Günlük ve Sıradan Şeyleri Erteleyerek Daha Heyecanlı Hale Getirmek Mümkün mü?
Gün içerisinde mutlaka yapmanız gereken ya da yapsanız faydalı olacağını bildiğiniz birçok şeyi binbir bahaneyle erteliyor ve sıkıcı buluyor olabilirsiniz. Ve bu yüzden de hayatınıza hiçbir katkısı olmayacak, sadece vakit öldüren şeylerle uğraşmak size daha çekici geliyor olabilir. Çok zor gelen şeyleri kolaylaştırmanın, kendimizi kontrol etmenin bir yolu var! Gelin dopamin detoksunun ne olduğuna ve tüm hayatınızı yeniden ilgi çekici hale nasıl getirebileceğinize beraber bakalım!
Muhtemelen bilgisayarınızda veya telefonunuzda oyun oynarken ya da sosyal medyada gezinirken herhangi bir konsantrasyon sorunu yaşamıyorsunuzdur...
Aslında bunun sebebi çok açık ve net ortada. Vakit öldürmek herhangi bir çaba gerektirmiyor ve kolay. Sizi besleyecek aktivite ve görevlerse daha uğraştırıcı ve konsantrasyon gerektiriyor yani zor...
Elbette aramızdan bazıları düzenli olarak çalışmayı, spor yapmayı, kendiyle her şeyden uzak baş başa kalmayı, bir işin yanında başka bir iş daha yapmayı işkence gibi görmüyor. Ama şüphesiz büyük çoğunluğumuz bunu beceremiyor çünkü bazı şeyleri beynimize 'zor ve uğraştırıcı' diye bir kere kodladığımız zaman onu yapasımız hiç ama hiç gelmiyor! Peki 'zor' şeyleri kolay görmenin ve heyecanlı hale getirmenin bir yolu olabilir mi?
Zevk molekülü olarak da bilinen dopamin, hareket, motivasyon, ruh hali ve dikkat süresi de dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonunda rol oynuyor.
Yani bir şeyleri arzu etmemizi sağlar ve bize oturduğumuz yerden kalkıp bir şeyler yapma motivasyonunu veren de bu arzudur. Dopamin, zevk, memnuniyet ve motivasyon duygularını hissetmemizi sağlamakla sorumludur ve dopamin seviyesi bir şey yapmanın sonucunda bir ödül alacağımızı düşündüğümüz zaman yükselir.
Aslında sinirbilimcilerin fareler üzerinde yaptığı bir deney, dopaminin vücudumuza etkisinin ne kadar güçlü olduğunu kanıtlıyor.
Araştırmacılar, farelerin beyinlerine elektrotlar yerleştirdikten sonra hemen yanlarına bir mekanizma yerleştirdiler. Fareler, bu mekanizmadaki kolu her çektiğinde, araştırmacılar farelerin beynindeki ödül sistemini uyardılar. Sonuç olarak fareler, kolu saatlerce tekrar tekrar çekmeye başladılar. Yemek yemeyi hatta uyumayı bile reddettiler ve yorgunluktan yere düşene kadar kolu çekmeye devam ettiler...
Araştırmacılar bir süre sonra deneyi tersine çevirerek, beynin ödül merkezindeki dopamin salınımını engellediler.
Bu sefer fareler o kadar uyuşuk bir hale geldi ki su içmek için ayağa kalkmaya bile zahmet etmemeye başladılar. O kadar ki, fareler tüm yaşama isteklerini kaybetmiş gibi davranıyorlardı. Ama önemli olan nokta şu ki, fareler yemek yemek veya su içmek için ayağa bile kalkmadılar ama yemek veya su doğrudan ağızlarına verildiği zaman gayet tadını çıkarmaya devam ettiler. Sadece kendilerinin bunu tek başına yapacak motivasyonu yoktu yani...
