Görüş Bildir

AK Parti Haberleri

AK Parti ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. AK Parti ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Meclis'te Şiddet Durmuyor...
TBMM Genel Kurulu'nda dershanelerle ilgili yasa tasarısının görüşmeleri kavgaya sahne oldu. AK Parti ve CHP milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü, iki milletvekili yumruklaşırken, bir milletvekili yere düştü. CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, 11 yılda eğitim sisteminin defalarca değiştirildiğini belirterek, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya 'Sayın Bakan son kararınız mı? Havuz sorunu gibi Sümeyye kızımız bile içinden çıkamaz. Sınav hatalarıyla insanlar mağdur edildi, 300-350 bin civarındaki atanamayan öğretmenlerden 35'i intihar etti. İmam hatiplerinden terörist yetişiyor diyen bir başbakanımız var. İmam hatiplerden yargıtay imamı çıktı. Keşke casus deseydiniz. Adamı fişlediniz, imamları da böldünüz; AKP imamı, cemaat imamı diye..Bu düzenlemeler Başbakan'ın hayalindeki ülke için çıkarılıyor' dedi. AK Parti'li milletvekilleri kendisine tepki gösterirken Onur, yanında getirdiği aynayı Bakan Avcı ve milletvekillerine tutarak, 'Burada paralel değil yansıma görüyoruz. Paralel yapıyı görüyor musunuz? Hepiniz oradaydınız beyefendiler, hanımefendiler' diye konuştu. Daha sonra kürsüye gelen AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, 'Ne oldu geçmişte gerici dediğiniz Erbakan, eli kanlı katiller, faşistler dediğiniz MHP ile niye koalisyon kurdunuz? Deniz Gezmiş'e küfreden, Yılmaz Güney'lere hakaret eden bir şahsı niye Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaptınız? Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanının yolu ABD rezidansıymış. utanmıyor musunuz, hani Deniz Gezmiş'in, Sinan Cemgil'in yoluydu sizin yolunuz? Sizin yolunuz ABD büyükelçiliğinin rezidansıymış...Ayakkabı kutularından bahsediyorsunuz. Yıl 1978, Adalet Partisi'nden 11 milletvekili transfer ettiniz, bunları bakan yaptınız, 4'ü yargılandı ve hapis cezası aldı; rüşvetten, irtikaptan, görevi kötüye kullanmaktan. Tescilli hırsızlar CHP'dedir. Aziz Kocaoğlu, 300 yılla yargılanıyor. Ama daha ortada iddianame bile yok, masumiyet karinesini hiçe saydınız. Siz demokrasi havariliğinden başka asla bir şey yapamazsınız. Deniz Gezmiş'in kemikleri sızlıyor' dedi.. Sataşmadan söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 'Mızrak çuvala sığmıyor. Suçüstü yakalandınız, geçmişe giderek bir şeyler bulmaya çalışıyorsunuz' ifadesini kullandı. AK Parti'nin 2002'de iktidar olmasının ardından Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olmadan ABD'ye gittiğini ifade eden Hamzaçebi, Erdoğan'ın 'ABD Başkanı ile değil, bakanlarla değil, danışmanlarla görüşüyor. Erdoğan bunu Türkiye'ye müstahak gördü. Hiçbir genel başkanımız Hikmetyar gibi bir teröristin dizinin dibine çökmemiştir. Hiçbir genel başkanımız, bir önceki genel başkanın rahatsızlığında ziyaretine gitmekten çekinmemiştir. Erdoğan, Erbakan'ı hasta yatağında ziyaret edemedi, ailesinden helallik istemedi' diye konuştu. AK Parti ile CHP milletvekilleri arasında tartışmalar ve laf atmalar devam ederken, AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün üzerine