onedio

Cemil Çiçek Haberleri

Cemil Çiçek ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Cemil Çiçek ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Süleyman Demirel, Devlet Bahçeli'ye Köşk İçin İki İsim Önerdi
Abdülkadir Selvi: Bahçeli çatı aday arıyor. Bu temaslarından bir sonuç çıkaramazsa, bulduğu ilk inşaata dalıp, bana tez bir çatı ustası bulun diyecek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geliştirdiği 'çatı aday' formülünü görüşmek üzere eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile geçen hafta bir araya geldi. Demirel'in, Bahçeli'nin formülüne 'Çatı aday işi zor iş' diyerek 2 isim önerdiği konuşuluyor. Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi ’ye göre, bu iki isim mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek . Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, cumhurbaşkanı adayı için çatı aday formülünü gündeme getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında yapılan görüşmenin detaylarını yazdı. Abdülkadir Selvi’nin Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (22 Mayıs 2014) nüshasında yayımlanan, “Çankaya kulisleri” başlıklı yazısı şöyle: Başbakan Erdoğan'a Cumhurbaşkanlığı meselesini sordum. 'Hayırlısı inşallah' dedi. Afyon kampında milletvekilleri sorduğunda, dört başı mamur bir Cumhurbaşkanlığı profili çizdiğini görünce, 'Hayırlısı inşallah' dedim. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de kimi Cumhurbaşkanı adayı gösterelim diye, sırayla eski Cumhurbaşkanlarından başlayarak en son Çankaya'ya çıktı. Bahçeli çatı aday arıyor. Bu temaslarından bir sonuç çıkaramazsa, bulduğu ilk inşaata dalıp, bana tez bir çatı ustası bulun diyecek. Şaka şaka... 9- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, MHP liderine, 'Çatı aday işi zor iş' dedi. Türk siyasetinin son 50 yılına damgasını vurduğu için Süleyman Demirel'in siyasi literatürümüze kazandırdığı ilginç cümleler vardır. 'Ege bir denizdir' gibi. 'Petrol vardı da ben mi içtim' gibi. Ya da, 'Milliyetçiler bana cinayet işledi dedirtemezsiniz' gibi. Ama içlerinde en meşhuru, 'Yollar yürümekle aşınmaz' sözüdür. 'Yollar yürümekle aşınmaz' dedi. Yollar aşınmadı ama o yürüyüşler sonunda Demirel çok aşındı. Birkaç kez sokağı bahane göstermek suretiyle asker yönetime el koydu. Demirel'e de şapkayı aldığı gibi kaçmak düştü. Ben yasaklı günlerinde izlemeye başladım Demirel'i. O zamanlar, 'Demirel' demek parti kapatma nedeni sayıldığı için DYP'liler, 'Bir bilen' derlerdi. Yasaklı dönemlerin 'Bir bilen'iydi Demirel. Muhalefet günlerinde, 'Baba' oldu. Mitinglerde, 'Kurtar bizi Baba' diye bağıranları şapkasıyla selamlar, 'Düşün peşime' derdi. Düştük peşine. Baba önce Başbakan oldu. Sonra Erdal İnönü'nün desteğiyle Cumhurbaşkanı. Yasaklı günlerin, 'Bir bilen'i, Çankaya'ya çıkınca, 'Bir bölen' oldu. İlk iş olarak kendi partisi DYP'yi böldü. 28 Şubat'ın payandası olan DTP'yi kurdurdu. Hani canım şu Hüsamettin Cindoruk başkanlığındaki, 28 Şubat'ın şemsiye partisi. Yıllarca Menderes'in avukatı yalanıyla mazlum Başbakan'ın siyasi rantını yiyen Hüsamettin Cindoruk, 28 Şubat'ın silahşoru, 6 kez askerin götürdüğü 7 kez milletin getirdiği Demirel ise 28 Şubat'ın mimarı olmuştu. Çankaya'ya sivil çıktı, asker indi Demirel. Zaten o gün bugün de iflah olmadı. Aradığı itibarı bulmadı. 'Başörtülüler Suudi Arabistan'a gitsin' diyen Demirel'i millet, bir daha affetmedi. Devlet Bahçeli'nin ziyaretinde Demirel'in iki isim önerdiği kulislere yansıdı. Demirel'in çatı aday olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i önerdiği söylendi. Cumhurbaşkanı Gül'ü ve Meclis Başkanı Çiçek'i tanıyan ve bu konudaki duruşlarını bilen birisi olarak ihtimal vermedim. 'Bir bölen'in AK Parti içine atmak istediği fitne olarak gördüm. MHP kulislerine kulak kabarttım. Bahçeli önümüzdeki hafta bir ismi açıklamayı planlıyor. Bundan sonraki ziyaretler MHP'nin Cumhurbaşkanı adayına destek ziyareti olacak. MHP'de ön plana çıkan iki eğilim var. 1-CHP ile ortak aday çıkarma teklifine sıcak bakmıyorlar. 2-CHP aday çıkarsın, MHP desteklesin formülüne soğuk bakıyorlar. CHP'nin çıkaracağı adayın seçilmesinin mümkün olmadığını belirterek, 'Eğer çatı adayı seçilecekse CHP bizim adayımızı desteklesin' görüşünü savunuyorlar. CHP'deki isim arayışı ise sürüyor. Milletvekilleri arasında yapılan ankette Yılmaz Büyükerşen birinci sırada çıktı. Hikmet Çetin ve Mansur Yavaş ismi onu takip etti. Hatta ve hatta CHP'nin çocuğu olan 27 Mayıs darbesinin astığı Adnan Menderes'in ismini taşıyan torunu dahi çıktı da bir tek isim çıkmadı. O da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Düşünün ki bir parti Cumhurbaşkanlığı için layık gördüğü isimler arasında kendi liderini saymıyor. CHP açısından durum vahim. Çünkü CHP Genel Başkanı da henüz kimi aday göstereceğini bilmiyor. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayını bile CHP Genel Başkanı'na bırakmayan İstanbul sermayesi bir ismi seçecek Kılıçdaroğlu'na da bunu ilan etmek düşecek. Muhalefet bir çatı aday peşinde. Baştan söyleyeyim. Bu çatı 28 Şubat çatısı olacak. Seçim yarışı da 28 Şubat çatısını inşa etmek isteyenlerle 28 Şubat zihniyetini tasfiye etmek isteyenler arasında geçecek. Türkiye bu seçimlerde eski Türkiye'yi inşa etmek isteyenler ile yeni Türkiye'yi ihya etmek isteyenlerden birini seçecek. Ben milletin sağduyusuna hep güvendim, güvenmeye devam ediyorum. Yeter ki milletin eli sandığa değsin... T24
"Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olur"
1907 Fenerbahçe Derneği başkanı ve Fenerbahçe eski yönetim kurulu üyesi Ali Koç çarpıcı açıklamalarda bulundu 3 Temmuz 2011’de başlayan şike soruşturması boyunca Fenerbahçe camiası kendilerine operasyon yapıldığını savundu. Hürriyet'in haberine göre, Başkan Aziz Yıldırım’ın itirazının reddedildiği ve hapis kararının alındığı sırada ise eski Asbaşkan ve 1907 Fenerbahçe Derneği Başkanı Ali Koç ‘Adalete Fener Yak’ ile hukuk mücadelesini sürdürüyordu. Fenerbahçe’nin yeniden yargılanmasını hedefleyen Ali Koç’a başkanlık dahil her soruyu sordum ama o “Önce adalet, sonra diğer konular” dedi, adalet gelene kadar mücadele edeceklerini söyledi... Neden “Adalete Fener Yak” diyorsunuz? Fenerbahçe camiası, 3 Temmuz 2011’de sözde şike operasyonu ile başlayan süreç içerisinde oldukça zor ve karanlık günlerin içerisinden geçti ve halen de geçiyor. Bu süreci günbegün yaşadım, biliyorsunuz o dönemde Fenerbahçe Yönetim Kurulu’ndaydım. Dünya spor tarihinde görülmemiş bir operasyon gerçekleştirildi; evrensel hukuk kurallarına aykırı, domino etkisi yaratan birçok sıkıntı ile karşılaştık. Biz dava başladığı günden itibaren bu davada yargılamanın hiçbir şekilde adil yapılmadığını anlatmaya çalıştık. Bu koşullar ve son dönemde yaşanan gelişmeler doğrultusunda hiçbir Fenerbahçelinin de verilen kararlara inanmadığı, adil yargılanma süreci oluşmadığı takdirde de inanmayacağı, ikna olmayacağı aşikârdır. Camiamızın tek beklentisi olan adil yargılanma hakkının verilmesi arayışı bizi ortak bir paydada buluşturdu. Fenerbahçe’ye gönül veren ve destek olan 350 bini aşkın kişinin katıldığı ‘Türkiye İçin Adalet, Fenerbahçe İçin Adalet’ yürüyüşünde Bağdat Caddesi’nde 1907 Fenerbahçe Derneği olarak ‘Adalete Fener Yak’ çağrısında bulunduk. Mart ayında Anıtkabir’e gerçekleştirdiğimiz ziyarette de dünya görüşü, tuttuğu takım ne olursa olsun hukukun, temel hak ve özgürlüklerin önemine inanan vatandaşlar bir araya geldi. Ortak çağrımız yine “Türkiye için Adalet, Fenerbahçe için Adalet” idi. Bugün görüyoruz ki, sosyal medyada bir hashtag ile başlayan çağrımız toplumsal karşılığı olan bir söyleme dönüştü ve adalet çağrımız her geçen gün daha gür bir sesle yankılanıyor. Rengi ne olursa olsun Fenerbahçenin haklılığına inanan yüzbinlerce gönüllü insan sosyal medyada çağrımızı dile getiriyor. Biz de 1907 Fenerbahçe Derneği olarak yaşadığımız dünyanın koşullarına uygun yöntemler ile erişebildiğimiz kadar kişiye erişmeye çalışıyoruz Kampanyamıza yoğun ilgi var, imza sayısı 40 günde 500 bini geçti. