MEB'den Yeni Değerler Eğitimi: 'İnsanın Hastalık ve Sıkıntılarla Günahları Dökülür'
Türkiye’deki tüm eğitim kurumlarındaki öğrencilere seminer şeklinde verilmesi planlanan değerler eğitimi için hazırlanan kitapçıkta belirlenen konular 9 başlıkta anlatıldı. Kitapçıkta, ‘Çocuklarını dini ölçülere uygun şekilde evlendirmek anne babanın vazifesidir’, ‘Devletimizin bekası, kurulacak meşru aile yuvalarıyla mümkündür” gibi ifadelere yer verildi
Milli eğitim Bakanlığı (MEB), Hizmet Vakfı ile yaptığı protokol kapsamında Türkiye’deki tüm örgün ve yaygın eğitim kurumlarında, “seminer” şeklinde okutulacak, “değerler eğitimi”nin içeriğini, kitapçık haline getirerek 81 ilin valiliğine gönderdi. Tamamının Kuran ve hadislerden örneklerle anlatıldığı dokuz konu belirleyen bakanlık, öğrencilere, “Evlerimizi, yuvalarımızı İslami ölçülerle ve imanın ışığında kurduğumuz taktirde yuvalarımız bir cennet köşesi, saadet ve huzur bahçesi olur”, Dininden ve ahlakından razı olduğumuz bir kimse kızımıza ve oğlumuza talip olursa, ‘kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız’ hadisiyle amel etmeliyiz” gibi bilgilerin verilmesini istedi. Geçen ekimde gönderilen kitapçıktaki başlıklara göre bazı kentlerde seminerler verilmeye başlandı.
İlk uygulama 2010’da
Türkiye’de değerler eğitimi ilk kez 2010’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlanan bir genelge ile uygulanmaya başladı. Genelgede, öğrencilere yaptırılması istenen etkinlik örnekleri arasında, “rol model olma”, “karşılıklı güven, hoşgörü ve dürüstlük ilkeleri”, “sınıf içinde uyulması beklenen davranışlar listesi”, “yardım organizasyonları, doğum günü ve özel günlerde etkinlikler düzenlenmesi” gibi konu ve faaliyetlere yer verildi. Eğitimin içeriği ise illerde oluşturulan, “değerler eğitimi komisyonlarının” yetkisine bırakıldı. Bu kapsamda, illerdeki komisyonlar, yıl boyunca işlenecek değerleri ve zamanlarını belirleyip örnek yıllık plan hazırlayarak okullara gönderdi. Okullar da örnek plan çerçevesinde kendi planlarını hazırladı. Bu nedenle değerler eğitimi bugüne kadar, komisyonların oluru ile her okulda farklı konu başlıklarında farklı şekillerde uygulanabildi.
39 sayfalık kitapçık
Milliyet'ten Ayşegül Kahvecioğlu'nun haberine göre, MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ve Hizmet Vakfı arasında geçen temmuzda imzalanan protokol ile değerler eğitimi uygulamasına yeni bir yön verildi. Protokol uyarınca MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan “değerler eğitimi” seminer konularını içeren 39 sayfalık kitapçık, Genel Müdür Mustafa Kemal Biçerli imzasıyla 81 ilin valiliğine gönderildi.
Türkiye’deki tüm örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki öğrencilere seminer şeklinde verilmesi planlanan değerler eğitimi için bakanlık dokuz konu ve bunların alt başlıklarını belirledi. Bu başlıklar arasında, “Sabır”, “Hastalık ve musibetin anlamı”, “Bir hayat gerçeği: Ölüm ve ötesi”, “İnancın bireysel ve toplumsal hayata etkileri”, “Dua ve ibadetin hayatımızdaki yeri”, “Ramazan ayı ve oruç”, “Peygamber sevgisi” gibi konular yer aldı. Kitapçığın gönderildiği birçok kentte seminerler verilmeye başlandı.
TARTIŞMA YARATACAK KİTAPÇIKTAN BAZI ÇARPICI BİLGİLER
‘Yuvamızı İslami ölçüyle kuralım’
Biz de üzerine basıp geçtiğimiz bir ot, karınca, taş parçası olabilecekken insan olmuşuz.
Evlerimizi, yuvalarımızı İslami ölçülerle ve imanın ışığında kurduğumuz takdirde yuvalarımız bir cennet köşesi, saadet ve huzur bahçesi olur.
Zaman ve şartlar müsait olunca çocuklarını dini ölçülere uygun bir şekilde evlendirmek anne ve babaların çok önemli vazifelerinden biridir. Dininden ve ahlakından razı olduğumuz bir kimse kızımıza ve oğlumuza talip olursa, ‘Kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız’ hadisiyle amel etmeliyiz.
Avrupa modası yüzünden, yuva kurarken yapılan israflar ve ölçüsüzlükler yüzünden müminlerin dünya ve ahiret hayatları tehlikeye düşmektedir.
‘Yaratan Allah’tır’
- Devletimizin bekası, kurulacak meşru aile yuvalarıyla mümkündür. Hiçbir millet ve hükümet neslin çoğalmasına karşı çıkamaz. Avrupa ve Amerika devletlerinde nüfusun artması için maddi ve manevi teşvikler yapılırken bizde başka oyunların sahneye konulması, milletimizin güçlenmesini istemeyen mihrakların planı olabilir. Sağlıklı, dindar, faziletli, ahlaklı nesillerin çoğalmasından hiç kimse endişe etmesin. Mahlukatı yaratan ve besleyen Allah’tır.
‘İffeti sabır korur’
Allah’a iman eden ve Kuran’ın anlattığı gibi dünyaya güzel bakan insanlar, ‘her işte bir hayır vardır’ diye bildiklerinden şükredip hayatlarından lezzet almaktadır. Müminin can zaiyatını şehadet, mal zaiyatını ise sadaka olarak bilirler.
Hayat sürecinin en heyecanlı dönemindeki gençlere, şu maddeler bir ikaz olabilir: Gençliğin bir gün bitecek. Her yaptığını gören, işiten ve kaydettiren bir Zat var. Zerre kadar iyilik ve kötülüğün karşılıksız kalmayacağı bir ahiret var. Kural tanımaksızın her türlü zevk peşinde koşmak, mutluluk yerine ileride sürekli elem verecek.
Gayrimeşru isteklerin kol gezdiği, şehvetin insanları esir ettiği ortamlarda gençlerin iffettini koruyacak şey sabırdır.
Hastalık, insana, ölümü, kabri ve ahireti bilip ona göre hazırlanması gerektiğini hatırlatır. Hastalık, sabun gibi günah kirlerini yıkar ve temizler. İnsanın hastalık ve sıkıntılarla günahları dökülür. Vücudumuzdaki hastalıklar Cenab-ı Hakk’ın bir hediyesidir.
‘Oruç, melekliğe doğru yükseliş’
İnancımız gereği ölüm bir nimettir. Çoğu zaman ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır. Uykunun büyük kardeşi ölüm, dünyanın ezici, boğucu ve sıkıntılı hallerinden bir kurtulma vesilesidir.
Zerre kadar bile olsa yaptıklarını bir karşılığı olduğunu bilenler ona göre hareket ederler. Onların dünyasında, yalan, zina, içki, kumar, zulüme rastlanmaz.
Oruç, mümini hayvani içgüdülerin pençesinden kurtarıp, melekliğe doğru yükselişin hür ve engin semasında kanat çırpmayı mümkün kılacak ruh olgunluğuna ve ermişlik sırrına kavuşturmaktadır.
Kaynak: Milliyet