'11 Çocuklu Bir Annenin Cenazesinin Alınmasına İzin Vermemek Nasıl Bir İnsanlık Hali?'
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Meclis'te yemin ettikten bir basın toplantısı düzenledi. Şırnak'ın Silopi ilçesinde 19 Aralık Cumartesi günü komşusundan evine dönerken vurularak yaşamını yitiren 11 çocuk annesi 57 yaşındaki Taybet İnan'ın cenazesinin günlerce sokakta bekletilmesine tepki gösteren Demirtaş '11 çocuklu bir annenin cenazesinin alınmasına izin vermemek nasıl bir insanlık halidir? Cizre'nin çocukları bunları unutacak mı? Ne ektiğinizin farkında mısınız? Eskiden en iyi Kürt ölü Kürt'tü, şimdi ölü Kürt'ten de korkuyorsunuz' diye konuştu.
Selahattin Demirtaş 39 gün sonra yemin etti
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 1 Kasım seçimlerinin ardından Meclis'te yapılan yemin törenine katılmamıştı. Demirtaş cuma günü Meclis Genel Kurulu'na katılarak, HDP'li Pervin Buldan'ın yönettiği oturumda yemin etti.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis'te yemin ettikten sonra basın toplantısı düzenledi. Demirtaş'ın konuşmasından satır başları şöyle:
'Yaşanan ölümleri saldırıları değerlendireceğiz. Hem de özerkliğe yönelik bir tartışma yürüteceğiz. Bu konu ilk kez tartıştığımız bir konu değil. 2007'de parti programına aldık o günden beri tartışıyoruz, görüş ve önerileri ele alıyoruz. Bunun nasıl uygulanabileceğine bunun bir anayasa sürecine nasıl dahil edileceğini tartışacağız, sonuçlarını paylaşacağız.
Bir yandan da 4 ilçeden her gün ağır ihlal haberleri gelmeye devam ediyor. İşin doğrusu daha önceki bazı konuşmalarda da ifade etti. AKP'nin insanın kanını donduran ihlaller yapması beni şaşırtmıyor, şok olmuyorum, bunları daha önce gördük, yaşadık. Demokrasi insan haklarına saygı duymadıklarını gördük. Bizi şaşırtmıyor, şok etmiyor ama hepimizi derinden sarsıyor ve yaralıyor. Ölümlerin bu kadar normalleştirilmeye çalışılması, PKK'nın, kadın, genç, çocuk, askerlerin ölüp gitmesine hepimizi kahrediyor. Yoksa AKP'nin yaptıkları şahsen beni şaşırtmıyor. Demokrasiye inanmış bir iktidar olsaydı şu an yaptıkları bizi şaşırtıyor olabilirdi. Fakat bunlar dışında kendileri dışında ve kendilerine biat etmiş dışında hiç kimseye yaşam hakkı tanımıyorlar. Muhalif hiçbir sese ve renge tahammül yoktur, bir an önce ezme politikası uyguluyorlar. Muhalif medyaya yönelik Kürtlere, Alevilere yönelik emek çevrelerine kadın hareketlerine dönük tavır budur.
'Bunlar filme konu olsa izlediğimizde insanlığımızdan utanırız'
Bakanların yüzüne baka baka bu ihlalleri anlatıyorlar, hiçbiri insani tepki vermiyor, geçtik siyasi tepkilerini. 7-8 güne giren bir vahşet vardı. Taybet İnan 8 gün önce Silopi'de keskin nişancı güvenlik gücü tarafından öldürüldü. 8 gün önce cenazesi sokaktaydı. Bugün cenazesi alınabildi. Eşinin cenazesini almaya giden de keskin nişancılar tarafından yaralandı. Bunlar filme konu olsa bunu izlediğimizde insanlığımızdan utanıyoruz. Ama bunları anlattığımızda aynı dram yaşanıyor. İnan'ın cenazesinin defin edilmesine izin verilmiyor. Biz siyasetçiyiz ama biz insanız. Siyasi istikbalimizden daha önemli bir şey var insanız. 80 milyon ülkeyiz, kardeşiz, bilmem tavuklarımız iç içe karışmış ama bu ülkenin bir ilçede bize oy verdikleri için Kürt oldukları için AKP Kürdü olmadıkları ve biat etmedikleri için insanlar cenazelerini alamıyor. Bu parlamentonun bu kadar sessiz insanlığından çıkmış kişilerce yönetilmesinden utanıyorum. Çıkıp bizi eleştirilebilirler, yerden yere vurabilirler dokunulmazlığımızı kaldırabilirler. AKP'nin parmak sayısı buna yetiyor.
'Cenazelere, ölülere bunları yaparak elde etmek istediğiniz amaç nedir?'