yürüdü. Bu sırada iktidar ile anamuhalefet sıralarını birbirinden ayıran alanda çok sayıda milletvekili toplandı. CHP'li milletvekilleri Ali Rıza Öztürk'ü dışarı çıkarmak isterken, AK Parti Ankara Milletvekili Fatih Şahin de Öztürk'e, 'Çık dışarı' diye bağırdı. Öztürk'ün Şahin'i dışarıya çağırmasıyla milletvekilleri arasında arbede başladı. CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger ile AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk yumruklaştı. Külünk, kavgaya karışan CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu ile de yumruklaştı. Bazı milletvekilleri arasında da itiş kakış yaşandı. Bir AK Parti milletvekili de CHP sıralarna doğru yürümek isterken yere düştü. Fenalaşan ve burnu kanayan Kulkuloğlu, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Başkanvekili Güldal Mumcu, kavga üzerine birleşime ara verdi. AA
Develioğlu'ndan Kabataş Çağrısı
Gezi olayları esnasında Başbakan Erdoğan'ın iddiasıyla Kabataş'ta saldırıya uğradığı öne sürülen kadının kayınpederi Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu açıklama yaptı. Develioğlu, 'Ben inanıyorum ki oradaki gençler içinden mutlak ve mutlak birilerinin bir kayıt yaptığına inanıyorum. Burada bilgi sahibi olan ya da en azından bir çekim yapan, izan, irfan, insaf sahibi birileri elbette çıkacaktır. Bu işe katılmış pişmanlık duyan ve bununla ilgili bizi bilgilendirecek ilk kişiyle ilgili biz aile olarak şikayetçi olmayacağız' dedi. Bahçelievler Belediye Başkanı ve Ak Parti Belediye Başkanı Adayı Osman Develioğlu, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Bahçelievler'deki bir restorandaki toplantıya Develioğlu'nun yanı sıra AK Parti İstanbul eski Milletvekili Fuat Bol da katıldı. Burada bir konuşma yapan Develioğlu, 10 yıldır Bahçelievler’de belediye başkanlığı yaptığını ve bu sürede çok önemli hizmetlerin gerçekleştiğini ifade etti. Konuşmasında 10 yıllık belediye başkanlığı döneminde yaptığı çalışmaları anlatan Develioğlu, 30 Mart yerel seçimleriyle ilgili olarak, '30 Mart yerel seçimleri daha çok bir genel seçim havası şeklinde gidiyor. Biz diyoruz ki seçimler gelen seçimle gider. Halkın iradesi üzerinde hiçbir irade olmadığını toplantılarımızda ifade ediyoruz' ifadelerini kullandı. Develioğlu, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. GAZETECİLER ARASINDA 'SORU SORMA' GERGİNLİĞİ Bir gazetecinin 'Kabataş meselesi hakkındaki görüşlerinizi almak istiyorum. Kanallarda yayınlanan görüntülerden sonra bu konudaki yorumunuz nedir?' şeklindeki sorusu karşısında Osman Develioğlu, kısa bir süre sessiz kaldı. Bu esnada başka bir gazetecinin araya girerek, 'İsterseniz bu konuya hiç girmeyelim, bambaşka boyutlara taşımayalım' demesi üzerine, bir başka gazeteci de 'Gazeteci soru sorar. Başkan, cevabını verebilir' şeklinde karşılık verdi. Tekrar konuşmaya başlayan Develioğlu ise 'Burada seçime yakın bir görüşme yaparız diye düşünmüştük. Biz bu konuyu bir televizyon kanalında bir saat kadar tartıştık. Ben orada bütün bildiklerimi de söylemiştim. İsterseniz bu konuyu en sona bırakalım. Siz nasıl isterseniz ona göre cevap vereyim' ifadelerini kullandı. Develioğlu, gazeteciler arasında kısa bir gerginliğe sebep olan bu sorunun ardından gazetecilerin başka sorularına