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi başta olmak üzere, tüm branşlardaki sporcularımız da bu çağrıya kulak verdi ve imzalarını attı. İmza kampanyasına katılan herkese şükranlarımızı sunarken, teşekkürü borç biliriz. Adalet isteyen her vatandaşımızın da adil yargılanma hakkını elde edene kadar kampanyamıza sahip çıkmaya devam edeceğini yürekten diliyorum. Sosyal medya çağrıda bulunduğunuz kampanyanızın amacına ulaşma yolunda etki yarattığına inanıyor musunuz? Bu sorunuza veriler ile yanıt vermek istiyorum. Change.org küresel bir platform ve Adalete Fener Yak kampanyası bu platformda bugüne kadar dünyada gerçekleşen en yoğun katılımlı ilk 10 kampanyanın arasında, Türkiye’de ise en üst sırada yer alıyor. Yarım milyonu aşkın kişi imza attı. Ama beni asıl etkileyen şey Elazığ’dan Artvin’e Türkiye’nin her bir köşesinden, Almanya’dan San Francisco’ya dünyanın bir ucundan diğer ucuna insanların imzasını bu listede görmek. İmza atarken düşüncelerinizi de yazabildiğiniz bir alan var. Vakit buldukça mesajları okumaya gayret ediyorum. Ve her seferinde istisnasız görüyorum ki, dünyanın her bir köşesinde yaşayan ve çağrımıza destek veren herkesi ortak paydada buluşturan husus: ‘Adalet’. Ayrıca sosyal medyadaki paylaşımları derneğimiz anbean takip ediyor. Twitter’da, Facebook’ta ve daha birçok sosyal ağda yapılan paylaşımlarla 7 milyonu aşkın sosyal medya kullanıcısı ‘Adalete Fener Yak’ çağrımıza destek verdi. Kulübümüzün sosyal medya hesaplarından da aktif olarak kampanyamızın çağrısı yapılıyor. Peki, Fenerbahçe hukuka inancını yitirdi mi? Hukuk o kadar hassas ve önemli bir evrensel değer ki, her vatandaşın hukuka inanmaktan başka bir şansı yok. Hukuk, evrensel kurallarla, bağımsız kurumlarıyla ve hukukçularımızın vicdanlarıyla bir bütün olarak işler. Biz hukuka güvenmek istiyoruz, güvenmek zorundayız da. Hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Ancak 3 Temmuz sürecinin ve son dönemde yaşanan olayların ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkânsız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Gizlilik olmasına rağmen süreçteki tüm detayları, ifadeleri tüm kamuoyu daha soruşturma aşamasında an be an öğrendi. Gizlilik ihlallerine müsaade edildi. Spor hukuku dikkate alınsaydı, Türk sporu uluslararası kamuoyunda bu kadar zedelenmezdi. Hiçbir savunma hakkı verilmeden basın yoluyla kişiler kamuoyu önünde suçlu ilan edilmiştir. ‘O mahkemeler artık yok’ “Gelinen noktada şunu görüyoruz: O gün Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Maalesef Fenerbahçe hukukun hiçbir zemininde bugüne kadar hakkını arama şansına sahip olmadı. Bizim 3 senedir söylediklerimiz bugün Türkiye’de adalet arayan herkes tarafından dile getiriliyor. Tüm bu ihlaller sonucu inanıyoruz ki, şike iddiasıyla görülen davada yargılama yapılmadan hüküm verilmiştir. Verilen erken hüküm, Fenerbahçe’ye gönül verenleri, ülkemizi, spor ekonomisini olumsuz etkiledi; etkilemeye de devam ediyor. Hiçbir Fenerbahçeli’nin adil yargılanma dışında başka bir beklentisi yok. Biz vicdanlarda açılan yaraların ancak adil yargılanma ile kapanacağına, hukukun ancak böyle üstün geleceğine inanıyoruz. Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın her şeyi göze alarak sürdürdüğü mücadelenin de özünde bir adalet arayışından başka bir şey olmadığı da açık ve net. Adalet isteyen her Fenerbahçeli haklarını elde edene kadar kulübüne sahip çıkmaya devam edecek. İnanıyorum ki, geçmişte de olduğu gibi bu dönemden Fenerbahçe Camiası büyüyerek ve güçlenerek çıkacaktır. Bugüne kadar karşımıza çıkan zorlukların kenetlenerek üstesinden gelmeyi başaran camiamız, bugün de aynı dayanışma ruhu içinde bu haksızlıkları birlikte aşacak.” Adil yargılanmadan kastınız nedir? Af ya da şartlı salıverme olursa tavrınız ne olacak? Bu sizi tatmin edecek mi? Bu sorunuzun cevabına change.org/tr üzerinden başlattığımız Adalete Fener Yak imza kampanyası ile net bir cevap veriyoruz: -Önerimiz, suçsuz olduğunu haykıran camiamızı rencide edecek bir af veya şartlı salıverme değildir. Önerimiz, doğrunun yanlıştan, haklının haksızdan ayrılmasını sağlarken, adil yargıya olan güçlü inancın da sarsılmadan sağlanmasına yöneliktir. -Halen daha imkân varken, adil yargılanma hakkının tanınmasının adalet adına, aydınlık bir Türkiye adına gerekli olduğunu düşünüyoruz. Demokrasi, ifade özgürlüğü Yeniden yargılama halinde Fenerbahçe’nin haklılığının ispatlanacağını mı düşünüyorsunuz? Adil yargılanmak bir hak ise, evet hakkımızı arıyoruz. Ancak unutmayın ki bu çağrının altında demokrasi, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü içeren evrensel değerler etrafında kenetlenmemiz yatıyor. Dikkatinizi çekmek isterim, Fenerbahçe Spor Kulübü, yüz binlerin yürüyüşünde, yüksek sesle haykıran binlerce kadın-erkek, çocuk, genç, yaşlı pek çok kesimin vicdanında bir kez daha aklandı. Camiamız, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yargılanma hakkı talep ediyor. İnanıyoruz ki adil yargılanma gerçekleştiğinde çok daha farklı bir tablo ortaya çıkacaktır. Önümüzdeki süreçte Fenerbahçe yönetiminde aktif bir rol alacak mısınız? Olası bir kötü senaryoda Fenerbahçe Başkanlığı’na taraftarın da kulübün de sıcak baktığı ortak isim olarak isminiz anılıyor. Başkanlık konusundaki düşüncenizi öğrenebilir miyim? Sayın Başkanımız Aziz Yıldırım’ın ve Camiamızın her şeyi göze alarak sürdürdüğü adalet mücadelesi benim de Fenerbahçe’ye gönül veren herkesin de bugün tek önceliğidir. İstediğiniz herhangi bir Avrupa ya da dünya kulübüne üye olup, onun kombine biletini alıp, her hafta onun maçını yerinde izleyebilecek imkânlara sahipsiniz. Türkiye’deki sportmenlikten uzak ortama rağmen, bu işlerle uğraşmanızın sebebini açıkçası çok merak ediyorum. Bir insan bunca sıkıntının altına neden girer? Bu sorunun yanıtı sizce de çok basit değil mi? Ben bu ülkede yaşıyorum. Bu ülkenin bir parçasıyım. Kendini bu ülkenin geleceğine adamış, geçmişini bu ülkeden alan bir Topluluğun temsilcisiyim. Hayatımdaki ilk futbol maçını bu ülkede izledim. Fenerbahçe’nin renklerine gönül verdiğimde kaç yaşındaydım hatırlamıyorum bile. İlk tezahüratı da ‘ilk 11’i de bu sokaklarda ezberledim. Sadece futbol değil, hayatın her alanında vermeniz gereken bir mücadele var ise sahip olduğunuz değerler sizi o mücadeleye çağırır. İnandığınız doğrular ışığında yürürsünüz. Hele ki söz konusu, kayıtsız şartsız bağlı olduğunuz bir duygu ise...Bu benim değil Fenerbahçe’ye gönül vermiş milyonların duygusudur. Öyle öğrendim, öyle inandım, öyle de yaşıyorum. Sorunuzun ikinci bölümüne gelirsek, Türkiye’de futbolun ayrıştırıcı değil birleştirici olması gerektiğine inanıyorum. Bugünün koşullarında bunu gerçekleştirmek zor görünse bile imkansız değil. En başta, kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyin başkasına da yapılmamasını istemek iyi bir başlangıç olur. 3 Temmuz sürecinde yönetimde iken camiamız dışında kulübümüzün ne kadar yalnız bırakıldığını, derdini anlatmak için ne kadar sıkıntı yaşadığını bizzat tecrübe ettim. Fenerbahçe’nin haklılığını anlatmak için verilmek istenen mücadelenin sadece yönetim ile olmayacağı aşikardır. Ben Fenerbahçe’nin haksızlığa uğradığına inanıyorum. İşte tam da bu nedenle, Fenerbahçe’nin renklerine olan saygım, takımımıza olan bağlılığım ile haksız bir süreçten geçtiğimize inanıyorum. Ve bu haksızlığın üstesinden ancak hep birlikte gelebiliriz. **Fenerbahçeli olmayanlar da ikna olabilir mi? Sonuçta Fenerbahçe aklanırsa, bu karar ‘sahaya yansır’ mı? Adil yargılanmanın, Fenerbahçeliler haricinde Türkiye kamuoyunun fikrinde değişim sağlayacağına inanıyor musunuz? Az önce de söylediğim gibi Fenerbahçe’yi yargılayan mahkemelerin tartışma konusu olduğu, kaldırıldığı, başka davalardaki hükümlerinin tartışıldığı bir dönemdeyiz. Unutmayın ki biz bu mahkemeler tartışmaya açılmadan, kaldırılmadan ilk günden bu yana aynı şeyleri söylüyorduk. Üç yıl önce savunup da ikna edemediğimiz görüşlerimiz, bugün pek çok kesim tarafından dile getiriliyor. Zaman bizi haklı çıkardı. 