Yeni Bakanlar Belli Oldu
Seçim hükümetinde yer alan HDP'li bakanlar Ali Haydar Konca ve Müslüm Doğan istifa etti. Başbakanlık'tan yapılan açıklamada Avrupa Birliği Bakanlığı’na Prof. Dr. Beril Dedeoğlu'nun, Kalkınma Bakanlığı’na ise M. Cüneyd Düzyol'un getirildiği bildirildi.
İki bakanın istifasından tam 5 saat sonra yeni atamalar yapıldı. Başbakanlık internet sitesinden yapılan açıklamada, 'Anayasa gereği görevde bulunan seçim hükümetinde iki bakanın istifası sonrası Avrupa Birliği Bakanlığı'na Sayın Prof. Dr. Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanlığı'na Sayın M. Cüneyd Düzyol getirilmişlerdir.' denildi.
Beril Dedeoğlu kimdir?
1995 yılından bu yana Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde akademisyen olarak görev yapan Dedeoğlu, 6 Şubat 2012 tarihinde, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından dört yıl için YÖK üyeliğine atandı. Dedeoğlu, çözüm sürecinin bir parçası olarak oluşturulan 'âkil insanlar' oluşumunun üyesi sıfatıyla, 2013 yılının ilk yarısında İç Anadolu Bölgesi'nde çok sayıda konferans ve ziyaret gerçekleştirdi.
Çeşitli gazetelerde pek çok uluslararası politika yazıları yazmış olan Dedeoğlu, halen Star ve Today's Zaman gazetelerinde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Cüneyd Düzyol kimdir?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği mezunu olan Düzyol, İngiltere'de University of East Anglia'da Kalkınma Ekonomisi üzerine diploma çalışmasını tamamladıktan sonra 1993 yılında Planlama Uzmanlığına atandı.
1996 yılı başından itibaren İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Proje, Yatırımları Değerlendirme ve Analiz Dairesi Başkanlığında uzman eğitmen olarak görevine devam etti. 1999 yılında aynı daireye başkan olarak atandı ve bu görevini 2002 yılı sonuna kadar sürdürdü. 2003-2009 yılları arasında iktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü yaptı.
2009 yılı Eylül ayında Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine atanan Düzyol, 2 Aralık 2014 tarihinde Müsteşarlık görevine atandı.
HDP'li bakanların istifa gerekçeleri
HDP'den yapılan açıklamada bugün istifa eden Konca ve Doğan'ın basın toplantısı düzenleyeceği bildirilmişti. Bakanlıktan istifa eden HDP'li vekiller, basın toplantısı düzenledi.
Ali Haydar Konca'nın açıklamalarından satırbaşları:
'Olumsuzluklar nedeniyle bugün istifa etmiş bulunuyoruz'
'Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bildiğiniz gibi Türkiye’de seçim sonrası tabloda koalisyon oluşturulamaması, ya da oluşmaması sonucu anayasa’ya göre geçici hükümeti kurulmasına yol açmış oldu. Biz de HDP’nin vekilleri olarak seçilmiş iki bakan sıfatıyla görev aldık. Bir süredir görevi yürütmeye çalışıyorduk. Ancak fiilen görevi yürütmedeki olumsuzluklar nedeniyle bugün istifa etmiş bulunuyoruz. İstifa gerekçelerimizi açıklamak üzere bu toplantıyı düzenledik.
'AKP iktidarı, Türkiye’nin tüm sandıklarında tarihi bir ders almıştır'
Bilindiği gibi 13 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarı, Türkiye’nin tüm sandıklarında tüm halklarımızdan tarihi bir ders almıştır. Tüm stratejisini HDP’yi barajın altında bırakmayı hedefleyen Saray ve AKP unutmayacakları bir hezimetle karşılaşmışlardır. HDP’nin tarihi bir başarı kazanması, 258 sandalyeyle karşılaşmaları Türkiye siyasi tarihinde yeni bir kapının aralandığını açıldığını ortaya koymuştur.
Halklarımız, TBMM çatısı altında tüm sorunların çözülmesi görev ve sorumluluğunu tanımlamıştır. Bu mesajların hayata geçmesi, koalisyon hükümetinin kurulması seçimlerle birlikte zorunlu bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bugüne kadar demokrasi sandık olarak tanımlayan, Saray ve talimatlandırdığı AKP, 8 Haziran’dan itibaren 7 Haziran seçim sonuçlarına karşı bir savaş ve darbe konseptini devreye koymuşlardır.