Komik olacak ama farelerin bu dopamin bağımlılığı bizim için de aynen geçerli...
Beynimiz önceliklerimizi büyük ölçüde, o aktivite veya eylemden ne kadar dopamin almayı beklediğimize göre sıralandırıyor. Mesela ödev yaparken az dopamin salgıladığınız için gerekli motivasyona sahip olamıyor ve bunu arzulamıyorsunuz. Dolayısıyla beyniniz, size ödev yapmayı ertelemeniz için türlü türlü oyunlar oynayarak, sizi dopamin salgılayacağınız diğer aktivitelere yönlendiriyor.
Peki hangi davranışlar yüksek dopamin salgılıyor?
En basit haliyle, ucunda potansiyel bir ödül olduğunu düşündüğünüz herhangi bir aktivite veya eylem daha yüksek seviyelerde dopamin salgılamamıza sebep oluyor. Telefonla ilgilenirken, televizyon izlerken veya oyun oynarken yüksek dopamin salgılıyor olmamızın sebebi de tam olarak bu. Bu davranışların her birinde bir çeşit ödül beklentisi içine giriyoruz ve bu yüzden sürekli olarak onlara çekiliyoruz. Böylece bir dopamin salınımı daha deneyimlemek için kolu tekrar tekrar çeken farelerden farkımız kalmıyor.
"E ne olmuş yani? Bu bana zarar vermiyor ki" diyor, "Bir şeyleri erteliyor zorlaştırıyorsam da beni ilgilendirir" diye düşünüyor olabilirsiniz.
Evet sadece bireysel olarak bizleri ilgilendirdiği ve tamamen kendi seçimlerimizle alakalı bir şey olduğu doğru. Ama bize zarar vermediği doğru değil. Çünkü beynimiz yüksek dopamin salgıladığımız aktivitelerin bize zarar verip vermediği konusuyla hiç ilgilenmiyor. Yani, tekrar o yüksek dopamini salgılayabilmek için, bize yüksek dopamin salgılatan aktivite veya davranış neyse onu koşulsuz şartsız daha fazla istememizi sağlıyor.
Bu ister telefonda vakit geçirmek olsun, ister oyun oynamak olsun, ister sürekli yemek yemek olsun, ister televizyon istemek olsun.
Bunları veya bunlardan sadece birini yaparken bile yüksek dopamin salgıladığımız için, vücudumuz aşırıya kaçmamıza rağmen bu yüksek dopamin seviyesine alışıyor. Ve bu bizim yeni normalimiz haline geliyor. Bir dopamin toleransı geliştiriyoruz ve farkında olmadan kendimize zarar veriyoruz. Çünkü bu aktiviteleri yaparken salgıladığımız dopamin seviyesiyle, çaba, konsantrasyon ve emek gerektiren diğer aktiviteler sırasında salgıladığımız dopamin seviyesinin uzaktan yakından alakası olmuyor. Böylece yüksek seviyelerde arzu hissetmediğimiz ve bir ödül alacağımızı düşünmediğimiz her şey bize yük gibi gelmeye başlıyor...
Yani resmen dopamin bağımlısı hale geliyor ve yalnızca kendi kafamızda kolay ve eğlenceli olarak kodladığımız şeylere çekilmeye başlıyoruz. Aslında sadece kendimizi baltaladığımızı anladıysanız ve bu durumu düzeltmenin bir yolu olup olmadığını merak ediyorsanız dopamin detoksunu denemenizi öneriyoruz.
Dopamin detoksu denilen şey aslında çok basit gözüken ama günümüz dünyasında uygulaması oldukça zor bir inziva yöntemi. Dopamin detoksu için öncelikle tek bir gün seçmeniz ve uyarıcı aktivitelerin tümünü kendinize yasaklamanız gerekiyor. Yani telefon yok, bilgisayar yok, televizyon yok, hatta müzik bile yok. Amaç yüksek dopamin salgılatan tüm bu uyarıcı aktivitelerden uzaklaşmak ve 'sıkıcılığı' kabullenerek onu da kutlamayı öğrenmek!
