'Galiba Bizi Pek Anlamadınız': 12 Maddede Türkiye'nin Y Kuşağına Hitap Eden Bir Şirket Olmak
1980 ile 1999 yılları arasında doğmuş, milenyumdan hemen önceki son kuşak, Y kuşağı. En genci 16, en yaşlısı 35 yaşında, heyecanı ve enerjisi yüksek, yaratıcı, girişimci ve özgür ruhlu bir nesil. Kimilerine göre sabırsız, kimlerine göre çok inatçı, kimilerine göre tatminsiz.
Son birkaç yıldır iş dünyasının gündemini meşgul eden konuların bir listesi yapılsa yetenekli işgücünü çekmek ve elde tutmak, onların farklı bakış açılarından yararlanmak herhalde en önemli öncelikler arasında yer alır. Gerçekten de her ölçekten şirket, çoğunluğu gençlerden oluşan bu kitlenin peşinde. Bu da bizi Y kuşağı olarak genellenen nesli anlama ve değerlendirme noktasına getiriyor.
Peki ne bekler, ne ister bu kuşak? Kurumsal hayattan ne umar ve kurumsal hayata ne sunarlar?
Öncelikle, bildiğiniz gibi değiller
Nasıl bir şirket istiyorlar?
1. Birinci stratejik hedefiniz “İdeal şirket” olmak olmalı
Bu neslin saydığı en önemli unsurlardan biri “ilerleme olanakları” şeklinde tanımlanmakta. Bu anlamda, genç nesil arasında holdinglerin yükselişini anlamak kolaylaşır.
Ancak siz bir holding değilseniz, yıllık ve daha ileriye dönük planlamalar yaparken “ideal şirket” olma hedefini öncelikliler listesinde tutun ve bunun için odaklı, planlı ve düzenli yöntemler izleyin.
2. Ulaşılması, iletişim kurulması güç bir şirket olmayın
İnsan Kaynakları yapısını yenileyerek her anlamda çok daha erişilebilir bir şirket halini almak, Y kuşağının hızlı teknolojiyle büyüyen hafif sabırsız yapısına uyum sağlamak anlamında önemli.
3. Sosyal bir şirket olun
Yoğun kampüs iletişimi, özel sektör-üniversite işbirlikleri, sponsorluklar, kariyer günleri ve benzeri öğrenci aktivitelerinin desteklenmesi, hedeflenen öğrencilere yönelik çalışma hayatının tanıtıldığı etkinler düzenlenmesi, öğrencilerin kariyerlerini daha mezun olmadan şekillendirmeleri yönünde bilgiler paylaşılması gibi birçok uygulama hayata geçirilebilir.
4. Girişimcilik ruhunu destekleyin
Genç girişimciliğini sadece kurum dışında değil, kurum içinde de destekleyen şirketler çekicilikte öne geçiyor. Girişimci dostu şirket olmak için atılacak ilk adım, kurumiçi girişimcileri şirkete çekmek ve şirkette tutmanın yolundaki blokajları ortadan kaldırmak. Şirketinizde yeni fikirler nihai bir ürüne dönüşüyor mu? Hiyerarşik duvarlara çarpmasının önüne geçebiliyor musunuz? Çalışanlarınıza risk alma ve hata yapma şansını tanıyor musunuz?
Ara Not;
26 yıldır 55 ülkede milyonlarca üniversite öğrencisi, yeni mezun ve genç profesyonelin katılımıyla işveren markası araştırmaları yapan, ve dünya genelinde 2200 üniversite ile işbirliği halinde olan Universum'un araştırmasında, Türkiye’de gençler %18’lik girişimcilik oranıyla bu alanda açık ara birinci çıkmış.
5. Kuşağın nabzını iyi tutun
Sabırsız ve algıları açık bu nesil, işyerinden çeviklik, şeffaflık, erişilebilirlik, gelişim, dahil edilme, yenilenmeye açık olma ve sosyal sorumluluk bilinci bekliyor.