3 Temmuz sürecinin ardından birçoğu mevcut hükümet yetkilileri tarafından da dile getirilen hukuk ihlalleri, kamuoyu vicdanında telafisi imkansız yaralar açtı ve adalete olan güven duygusunu zedeledi. Hangi takımdan olursa olsun milyonlarca kişiyi bir araya getiren Büyük Fenerbahçe Yürüyüşü, Anıtkabir ziyaretlerindeki fotoğraf karelerinin sahayı yeterince iyi aydınlattığına inanıyorum. Fenerbahçe’nin vicdanlarda aklandığına yürekten inanıyorum. Tüm bu saydıklarımız yeterli nedenler değil mi? Kampanyanızın Avrupa’daki yansıması ne olacak? Başarı halinde UEFA hatta FIFA nezdinde yapılacaklar hakkında öngörünüz var mı? Bundan sonrası tabii ki yönetimimiz ve kulübümüzün hukuk kurulu tarafından atılacak adımlar neticesinde gelişecektir. Ancak şunu söyleyebilirim ki; Fenerbahçemiz Avrupa Kupalarından men edilerek büyük zarara uğratıldı. Bu doğrultuda bazı adımlar atılabileceğini düşünüyorum. Az önce de dediğim gibi bu öncelikle kulüp yönetim kurulumuzun atacağı adımlar sonrasında gelişecek bir süreçtir. 3 Temmuz süreci tamamen yönetim dışında gelişen bir olay mıydı yoksa yönetim olarak da hatalar yapıldı mı? 3 Temmuz sonrasında bütün yaşananlara rağmen kulübümüzün yönetim kurulu doğru bildiği yolda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Geriye dönüp baktığımızda tabii ki bazı süreçleri daha farklı yönetilebilirdi ki ancak bugünün penceresinden baktığımız zaman bunu söylemek mümkün. O zamanın şartlarını ancak yaşayanlar bilir. Taraflı tarafsız kabul edilen bir gerçek var ki, bu süreçte Fenerbahçe camiası herkesin takdirini kazanan bir duruş sergiledi. 500 bin imza geçildi Adalete Fener Yak, change.org üzerinden yürütülen bir kampanya. http://www.change.org/tr/kampanyalar/adaletefeneryak adresinden adınızı soyadınızı ve varsa fikrinizi yazıp imza verebiliyorsunuz. İmza hedefi konulmamasına rağmen, “Gittiği yere kadar gitsin” denilen kampanya 500 bin imzayı aştı. Gelişmeleri de şu adreslerden takip edebilirsiniz: www.adaletefeneryak.com, www.twitter.com/AdaleteFenerYak, www.facebook.com/AdaleteFenerYak, www.instagram.com/AdaleteFenerYak Çankaya’ya da çıkacak... Ali Koç, imzaları devlet erkânına da sunacak: “Toplanan imzaları kampanyanın muhatabı olarak belirlediğimiz başta Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, muhalefet partileri Genel Başkanları’na ve parlamenterlere 1907 Fenerbahçe Derneği yöneticileri ile önümüzdeki haftalarda randevu alarak birlikte götüreceğiz.” **‘Belki başka davaları da etkileyebiliriz’ Kampanya amacına ulaşıp tekrar yargılanma yapılsa bile bunun adil olduğuna nasıl emin olacaksınız? Adil yargılanmadığımız konusunda yüzde 100 eminiz. Yargılanmanın tekrar yapılmasını sağlamak öncelikli amacımız. Bu yapılırken adil yargılanma olup olmayacağını bilemeyiz. Ama bu doğru istikamette bir adım. Bu işin öncüsü olursak belki başka davaları da etkileyebilir. Ve hukuk sistemimize katma değer sağlayabilir. İkinci kez daha adil şekilde yürütüleceğine inanmak zorundayız. İddianameyi hazırlayan mahkemenin artık olmadığını, sürecin topyekün tekrarlanacağını belirtince Koç şunları ekliyor: “Söz konusu kişi ve kurumlarda yapılan bu değişiklikler, hukuk usulsüzlüklerinden dolayı yapılmışsa, peki konu Fenerbahçe olunca neden usulsüzlük olarak görülmüyor da hukuk olarak görülüyor?” Adil yargılanma sonucunda Fenerbahçe’ye karşı oluşan yargının toplum nezdinde değişip değişmeyeceğini sorduğumda, “Siz Fenerbahçeli olmayanlar Fenerbahçe’yi suçlu mu buluyor demek istiyorsunuz?” sorusunu yöneltip kendi cevabını veriyor: “Hiç katılmıyorum buna. Bu işe renkler gözünden bakmayın. Adalete fener yak’ın görüşlerine, Bağdat caddesi, Anıtkabir yürüyüşlerine bakın. Sokaktaki insanın tepkisi başka.” ‘Fanatikler 500 bin’i geçmez’ Tam burada Galatasaray ve Trabzonspor’un açıklamalarını hatırlatıyorum. Yönetimlerin ‘Fenerbaçe suçlu’ açıklamalarına ve o yönetimlerin belirli bir kitlesi olduğunu ifade ediyorum. “Adaletin rengi olmaz” diyor Ali Koç: “Fanatik her takımda 500 bini geçmez. Her şey futbol değil. Adaletin rengi olmaz. Sen kendine yapılmasını istemediğin bir şeyin başkasına yapılmasından haz duyamazsın. Böyle olduğu takdirde biz Türkiye’de arzu ettiğimiz ortamı en azından futbolda yakalayamayız. Bugün bunu iddia eden insanlara soruyorum: Kendi arkadaşları, komşusu, dava arkadaşı, apar topar evinden alınıp ne olduğunu bilmeden, halkla ilişkiler kampanyası yürütülüp masumiyet karinesi hiçe sayılıp evrensel hukuk prensipleri çiğnenip, kamuoyu nezdinde birinci günde suçlu ilan edilse, bırak futbolu, onlar nasıl hissederlerse bu konuya da öyle bakmalarını istiyorum. Bu kadar.” Başkanlıkla ilgili bu süreçte konuşmak doğru değil Ali Koç, Fenerbahçe taraftarının gözünde sıradaki başkan olarak görülüyor ve olası bir Aziz Yıldırım yokluğunda o koltuğa mutlak surette geçmesi isteniyor. Genel kanı bu. Bunu iletince kendisi amacının Fenerbahçe’ye hizmet etmek olduğunu, iki dönem Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yönetim kurulunda yer aldığını hatırlatıyor. Diğer yandan da uzun süredir Fenerbahçe Spor Kulübü’ne çok önemli katkılar sağlayan 1907 Fenerbahçe Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı ve başta ‘Adalete Fener Yak’ projesi olmak üzere birçok proje ile hizmet etmeye devam ettiğini söylüyor. Başkanlık konusuyla ilgili, Aziz Yıldırım’ın cezaevine girmesi ihtimali ortadayken konuşmanın doğru olmayacağını ifade ediyor. ‘Yılmayacağız, mücadeleye devam’ Biz söyleşiyi gerçekleştirdikten sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Aziz Yıldırım’ın itirazını reddettiği dolayısıyla Yıldırım’ın yeniden hapse girebileceği ihtimali ortaya çıktı. “Bu yol haritanızda değişikliğe yol açacak mı” sorusunu ilave olarak yönelttim. “Sayın Başkan ve yöneticiler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları reddetmesi fiili bir durumdur. Hepimizi üzmüştür. Fenerbahçelilerin vicdanında ve kamu vicdanında zaten var olan yara maalesef daha da derinleşti. Kulübümüzün hukukçularının bu kararı bile haber sitelerinden öğreniyor olması, 2010’dan beri sürecin nasıl ilerlediğine dair –konuya ilişkin hiçbir fikri olmayanlar için bile– yeterince öğretici. Üzüntümü tarif edemiyorum ama hukuk için, Fenerbahçe için yarım milyonu aşkın imzacımız ile Adalete Fener Yak demeye devam edeceğiz. Adil yargılanma talebimizin dikkate alınıp hayata geçirileceği güne kadar adalet çağrımızı daha gür sesle dile getireceğiz. Bugün dünden daha çok isteyerek, daha büyük inançla elimizden geleni yapacağız. Yılmıyoruz, adil yargılanma mücadelemize devam ediyoruz. Planladığımız gibi en yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere görüşmelerimizi yapmak için randevu talebinde bulunacağız.” İmza bir şeyleri değiştirebilir mi? ‘Twitter’ın kapatılması’nda, Anayasa Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verip, yasağın kaldırılmasını istedi. Ama hükümetten tepki geldi. Siz, yürüttüğünüz kampanyada imza topluyorsunuz ve kamuoyu oluşturuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının bile eleştirildiği ortamda bu imzaların bir şeyi değiştireceğine inanıyor musunuz? 1907 Fenerbahçe Derneği bir sivil toplum kuruluşu ve Adalete Fener Yak kampanyası da sivil bir hareket. Sivil bir inisiyatif olarak bizim tek amacımız adil yargılanma çağrımızı tüm platformlarda dile getirmek ve inandığımız doğruları tüm muhataplara veriler ile anlatabilmek. Kamuoyu vicdanlarında bunu başardığımızı düşünüyorum. Ne demek istediğinizi çok iyi anlıyorum ama üzgünüm size “İmzalar hiçbir şeyi değiştirmeyecek” demeyeceğim. Çünkü camiamızın duruşu, Adalete Fener Yak çağrımız, taraftarımızın inancı çok şeyi değiştirdi. Bugün Fenerbahçe’ye gönül veren herkes “Adil yargılanma”dan bahsediyorsa biz zaten zihinlerde, vicdanlarda yapılmak istenen manipülasyonun önüne geçerek birçok değişimi gerçekleştirmişiz. Biz bu imza kampanyası ile görevimizi yapıyoruz, atılan imzalar ile güçleniyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Unutmayın, adaletin rengi olmaz, adalet hepimiz içindir.
