Görüş Bildir
Haberler
"Erdoğan'ı Sakinleştirmek İçin Bazen Çocuğu Gibi Davranırız"

"Erdoğan'ı Sakinleştirmek İçin Bazen Çocuğu Gibi Davranırız"

Batuhan
26.04.2015 - 12:27
İçeriğin Devamı Aşağıda

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'Erdoğan sinirliyken nasıl yatıştırıyordunuz?' sorusuna, 'Bazen arkadaş gibi bazen de çocuğu gibi yaklaşmanız gerekir' yanıtını verdi. Akdoğan şu sıralar PKK üzerine de okuduğunu belirterek, 'Öcalan'ın bazı kitaplarına da baktım' dedi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği röportajda özel hayatından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilişkisine kadar pek çok konuda açıklamalar yaptı.

Yalçın Akdoğan için “Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’ndan sonra 3. isim” demek yanlış olmaz sanırım. Uzun yıllar Erdoğan’ın sağ kolu olarak görev yaptı. Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra da partide ona en yakın isimlerden biri olarak anılmaya devam etti. Başbakan Yardımcısı olarak katıldığı yeni kabinede, çözüm sürecini yöneten ekibin başına geçti. Siyasi gündemin merkezindeki sert açıklamaları ve ciddi ifadesiyle görmeye alışık olduğumuz Akdoğan’ın kişisel serüvenine yabancıyız aslında. Siyasete atılmadan önce nasıl bir hayatı vardı? Erdoğan’la yolları nerede kesişti? Özel hayatında nasıl biridir? Ankara’da uzun bir öğleden sonraya yayılan röportajımızın bugünkü bölümünde, Yalçın Akdoğan’ın hayat hikâyesini okuyacaksınız. Yarınki bölümde ise siyaset gündemi var.

‘BABAM CHP’LİYDİ KARDEŞİME BÜLENT ECEVİT’İN ADINI KOYDU’

Çocukluk ortamınız nasıldı?

Pendik’te büyüdüm. İstanbul’un taşrasında teyzemler ve dayımlarla aynı apartmanda yaşıyorduk. Mahalle ilkokulunda ve Kartal Ticaret Lisesi’nde okudum. 3 kardeşiz. Ablam belediyeden emekli, kardeşim de belediyede çalışıyor.

Babanız sol kökenliymiş...

İdeolojik anlamda katı bir solcu değildi, geleneksel solcuydu. Trabzonlu’yuz. Karadeniz’in solculuğu, toplumsal değerlerle iç içe geçmiş bir solculuktur. 

Ulusalcı damarı var mıydı? 

Evet, ulusalcıydı denilebilir. 

Kime oy verirdi? 

CHP çizgisinden giden partilere. Kardeşimin adı Bülent’tir. 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nın olduğu yıl doğduğu için Bülent Ecevit’ten geliyor ismi. Aristokrat, zengin, burjuva bir aileden gelmiyorum. İstanbul taşrasında yaşayan, gariban bir aile... 80 darbesinde ailede bazı dönüşümler oldu. Babam muhtardı ve darbeyle birlikte görevden alındı. Bu bir kırılma noktasıydı. 82 Anayasası’na da referandumda “Hayır” oyu veren azınlığın içindeydi. 

Nasıl oldu da siz farklı bir yol seçtiniz? 

Dedem muhafazakârdı. Benim muhafazakârlığımda onun etkisi oldu.

Babanız bu durumu nasıl karşıladı? 

Beni engellemedi. Özgürlükçü bir tarafı vardı. Belki de onun yapamadıklarını yaptığım için hoşuna da gidiyordu.

Ablanız daha liberalmiş. Politik tartışmalarınız oluyor mu?

Evde politik tartışmalar olmuyordu. Zaten 17 yaşında İstanbul’dan ayrıldım ve 6 yıl Eskişehir’de kaldım.