6. Bir eğitim programınız olsun
Hem üniversite öğrencilerinin hem de genç profesyonellerin çekicilik listelerindeki ön şart şirketin profesyonel eğitim ve gelişime verdiği destek. Bu anlamda eğitim, stratejik bir yatırım olarak değerlendirilmeli. Şirketinizin stratejik hedeflerine uygun olarak oluşturacağınız bir eğitim programı şirkete duyulan bağlılığı arttıracağı gibi, gelişimin desteklenmesini ve sürekli beslenmesini sağlayacaktır.
7. Staj konusunu önemseyin
Staj programını kurum kültürünün gerçek bir parçası haline getirin, bir proje/program olarak görmekten ziyade şirketle birlikte gelişmesini sağlamaya; stajyerlere kalıcı olabilmeleri için değer ve destek vermeye odaklanın. Stajyerlere gerçek sorumluluklar verin, eğitimlere dahil edin ve performans değerlendirmelerini yapın.
8. Düzenli geri bildirim verin
Bu aslında her jenerasyon için önemli, ancak Y’lerde bu beklenti çok daha fazla. Tüm şirketler geri bildirim kültürünü oluşturmak için yöneticilerine ve çalışanlarına teorik ve uygulamalı eğitimler vermeli, geri bildirimi desteklemeli.
9. Yüksek teknoloji, yüksek insanlık
Bu kuşak, şirketlerden “High-Tech / High Touch” bir yaklaşım bekliyor. Yani yaratıcılığı, yenilikçiliği, yüksek teknolojiyi kullanan; ama mutlaka insani öğelerin de dahil edildiği, insanı önemseyen, insanı merkeze koyan şirketler rekabet avantajı kazanıyor.
10. Mevcut çalışanlarınızı marka elçileriniz haline getirin
Y kuşağı sadece 2 şey duymak istiyor: O işyerinde kim çalışıyor; ve orada çalışmak nasıl bir şey?
Maalesef hâlen çok sayıda şirket, çalışanlarının sosyal medya etkileşimini iş bilgisayarlarından kısıtlamayı tercih ediyor. Halbuki hem üniversite öğrencileri hem de genç profesyoneller, şirketler hakkında en çok etkilendikleri kanal olarak Facebook, YouTube ve Twitter'ı işaret ediyor. Bu mecralardaki etkileşimi kurum adına çalışanların yapması harika; tabii bunun tek yolu mutlu çalışanlara sahip olmaktan geçiyor.
11. Yenilikçi olun
Günümüzde artık sadece kurumsal bir şirket olmak yeterli değil. Her yönüyle yaratıcı, yenilikçi fikirlerle, çalışanların kişisel ve profesyonel gelişimini destekleyen projeler hayata geçirin ve sürekliliğini sağlayın.
12. Temel özlük haklarını ihmal (ve ihlal) etmeyin
Temel özlük hakları Y kuşağı çalışanlar için son derece önemli. Çalışanların yaşadığı zorlukların sahiplenilmesi, sağlığının düşünülmesi, ailelerinin önemsenmesi gibi konular, kendilerine değer verildiğinin en büyük göstergesi. Esnek çalışma saatleri, ofiste sunulan cafe, gym gibi olanaklarla işle özel hayatı entegre etmelerini sağlamak da buna ek olabilir.
Özetle;
Rekabetin arttığı, ürün ve hizmet farklılaşmasının sınırlarının neredeyse kalktığı bir dünyada, gerçek rekabet silahı olacak yetenekli, yenilikçi ve genç insanları kaybetmemek için, Y kuşağına yönelik algılarınıza, tanımlarınıza ve beklentilerinize bir kez daha dikkatlice bakmanızı öneririz. Değiştirmeniz gereken çok şey olabilir.
Evrim Kuran
Harvard Business Review Türkiye