da yanıt verdi. KABATAŞ İDDİASI HAKKINDA Daha sonra bir gazetecinin tekrar Kabataş iddiasını hatırlatarak, 'İşin kamuoyunda tartışılan boyutu benim hiç umurumda değil. Bir gazeteci olarak, kim olursa olsun bir insanın beyanı esastır. Sizin bu noktadaki duygularınızı bir baba olarak merak ediyorum. Empatiden yoksun bir şekilde bunun tartışılıyor olması size ne hissettiriyor?' şeklindeki sorusuna Develioğlu, 'Ben başka bir toplantıda konuşuruz diye düşünmüştüm. Fuat Bey konuşursanız iyi olur dedi. 1 Haziran'da gelinimin başına bir hadise gelmiş ve ben olayı gece saat 12.00 civarında öğrendim. Bununla ilgili gerekli şikayetlerde bulunduk. Biraz önce beyefendinin de söylediği gibi kadın hakları noktasında 'beyan esastır' denen bir konuda ne oldu ki bir genç kızın başına bir olay geliyor ve birileri toptan burası iyidir diyor. Böyle bir mantık içine giriliyor, bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Yani bunun anlaşılabilmesi için bu yapanların 'yapmamıştır, iyidir' diyenlerin başına da mı gelmesi gerekiyor? Biz hiçbir zaman için toptan kötüleme yapmadık. Kızımızın başına burada bir güruh birşeyler getirdi, birşeyler yaptı. Buna 'yanlış' diyecek kadar bir düşünce içinde olmayıp da niye yapmaz gibi bir mantık içinde hareket ediyoruz? Bunu anlamıyorum. Ben görüntünün ne olup olmadığını bilmiyorum. Onun kararını ilgililer verir. Bir genç kızla 15 kişi niye dalaşır? Bir insanın öldürülmesi için, tacize uğraması için kaç saat gerekir. Kaç saatte size bir zarar verilebilir. Ya da bir tacizin taciz olduğunun söylenebilmesi için kaç kişinin yapması gerekir? Bir kişinin yaptığı taciz değil, bin kişinin mi yapması lazım? Arkadaşlar böyle olayların sizin de başınıza geleceğini düşünmeniz lazım. Başınıza geldiği zaman yanınızda birilerini görmek istiyorsanız, kim olursa olsun fikri, dini, zikri, meşrebi ne olursa olsun benim için insan önemli ve insanlara kimse haksız yere herhangi bir zülumde, eziyette bulunmamalıdır' diye konuştu. 'BİZİM KIZIMIZIN BAŞINA GELEN OLAYLAR BİR ÇOK KIZIN BAŞINA GELDİ' 'Kızımın başına bir olay gelmiş, o günün şartlarında değerlendirilmiyor, bugüne göre değerlendiriliyor' diyen Osman Develioğlu konuşmasına şu şekilde devam etti: '(Görüntülerde) Arabalar önünden vızır vızır geçiyormuş. 150 metre ileride Dolmabahçe'de neredeyse bir kavga var. İnsanlar oradan kurtularak kaçıyorlar. Niye bu gözardı ediliyor? Türkiye'nin her yeri kamerayla mı dolu ki bir şeyi anlatmak için kamera kaydı mı gerekiyor? Bu olay bir tek bizim kızımın başına gelmedi, bir çok kızın başına geldi. Benim tanıdığım bir çok insan var. Ancak kamuoyunda bizim kızın ismi tartışılıyor. Çocuğumuz sıkıntı içinde. Her dinlediğinde sıkıntıyı çekiyor, bizde bu sıkıntıyı çekiyoruz. İnsanları bu kadar fütursuzluk yapması canımı sıkıyor.' 'O GENÇLER ARASINDAN İZAN, İRFAN, İNSAF SAHİBİ BİRİLERİ ELBETTE ÇIKACAKTIR' 1 Haziran'dan Kabataş görüntülerinin televizyonda ortaya çıktığı güne kadar evlerinde konuyu konuşmadıklarını kaydeden Develioğlu, 'Bizim için yok olduğunu kabul edelim dedik. 