''Tanrı Beni Sıfırdan Bir Yerlere Getirdi'' En Dipten Başlayıp En Üst Noktaya Gelen 11 Sporcu
Atletler güçlü olmaları ile bilinirler fakat bazıları düşündüğünüzden daha güçlüdürler. Onlar aşağılamaları, fakirlikleri ve sakatlıkları atlatıp, istediklerini başardılar. Buyurun hayatlarını sıfırdan şekillendiren 11 atlet.
Manny Pacquiao: ''Küçük bir çocukken tek bir öğünle karnımı doyurmak zorunda olduğumu ve bazı geceler sokakta yattığımı hatırlıyorum.''
Manny okuldayken dövüşlere katılır ve kazandığı küçük ödülleri ailesi ile paylaşırdı. Manny tanrının kendisine güç verdiğine, zorlukları aşmasına yardım ettiğine ve şampiyon olmasına yardımcı olduğuna inanıyor. ''Tanrı beni bir amaç için destekledi ve bu amaç ile onun adına zaferi getirmeliyim.''
Stephen Curry: ''İsa'nın bana verdiği güç doğrultusunda her şeyi başarabilirim.''
NBA'de yılın en değerli oyuncusu seçilen Curry'nin ayakkabısında bu söz yazıyor ve bu ona tanrı adına oynadığını hatırlatıyor. Onun bu bağlılığı ve inancı sayesinde takım arkadaşları ile birlikte 40 yıl aradan sonra Golden State Warriors yeniden şampiyon oldu.
Allyson Felix: ''Benim için inancım koşmamın sebebi.''
Okuldayken onu sıska görüntüsünden ötürü herkes '' tavuk bacak'' diye çağırır ve cılız olduğu için küçümserlerdi. 2013 yılında yaşadığı sakatlık onu çok sarsmış fakat kararlılığı iyileşmesine ve tekrardan yarışmasına yardımcı olmuş.
Usain Bolt: Küçücük bir köyden olimpiyat şampiyonluğuna...
Bolt şu an dünyanın en hızlı atleti, fakat Bolt'un olimpiyat serüveni küçük bir akar suya sahip olan Jamaika köyünde başladı. Altın madalyalı atlet, her yarıştan önce tanrıya dua ediyor ve bütün başarısı için şükranlarını dile getiriyor.
Gabriel Elorde: ''Onun başarısı yoksulluğu aşmak.''
Gabriel ''Flash'' Elorde 15 çocuklu bir ailenin en küçüğüydü, yoksulluk yüzünden 3. sınıfta okumayı bırakmak zorunda kaldı. 16 yaşında boks eğitimine başladı ve dünyanın en büyük hafifsiklet boks şampiyonlarından birisi oldu.
R.A. Dickey: ''Tanrıyı, kendini ve diğerlerini sev.''
Toronto Blue Jays'in yıldız atıcısı travmatik çocukluğunu tanrıya sığınarak bulduğu güç sayesinde atlatmış. Dickey: ''Tanrınızı bütün kalbinizle, bütün ruhunuzla, bütün düşüncenizle ve bütün gücünüzle sevin.''
Nonito Donaire Jr. çocukken aşağılamalara maruz kalmış.
Filipinli ''Flash'' çocukluğunda sürekli itilip kakıldığı zamanları hatırlayarak: 'Küçükken hep dışlanan, itilip kakılan ben olmuştum ama aklımın bir ucundan şunu asla eksik etmedim; içinde bulunduğun durum, hayat ne kadar kötü olursa olsun yolun sonunda mutlaka bir umut ışığı vardır ve eninde sonunda onu bulmam gerekir.' Nonito hayatı boyunca onu destekleyen insanlar için savaştığını söylemiş.
Mariano Rivera: ''Sahip olduğum her şey ve bulunduğum konum tanrının gücü sayesinde çünkü onun aracılığı ile her şeyi başardım."
Babası bir balıkçı olan Rivera Panama'da büyümüş. Tanrının her şey için bir planı olduğuna inanıyor. Kendisi için planı ise beyzbol oynamaktı ve bu diğerlerine ilham oldu.
Derek Fisher: ''Her şeyimi tanrıya olan inancıma bıraktım''
Eski basketbolcu ve antrenör Derek Fisher'a basketbolu üvey kardeşi Duane Washington tanıttı. Duane, Derek için bir ilham kaynağıydı fakat Duane'in başı kokain bağımlılığı ile beladaydı. Derek kardeşinin bu kötü alışkanlığını örnek almadı ve uyuşturucu kullanmamak için ant içti. Oynamak için gerekli gücü ve enerjiyi inancı sayesinde başardığını söylüyordu.
Magic Johnson: ''Uyandığım her gün için Tanrı beni kutsuyor''
Johnson, Michigan'da büyüdü. Ailesi ise geçinebilmek için gece gündüz demeden çalışıyordu. Johnson 1991'de HIV pozitif olduğunu öğrendiği zaman emekli oldu. O inancının hayattaki en önemli şey olduğunu söylüyordu ve Magic Johnson Vakfı sayesinde kendi tedavisini hastalıkla savaşanlarla paylaşıyordu.
Manute Bol: Dini yüzünden ülkesinde zulme uğrayıp kendi ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Manute Bol Güney Sudan'da küçük bir çiftlik kasabasında yaşıyordu ve ailesine sığır gütmekte yardım ediyordu. NBA kariyerinden sonra Sudana geri döndü ama kendi gibi Hristiyanlar ülkede hedef haline gelmiş durumdaydı. Manute inancından vazgeçmeyi red etti ve Amerika'ya mülteci olarak döndü.