"Her gün, hemen hemen her saniye kullanmaya programlı olduğumuz her şeyden uzak kalacağım bir senaryoda tüm gün ne yapacağım ki?" dediğinizi duyar gibiyiz.
Bir kaza sonrasında tek başınıza, ıssız bir adaya düştüğünüzü hayal edin. Üstelik yemek, susuzluk, uykusuzluk, rahat edememe gibi problemleriniz de yok. Sadece sosyal medyaya erişiminiz yok ve sizi oyalayabilecek uyarıcı hiçbir program veya cihaza da sahip değilsiniz. Şu an size çok sıkıcı ve gereksiz gelebilir ama böyle bir durumda yürüyüşe çıkabilir, bir an durup etrafınızdaki güzellikleri görebilir, meditasyon yapmayı deneyebilir, kitap okuyabilir, kendinizle baş başa kalıp biraz düşünebilir, olan bitenleri tartıp, hedeflerinizi kendinize hatırlatmak gibi birçok faydalı şey yapabilirsiniz.
Aynı zamanda sizi engelleyen herhangi bir oyalayıcı olmadığı için, gözünüzde çok büyüttüğünüz işlerin ne kadar kısa sürede ve kolaylıkla bittiğini deneyimleyebilirsiniz.
Gün içerisinde yapmanız gerekenler listesinde yer alan, ıvır zıvır demeyi tercih ettiğimiz ama aslında bize daha çok yararı olan şeyleri önceliklendirebilir, kendininizi nasıl sabote ettiğinizin de farkına varabilirsiniz. Genel anlamda teknolojiden uzak koca bir gün geçirme fikri ilk balışta zorlayıcı ve manasız gelebilir. Ama unutmayın, bir şeyin bizi zehirlemeye başladığını fark ettiğimiz noktada radikal bir değişim istiyorsak, radikal kararlar almamız ve radikal adımlar atmamız gerekir...
Dopamin detoksunun yaptığı şey, bizi çok zevk aldığımız şeylerden mahrum bırakmak ve karşılığında daha az tatmin edici ve uğraştırıcı bulduğumuz şeyleri daha çekici hale getirmek.
Yani dopamin detoksunun amacı, etrafımızda sıkıldığımız anlarda sarılacağımız uyarıcı hiçbir şey bırakmamak ve normalde sıkıcı bulacağımız, yapmak istemediğimiz aktiviteleri eğlenceli şeylermiş gibi görmemizi sağlamak. Detoksu uygulayanlara göre gün boyunca hissedeceğimiz can sıkıntısı bizi, fazla dopamin salgılamadığı için normalde yapmayacağımız şeyler yapmaya itecek. Zaten sıkılmış olduğumuz için gözümüzde büyütüp, zor diye kodladığımız her şeyi yapmak daha kolay hale gelecek. Ve sonunda, bize gerçekten fayda sağlayan aktivitelerin tümüne daha fazla dopamin bağlamak isteyeceğiz...
Her gün, eksiksiz dopamin detoksu yapmanın mümkün olmadığını elbette biliyoruz.
Ama hepimiz sadece bir gün için bunu deneyebilir ve kim bilir, belki de gerçekten aslında kendimize zarar veren davranışları sürekli tekrarladığımızı fark edebiliriz. Sonraki süreçte, zor ve uğraştırıcı, daha az dopamin salgılayan eylem ve aktivitelere öncelik vererek, günün sonunda kendimizi yüksek dopamin salgılatan aktivitelerden biriyle ödüllendirebiliriz! Zor şeyleri daha kolay hale getirmek imkansız değil... İşin sırrı öncelik sıralamasını yapmak, kendimizi kontrol etmek ve dopamini, bir nevi beynimizi kandırmakta!
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın