Israrla İyimserlik Pompalayan Yandaş Medya ve Bir Ekonomik Yüzsüzlüğün Anatomisi
Türk Lirası dünyadaki tüm para birimleri karşısında adeta eriyor. Her saat rekorlar geliyor ama birilerinin ne kadar başarısız olurlarsa olsunlar işleri tıkırında. Kim mi onlar? Bakalım.
Dolar geçtiğimiz gece Erdoğan ve MB Başkanı toplantısının ardından yeniden rekor kırarak 9.30 bantlarını zorlamaya başladı. Aslında Türk Lirası eridi ama alışkanlık olmuş. Bu da ayrı bir konu.
Hükümete yakın kişiler bunun pandemiden kaynaklı olduğunu iddia etse de pandemiyi sadece bizim yaşamadığımız da bir gerçek. Üstelik paramız pandemi öncesinde de hızla değer kaybediyordu zaten.
Ekonomi bilimi ne derse tersinin yapılması, merkez bankasının bağımsız bir kurum olması gerekirken partili bir cumhurbaşkanının emir eri olması çöküşü daha da hızlandırdı.
Ve dünyada zaten artan hammadde fiyatları bir de pul olan paramızla birleşince ortaya asgari ücretlinin bir günlük emeğiyle bir teneke yağ alamadığı hazin bir tablo çıktı.
Tabii her kur atağında Yiğit Bulut TL'yi değerlendireceklerini iddia etti. Tahminde bulunanlara hakaret etti ama baktılar paramızın erimesi günden güne hızlanıyor. İhracat argümanı sahaya sürüldü.
Rekabetçi kur, ihracatın patlaması gibi kavramlar üstte bahsettiğimiz sizin bir günlük emeğinizle bir kilo kaliteli peynir alamayacak duruma gelmenizin biraz daha iyimserce hali. Emeğiniz ucuzlayınca ürettiğiniz ürünün de işçilik maliyeti düşecek demek oluyor.
Tabii bu arada dolar bozdurma kampanyaları, şehzade fermanları, dolara sümkürmek derken kaybeden hep Türk Lirası kazanan halk oldu.
Tabii ekonomist olsalar anlarlardı.
Ancak işin komik kısmı bazı ekonomistlerin de artık insanlarla dalga geçmesi. Sabah Gazetesi ekonomisti Dilek Güngör'e göre 2017 Referandumu öncesinde 3.62 olan kur evet çıkarsa 3 seviyesine inecekti.
Ancak evet çıkmasına rağmen 3.50'lerden 4'e yaklaşmış bir kur gördük. Peki bu öngörüsüzlüğü hakkında bir şey söyledi mi? Sanmıyoruz.
Dilek Güngör'ün bir diğer paylaşımı ise Berat Albayrak'ın meşhur YEP'iyle ilgili olanıydı. Tabii ki dünyada bollaşan dolara rağmen bu da tutmadı.
Naci Ağbal'ın görevden alınıp Yeni Şafak yazarının Merkez Bankası başkanı olmasını da olumlu karşılamıştı. Gerçi olsa da olmasa da olumlu karşılayacaktı.
Geçtiğimiz günlerde Reuters'a kapak yapacağız derken yataklarımızda uyurken bile %2 fakirleşmemize böyle sevindi.
Hatta iktidar klikleri içindeki hesaplaşmanın galibi olduğu için sevinirken paramızın 20 kuruş daha değer kaybetmesini pek de önemsemedi.
Tabii bu kadar tutmayan öngörüye dökülen kozmetiğe rağmen kendisinden bir özeleştiri ya da manav dükkanı açmak için bir girişimi olmadı.
Kendisi için Türk Lirası değer kaybedince de olumlu, kaybetmeyince de olumlu. İşsizlikten intihar edenlerin sorunu psikolojik, uyarıda bulunursanız hainlik... İşin acı tarafı ise Dilek Hanım bu bayrak yarışında yalnız değil ve bir gazete köşesi için insanların cebindeki yangını görmezden gelen çok daha fazlası var.
Yorum Yazın
Artık özür falan istemiyoruz, sussunlar görmeyelim böylelerini yeter. Milletin bir kesimi inandıkça bizim aklımızla fikrimizle de dalga geçiyorlar resmen ya.
gidip manav olsun şimdi
Gerçekten çok trajikomik bir ülkeyiz