Yalçın Akdoğan evde nasıl bir adam?

Eve geç de gitsem hemen yatmam, otururum. Eşim de uyanır. Kaydettiği dizi ya da film varsa seyrederiz, çay içeriz. 

Takip ettiğiniz diziler var mı?

TRT’nin yeni dizileri Filinta ve Milat’ı takip ediyorum. Game of Thrones’ın birkaç serisini seyrettim. 

Mutfakla aranız nasıl? 

Evde yemek yemeye pek fırsat olmuyor ama yemek yapmayı çok severim. Hiç yüksünmem. “Erkek mutfağa girmez” demem. Sadece yumurta kırabilen erkeklerden de değilim, her tür yemeği yaparım. Ama yemek dışındaki işlerle ilgilenmem.

‘ERDOĞAN’A BAZEN ARKADAŞI BAZEN ÇOCUĞU GIBI YAKLAŞIRIZ’

AK Parti ile yolunuz nasıl kesişti?

2002 sonunda AK Parti hükümete geldi, Tayyip Bey çağırdı. Davos Dünya Ekonomik Forumu toplantısı için konuşma hazırlamamı istedi. O gün AK Parti’de çalışmaya başladım. 

Tayyip Bey’le ilk nasıl tanışmıştınız? 

Tayyip Bey il başkanıyken tanıştık. Yeni Zemin’de çalışıyordum, onunla röportaj yapmaya gittim. 

O gün, birlikte uzun bir yolculuğa çıkacağınız aklınıza gelmiş miydi? 

Onunla mı bilmiyordum ama bir yolculuğa çıkacağımı hissediyordum!

Erdoğan ile nasıl bir ilişkiniz var? 

Ben Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli danışmanı sayılırım. Sadece Tayyip Bey’e değil, genel başkan ve bakan danışmanlığı da yaptım. Tayyip Bey 2003’te Başbakan olunca birlikte çalışmaya başladık. Metin ekibinin sorumluluğunu üstlendim. Uzun bir süre birlikte çalıştık. Sabah evinden alıyordum, akşam bırakıyordum. Arabada birlikte oturuyorduk. Bu ilişki günün her saati sürüyordu. 

Bire bir yakınlık ne kadar sürdü? 

Ben milletvekili olduktan sonra da devam etti. Tayyip Bey’den çok şey öğrendim. Büyük badireler atlattık, saldırılara maruz kaldık, kritik evrelerden geçtik. Kriz yönetimi yapmak, doğru kararı vermek zordur. Pek çok şeyi beraber göğüsledik. Örneğin, Galatasaray Stadı’nın açılışına gidiyorsunuz ve stat sizi protesto ediyor. Büyük bir sinirle oradan çıkıyorsunuz, ama arabada bir şeyler konuşmanız lazım... 

Sinirli olduğunda nasıl yatıştırıyordunuz?

Bazen arkadaş gibi bazen de çocuğu gibi, kardeşi gibi yaklaşmanız gerekir. Duruma göre değişir. 

Nasıl hitap ediyordunuz? 

Sayın Başbakanım” ya da “Efendim” diye hitap ediyordum. Samimi olsak da yine de bir mesafemiz hep olur. Ciddi biridir, ama bu sizinle makara yapmayacağı anlamına gelmiyor! 

Birlikte dedikodu yapar mısınız? 

Devlet başkanıyla yapılan şeyin adı dedikodu olmaz! (Gülüyor) Onun her şeyi bilmesi gerekir. 

İnatçı mıdır? 

İnatçı değil, fakat kararlıdır. Dinler ama sonuçta doğru olduğuna inandığını yapar. 

Gün saatlerine göre enerjisi değişir mi? 

Yok, Tayyip Bey’in enerjisi hiç düşmez, ama sabah daha ciddi meseleler, gece eve dönerken daha özel şeyler konuşulur.

Röportajın tamamı için tıklayınız

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0