'Savaş konsepti maalesef devreye koyulmuştur'
Çözüm masası tamamen devrilmiş, 90’lıu yılları aşan sıkı yönetim dönemlerini aratan savaş konsepti maalesef devreye koyulmuştur. Ülkemiz ve halklarımız, polis asker gerilla genç çocuk ayrımı yapmaksızın, her gün onlarca yurttaşımızın yaşamın yitirdiği kanlı girdaba Saray ve AKP eliyle itilmiştir. Diğer taraftan hükümet kurma sürecinde kurulan koalisyon masası da Saray tarafından talimatlandırılmış Başbakan ve AKP eliyle oylama zemini olarak kullanılmış, tüm formülasyonlar bir teatral sahnenin ötesine geçmemiştir. 38 gün boyunca koalisyon görüşmelerinin yürütüldüğü Kılıçdaroğlu bile, AKP’nin kendilerine koalisyon arayışıyla gelmediğini belirtmiştir.
Yani özet olarak Saray ve talimatlandırılmış başbakan eliyle, çözüm masasından sonra koalisyon masası da deyim yerindeyse yerle bir edilmiştir. Öte yandan seçim öncesinde başlayarak, Saray ve talimatlandırılmış AKP, seçim sonrasında da açık bir şekilde anayasal ihlaller yaparak defalarca suç işlemişlerdir. Yasal sürenin bitimine bir hafta kalmasına rağmen, CHP genel başkanına hükümet kurma görevinin verilmemesi, seçim hükümeti kurulurken de tarafsızlık ilkelerinin hiçe sayılması sadece iki örnek olarak gösterilebilir.
'İçeriden ve dışardan tepkiler yükselmiştir'
Tüm bu yasal ve anayasal suçları tek tek detaylandırmaya gerek durmuyoruz. Erdoğan’ın, fiili olarak rejimi değiştirdiğini söylemesi, yeni anayasal düzenleme istemesi bile darbe konseptinin geldiği aşamayı açık şekilde göstermiştir. Darbe konseptini, Lice, Silvan, Diyarbakır, Hakkari, Silopi, Cizre, Dersim başta olmak üzere tüm halklarımız ve dünya kamuoyu yakından görmüştür. Saray ve AKP’nin tüm bu uygulamalarına içerden ve dışardan tepkiler yükselmiştir.
'Savaş tezkeresine onay vermenin hiçbir mantıklı izahı olamaz'
Açıkçası AKP’nin darbe ve savaş pratiğine karşı çıktığını söyleyip, savaş tezkeresine onay vermenin hiçbir mantıklı izahı olamaz. Diğer taraftan, seçim hükümetinde meydanı AKP’ye bırakmak, pasif edilgen pozisyona düşmek de, HDP dışındaki diğer muhalefet partilerinin tarihe geçen sorumsuzluk örneği olarak ifade edilmesi kanaatindeyiz.
Bugüne kadar kabinede AKP hükümetinin tüm darbe ve savaş pratiğine karşı, partimizin değerleri konusunda karşı koyduk. Savaş tezkeresini gayri hukuki olarak TBMM’ye sevk edilmesine karşı çıktık. Türkiye siyasi tarihinde ilk kez, müstafi hükümetin tezkeresine ret oyu çıkardık. Barışın sesini hem kabinede, hem kabine üyesi olarak duyurmanın gayreti içerisinde olduk.
'Yılmadan, üşenmeden uyardık'
Katliam girişimleri yapılırken, sorumlu siyasileri yılmadan üşenmeden uyardık. Cizre’de 8 günlük sokağa çıkma yasağıyla 24 yurttaşımızı katleden anlayışa karşı, ablukayı kırmaya çalışanların yanında yer aldık. Atanmış bir polisin İçişleri Bakanlığı, seçilmiş iradeyi tanımayan bürokratın da Şırnak Valiliği yaptığına tüm halklarımıza gösterdik.
Parti genel merkezimize, il ilçe binalarımıza, halkımızın işyerlerine karşı yapılan saldırılara karşı açık tutum sergiledik. Basın özgürlüğünün yanında durduk. Parti çalışanlarımız, il ilçe eş başkanlarımıza yönelik yürütülen siyasi soykırım operasyonlarına karşı durduk. Burada detaylandıramayacağımız konularda AKP’li bakanları ilk kez en güçlü barış ve kardeşlik sesini duymak zorunda bıraktık.'