Çiçek: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Teşekkürlerimi Sunuyorum"
Çiçek, makamını geçici olarak Mehmet Emin Yurdakul Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi Ayşe Kurt'a bıraktı.Çiçek, makamında kendisini ziyaret eden çocuklara, 23 Nisan'ın, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmasının tarihini anlattı. Çiçek, 'Bugün hem sizin hem bizim bayramımız. Sadece sizin değil tüm dünya çocuklarının da bir manada bayramıdır' dedi. 'GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM' Meclis Başkanlığı makamına oturan Ayşe Kurt isimli öğrenci, 'Gurur ve heyecan var. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açan bugünü biz çocuklara armağan eden ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkürlerimi sunuyorum. Ne kadar teşekkür etsek az gelir. Bugünün ve geleceğin büyüklerinin ülkemizdeki ve dünyadaki tüm çocukların, büyüklerin 23 Nisan ulusal egemenli ve çocuk bayramını kutluyor güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum' diye konuştu. '18 YAŞINA KADAR OY KULLANAMIYORUZ SİYASETE DE KARIŞAMAYIZ' Meclis Başkanlığı makamına oturan Ayşe Kurt isimli öğrenci, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularından ziyade, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na ilişkin olan sorularını kabul etti. Ayşe Kurt, Meclis'teki kavgalara ilişkin bir soruya, 'Ben çocuğum. 23 Nisan ile ilgili sorun. milletvekillerini biz seçtik. Bizim seçimimiz. 18 yaşına kadar oy kullanamıyoruz. Dolayısıyla siyasete de karışamayız' diye yanıt verdi. 'TEMENNİ EDERİZ EN KISA ZAMANDA BİR KADIN MECLİS BAŞKANI OLUR' Çiçek, 'Ben 25. Meclis başkanıyım. Hiç kadın meclis başkanı olmadı. Temenni ederiz en kısa zamanda bir kadın meclis başkanı olur. Böylece bir eksikliği gidermiş oluruz. Sen bu anlamda bir mesaj veriyorsun' dedi. ÇİÇEK, 'CENGE GİDERKEN' İSİMLİ ŞİİRİ OKUDU Çiçek, Şair Mehmet Emin Yurdakul'un 'Cenge Giderken' isimli şiirinin 'Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur; Sinem, özüm ateş ile doludur' mısralarını okuyarak çocuklara tarih ve edebiyat hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaları nasihatinde bulundu. Çocukların anlattığı Nasrettin Hoca fıkrası ve Temel fıkrası Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i ve diğer çocukları güldürdü. Fırat KESKİNKILIÇ- Hakime TORUN / ANKARA (DHA)
Kiliseye Erişime 'Porno' Sansürü
Kullanıcıların erişimine hukuki olarak bir kısıtlaması olmayan Diyarbakır Protestan Kilisesi’ne TBMM’de “pornografi”gerekçesiyle erişim engeli getirildi. TBMM’nin engeline tepki gösteren CHP Bursa MilletvekiliAykan Erdemir, “Protestan kilisesine erişimin ‘pornografi’ gerekçesiyle engellenmesi yalnızca inanç özgürlüğü engelleyen bir uygulama değil, aynı zamanda da azınlıklara yönelik ötekileştirme ve tahkir süreçlerinin bir parçasıdır” dedi. Aykan Erdemir, önceki gün TBMM’de genel kurul çalışmaları sırasında Diyarbakır Protestan Kilisesi’nin internet sitesini (www.diyarbakirkilisesi.com) ziyaret etmek istedi. Ancak “Türkiye Büyük Millet Meclisi Sınırlı Erişim! www.diyarbakirkilisesi.com/ Pornography Çalışmalarınız için gerekli ise Yararlı Link Bildirim Formu” uyarısıyla karşılaştı. Daha önce de, TİB listesinde“yasaklı siteler” içinde bulunmayan Kaos GL ve Lambdaistanbul’un web sitelerine erişimin engellenmesi ve bu sitelere girmek isteyen vekillerin, “Çalışmalarınız için gerekliyse form doldurun” uyarısıyla karşılaşmak zorunda kalması tartışma yaratmıştı. Aykan Erdemir, erişim engeline tepki gösterirken, “Daha önce yaşanan örnekler de gösteriyor ki, TBMM’de milletvekillerinin iletişim ve haberleşme özgürlüğünün önünde büyük bir engel bulunmaktadır. Bu engeller yalnızca milletvekillerinin özgürlüğünü kısıtlamakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’deki farklı kesimlere yönelik ayrımcılık da içermektedir” dedi. Erdemir, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i, “internet filtresi uygulamasını gözden geçirmeye ve yasasama organını utandıran benzeri skandalların tekrarını engellemeye” çağırdı. Erdemir, Cemil Çiçek’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde de şu sorulara yanıt istedi: “Diyarbakır Protestan Kilisesi’ne ait www.diyarbakirkilisesi.com İnternet sitesine TBMM İnternet ağı üzerinden erişimin engellenmesinin gerekçesi nedir? Türkiye’de kullanıcıların erişiminin hukuki olarak kısıtlanmadığı www.diyarbakirkilisesi.com sitesine TBMM İnternet ağı üzerinden erişimin ‘pornografi’ gerekçesiyle engellenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? TBMM İnternet ağı üzerinden İnternet sitelerine erişim ‘pornografi’ dışında başka hangi gerekçelerle engellenmektedir? TBMM İnternet ağı üzerinden İnternet sitelerine erişim engeli uygulaması hangi tarihte başlatılmıştır? Bugüne kadar kaç adet ‘Yararlı Link Bildirim Formu’ başvurusu yapılmış ve bunların kaçına olumlu yanıt verilmiştir? Bugüne kadar‘Yararlı Link Bildirim Formu’ başvurusu yapılan İnternet sitelerinin erişime engellenme gerekçelerinin sayısal dağılımı nedir?”Cumhuriyet
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Başbakan Erdoğan, Dünya Çevre Günü dolayısıyla evvelki gün yaptığıkonuşmada şöyle demiş:  “Hani böyle Gezicilerin havasına girmek suretiyle 12-13 ağaç söküldü, ‘Katliamyapıyorlar’ diye başlattıkları olayda, yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksim’de Dolmabahçe’de yaptıkları ağaç katliamı, hepsi ortada. Dozerle nasıl tahrip ettikleri ortadadır.” Haberi okurken düşündüm, “Acaba bir dozerin önünde durarak ağaç katliamına karşı çıkan Sırrı Süreyya Önder, ağaçlar sökülmesin diye nöbet tutarken çadırları sabaha karşı ateşe verilen, polis tarafından gaza ve ilaçlı suya boğulan gençler ve çevreciler, olayları televizyondan canlı izleyen insanlar, bu konuşmayı duyduklarında ne hissetmişlerdir?”