'Pat' diye ne hikmetse 8 buçuk ay sonra böyle bir şey ortaya çıktı. O görüntü daha evvelden yok muydu, niye şimdi çıktı ortaya? Bir genç kızın hayatı üzerinden böyle bir işlem yapılmaz. Şu anda sizin vasıtanızla bir şey söylemek istiyorum. Ben inanıyorum ki oradaki gençler içinden mutlak ve mutlak birilerinin bir kayıt yaptığına inanıyorum. Burada bilgi sahibi olan yada en azından bir çekim yapan, izan, irfan, insaf sahibi birileri elbette çıkacaktır. Bu işe katılmış pişmanlık duyan ve bununla ilgili bizi bilgilendirecek ilk kişiyle ilgili biz aile olarak şikayetçi olmayacağız. Bunu da bazı şeylerin ortaya çıkması için söylüyorum. Biz genel olarak şikayetçi olduk bıraktık gerisini emniyetimiz çözer dedik. O günler konuşuldu ancak 8 buçuk ay sonra tekrar konuşulması hem bizi üzdü, kamuoyunda da üzülenler oldu. Muhtemelen çıkar diye düşünüyorum ve böyle biri de gelirse o kişiyle ilgili kızımıza da söyleriz ve şikayetçi olmayız. Tekrar söylüyorum, biz orada bu olayları yapanları suçluyoruz, başkalarını suçlamıyoruz' şeklinde konuştu.Enver ALAS - İSTANBUL / DHA
Erdoğan'dan ODTÜ Eylemcilerine: 'Bunlar Solcu, Ateist, Terörist...'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir'de Kuvayi Milliye Meydanı'ndaki AKP mitinginde konuştu. Üslubunu daha da sertleştiren Erdoğan'ın konuşmasında dikkat çeken nokta “dinlemeler”le ilgili oldu. Telefon kayıtları için “montaj” ifadesini sürdüren Erdoğan, “Oğlum da izinsiz dinlenmiş” dedi. Başbakan Erdoğan özetle şöyle konuştu: (3 Temmuz 1960 tarihli bir gazetenin haberini göstererek) Menderes'in kasası, yolsuzluk evrakı ve vesikalarla dolu diyor. Merhum Başbakan'la ilgili son derece alçakça, son derece edepsizce, hayasızca iftiralarlar var. Merhum Menderes ve arkadaşlarını hapse atmışlar yetmemiş, bu haberlerle Menderes'in itibarını sıfırlamak istiyorlar. Aynı gazete bugün de aynı manşetleri atıyor, bugün de AK Parti hükümetine yapmak istiyorlar, o gün nasıl iftira attılarsa bugün de aynı iftiraları atıyorlar, nasıl çirkin, kirli tuzaklar kurdularsa bugün de tıpatıp aynısını yapıyorlar. Bu yapı kendi ülkesinin en gizli, en stratejik, en mahrem bilgilerini ele geçirecek, bunları servis edecek kadar alçalan bir tavır, ihanet içerisinde. Temiz, saf, ihlaslı kardeşlerimin artık bu yapıyı sorgulamalarını istiyorum. Bunlar niçin böyle patladılar biliyor musunuz? Dershanelere, çünkü buradan yılda 1 milyar dolar bunların geliri vardı. Biz dershaneler yasasını öne sürünce bunlar patladılar. GEZİCİLER, VANDALLAR  O Geziciler, o vandallar o açılış sırasında bir kez daha ortaya çıktılar. Dikkatinizi çekiyorum. Bunlardan bir tanesi üzerine Bizans kıyafetleri giymiş. Şu hale bakar mısınız? Alparslan 1071'de Bizans'a karşı savaşıyor ya, o da Bizans tişörtü giymiş. Kendini Bizanslı yerine koymuş. 1071 Malazgirt Bulvarı'nın açılışını protesto ediyor. Yazıklar olsun. Şunu unutmayın, bu eylemcilerin önünde, yanında CHP var, CHP milletvekilleri var, CHP Genel Başkanı var. Bu eylemcilerin avukatlığını da maalesef MHP yapıyor. Şu anda bu paralel örgüt bu Gezicilere, bu Bizans hayranlarına arkadaşlık, yoldaşlık yapıyor. Oyun çok büyük Balıkesir. Hesap başka. “HAİNLERİ DEFEDECEĞİZ” -Bu parelel yapı, bu paralel örgüt Türkiye'nin önündeki son engel, Türkiye'deki son çetedir. Onu da tasfiye edecek, bu hainleri de defedeceğiz. İşte o zaman Türkiye'nin önünde hiçbir engel kalmayacak. 