Ama 8 gün boyunca 11 çocuklu bir annenin cenazesinin alınmasına izin vermemek nasıl bir insanlık halidir? Merak ediyorum. Bu konuda AKP'de insani duyarlılığını yitirmemiş kimse yok muydu? Bugün cenaze ancak evin içine alınabildi, defin edilemiyor. Bu tankları topları öldürmeyi anlıyoruz bunlar devlet refleksi ama bir ölüden ne istiyorsunuz? Ne elde etmek istediniz? Davutoğlu'ndan cevap bekliyoruz. Anlamaya çalışacağız. Cenazelere, ölülere bunları yaparak elde etmek istediğiniz amaç nedir? En barbar vahşi savaşlarda savaşanlar ateşkes ilan ederler cenazeler alınabilsin. Kendine Müslüman'ım diyen kendinden başka herkesi İslam dışı kabul eden, 13-14 yıldır İslam'ı bir araç gibi kullanıp bunun rantını yiyen bir hükümet bir cenazeye nasıl bir beklenti ile işkence ve zulmü içine girer.
'Ne ektiğinizin farkında mısınız?'
Bunlar unutulacak şeyler değil. Bunu herkesin iyi bilmesi lazım. Elbet bir gün bu savaş bitecek, barikatlar ortadan kalkacak, tanklar toplar oradan çıkacak. Ama bunu yapanlar unutmayın toplum bunu kolay kolay unutmaz. 1915'te yapılanlar unutuldu mu? Şimdi Silopi'nin, Cizre'nin çocukları bunları unutacak mı? Ne ektiğinizin farkında mısınız? Tankla topla şehirlere gireriz ne cenaze tanırız ne çoluk çocuk tanırız havasıyla hareketle ediyorlar. Ama bu ne kadar çaresiz olduklarını gösteriyor. Genelkurmay Başkanı generaller orda değil mi? Orda, Silopi'de peki neden bir kadının cenazesinden korkuyorsunuz? Madem bu kadar güç var elinizde neden bir cenazeden bu kadar korkuyorsunuz? Korkmamanız lazım. Cenazemizden neden bu kadar korkuyorsunuz merak ediyorum. Bizler siyasetçiler olarak insanlığımızı unuttuğumuz anda kendi siyasi çıkarlarımızı ön plana çıkarıp ahlaki değerleri unuttuğumuz zaman böyle olur.
'Hakaret manşetleri atanlar tuvalet kağıdı kadar değeriniz yok'
AKP yüzde 49,5 değil, yüzde 90 da alsa ahlaksızdır, çukurlaşmış bir anlayış tarafından yönetilen bir hükümettir. Hükümet bu noktada sınırları çoktan aşmış durumda. Camilere, mezarlıklara saldırıdan sonra kendilerine bağlı tetikçi medya da bunların PKK tarafından yapıldığı yalanını yayarak bu suça ortak oluyorlar. Ertürk Yöndem yaşasaydı utanırdı, bu kadarını ben bile yapamadım der utanırdı. Yazıklar olsun bunlara. Ülkeyi yönetenler insan değil, onların medyası da medya medya değil. Onları yöneten bütün bunları ihlalleri görmezden gelip bize üstüne üstlük hakaret manşetleri atanlar tuvalet kağıdı kadar değeriniz olsaydı cevap verirdim ama tuvalet kağıdı kadar değeriniz yok. İliklerimize kadar direniyor teslim olmuyoruz. Siz bizim cenazelerimizden korkuyorsunuz. Eskiden en iyi Kürt ölü Kürt'tü, şimdi ölü Kürt'ten de korkuyorsunuz.
'Vicdanı olan hiç kimse sessiz kalmasın'
Türkiye toplumu özellikle batıya serzenişlerimizi ifade etmiştim. Bizim yaptığımız çağrı Kürtler katlediyor kurtarın çağrısı değil. Kürtler kendisini kurtarıyor siz de bu kurtuluşa dahil olarak kendinizi kurtarın. Biz faşizme karşı sonuna kadar direniyoruz, sizde katılın çağrısıdır. Bizim çağrımız budur. Bunu tekrarlamak istiyorum. Vicdanı olan hiç kimse sessiz kalmasın bu vahşi, barbarca saldırılarına karşı sesiz kalmasın. İnsan bu vahşi, barbar politikalarından vazgeçtiği vakit önümüze yeni bir durum çıkacak.
'Genelkurmay Başkanı değil Davutoğlu gitsin'
Başbakan Silopi ve Cizre halkını kurtarmaya çalıştığını söylüyor. Genelkurmay Başkanı değil sen git oraya. Madem bu halkı kurtarmaya çalışıyorsunuz, madem halk coşku ile karşılıyor o zaman genelkurmay başkanı gitmesin siz gidin. Askeri polisi niye gitmiyorsunuz? Sur'a gidin mesela. Ülkenin Başbakanı değil misiniz? Yoksa bir sorun sıkıntı mı var, giremiyor musunuz oraya? Sanmıyorum bu kadar kudretlisiniz girebilirsiniz. Cizre, Başbakanı davet ediyor. Yarın değil bugün Cizre'ye, Silopi'ye bir gidin. Kurtarmaya çalıştığınız Kürt halkı sizi coşku ile karşılayacaktır. Ama gizli, saklı bir bayram sabahı Diyarbakır'a gittiğiniz gibi değil. Eminim, halk kurtuluş mücadelesinin kahramanı Davutoğlu'nu hak ettiği gibi karşılayacaktır.'
DİHA ve Al Jazeera