Erdoğan: 'Bu Bir Veda Değil, Fatiha’dır'
AK Parti'nin Köşk adayı olarak açıklanan Başbakan Erdoğan 'Görevim süresince tek gayem 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacaktır' dedi. AK Parti’nin aylardır merakla beklenen Cumhurbaşkanı adayı açıklandı Ak Parti'nin Köşk adayını Mehmet Ali Şahin açıkladı. Şahin Cumhurbaşkanı adaylarının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu duyurdu. Yaklaşık 4 bin AK Partili'nin katıldığı toplantıda Erdoğan partililere seslendi. Erdoğan konuşmasında, 'Cumhurbaşkanı tarafsız olsun derken, cumhurbaşkanının devletin tarafında milletin karşısında durmasını istiyorlar. Bu dönem artık kapandı' dedi. Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları; Alemlerin rabbi Allah'a hamdolsun. Mülkün sahibi Allah'tır. Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah'tır. Bu davayı bu hareketi bu mücadeleyi işte bugünlere eriştiren Rabbime sonsuz hamdu senalar olsun. Bu davanın bayraktarlığını sancaktarlığını hizmetkarlığını yapmış ve ahirete irtihal etmiş her bir kardeşime Rabbim rahmet etsin. Onlardan razı olsun. Çıktığımız bu kutlu yolculukta Rabbim ayaklarımızı doğruluk üzere sabit kılsın. Ya Rab sen ki kullarının hareketlerini takdir ettin senin iznin olmadıkça hiçbir şey hareket etmez. Bizim hareketlerimizi doğruluk üzere kıl. 'BİZİ ZULÜMLERDEN BERİ EYLE YA RAB' Ya Rab bizim göğsümüzü genişlet. Hayır işlerimizi kolaylaştır. Bugün sana ve senin yarattıklarına yani halka hizmet için bir güzel yolculuğa hazırlanıyoruz. Bizi kibirden muhafaza eyle ya Rabbi. Bizi hasetten muhafaza et ya Rab. Bizi haksızlıktan adaletsizlikten zulümden beri eyle ya Rab. Bizi ailemizi ve bütün yol arkadaşlarımızı yolların tuzaklarından koru Allahım. 'GEMİLERİ YAKARAK YOLA ÇIKTIK' Selçuklu Sultanı Alparslan gibi kefenimizi giyerek mücadeleye soyunduk. Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi gibi zaferin kılıç ve atlarda değil Allah katında olduğuna inandık. Endülüs fatihi Tarık bin Ziyad gibi arkamızda gemileri yakarak yola çıktık. Sen ki herşeye gücü yetensin bu mübarek günde dileğimiz odur ki bu milleti bir kez daha zaferle müjdele ya Rab... Bugün çıktığımız yolculuğu miletimiz için hayırlara vesile eyle ya Rab. Amin Amin Amin. 'YOL ARKADAŞLARIMI SELAMLIYORUM' Kardeşlerim her birinize sonsuz teşekkür ediyorum. Bu anlamlı günde bu güzel buluşmada heyecanımızı bizlerle paylaşan değerli yol arkadaşlarımı yürekten selamlıyorum. Sizin şahsınızda Türkiye Cumhuriyetinin tüm vatandaşlarını aziz milletimi bizim bu heyecanımızı paylaşan yeryüzündeki tüm dost ve kardeşleri selamlıyorum. Şahsımı 12. Cumhurbaşkanlığı için aday gösteren tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece. Bilmiyoruz ne haldeyiz gidiyoruz gündüz gece. Bireyselleştiriyorum. Dünyaya geldiğim anda yürüdüm aynı zamanda iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece. DUYGULANDIRAN ANI 1994'te İstanbul'da yerel seçimler için koşturuyorduk. İstanbul'un her semtine her sokağına ulaşmaya çalışıyordum. Manşetlerin şevkimizi kırmasına müsade etmiyor tehdit telefonlarına da aldırmıyorduk. Birileri günler öncesinden zaferlerini ilan ederken biz Allah'ın takdirine inanıyor milletin takdirinin farklı olduğunu hissediyor hız kesmeden koşturuyorduk. Yoksul mahallelerden birindeydik. Kalabalıktan 8 yaşlarında bir kız çocuğu geldi. Elinde bir şey vardı elimi tuttu. Bunları annem gönderdi dedi. Annem seçildikten sonra sakın bizi unutmasın dedi. İki tane bileziği elime tutuşturdu. 'KARŞIMDA O MASUM GÖZLER VARDI' Daha ne olduğunu anlayamadan kendisi de o incecik bileğindeki oyuncak bileziğini çıkardı onu da elime tutuşturdu. Ben daha bir şey söyleyemeden o yavrucak kalabalığın içinde kaybolup gitti. O bilezikler İBB makamında hep karşımda durdu. Ben asıl o gözleri unutamadım. Aradan 20 yıl geçti. 8 yaşlarındaki o çocuğun gözündeki umudu unutamadım. Pınarhisar'da yatarken karşımda hep o çocuğun bakışları vardı. O elime tutuşturduğu annesinin gönderdiği bilezikle bileğinden çıkardığı oyuncak bilezik. Ak Parti'yi kurarken gözümün önünde o çocuğun gözleri vardı. Siirt'ten milletvekili olup başbakan olurken karşımda hep o masum gözler vardı. Attığım her imzada o gözler karşımdaydı. Gece yorgun başımı yastığa koyarken sabah uyanınca o masum çocuğun gözündeki heyecan o umut o parıltı o beklenti hep karşımdaydı. 'BİZ SİYASETİ O TEMİZ YÜREKLER İÇİN YAPTIK' O gözleri bir an olsun aklımdan çıkarmadım. Annesi bizi unutmasın demişti ya Allah'a hamdolsun o büyük emaneti o büyük mesajı hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Biz siyaseti işte o temiz yürekler için yaptık. Vatan için toprak için bayrak için canını veren aziz şehitlerimizi hiçbir zaman unutmadık ve siyaseti onlar için yaptık. 20 yaşındaki yavrusunu askere gönderen ayyıldızlı tabut içinde bedenini teslim alan boynunu yere eğip vatan sağolsun diyen kahraman anne baba yüreklerini hiçbir zaman unutmadık ve siyaseti onlarla beraber onlar için yaptık. 'İŞÇİ KARDEŞLERİMİZ İÇİN SİYASET YAPTIK' Biz siyaseti maden ocaklarında alın teriyle helal rızık kazanma peşindeki işçi kardeşlerimiz için yaptık. İstanbul Sultangazi'deki Diyarbakır'da tüm kenar mahallelerdeki yoksullar için yaptık. Dicle'nin kenarında koyunları kurtlar kapıyordu. O koyunların hesabını sormak, o büyük emaneti omuzlamak için siyaseti yaptık. Diyarbakır cezaevindeki işkenceleri Mamak'taki zulmü Metris'teki adaletsizliğin hesabını sormak için siyaset yaptık. 'MAKAM VE RÜTBE İÇİN SİYASET YAPMADIK' Başörtülü olduğu için üniversite kapılarından döndürülen kalbi kırık gözü yaşlı kızlarımız için bu siyaseti yaptık. Cezaevinde evladını ziyarete giden Kürtçe'den başka dil bilmeyen sadece bakışarak sohbet etmek zorunda kalan ciğeri yanık anneler için siyaset yaptık. Yoksul olduğu için insan yerine konulmayan adam gibi adamlar için siyaset yaptık. Okulda hastanelerde mahkemelerde hükümet konaklarında itelenen o temiz yürekler için siyaset yaptık. Gurbette unutulan vatandaşlar için, Balkanlarda terkedilmiş vatandaşlarımız için, Ortadoğu'daki mağdurlar için Filistin için Mısır için Suriye için Somali için Afganistan'ın mazlumları için siyaset yaptık. Biz siyaseti ikbal için, makam için, mevki için, rutbe ve paye için yapmadık. Biz siyaseti Allah için yaptık biz siyaseti millet için yaptık. Vatan için bayrak için istiklal ve istikbalimiz için yaptık. Seçildikten sonra bizi unutmasın diyen tüm unutulmuşlar terkedilmişler kimliği kültürü hakları özgürlükleri tüm elinden alınmışlar için siyaset yaptık. 'BİZE FARKLI GÖZLE BAKTILAR' Kardeşlerim daha ilk gençlik yıllarımızdan itibaren bizi anlamayanların ve anlamak istemeyenlerin tahkir edici sıfatlarıyla bizi denklemin dışında tutmak istediler. İmam hatipte okuyoruz diye bizi tahkir etmek istediler. Sizden ancak ölü yıkayıcı olur dediler. Allahın selamını veriyoruz diye mürteci dediler. Namaz kılıyoruz diye gerici dediler. Bu milletin içinden geliyoruz diye, evine ayakkabısını çıkararak girenlere, sofrada diz kıranları farklı gördüler ve gerici dediler. Bu toprakların değerlerini savunuyoruz diye bize farklı gözle baktılar. İnancı için başını örten kızlarımıza hayatı dar ettiler. Mücadelemiz güçlendikçe saldırı ve hakaretlerini daha da arttırdılar. Kimi zaman partimizi kapattılar. Şiir okuduk diye hapsettiler. Muhtar bile olamaz diye manşetler attılar. Başbakan olamaz Cumhurbaşkanı seçilemez diye bize devlet nazarında insan olmayı bile yakıştıramadılar. Bugün nasılsa Mısır'da demokrasiyi bir hak olarak görmüyorlarsa on yıllarca bize de demokrasiyi hak olarak görmediler. 'BAŞKALARININ KALIPLARINDA ERİYENLERDEN OLMADIK' Biz başkalarının bize ne dediğine nasıl tarif ettiğine bakmayız. Biz başkalarının kaplarında ve kalıplarında eriyenlerden olmadık. Onların istediği gibi standart vatandaşlar olmanın derdine düşmedik. Diklenmeden dik durduk ağırbaşlı olduk sabrettik. Allah'ın yardımı ne zaman diye soruların sorulduğu dönemlerden sabredin Allah'ın yardımı yakındır diyenlerden ve buna gönülden inananlardan olduk. Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer olduğuna inandık. Onlar dışladılar biz daha azimlendik her darbeyle daha da güçlendik. Tüzüklerle, manşetlerle, çarpışarak darbelere göğüs gerdik. Kimin ne dediğine değil hakkın ne dediğine adaletin ne dediğine milletin ne söylediğine baktık. işte onun için Yunus Emre'nin muhteşem dizesini yüreğimizin ve siyasetimizin en mutena yerine yazdık. Yaradılanı severim yaradandan ötürü... 'BİZE OY VERMEYENLERE DE HİZMET GÖTÜRDÜK' İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.. İnsanı yaratılmışların en şereflisi olarak gördük. Bize oy vermeyenlere de hizmet götürdük. Türk demedik Kürt demedik Müslüman, Hıristiyan, Musevi demedik, Sünni demedik, Alevi demedik. İnsana insan olduğu için değer verdik. Nerede insan varsa nefes alan varsa oraya ulaşmanın derdi içinde olduk. Bu büyük ülke bu Türkiye bize oy verenler kadar vermeyenlerin de ülkesidir. Biz Türkiye'yi onlar için de büyüttük. Bizi sevenler kadar sevmeyenlerin de ülkesidir. Hakları özgürlükleri kazanımları biz 77 milyon için büyüttük. Türkün meselesi ne kadar bizim meselemizse Kürdün Arabın Gürcünün meselesi de bizim meselemizdir dedik. Bunun gereğini de hakkıyla yerine getirdik. Müslümanlık meselesini çözmeye kalktığımız kadar Gayri müslimlerininkini de çözdük. Sünni kadar Alevi'nin dertlerini de dert edindik. Garibin mazlumun mağdurun etnik kökenine inancına mezhebine bakmadan elinden tutmanın ona yaren olmanın samimi mücadelesi içinde olduk. 'YENİ BİR TÜRKİYE'NİN HAYALİNİ KURDUK' Siyasete başladığımız günden itibaren yeni bir Türkiye'nin hayalini kurduk. 77 milyonun dost ve kardeş olduğu bir Türkiye hayal ettik. Üreten yatırım yapan ihraç eden 77 milyonun kazandığı bir Türkiye hayal ettik. Sofralara bereketin hanelere huzurun ve barışın hakim olduğu bir Türkiye hayal ettik. Belli kesimlerin değil belli zümrelerin değil herkesin özgürce varlığını sürdürdüğü bir Türkiye hayal ettik. 'AK PARTİ HER YERDE VAR' Hiçbir zaman kutuplaştıran olmadık. Biz bize yapılanı başkasına yapmadık. 30 Mart seçimlerinde de Türkiye'nin tüm illerinde Ak Parti var. İşte kazandığımız ilçelerle neredeyse kahir ekseriyetinde Ak Parti var. Ama diğer siyasi partilere bakıyorsunuz onlar lokal ve mevzi. Kimisi belli bir etnik unsurun diğeri de kutsalların partisi olarak kalmış. Ama Ak Parti her yerde var. Ayrımcı olmadık inkar etmedik reddetmedik asimilasyon ile kimseyi kendimize benzetme peşinde olmadık. Onlar kutuplaştırdı biz birleştirdik. Onlar ayrıştırdı biz kardeşliğin mücadelesini verdik. Biz başı dik bir Türkiye hayal ettik. özgüveni yüksek bir Türkiye hayal ettik. 'GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN HATIRASINI YAD EDİYORUZ' Türkiye'de gündem belirlemen Türkiye'yi azarlamak kibirle parmak sallamak istediler. Biz siyasi tarihimiz boyunca 'Siz kimsiniz' sorusunu sorduk. Evet siz kimsiniz. İçerde ve dışarda siz kimsiniz. Bize tepeden bakma kibirle bakma cüretini nereden buluyorsunuz. Size bu hakkı kim veriyor? Biz halkız biz Alparslanın Kılıçarslanın Süleyman Şah'ın Ertuğrul Gazi'nin Osman Gazi'nin torunları Yavuz'un Fatih'in Kanuni'nin mirasçılarıyız.. Gazi Mustafa Kemal'in, Menderes'in, Turgut Özal'ın, Erbakan'ın hatırasını yad edenleriz. Biz ilmiyle sanatıyla devlet yönetimiyle medeniyetlere istikamet çizmiş bir milletin mensuplarıyız. Unutturulmak istenen bir medeniyeti yeniden diriltmenin yeniden inşa etmenin dizlerinin üzerinde yeniden yükseltmenin mücadelesini verdik. 'BİZ BİR ÇIĞIR AÇTIK' Allah'a hamdolsun bunu da başardık. Bu ülkenin gençlerine özgüven aşıladık. Bu ülkenin çocuklarına aydın bir gelecek umudu aşıladık. Hayal gibi görünen seviyelerin ulaşılabilir olduğunu gösterdik. Biz bir çığır açtık. İnşallah arkamızdan gelen nesiller bu kapıdan geçerek kadim medeniyet sancağımızı çok yüksek burçlara dikecekler. 'BASİT, TEKNİK BİR DEĞİŞİKLİK DEĞİLDİR' 2007 yılında az önce Mehmet Ali Bey de ifade ettiler. Türkiye cumhuriyetinin 11. cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken karşımızda bir kez daha vesayetin soğuk yüzü bize yani milletin partisine Cumhurbaşkanı seçtirmek istemedi. Hukuku katleden yorumlarla cumhurbaşkanlığı seçimini bir kaosa çevirmek istediler. Vesayet partileri bu kaos sürecine destek verdiler. Hemen kararı verdik anayasa değişikiiği yaptık ve halkoylamasına götürdük. Halkın seçmesi önündeki engelleri kaldırdık. 12. ve sonraki cumhurbaşkanlarının halkın oylarıyla seçilmesini öngören düzenlemeyi yüzde 69 oyla getirdik. Milletim cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi demokrasi adına dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi basit, teknik bir değişiklik değildir. Bu sadece yöntemin değişmesi değildir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir tarihin vesayetler tarihinin bu ülkede kapatılmasıdır bunu böyle bilelim. 'YAŞI BÜYÜK OLDUĞU İÇİN İDAM EDİLMEDİ' 11 Kasım 1938'de askerler TBMM'yi kuşattılar. İsmet İnönü bu meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçildi. Çok manidardır burası. 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle Celal Bayar Cumhurbaşkanı oldu. Ancak bu ilk sivil Cumhurbaşkanını 1960'ta derdest ettiler. İdama mahkum ettiler. Yaşı büyük olduğu için idam edilmedi. Sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde enteresan bir hadise yaşandı. Ali Fuat Başgil... Dönemin partilerinin telkiniyle 4. Cumhurbaşkanı olmak istedi. İstanbul ve Ankara'da kalabalıklar tarafından karşılanır. Adaylığını açıklayacağı sırada Başgil'i başbakanlığa çağırırlar. Başbakanlıkta iki general Ali Fuat Başgil'e cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmesini söyler. Eğer aday olursa Meclis açılmadan dağıtılacağını seçimlerin iptal edileceğini askeri idarenin devam edeceğini söylerler. Hatta cumhurbaşkanlığı için aday olmaya hazırlanan Ali Fuat Başgil'e bir general şunu söyler: 'Sen Cumhurbaşkanı olursan ne top atılır ne tören yapılır. Senin cipin hazır. Koyacaklar seni bir cipe yukarıdaki yere götürecekler oradaki akıbetin meçhul. Belki Etlik'te mezarını bile hazırlamışlardır.' 'HER CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ OLAY OLUR' O gün kendisi için kazılan mezarın gösterildiği bile anlatılır. Böylece aday olması önlenir. Yerine 27 Mayıs darbesini yapan Cemal Gürsel aday olur. Seçilir ve asker üniformasıyla yemin eder. Tıpkı Mısır'daki gibi... Cumhurbaşkanlığı makamı siyasi iktidar karşısında devlet iktidarının temsil eden bir konum olarak şekillendirildi. İsmet inönü ardından 1960 darbesini yapanlar cumhurbaşkanlığı makamını halkın karşısına ceberrut devlet olarak koydular. İşte halk partisi bu. Ya bunlar kendi geçmişlerini bilmiyor ya da akşam başka sabah başka devam ediyorlar. TBMM'de seçilmiş vekiller olacak başbakanlıkta hükümet olacak ama Cumhurbaşkanı devleti temsil edecek. Türkiye'de hemen her cumhurbaşanlığı seçimi olay olur. Her seçimde vesayet ve siyaset karşı karşıya geldi çok azında siyaset kazandı. 'BİZ BUNUN KARŞISINDA DİMDİK DURMASAYDIK...' Siyasetin Cumhurbaşkanı seçmesine hiçbir zaman hoşgörüyle bakılmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ve sonrasında Özal'a yapılanları çok iyi hatırlıyoruz. 2007 seçimlerinde anayasanın hiçe sayılarak 367 garabetiyle Meclis iradesinin nasıl ipotek altına alındığını bizzat yaşadık. Biz bunun karşısında dimdik durmasaydık, millet de destek vermemiş olsaydı o zaman da vesayet başa geçecekti. Şimdi geliyoruz 10 Ağustos'a... 10 Ağustos'ta sadece 12. Cumhurbaşkanı seçilmiyor. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle karar bir dönem vesayetler dönemi de kapanmış olacak. 