30 Mart'ta bir tercih yapacaksınız, ya eski Türkiye ya yeni Türkiye diyeceksiniz. ONUN DA ÇOCUĞU YOK... -Bundan 17 yıl önce 28 Şubat’ta seçilmiş bir hükümete post modern bir darbe girişiminde bulundular. Sizin seçtiğiniz hükümeti baskılarla, tehditlerle görevden uzaklaştırdılar. İmam hatipleri, meslek liselerini kapattılar. İnançlarımıza değerlerimizi kutsallarımıza el uzattılar. Başörtülü okumaz okuyamaz diyorlardı. İmam hatipli üniversiteye giremez diyorlardı. Yoksulların çocukları okumasın diyorlardı. Sen başörtülüsün senden kapıcı olur diyorlardı. Şimdi avukatta oldu mühendis de oldu, doktor da oldu. -Bugün kendi ülkesine tuzaklar kuran zat, o günlerde ülkesini sırtından hançerliyordu. Ne diyordu biliyor musunuz. “Beceremediniz artık bırakın diyordu” Başörtüsü için takmayabilirsiniz diyordu. Ya sen ne karışıyorsun. Çünkü onda evlat yok. Bizim derdimiz var. (Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için. 'Onun çoluğu çocuğu yok bizi anlayamaz' demişti) -28 Şubat’ta darbecilere hoşgörü ödülleri dağıtıyordu bunlar. Bugünde darbecilere telekulak desteği veriyor. OĞLUMUN AVUKATI MÜRACAAT ETTİ Oğlumun avukatı müracaat etti ve 3 savcının imzasıyla açıklama yapıldı. Oğlum da izinsiz dinlenmiş. İşti iftira at izi kasın. Bunu yapmaya hakkın var mı? Nasıl yaparsınız bunu. Sipariş üzerine de bunlar aynı şeyleri yaptılar. Türkiye’nin en mahrem konuşmalarını dinlemişler. Beni de dinlemişler. Bizim güvenli hatlarımız var, uluslararası görüşmelerimiz var bunları dinlemişler. BANA KİTAP, TESPİH GÖNDERİYORDU  Eyyyy Pelsinvanya sana sesleniyorum. Eğer yüreğin varsa çık vatanına gel vatanına. Siyaset yapacaksan çık er meydanına. Ben öyle bilmiyordum, aldanmışım. Bana kitaplar gönderiyordu, bana methiyeler düzüyordu. Tespihler gönderiyordu. Şimdi her şeyi anladık. Tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Çocuklarınızı bunların dershanelerinde çekin. Okullarından da çekin. Benim 4 çocuğumun 4’ü de devletin imam hatiplerinde okudu. Başörtüsünden üniversiteye sokmadılar, yurtdışına okudular. Devletin okulları bize yeter. Bunlara tavır koyun. Bunların yayın organlarına da tavır koyun. Doğru haber bulamazsınız, dürüst haber bulamazsınız. Bunları boykot ederek tavrınızı göstereceksiniz. 'SOLCULAR, ATEİSTLER... BUNLAR TERÖRİSTLER'  Pazartesi günü Ankara’da bir bulvar açtık. Kimlere rağmen o solculara rağmen. O ateistlere rağmen. Bunlar terörist. Ama CHP bunlara bizim gençler diyor. Bizim sevgili gençlerimizin elinde Molotof kokteyli olmaz. Bilgisayarı, kalemi olur. Bulvarın adı ne 1071 Malazgirt. Bunlardan bir tanesi üzerine Bizans kıyafeti giymiş Alpaslan Bizans’a karşı savaşıyor ya kendini Bizans’ın yerine koyuyor. Yazıklar olsun. Kalabalıktan birinin seslenmesi üzerine: Bizim sosyologlara ihtiyacımız var. Şöyle gel. Lütfi Bey, notlarını al. Bakan Bakanımız ne diyor. Sosyolog kadrosunu attırdık. Yurt
Yandaş İşadamının Kaçak Elektrik Zararının Karşılanması Tapesi TBMM'de
