Öz Şefkat
“Kendi başınıza oturmak, kendisini iyi hissetmeyen bir arkadaşınızla birlikte oturmak gibidir; arkadaşınızı iyileştiremezsiniz belki, ama ona hak ettiği sevgiyi ve davranışı sunmuş olursunuz.” Christopher Germer
Arkadaşınız kendini kötü hissediyor ve yaşadıklarını gelip size anlatıyor. Ona söylediğiniz destekleyici cümleler ile biraz daha rahatlamış bir şekilde yanınızdan ayrılıyor. Onun yaşadığına benzer bir olayı sonrasında siz de yaşıyorsunuz. Arkadaşınız için kurduğunuz destekleyici cümleleri kendiniz için de kurabiliyor musunuz?
Büyük olasılıkla sorumuzun cevabı “hayır” olacaktır. Kendimize karşı acımasız olmayı içinde yaşadığımız çevreden öğreniyoruz. Sürekli mükemmel olmaya çalışan yan karakterleriz. Kendine iyi davranmak, şefkat göstermek “bencillik” olarak algılanırken, çevremizdekiler için bir şeyler yapmak, “toplum ne der?” mottosuyla yaşamak olumlu bir özellikmiş gibi algılanıyor. Ama bunu değiştirmek de bizim elimizde.
Hayatımızda karmaşa yaratan alışkanlığımız öz yargılayıcı olmamızdır. Bir iş ters gittiğinde zihninizi 10 dk. kadar izleyin. Büyük ihtimalle kendinizi eleştirdiğinizi fark edeceksiniz.
Olumsuz duygular düşmanınız değildir!
Son zamanlarda “olumlu düşünürsen olumlu şeylerle karşılaşırsın” şeklinde ortaya çıkan, ve insanları kötü hissettiği zamanlarda bile olumlu düşünmeye, duygularını bastırmaya zorlayan toksik pozitiflik, kendimizi kötü hissettiğimizde suçlu hissetmeye ve acımasız bir şekilde kendimizi eleştirmeye yol açıyor.
Bunun yerine üzüldüğümüz, öfkelendiğimiz, korktuğumuz, olumsuz düşündüğümüz noktalarda kendimize şefkat gösterebiliriz. Hissettiklerimize “direnç” göstermek onları güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Gelip geçmesine izin vermek
Her ne yaşıyor olursak olalım, bu bir süre sonra son bulacaktır. İçinde bulunduğumuz süreçte yaşadığımız olay ve sebep olduğu duygular hiç geçmeyecekmiş gibi gelir.
Kendimizi bir bataklıkta gibi hisseder ve içinden çıkmak için sürekli çırpınır ve çaba gösteririz. Ancak çırpınmayı bıraktığımızda bataklıktan çıkmayı başarabiliriz. Olumsuz duyguları ve düşünceleri yaşamaya izin vermeli ve kendimize bu süreçte şefkat göstermeliyiz. Duygularımızla dost olduğumuzda, kendimize karşı, diğerlerine olduğu gibi bağışlayıcı olduğumuzda içinde bulunduğumuz duruma çözüm üretebilmemiz de kolaylaşacaktır. Çünkü savaşmayı bırakıp kurban durumundan çıkarak “gözlemleyen”, “çözüm arayan” konumuna gelmiş olacağız.
Kendime öz şefkat göstermeyi bilmiyorum. Bu nasıl olacak?
Kişinin kendisini sevebilmesi, başkalarını da sevebilmesi anlamına gelir. Yani iki kavram da birbirini besler.
Öz şefkat karşılıksız bir sevgiyi içerir. Yani bir beklenti olmadan, olumlu olumsuz tüm yanlarıyla bir kabul halidir. Buna verilebilecek en iyi örnek bir evcil hayvana veya bir çocuğa karşı duyulan hislerdir. Bu hislerin peşinden gitmek, kendimizi sevebilmemiz ve şefkat gösterebilmemiz için bir adım olabilir.
Bu süreç, bir hayvan sahiplenmeniz ve onun hayatını kendi hayatınızla birlikte kurtarmanız için bir fırsat olur belki de…
Instagram
Yorum Yazın