'ESKİ TÜRKİYE'NİN RUHUNU GERİ ÇAĞIRABİLECEKLERİNİ ZANNEDİYORLAR' Halkın seçtiği halktan bir Cumhurbaşkanı göreve gelecek fark bu. Biliyorsunuz şu anda çatı ne diyor? Cumhurbaşkanının siyaset dışı olmasını savunuyor. Bunu savunmak bir defa siyaseti inkar demektir. Cumhurbaşkanının siyaset dışından olmasını savunmak İsmet İnönü ve Cemal Gürsel gibi vesayeti savunmaktır. Eski Türkiye'nin parametreleriyle hareket eden muhalefet partileri en başta kendileirni inkar ediyorlar. Siyasetin içinde gibi görünüp siyasetin dışında duruyorlar. Eski Türkiye'nin ruhunu geri çağırabileceklerini zannediyorlar. Tarafsız olsun derken esasen devletin tarafında milletin karşısında durmasını istiyorlar. 'CUMHURBAŞKANI OLURSAM...' Millet meseleye el koydu. Meclis'i seçen hükümeti belirleyen millet 10 Ağustos'tan itibaren inşallah Cumhurbaşkanını da kendi hür iradesiyle belirleyecek. İnsanımızı yaşatmayan devlet payidar olamaz. Adil bir devlet olamaz. 27 Mayıs'ın bir izi daha siliniyor. Cumhurbaşkanlığının milleti temsil eden makam olmasıyla Türkiye vesayet zincirinin en önemli halkasından kurtuluyor. Eğer milletim takdir eder ve 12. Cumhurbaşkanlığına bu kardeşinizi getirirse şunu herkes bilsin devletle milleti kucaklaştıran milletin çıkarlarını gözeten milletin ve demokrasinin tarafını tutan bir Cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktır. 'BU MAKAM ASIL ANLAMINI BULACAK' Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanıdır. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı yetkilerini millete karşı değil millet için kullanan cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı cumhuriyeti cumhuru ve cumhurun birliğini temsil eder. Kimse kimseyi aldatmasın. Devletin bütünlüğünü sağlamak cumhurbaşkanının en önemli vazifesidir. Halk tarafından seçilmesi cumhurbaşkanlığı makamına güçlü meşruiyet sağlayacak bu sayede bu makam asıl anlamını bulacaktır. Sağlıklı bir denge kurulacak ve denetleme imkanı olacak. Kamu kurumları da buna göre hareket edecek Türkiye'nin geleceği için verimli çalışacaktır. 'TÜRKİYE'Yİ UÇURACAKTIR' Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan her anlamda Türkiye'yi uçuracaktır bundan kimsenin şüphesi olmasın. Cumhurbaşkanının dirayetli duruşu özgürlüklerin önünü açacağı gibi tehditler karşısında da kararlı duruşu beraberinde getirecektir. İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğumda sadece bana oy verenlerin değil bütün İstanbulluların başkanı oldum. Başbakan olduğumda sadece Ak Parti'ye oy verenlerin değil 77 milyonun başbakanı oldum. 10 Ağustos'ta eğer seçilirsem herkes bilsin ki Türkiye cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olacağım. Bize oy versin ya da vermesin herkesin Cumhurbaşkanı olacağımdan kimsenin endişesi olmasın. 'ÇOK DAHA FAZLA ÇALIŞACAĞIZ' Meclis içinde ve dışındaki tüm siyasi görüşlerin oylarına talip olduğumuzu ve oylarını alacağıma inanıyorum. Görevim süresince tek ama tek gayem olacak. 77 milyona hizmet üretilmesini sağlamak olacaktır. Farklı bir cumhurbaşkanlığın inşallah ülkemizde ortaya koyacağız. Demokrasiyi standartlarına uğraştırmak kardeşliği yüceltmek için çok daha fazla çalışacağız. Bugüne kadar istiklalimize yapılan her türlü saldırıya karşı dik durduk göğüs gerdik asla taviz vermedik. Şunu bilmenizi istiyorum. Bu mücadele aynı şekilde hatta daha da güçlü bir şekilde süreceğinden kimsenin endişesi olmasın. Cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olmayacak. Çözüm sürecini sürdüreceğiz. Allah nasip ederse çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsade etmeyiz. Türkiye'nin çözümden barıştan kardeşlikten başka hiçbir seçeneği yoktur. 'BU KİRLİ YAPIYI HIZLICA TASFİYE EDECEĞİZ' Aynı şekilde paralel devlet ile mücadele cumhurbaşkanlığı dönemimizde çok daha güçlü ve koordineli şekilde devam edecektir. Milletin birliğinin yanında uulsal güvenliğimizi tehdit eden tüm girişimlere karşı cumhurbaşaknının birinci derecede görevi vardır. Paralel devlet yapılanmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Bu maşa örgütle en üst düzeyde mücadele etmeye devam edeceğiz bu mücadelden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hızlıca tasfiye edeceğiz. 'PARLAK BİR GELECEĞE YÜRÜYECEĞİZ' Türkiye son 12 yılda hemen her alanda çok büyük mesafeler kat etti. Şu anda da bütün hayallerini tek tek gerçeğe dönüştürüyor. Devlet ve milletin el ele vermesiyle özgürlükçü bir zeminde ekonominin daha da büyümesi için gayretlerimiz hız kesmeden devam edecek. 2023 hedeflerimiz var. Bu çok daha mümkün ve yakın hale gelecek. Yargıya ilişkin sorunlar çok daha sağlıklı bir şekilde çözülecek. Türkiye'nin yeni bir anayasa yapması en öncelikli gündemimiz olacak. Dış politikanın barışçı ve diyalog tavrı devam edecek. Dengeleri gözeten bir Türkiye değil vicdanıyla karar veren mazlumların elinden tutan dünyanın her yerinde zulme karşı sesini yükselten bir Türkiye halkın seçtiği cumhurbaşkanıyla daha da güçlü olacak. Allah'ın izniyle seçilirsek cumuhrbaşkanlığımız devlet ve milletin buluşmasına inşallah vesile olacaktır. Birlik ve bütünlük içinde parlak bir geleceğe yürüyeceğiz. '18 YAŞINDAN BERİ BU MÜCADELENİN İÇİNDEYİM' 10 Ağustos yeni Türkiye yolunda en mühim bir dönüm noktası olacaktır. 100. yıl dönümü olan 2023 hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceğiz. 2053 ve 2071 hedeflerinin zeminini de hep birlikte inşa edeceğiz. Siyasette uzun bir yolda hiç durmadan yolculuk yaptık. Ortaya koyduğumuz mücadele ile gençlere örnek olduk. Çünkü bu mücadeleye 60'tan sonra gelmedik. 18 yaşından beri bu mücadelenin içinde bulunan bir kardeşinizim. Gençlik benim herşeyim. Onlarla beraber bu yolda yürüdüm yürüyorum. Gençler boyun eymemeği geri adım atmamayı umutsuz olmamayı hep sizlere anlatmaya çalıştım. Unutmayın inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz düsturunu haklıysanız güçlüysünüz düsturunu hayatım boyunca gençlere aktarmanın mücadelesi içinde oldum. Sabrın değerini gençlere öğretmeye çalıştık. 'SİLAHINA KURŞUN SÜRÜLMÜŞ SERSERİLER' Siyasi tarihimiz boyunca şiddeti bir yol olarak seçenlerden fikirsiz siyaseti eşkıyalık ile örtenlerden olmadık. Ne tehditler gördük. Anarşi dönemlerinde dava arkadaşlarımız vuruldu. Vazgeçmedik. Partilerimiz kapatıldı vazgeçmedik. 94'te çok ciddi tehditler aldık. Hatta Samandıra'da seçim büromuz bombalandı bir kardeşimiz şehit oldu yine vazgeçmedik. Aynı şekilde Pınarhisar serüveni ve oralarda da gizli kapaklı bir çok şeyler oldu hamdolsun vazgeçmedik. Darbe çete mafya tehditlerine maruz kaldık asla vazgeçmedik. Miting meydanlarında silahına kurşun sürülmüş serseriler, odamıza konulmuş dinleme cihazları bizi yolumuzdan döndürmedi. En alçak saldırılara nankörlük ve ihanete uğradık yine yolumuzdan dönmedik. Makam için mansıp için ikbal paye ve çıkar için siyaset yapmadık böyle siyaset yapanlardan asla olmadık. Siyasetin ben ile değil biz ile yapılacağına gönülden inandık. Daha en başından itibaren ben yoktu biz vardı. 40 yıla aşkın geldiğim noktada yine ben yok biz var. 'ERDOĞAN OLMADAN AK PARTİ OLMAZ DİYENLER...' Şunu herkes bilsin ki Recep Tayyip Erdoğan her canlı gibi o da bir fanidir. Allah'a sonsuz hamdolsun ki bizim büyük davamız fani isimler fani şahsiyetler üzerine değil baki hakikatler üzerine inşa edilmiş bugüne böyle geldi böyle gidecektir. Erdoğan olmadan Ak Parti olmaz diyenler bu davayı anlamamıştır. Kendisi olmadan bu sancağın düşeceğini zannedenler bu davayı anlamamıştır. Bu teşkilatta kendine vazife verildiğinde dava sancağını canı bilip en yüksek burçlara doğru göğsünü siper edip gidecek nice kahramanlar olduğuna inanıyorum. Ak Parti şahıslarla var olmuş bir parti değilidir. Ak Parti bir dava partisidir. Vazifeye talip olanlardan değil vazife verilenlerden olduk. Birlikte yürüyenlerden olduk. Gözümüz arkada değil. Arkada güçlü bir gelenek ve davayı omuzlayacak kahramanlar var. 