyunduk. Sahnelerden birinde -aslında, çektiğimiz ilk sahneydi- Gordon'ın çok iyi tanıdığı bir sürü polisin olduğu gizemli bir odaya giriyoruz. Gordon, Batman'le birlikte odaya girince, Batman ile Gordon odadaki herkesten soyutlanıyor ve tüm gözler onlara dönüyor. Orada Gordon için Gotham Polis Teşkilatı'nın dışında gerçekleşen bir bağ var ki bence ikisi için de harika bir başlangıç bu çünkü garip. Ve kendimize ''Neden birlikteler?'' diye soruyoruz. Bence film boyunca neden birlikte olduklarına dair ipuçları daha belirgin hale geliyor. Ama başlangıçta, hepsi çok yeni.
Bu özellikle ilginç çünkü Gordon deneyimli bir polis. Batman efsanesinin daha sonrasında yer alacağını bildiğimiz yerde değil henüz. Şimdilik bir yüzbaşı. Ama Gotham'da bu kadar deneyimli bir polisin Batman gibi birinden yardım almasını gerektirecek neler olup bittiğini, Gordon gibi birinin neden şehrin ve kendisinin Batman'e ihtiyacı olduğunu düşündüğünü merak ediyoruz.
Jeffrey Wright: Doğru. Gotham bir uçurumun kenarında, göründüğü gibi bir şehir değil. Kokuşmuş. Yozlaşmış. Ve Gordon, polis teşkilatı ve siyasi çevrelerde bile, kime güvenebileceğinden emin değil. Ve bir şekilde, Batman'de güven kaynağı buluyor. Aynı şekilde Batman de çok az kişiye güvenirken, bir şekilde Gordon'la bir araya geliyor. Bence hem Gordon hem de Batman'in kendilerini içinde buldukları izolasyon, izleyiciler için çekici çünkü izleyiciler de güven duyacakları bir yer arıyorlar. Ve istikrarsız olan bu dünya, hain güçlerin eline düşüyor gibi görünen bu dünya... bence bir bakıma izleyicilerin aşina olduğu, zeminin kaygan olduğu ve güvenilir şeylerin zor bulunduğu çağdaş bir ortamı taklit ediyor. İzleyiciler bunları bu iki karakterde ve ilişkilerinde buluyorlar. Böylece izolasyon birçok amaca hizmet ediyor ve nihayetinde ikisi arasında bir bağ görevi görüyor.
Rob Pattinson'la bu sahnelerde bu karakterleri birlikte yaratmak durumunda olduğunuz set ortaklığınızdan bahseder misin? Onunla çalışmak nasıldı?
Jeffrey Wright: Setteki ilk andan itibaren birlikte bir odaya girdik ve ikili olduk. Yaptığım şey her ne olursa olsun, Rob'ın sahneye getirdiği şey her neyse ona bağlıydı, aynı şey onun için de söz konusuydu; benim enerjimi geri yansıttı. Hepimiz bunu Matt'in filme dair vizyonu ve Greig Fraser'ın kesinlikle benzersiz olan görüntü yönetiminin belirlediği ruh hali kapsamında yaptık. Bazı harika görüntü yönetmenleriyle çalıştım ama Greig'in her karede yaptığı şey aklımı başımdan alıyor gibiydi. Ve o görüntü tek bir ton belirledi, hikayemizi anlatma şeklimiz için bir ton oluşturdu. Yaptığımız her şeyi besleyen bu şeye tamamen daldık. Yaptığım her şey, etrafımdaki diğer tüm aktörlerin, özellikle de Rob'ın ve tüm tasarımcıların ve Matt'in çalışmalarından beslendi ve sanırım hepimiz kendi benzersiz Gotham'ımızı yaratmak için bu şekilde birbirimizle paslaştık. Gotham'ımız başlı başına bir şey ve onu birlikte inşa ettik.
Tasarımcılara ve görüntü yönetmenine dikkat çektiğin için çok mutluyum çünkü bunu fazlasıyla hak ediyorlar. Peki, dışarıdaki çizgi roman hayranları için, rol için araştırmalarında çizgi romanlardan herhangi birine döndün mü? Onları daha önce okumuş muydun, ya da onlardan ilham aldın mı?
Jeffrey Wright: Evet, kesinlikle. Serinin gelişimini izlemek istedim. Böylece, en baştan başladım, 1939'a, 1. cilde gidip oradan başladım. İlk kare Bruce Wayne ve Gordon. ''Golden Age''den birkaçını, ardından Bronze ''Age''i ve sonrasında da tabii ki çağdaş şeyleri okudum. Efsanenin tamamını okumadım, ancak yol boyunca bazı ekmek kırıntıları aldım çünkü özellikle Gordon'ımın Gotham'ımızda nasıl var olabileceğini anlamak istedim. Bu diziyle ilgili harika olan şey, on yıllar boyunca sürmesi ama aynı zamanda yol boyunca sürekli olarak güncellenmesi. Göreceğimiz ilk Batmobile morumsu bordo renkli bir sedan, modifiyeli ama kesinlikle 2022 filminde göreceğiniz bir araç değil. Ve 1939'daki Gordon çok belirli bir adam, ama benim çağdaş Gotham'da canlandırdığım adam öyle değil.
İlginç olan bir diğer şey de, geri dönüp Bob Kane ve Bill Finger hakkında, New York şehrine dayalı bu dünyayı nasıl yarattıkları hakkında okumaktı. Bronx'ta yaşamışlardı ve New York'u Gotham'larını yaratmak için bir tuval olarak kullanmışlardı. 1939'un New York şehri, 2022'nin New York şehrinden çok farklı. Anlamak istediğim şey, bu karakterleri, Gotham'ın nüfusunu nasıl güncelleyeceğimizdi çünkü örneğin 1939 New York şehrinin demografisi, 2022 New York şehri demografisinden aşırı derecede farklı. Dolayısıyla 2022 Gotham demografisi bunu yansıtacaktır. Bu anlamda kendimi bu dünyaya nasıl yerleştiririm sorusuna kendim cevap vermek istedim. Sonrasında ise, kendimizi yol boyunca nereye yerleştirdiğimizi anlamak için hikaye anlatımının gidişatını olabildiğince takip etmeye çalıştım.
Tarif ettiğin şekliyle, bu hem doğru zamanda hem de zamandan bağımsız olması hedeflenmiş bir filmse, bence görev başarıyla tamamlanmış.
Jeffrey Wright: Harika, harika.
Bugün bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim.
Jeffrey Wright: Çok teşekkürler.
The Batman 4 Mart'ta sinemalarda! Batman Pizza ise Türkiye'de ilk defa ve yalnızca Little Caesars Pizza'da!
Yorum Yazın