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı İbrahim Kalın ile Dicle Elektrik A.Ş. özelleştirmesini alan işadamı Abdullah Tivnikli'nin tapelerinde geçtiği şekliyle, bölgede elektrik borcunu ödemeyen abonelerin elektriklerinin Ağustos 2014'e kadar kesilmemesi yönünde bizzat Erdoğan'ın talimat vermesini TBMM gündemine taşıdı.CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı tarafından yanıtlanması istemiyle bugün TBMM'ye sunduğu soru önergesi şöyle:1.                  Abdullah Tivnikli Dicle Elektrik A.Ş.’nin ihalesini hangi tarihte kaç TL’lik teklifle aldı? Öngörülen ödemenin ne kadarlık bölümü hangi tarihlerde kaç dilim/taksit halinde ödendi? Teklifte ödemeyi vaat ettiği toplam miktarın ne kadarı kamuya aktarıldı, kalan borcu kaç TL’dir?2.                  Abdullah Tivnikli’nin, Dicle Elektrik A.Ş.’yi aldığı tarihten bu yana abonelerinden tahsil edemediği fatura tutarının toplum meblağı kaç TL’dir? Bu batık paralar kaç abonenin hangi tarihler arasındaki dönem borcudur?3.                  Sosyal medyaya yansıyan mahkeme kararıyla yapılmış yasal (TAPE ID: 2445202860) ses kayıtlarında Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği biçimde söz konusu kayıp/kaçak oranı yüzde 60-70’leri mi bulmaktadır?4.                  Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tabii ki ödememiz lazım yüzde 60-70’lerde kaçakla nasıl başedecekler?” talimatı üzerine Abdullah Tivnikli dışında bu şekilde kayıp/kaçak oranı çok yüksek olduğu için zararı karşılanan başka işadamı örneği var mıdır?5.                  İbrahim Kalın kimdir, Başbakanlıktaki görev tanımı nedir?6.                  18 Kasım 2013 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın, danışmanı İbrahim Kalın ile Abdullah Tivnikli arasında geçen telefon konuşmasında sözü edildiği biçimde Ağustos 2014’e kadar kaçak elektrik bedelinin karşılanması talimatını verdiği açıklaması doğru mudur?7.                  Ağustos 2014 tarihinin belirlenmesinde o tarihte yeni Cumhurbaşkanının görevine başlayacak olması ve seçim süreci mi etkili olmuştur?8.                  Telefon kaydında Abdullah Tivnikli sizin farklı düşündüğünüzü belirtmesi karşısında yapılan bu hukuksuzluğa karşı girişiminiz oldu mu, siz hangi girişimde bulundunuz?9.                  Tivnikli’nin bu konuşmada sözünü ettiği şekliyle bölgedeki 3 ildeki elektrik iletim bürokrasinin “aşırı tutucu yapısı” nedir?10.             Abdullah Tivnikli’nin ihale şartnamesi dışında, bölge bürokratları nedeniyle ödemek zorunda kaldığı toplamda 173 milyon TL’yi bulan meblağneyin karşılığı olarak kim tarafından tahsil edilmiştir?11.             Bölgedeki 300 bin köy abonesinin 188 bininin borcunu ödemediği doğru mudur?12.             Bölgede aylık 80-90 TL elektrik faturası gelen bir abonenin aylık sadece 5-10 TL ödemesi nedeniyle kendisine ihbarname gönderilerek elektriği kesildiğinde AKP’li bakanların milletvekillerinin “bu elektriği kesmeyin yoksa bizim oyumuz düşecek” diye şikayet ettikleri iddiası doğru mudur?13.             AKP’li Mardin Belediyesi, Kasım 2013 itibariyle birikmiş olan 25 milyon TL’lik elektik borcunu niçin ödememektedir?14.             Kaçak elektrik bedelinin karşılanacağını bilmediği için Dicle Elektik A.Ş.’nin özelleştirilmesinde düşük fiyat vererek Tivnikli’nin gerisinde kalan firmalar aleyhine haksız rekabet yaratılmış olmuyor mu?15.             Bu şekilde kaçak elektrik kullanım bedeli, Hazine, kamu maliyesi tarafından karşılanan son 5 yılda kaç şirket oldu? Yapılan ödemelerin toplamı son 5 yıl içinde yıllar itibariyle kaç TL olmuştur?