'ÇOLUK ÇOCUĞA MI İNDİRECEKSİNİZ DEDİLER' Fitne fesat tuzağına düşmeden Ak Parti'yi daha ileriyle götürecek güçlü kadrolarımız olduğuna inanıyorum. Daha en başta bu partiyi kurarken 3 dönem kuralını getirdik. 1 dönem ara versinler ondan sonra tekrar görev alabilir dedik. Gayemiz genç dinamik bir yapıyla geleceğe yürümek. Gayemiz koltuğa oturup kalkmayan siyasetçi yerine koltuktan nasıl vazgeçildiğini göstermekti. Seçilme yaşını 25'e çektiğmizde parlamentoyu çoluk çocuğa mı indireceksiniz dediler. 25 yetmez 18'e indireceğiz dedik. Geçenlerde Viyana'daydım. Avusturya dışişleri bakanıyla görüştüm. Gencecik bir adam. Almanya'da Hollanda'da oluyor da bizde niye olmasın. Biz 21 yaşında bir karanlık çağı kapayıp bir aydınlık çağı açan Fatih'in torunlarıyız. Bizde bu niye olmasın. 'ÇOCUKLARIMA TEŞEKKÜR EDİYORUM' 3 dönem kuralının Ak Parti'de taviz verilmeden muhafaza edileceğini biliyoruz. Mensubu bulunduğum siyasi hareket ve Ak Parti hiç kuşkusuz şahsıma ailem kadar çocuklarım kadar torunlarım kadar yakın oldu. O kadar ki millete hizmet yolunda aşk ve sevdasıyla kimi zaman ailemi eşimi çocuklarımı torunlarımı dahi ihmal ettiğim dönemler oldu. Onlar beni çok iyi anladılar. Onlar benim bu millet için mücadele ettiğimi anladılar ve her an sabrettiler. Huzurlarınızda eşime sabrından dolayı teşekkür ediyorum. Çocuklarıma sabırlarından anlayışlarından fedakarlıklarından dolayı teşekkür ediyorum. 'BANA HAKKINIZI HELAL EDİN' Bir sabah kalktığımıda yatak odamın başında bir pusula gördüm. Kızım o pusulaya şunu yazmıştı. Babacığım bir geceni de bize ayırır mısın demişti. Şu anda kızım aramızda. Tabi o sabahtan okula gidiyor. Biz de onu uğurlayamıyorduk. Böyle süren bir hayat oldu. Ben onlardan hep razı oldum. Onların da kendilerine vakit ayırmadığım için beni affetmelerini benden razı olmalarını diliyorum. Teşkilatta kırdığım krdeşlerimiz varsa affetmelerini diliyorum. Teşkilatın tüm mensuplarından helallik diliyorum. Gençlik yıllarımdan beri gerekse 14 Ağustos 2001'de Ak Parti'yi kurduğumuz günden beri birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlardan haklarını bana helal etmelerini diliyorum. 'ALLAH'IN İZNİYLE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ' Bu bir veda ayrılık konuşması veya veda töreni değil. Bizim için her an yeni bir başlangıçtır. Bizim için her gün yeni bir gündür. Bugün de birbirimize veda etmiyor yeni bir başlangıcın heyecanını hep birlikte yaşıyoruz. Seçilirsek gruplar vesilesiyle grup kürsülerinde belki bir araya gelemeyceğiz. Belki millet bizi seçerse bir araya Ak Parti çatısında gelemeyeceğiz. Ama birbirimizle ezelden kardeşiz ve ebediyen hep görüşecek hasbihal edeceğiz. Birbirimizden kopmayacağız. Türkiye'nin istikametini belirlerken her aşamada hep birlikte olacağız. Partimizle de hükümet ile de birlikte hareket edeceğiz. Ne ben sizlerden ayrılıyorum ne de sizler geride kalıyorsunuz. Bugünlere birlikte geldik Allah'ın izniyle de birlikte yürümeye devam edeceğiz. 10 Ağustos'a kadar birlikte çalışacak ve seçmi kazandığımızda yine birlikte istişare ile Türkiye'ye hizmet vereceğiz. Bugün yeni Türkiye'nin ayak seslerini gür bir şekilde duyuyoruz. Ekonomisiyle güçlü demokrasisiyle örnek kardeşliğiyle muazzam bir Türkiye'ye yürüyoruz. Yeni bir merhaleye geçiyoruz. Rabbim izin verir milletim takdir ederse ülkemize ve milletimize hizmetkarlıkta artık yeni bir safhanın kapılarını aralıyoruz. 'BU BİR VEDA DEĞİLDİR' Bir kez daha karar yetki söz ve mühür millettedir. Bir kez daha takdir milletindir. Milletim 10 Ağustos'ta en güzel sözü ve son sözü kararıyla birlikte söyleyecektir. Bayrak yarışında bayrağı teslim etmeye hazırlanırken bir kez daha her birinizden helallik diliyorum. Canlarını feda etmiş herksi rahmetle yadediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Beni aday gösteren milletvekili arkadaşlarıma da şükranlar sunuyorum. Bana sizler gibi yol arkadaşları nasip ettiği için Rabbime sonsuz teşekkür ediyorum. Bu bir veda değildir kapanış bitiş değildir. Bu ifadeyi çok çok önemsiyorum. Bizim için çok farklı bir an... İşte bu bir hatime değil inanıyorum ki bir Fatihadır bir açılıştır. Onun için diyorum ki Esirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla... O rahmandır ve rahimdir. Bizi doğru yola ilet. Gazaba uğrayanların sapkınların yoluna değil. Yolumuz bahtımız açık olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun. haberler.com
Gülmek İçin Yapılmış Birbirinden Saçma Burç Yorumları
İnternetin fenomen yorumlarından biri olan özellikle kızların hergün baktığı burç yorumları.Peki nedir bu burç işi,inanana lafım yok ama kimisine göre gerçekten saçma geliyor.İşte bunlarda tamamen komiklik olsun diye kafadan uydurulmuş burçların birbirinden saçma yorumları.
Gül Veda Turuna Başladı
28 Ağustos'ta görev süresi sona erecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül veda ziyaretlerine Meclis Başkanı Cemil Çiçek'le başladı. Çiçek, Gül'e 'Siyaset tarihini yazanlar sizinle ilgili ayrı sayfa açacaklar' dedi. Gül daha sonra Başbakan Tayyip Erdoğan'la bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül, Meclis'te Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın askeri töreniyle karşılandı. Gül, Çiçek'le makamında bir süre görüştü, görüşmenin başlangıcında her iki isim de kısa açıklamalar yaptı. Abdullah Gül'ün 11. Cumhurbaşkanı olarak önemli hizmetler yaptığını belirten Çiçek, 'Ülkenin mutluluğu, refahı, demokrasinin güçlenmesi noktasında çok büyük katkı ve gayretleriniz oldu' dedi. Gül'ün Türk siyasetinin görünen yüzünde ve perde arkasında önemli yol göstericilik yaptığını dile getiren Çiçek, 'Siyasi tarihi yazacaklar, sizinle ilgili ayrı sayfa açacaklar' diye konuştu. Gül ise Meclis'te 7 yıl önce milletvekillerinin oylarıyla seçildiğini hatırlattı: 'Bu vesileyle sizin şahsınızda, milletin temsilcisi olarak değerli milletvekillerine sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Türkiye demokratik, hukukun üstün olduğu bir ülkedir. Demokrasinin en güzel taraflarından birisi de halkın iradesiyle seçimlerin gerçekleşmesi ve seçimler vasıtasıyla insanların, kurumların sorumluluk alması ve süreleri bittiğinde sorumluluklarının bitmesidir. Dolayısıyla ben de demokrasinin bu güzel anlarından birisini yaşıyorum. Nasıl seçildiğimde o onurlu anı yaşadıysam, şimdi de görevimin bitişinde de bunu yaşıyorum.' Başbakan Erdoğan'la bir araya geldi Cumhurbaşkanı Gül bu ziyaretin ardından en son 10 Eylül 2007'de Cumhurbaşkanı seçildikten sonra iade-i ziyaret amacıyla geldiği Başbakanlık'taydı. Başbakan Tayyip Erdoğan Gül'ü Başbakanlık Merkez Bina'nın merdivenlerinde karşıladı. Gül ve Erdoğan daha sonra görüşmeye geçti. Siyasi partilere de gidecek Gül veda ziyaretlerine Salı günü Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkanları ile devam edecek. Gül ziyaretler kapsamında Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla da bir araya gelecek. Gül Perşembe günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'le görüşecek. Cumhurbaşkanı Gül, 12 ve 19 Ağustos'ta Çankaya Köşkü'nde vereceği iki ayrı veda resepsiyonunda da önce devlet erkanı ile ardından da iş dünyasından isimler, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya gelecek. Öte yandan Gül, her yıl olduğu gibi bu yıl da YAŞ üyelerine yemek verecek. Cumhurbaşkanı Gül, 5 Ağustos Salı günü akşam yemeğinde ise YAŞ üyeleriyle son kez bir araya gelecek. Anadolu Ajansı
Gül - Erdoğan Görüşmesinde İlginç Kare!
Görev süresinin dolmasına 1 aydan az bir zaman kalan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül veda turlarına başladı. Gül ilk gün TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Başbakan Erdoğan'ı ziyaret ederek vedalaştı. Hafta boyunca veda turlarına devam edecek olan Gül, yargı organları ile muhalefet partilerini de veda turu kapsamında ziyaret edecek. Erdoğan-Gül görüşmesinde küçük bir de kaza yaşandı. İki isim tokalaşırken Gül, yanlışlıkla Erdoğan'ın ayağına bastı. CNNTürk