Etkileriyle İnsanları Hayrete Düşüren Sihirli Mantarların Depresyonu Nasıl Tedavi Ettiğini Açıklıyoruz!
Hayal gördüren psilosibin bileşenine sahip çeşitli sihirli mantarlardan sadece bir avuç kadarı halüsinojenik özellikleri nedeniyle tüketilir. Arkeolojik kayıtlara göre insanlar tarafından en azından 3.500 yıldır kullanılan bu mantarların nasıl işlediğini merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇
Tüm Psilocybe türleri arasında, Psilocybe cubensis günümüzde eğlence amacıyla en çok tüketilen ilaç konumunda.
Altın şapkalı mantar olarak da bilinen bu küçük, bronzla altın sarısı arasında bir renge sahip mantar, çoğunlukla Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralasya'nın besin açısından zengin mera ve topraklarında yetişir. Hayal gördüren mantar kullanıcıları, çay ve yiyeceklerde rehidre edilmiş bir ya da iki gram kurumuş mantar tüketir. Daha az yaygın olan bir kullanım türü ise, psikoaktif bileşenleri sıvı özütü hâlinde tüketmektir.
Birkaç gram mantar, 15 dakika ila 1 saat arasında etkisini gösterir.
Mantarların etkisi genellikle 4 ila 6 saat sürer. Psilosibin de dâhil P. cubensis'in içindeki birkaç hayal gördüren bileşen, ne kadar tüketildiğine, aktif maddelerin konsantrasyonuna ve tüketen kişinin vücuduna bağlı olarak beyinde çeşitli duyulsa ve duygusal tepkilere yol açar.
Tüketen kişilerde LSD'dekilere benzer durumlar görülür.
Hayal gördüren mantarları tüketenler, genellikle ışık kaynaklarının ayla etkisiyle görüldüğü ve renklerin daha canlı hâle geldiği görsel bozulmalar yaşar. Şekiller, optik bir illüzyon etkisi varmışçasına kayıp değişebilirken yüksek dozlarda kişinin algısı, görüntüleri yanlış yorumlayarak halüsinasyonlara neden olabilir. Zaman algısı da değişip aslında kısa olan bir süre, çok ama çok uzunmuş gibi gelebilir.
Duygusal anlamda ise, mantar coşkuyu ve hazzı artırarak kişiyi rahatlatır.
Çoğu durumda, kimileyin uyuşukluk ve kafa karışıklığının da eşlik ettiği bir gerçeklikte rüya benzeri bir kopuş söz konusudur. Psikolojik olaraksa, bileşenler, gözbebeklerinin büyümesine ve sindirim sisteminde bazen kusma seviyesine ulaşabilecek bir bulantı hissinin oluşmasına neden olur.
Sihirli mantarlar paranoyaya da neden olabiliyor.
Özellikle de anksiyete ya da bipolar bozukluğu olan kişiler yüksek düzey paranoya yaşayabiliyor veya halüsinasyon nöbeti geçirebiliyor. P. cubensis düşük toksisiteye sahip olduğundan, pek çok uyuşturucu maddenin potansiyel etkileriyle karşılaştırıldığında nispeten zararsızdır.
Yine de vücudun işleyişini etkileyebilecek her türlü yasa dışı madde gibi bunun da belirli riskleri söz konusu.
Bazı insanlarda mantar, nahoş bir deneyime yol açabilir. Psikolojik sıkıntı, baş dönmesi, halsizlik ve mide rahatsızlığına neden olabilir. Mevcut zihinsel sağlık sorunlarına bağlı olarak, travma veya geçmişe dönüş gibi mevcut sıkıntıların nüksetmesine sebep olabilir.
Hayal gördürücü mantarın etkisindeyken bazı etkinliklerin gerçekleştirilmesi oldukça risklidir.
Araba sürmek ya da yüzmek gibi eylemler esnasında bireylerin kaza geçirme olasılığı daha fazladır. Bir de en başta kafayı bulmak için alınan riskler söz konusu. Sihirli olsun ya da olmasın mantar aramak, ölümcül bir mantar türünün tüketilmesiyle sonuçlanabilir. Elbette şırınga gibi başka yollarla psilosibin tüketmenin de potansiyel sağlık riskleri mevcuttur.
Yasal açıdan bakacak olursak, psilosibin pek çok ülkede yasaklı bir madde.
Sihirli mantar bulundurmak veya kaçakçılığını yapmak da para cezasından hapis cezasına kadar çeşitli hükümleri söz konusu. Öte yandan bu durum yavaş yavaş değişiyor. Zira son yıllarda bazı ülkelerde az miktarda hayal gördürücü madde bulundurulması suç olmaktan çıkarıldı.
Vücudumuz bu maddeleri, P. cubensis'te bulunan bir başka bileşen olan psilosine dönüştürür.
Sinir sistemimizi etkileyip 5-HT reseptörü olarak bilinen birkaç farklı serotonin reseptörünü etkin hâle getiren diğer kimyasallarla rekabet eden de psilosindir. Psilosibin gibi hayal gördürücüler, sinir ağlarını yeniden yapılandırıyor ve beyni temelden etkileyerek sıfırlıyormuş gibi duruyor.
Araştırmacılar, dikkatli bir şekilde psilosibin enjekte ederek bileşenlerin diğer etkilerini gözlemiyor.
İzlenen bir ortamda, psikoterapi yöntemlerine uyularak gerçekleştirilen bu deneyler, maddelerin depresyon karşısında daha az yan etkiye neden olup antidepresanlar kadar etkili olup olmayacağını keşfetmek amacıyla gerçekleştiriliyor.
Beyin hücrelerinin bağlantı kurma şeklini etkileyerek duygudurum bozukluklarını tedavi etmede uzun vadede etkili bir ilaç olarak kullanılabilirler.
Ancak bunun büyük hasta grupları üzerinde ne kadar etkili olduğunu ve uzun vadede ne kadar güvenli olduğunu görmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Yorum Yazın