'Özyönetim Yanlış Bir Şey Değil, Başkanlık Gibi Tartışılabilmeli'
Usta tiyatrocu Metin Akpınar, son dönemde tartışma konusu olan DTK'nin özyönetim kararına ilişkin olarak, 'Özyönetim yanlış bir şey değil. Bu ülkede başkanlık sistemi önerilip tartışılabiliyorsa özerklik sistemi de önerilebilmeli ve tartışılabilmeli parlamentoda' görüşünü dile getirdi.
Basın özgürlüğüne yönelik artan baskılara da değinen Akpınar, “Sanat nasıl özgür olmak zorundaysa basın da özgür olmalıdır” dedi. “Basınla uğraşılmaz, silahı kalem, düşünce olan insanla uğraşılmaz” diyen Akpınar, “Yaprağın üzerine yazar yine gönderir. Can Dündar ve Erdem Gül birer kahramandır” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet’ten Ceren Çıplak’ın sorularını yanıtlayan Metin Akpınar’ın açıklamaları şöyle:
Bu ülkeden, bu ülkede yaşanan çatışmalardan, kaoslardan, kutuplaşmalardan, olup bitenlerden utanıyor musunuz?
Bunları yapanlar utansın, ama utanılacak şeyler yapıldığı da bir gerçek. İnsan hakları anlamında uluslararası sıralamada yetmişinciyiz. Bu sevinilecek, yüz akı olacak bir şey değil. Utanılacak bir şey. Adalet ve hukuk sistemine baktığımızda çok sağlıklı gitmeyen bir sistemle karşı karşıyayız. Laik – anti laik savaşı, Türk – Kürt savaşı belki yarın karşımıza çıkacak başka bölünme projeleri oldukça önümüz çok açık değil. Önümüz bu kadar açık değilken yapılması gereken işlemekte olan parlamenter sistemin onarılması, düzeltilmesi iken Sayın Cumhurbaşkanı’nın başkanlıkta – ne olacağı çok belli olmayan bir başkanlıkta – ısrar etmesi, buna karşın HDP’nin de özerlik gibi yönetim şekillerinde ısrar etmesi bizi zorlayacak gibi duruyor. Bence doğru yol parlamenter sistemi ihya etmektir. Siyasi partiler kanununu değiştirmemiz lazım. Bak bu lafı söylemekten utanıyorum artık, 30 senedir söylerim: Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler kendi içlerinde demokrat değil. Benden önce söylenmiş bir laftır, ancak ben de sahiplenip sürdürüyorum…
İşte şu saydıklarımı yapanlar utansın. Ben neden utanayım. Öfkelenebilirim, ancak 75 yaşındayım ve öfke kontrolünü öğrendim. Öfke kontrolüm, öfkelendiğim, kızdığım insanlar için üzülmek. Bunu başarmaya çalışıyorum.
O makale sonrası sosyal medyadan ne gibi tepkiler aldınız?
O yazıyı benim yazdığımı sanan bir AKP yandaşı “Bizim şehitleri görmüyor musun lan gavat” dedi, zarif bir şekilde. Herhalde aynı zarafetle utanmıştır yazanın ben olmadığımı öğrenince. Buna karşın ben yazmadım deyince de “Metin Akpınar utanmıyormuş” diyen de oldu.
Bugün yılın ilk karı İstanbul’a yağdı… Bugün Ankara’da iki canlı bomba yakalandı. Bugün haber sitelerinde Erdoğan’ın umrede olduğu haberi dönüyor. Böyle bir güne bakınca siz neler söylemek istersiniz?
Gerçek demokrasinin mutlaka işlemesi lazım. Dikkatimizi, demokrasimizi, bireysel hak ve özgürlüklerimizi bu doğrultuda kullanmalıyız, daha doğrusu kullanmalısınız.
Kim kullanmalı?
Ben 75 yaşındayım artık, unumu eledim eleğimi astım. Bayrak açın, koşun sokağa deseler 10 dakika yürüyemem. Artık iş gençlerin. Biz artık ancak masa başında anlatırız meramımızı.
Sizin demokrasi tarifiniz nedir?
Ben inanç özgürlüğüne demokrasi diyorum öteki etnik kimliğine demokrasi diyor. Diğeri eşcinsel evliliğe özgürlük diyor, bir diğeri de 4 kadınla evliliğe özgürlük diyor ve bunu dayatıyorsa demokrasi bu değil. Burada güzel laf şudur; demokrat olmayana demokrasi basamakları kullandırılmaz. Bunu kim yapar, devlet yapar. Devlet kimdir? Ordudur, bürokrasidir, yargıdır. Hükümet ise icra organıdır. Devletin vatandaşla ya da vatandaşın devletle anlaşmazlığını yargı çözer, bağımsız yargı çözer. Böyle bir şey varsa demokrasi var demektir, yoksa kar yağıyor…
Peki ‘demokrasi’ye kar yağıyor mu?
Bir seçim yapılabildiğine göre, parlamenter sistem işlediğine göre biraz demokrasiden söz etmek mümkün. Bunun adı cici demokrasidir. Uzun yıllardır biz buna cici demokrasi diyoruz. Cici Baba vardır ya, devlet baba burada cici babadır… Evet, kar meselesi de böyle. Ondan sonra gelelim kar yağınca İstanbul ne hale geliyor….
Can Dündar ile Erdem Gül için ne söylemek istersiniz?
Sanat nasıl özgür olmak zorundaysa basın da mutlaka özgür olmalıdır. Basınla uğraşılmaz, silahı kalem, düşünce olan insanla uğraşılmaz. Yaprağın üzerine yazar yine gönderir. Onlar birer kahramandır. Sürekli içeride kalmayacaklar elbet. Herkesin bildiği ama kimsenin uygulamadığı bir durum var. Tutuklama işlemi hukukta belli nedenle yapılır. Savcı iddianamesini hazırlar ancak Türk milleti adına hakim karar verir, savcı karar vermez. Artık polis bile karar veriyor, alıyor, götürüp tutukluyor.
Özyönetim yanlış bir şey mi?
Değil. Bu ülkede başkanlık sistemi önerilip tartışılabiliyorsa özerklik sistemi de önerilebilmeli ve tartışılabilmeli parlamentoda. Tartışıldıktan sonra karara bağlanmalı. HDP’nin yanlışı da, baştan ilan etmesi oldu. ‘Ben böyle yapıyorum, istersen gel istersen gelme, gelmezsen orada kavga çıkarırım’ tarzında konuştu. Böyle olmaz. Bu tavır yanlış.