Yoğun Bakımda Tweet'ini Atan Ak Parti'li Çıktı
Bugün sabah saatlerinde eski Ak Parti milletvekili Feyzi İşbaşaran, Başbakan ile alakalı “Başbakan yoğun bakımda ..... Yanlış bilgi olsun isterim.. Yaşadıkları çok ağır..” şeklinde bir twit attı.Sosyal medya üzerinde yayılan bu paylaşımı Başbakan Tayyip Erdoğan Burdur'da düzenlediği mitingde kullandı. Başbakan, Türkiye'de bazı kesimlerin ‘montajdan' sonra ölümünden medet aradıklarını söyleyerek toplumu ayrıştırıcı söylemlerde bulundu. Ancak Erdoğan, bu paylaşımı ilk yapanın AK Parti eski milletvekili İşbaşaran olduğunu görmezden geldi. Bilindiği gibi Başbakan daha önce de Sivas'ta kendisine 8 genç kızın geldiğini ve Camia evlerinde kendisine beddua saatleri düzenlendiğini söylemişti. Ancak bu iftirada çok vakit geçmeden yalanlanmış kızların AK Parti gençlik kollarında olduğu anlaşılmıştı. Başbakan Erdoğan'ın yapmış olduğu bu yalan ve eksik konuşmalar kendisinin sürekli yanlış yönlendirildiği gerçeğinin güçlendirdi. Zaman
Aytaç Durak MHP Lehine Adaylıktan Çekildi
30 Mart seçimi için CHP ile görüşmeler yaparken bu partiden adaylığı gerçekleşmeyince başvurunun son günü ve son dakikasında bağımsız aday olan Durak, bu sabah seçim kuruluna dilekçesini verdi. Ayrıca seçim pusulalarında adının yer almaması için İl Seçim Kurulu Müdürlüğü’nde görüşmeler yaptıysa da Durak’a bunun artık mümkün olmadığı belirtildi. Durak daha sonra özel ofisine geçerek, buraya gelen Ceyhan Belediye Başkanı ve MHP Büyükşehir Başkan adayı Hüseyin Sözlü ile bir görüşme yaptı. Görüşmke sonrası açıklama yapan Durak, şunları söyledi: MHP ADAYINI DESTEKELEYECEK 'AK Parti 2009’daki yerel seçim kaybını halen hazmedemedi. Adana’da hiçbir hukuki neden yokken halkın 5. defa seçtiği belediye başkanını görevden aldılar. Adana’da hukuk ayaklar altında. Milli irade çiğnendi. 2 milyonluk şehri halkın seçmediği bir kişi yönetiyor. Karıştıran değil bütünleştiren biri olmak için her zaman yaptığım gibi Adanalılar’ın isteğine uyarak adaylıktan çekiliyorum. Sandıkta kesin sonuç almak için bu seçimde Ceyhan Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Sözlü’nün yanında olacağım.' Daha sonra MHP’nin Büyükşehir adayı Hüseyin Sözlü ile el sıkışıp objektiflere poz verdi. Sözlü de açıklamasında, 'Sayın Durak’ın MHP adayı olarak kazandığı seçim gasp edildiği gibi MHP’nin elindeki tek Büyükşehir de elinden alınmıştır. Kendisi halen de halkın seçtiği belediye başkanıdır. Gasp edilen hakkı yerine koymak için kendisi fedakarlık göstermiş, adaylıktan çekilmiştir. Şahsıma destek vermesi gücümüze güç katacaktır. Adana’da Aytaç Durak hep sürprizlerin adamı olmuştur, bu kararı da Adana’da büyük bir heyecan yaratacaktır' diye konuştu. YARGILANIYOR ANAP, DYP, AK Parti ve MHP’de siyaset yapan ve 5 kez seçim kazanan Aytaç Durak, 28 Mart 2010’da İçişleri Bakanlığı’nca ikişer aylık dönemlerde görevden uzaklaştırıldı. 4 yıla yakın süredir başkanlık koltuğuna oturamayan Aytaç Durak, ilk görevden alınmasının ardından son seçimde adayı olduğu MHP’den, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin isteği üzerine istifa etmişti. Hakkında birçok müfettiş incelemesi yapılan, çeşitli davalar da açılan Durak, bir süre hapis de yatmıştı. Aytaç Durak, 25 Mart 1984 tarihinde yapılan yerel seçimlerin yanı sıra 27 Mart 1994, 18 Nisan 1999 seçimleri ile birlikte 28 Mart 2004 ve 29 Mart 2009 tarihindeki seçimleri de kazanarak, 5’inci kez Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine seçilmişti. KİTABI YAYINLANDI Aytaç Durak’ın Adana ve Türkiye siyasetindeki konumu, kentte yaşananlar ve özel yaşamını anlatan ’Başkan’ adlı kitap geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Gazeteci-yazar Çetin Yiyenoğlu’nun 444 sayfalık kitabında özellikle 1980 sonrası ortaya çıkan çeşitli kirli ilişkiler ve Durak’ın görevden alınmasına yol açan süreci başlatan belediye meclisinde dinlettiği rüşvet iddiası kasetinin perde arkası da anlatılıyor. DHA
