Saddam Hüseyini Bile Ağırlamış: Hırvatistan'daki Bir Zamanların En Lüks Otelinin Şimdiki Halini Görmelisiniz!
1972 yazında Hırvatistan'ın Krk kentindeki Haludovo Palace Hotel kapılarını batının en zenginlerine açtı. Fakat sonrasına iflas eden otel, şimdilerde terk edilmiş bir harabeden farksız!
Detaylar.👇
Dünyanın dört bir yanından birçok lüks otelle karşılaşıyoruz: Fakat Hırvatistan'daki bu otel, zamanının en lüks otellerinden biri olmasının yanı sıra şimdilerde terk edilmiş bir yer.
Haludovo Palace Oteli, 1972 yılında Yugoslavya'da açıldı.
Haludovo Palace Hotel, Hırvatistan'ın Krk adasındaki Malinska kasabasında, anakaranın hemen güneyinde inşa edilmiştir. Venedik'in tam karşısındaydı ve kısa sürede sıcak havası, güzel kayalık plajları ve lüks mutfağıyla önde gelen bir merkez haline geldi.
Sovyet yönetimi altındaki diğer Avrupa ülkelerinin aksine, bu otelde kumar ve gazino aktiviteleri yer almaktaydı.
Penthouse dergisinin kurucusu Bob Guccione de bu otelde işini büyüttü.
Haludovo Palace Hotel'e 45 milyon dolar harcadı ve içinde bir kumarhane de bulunan Penthouse Adriatic Club'ı açtı. Kumarhanenin Las Vegas ile rekabet etmesi ve en zengin turistleri çekmesi öngörülüyordu.
Guccione, turizmin Sovyetler Birliği ile dünyanın geri kalanı arasındaki iletişimi geliştirmek için bir kapı olabileceğini göstermek istedi.
'Bu projenin, Krk'taki Penthouse Adriatic'in hayata geçirilmesiyle, büyük bir yeniden eğitim süreci başlatma fırsatına sahip olduk: Şüpheleri ve cehaleti ortadan kaldırmaya ortak olduk,' dedi Guccione açılış sırasında. Turizmin iletişimi açacağını ve gezginleri Sovyetler Birliği'ni çevreleyen lekelerden kurtaracağını umuyordu.
Otel, 1972 yazında açıldığında konuklarına bowling, tenis kortları, açık ve kapalı yüzme havuzları ile lüks bir deneyim sundu.
Tatil köyü ayrıca Hırvatistan sahili boyunca yukarıda resmedilenler gibi yemyeşil bahçelere sahipti.
Ne yazık ki, bir yıldan kısa bir süre sonra Penthouse Adriatic Club iflas etti.
Otel, varlığını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu kadar zengin Batılı müşteriyi çekmiyordu ve yeni bir sahip otelin yönetimini devraldı. Otel aşırı harcamalarını azalttı ancak yine de üst düzey bir tatil köyü olarak ününü korudu ve Saddam Hüseyin de dahil olmak üzere önde gelen konukları ağırladı.
1991 yılında iç savaş patlak verince otel yabancılar için cazip bir tatil seçeneği olmaktan çıktı ve kapanmak zorunda kaldı.
Mülteciler otelin tamamını üs olarak kullanmaya başladı. Odalardan mobilya ve ev aletleri çalındı.
Savaşın ardından, Ara Abramyan adlı Ermeni-Rus bir iş insanı, artık tamamen harabeye dönmüş olan oteli satın aldı.
İki Hırvat cumhurbaşkanı Ara Abramyan'a oteli yeniden hayata döndürmesi için yalvardı, ancak otel çürümeye bırakıldı. Bu zamana kadar, mülkün büyük bir kısmı ya tamamen ağaçlarla kaplanmış ya da kırık camlarla dolu durumdaydı.
Bugün ise otel tamamen terk edilmiş durumda!
Otel o kadar abartılıydı ki havuzlardan birinin içerisine alkol doldurulduğu söyleniyordu.
Lobideki dairesel oturma planı hala orada olsa da başka bir şey göze çarpmıyor!
Ortadaki geniş daire bir zamanlar konukların kokteyllerini içtikleri bir bardı.
Tavan pencereleri, gün içerisinde lobiye ışık girmesini sağlamıştır.
Kapalı havuz ise akşamları son derece kalabalık oluyordu.
Otelin cam duvarları vardı, böylece konuklar tesisin herhangi bir yerinden manzaranın keyfini çıkarabiliyordu. Şimdi o camlar tuzla buz.
Mobilyaların çoğu iç savaş sırasında çalındığından geriye birkaç sandalye ve masa kaldı.
Gördüğünüz gibi ana lobi girişinin üzerindeki harfler de düşmüş.
Dışarıdaki havuzun bulunduğu yerdeki duvarlar da grafiti ile kaplı!
Otel odasına giden merdivenler...
Terk edilmiş otelin odasından geriye de sadece bunlar kalmış.
Otelin asansörleri de ise sizlerin de tahmin edebileceği gibi servis dışı.
Büyük havuzun yanındaki saunanın duvarlarından kiremitler dökülüyor.
Eskiden ıstakoz, havyar ve sonsuz şampanya üreten otel mutfağı artık bomboş.
Otelden geriye kalan tek şey, o göz alıcı manzara...
Yorum Yazın