'Yargıç ve Savcılar, Avukatlar, Hukukçular Göreve'
Adalet İçin Hukukçular, dün ortaya çıkan ve Başbakan Erdoğan'ın Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e doğrudan talimatlar vermek suretiyle yargıya müdahale ettiğinin görüldüğü ses kayıtları sonrasında bir açıklama yaptı. (soL - Haber Merkezi) Adalet İçin Hukukçular, dün ortaya çıkan ve Başbakan Erdoğan'ın Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e doğrudan talimatlar vermek suretiyle yargıya müdahale ettiğinin görüldüğü ses kayıtları sonrasında bir açıklama yaptı. Adalet İçin Hukukçular'ın açıklamasının tam metni şu şekilde: Yargıç ve Savcılar, Avukatlar, Hukukçular Göreve… 4 Mart 2014 AKP hükümeti artık sadece gayrimeşru bir hükümet değil, iktidarda olduğu süre boyunca işlediği suçları ortaya belgeleri ile saçılan bir suç şebekesidir. Dün gece ortaya çıkan ve yargıya müdahalenin boyutlarını gözler önüne seren, başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in telefon görüşme kayıtları, AKP ile yargı mekanizmasının sade bir özetidir. Görüşme kayıtlarında AKP’nin halk düşmanlığı, alevi düşmanlığı, sayıları binleri bulan hakim kadrolaşması, yüksek yargı dizaynı kendini açıkça göstermektedir. Kaset kayıtları ile ortaya çıkanlar malumun ilanıdır. Yıllardan beri belirttiğimiz bu gerçeğin belgeleri ile ortaya saçılması, suç ortaklarının deşifrasyonu ise kimseyi rahatlatmamalıdır. Tüm bu düzenek, sadece bir diktatörlüğün tesisi amacıyla değil; dönüştüremediği, kendine benzetemediği, boyun eğdiremediği bir toplum karşısında, birer savunma mekanizması olarak örülmüştür. Kayıtlarda da ifade etmekten çekinmedikleri gibi, yargı mekanizmaları içinde tek tek bazı hakimlerin “olumsuz” adamlar olmasının karşısında kurullar “onlardandır”. Onlar, yani sırtlarına hakim, savcı cüppesi giyip SPK'nın ve diktatörün bir dediğini iki etmeyenler; Onlar, yani eskiden AKP yöneticiliği yapmış olan ve avukatlıktan hakimliğe geçenler; Onlar, yani, yandaş bir yargı ile bir ülkede diktatörlüğe giden yolu hukuk gibi bir kavramla döşemeyi “iyi bilen”lerdir… Dürüst yargıç ve savcıların varlığının ise AKP’yi en az ayağa kalkmış bir halk kadar korkuttuğu görülmektedir. Yargıda yaptıkları dönüşüm ile yargı mekanizmalarını suç şebekesi haline getiren bu iktidar, artık sadece bir istifa ile kurtulamamalıdır. Ayakkabı kutuları ve baba oğul şebekesi ile halkı soyanların mal varlıklarına el konulmalıdır. Bu suç şebekesinde bizzat yer alan ve görevi adaleti değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni koruma halini alan yargıç ve savcılar yargılanmalıdır. Hazirandan beri “Hükümet istifa” diyen ayağa kalkmış bir halkın mücadelesi, aynı mücadelede yer alan hukukçular için bir güç kaynağı olmuştur. Şimdi ise hukukçuların duruşu, AKP’ye boyun eğmeyen bir halk için güç kaynağı olmalıdır. AKP’nin yargıya tescillenmiş, ortaya saçılmış ve kokuşmuş müdahalesi karşısında, gayrimeşru bir hükümetin yargıdan bir gün daha güç almasının önüne geçmek için hukukçular görev başına geçmelidir. Başta TBB, tüm barolar, hukuk kurum ve kuruluşları, yargıç ve savcı örgütlenmeleri tarafından hükümet istifaya çağrılmalı, halka karşı işlenmiş suçların hesabı hep birlikte sorulmalıdır. Ülkemizde hukukçu olmanın artık tek ölçütü budur. Adalet İçin HukukçularsoL