* Türkiye'nin döviz likiditesi tamponları, benzerlerine göre düşük ve bu durum yüksek finansal dolarizasyon, uluslararası rezervlerin kırılgan yapısı ve değişten yatırımcı duyarlılığına karşı hassaslığı kaynaklı olarak risk yaratıyor. Kasım ve aralık aylarında baskı altında kaldıktan sonra brüt rezerv 114,7 milyar dolara, net rezerv 16,3 milyar dolara yükseldi ancak merkez bankasının swap hariç net döviz pozisyonu negatif bölgede olmaya devam ediyor.
* Brüt rezervlerin 2022'de 118 milyar dolara yükselmesini bekliyoruz. Bu rakam, mevcut durumda 4,2 aylık ithalat ödemesine denk geliyor. Reeskont kredileri, döviz mevduatların çevrilmesi, Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan 5 milyar dolarlık swap anlaşması, Azerbaycan petrol fonunun (Sofaz) TCMB'de 1 milyar Euro'luk hesap açması, cari açıkları, içerideki döviz talebini ve sınırlanan portföy girişlerini dengeleyecektir.
* 2020'de yüzde 4,9, 2021'de yüzde 2,2 olan cari açığın milli gelire oranının 2022'de yüzde 1,7'ye gerilemesini bekliyoruz ancak dış finansman ihtiyaçları yüksek kalmaya devam edecek. Önümüzdeki 12 ayda vadesi gelecek dış borçların miktarı 167 milyar dolar. Kamu ve özel sektörün dış finansmana erişimi, önceki finansal stres dönemlerine göre dirençli ancak yatırımcı duyarlılığındaki değişimlere karşı kırılgan durumda.
* Son haftalarda azalan kur oynaklığı ve kur korumalı mevduat uygulaması, TL mevduatların kesmen toparlanmasını ve dolarizasyonun biraz azalmasını sağladı. Mevcut uygulama, bankaların finansman istikrarına yönelik kısa vadeli riskleri azaltabilir, yakın vadede duyarlılığı iyileştirebilir ve sermaye oranları üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Bununla birlikte, derin negatif seviyedeki reel politika faizleri ve artan enflasyonun birleşimi, örneğin mudilerin güveni sarsılırsa, finansal istikrar için riskler yaratır ve potansiyel olarak bankaların ve şirketlerin dış finansmana şimdiye kadar dirençli olan erişimini tehlikeye atabilir. Bu olumsuz senaryoda, bankaların döviz varlıklarının önemli bir kısmının swaplar ve zorunlu karşılıklar kapsamında merkez bankasında tutulması nedeniyle resmi uluslararası rezervler baskı altına girecektir.
* Türk bankaları, yüksek dış borç ödemeleri, varlık kalitesi üzerindeki etki (kredilerin yüzde 41'i döviz cinsinden) ve yüksek mevduat dolarizasyonu (yüzde 61,5) nedeniyle döviz oynaklığına karşı hassas durumda. Buna ek olarak, TL'deki yüzde 10'luk değer kaybının bankacılık sektörünün genel sermaye yeterlilik oranında 50 baz puanlık düşüşe neden olduğunu tahmin ediyoruz.
* Türkiye’nin notu, yüksek dış finansman ve dolarizasyon ile jeopolitik risklere kıyasla zayıf politika güvenilirliğini ve öngörülebilirliğini, yüksek enflasyonu ve düşük dış likiditeyi yansıtıyor. Bu kredi zayıflıklarına karşı Türkiye, benzer ülkelere kıyasla düşük kamu borcu ve açıklarına, yönetilebilir kamu finansman ihtiyaçlarına, yüksek büyümeye sahip.
* Kamu maliyesi, benzerlerine göre güçlü. Kamu borcunun milli gelire oranının 2021 sonunda yüzde 42'ye yükseldiğini tahmin ediyoruz. Aynı nota sahip ülkelerde bu oran ortalama yüzde 68 seviyesinde. Borç dinamikleri, artan kur risklerine karşı kırılgan kalmaya devam edecek. 2017'de yüzde 39 olan merkezi yönetim borcu içindeki döviz ve dövize endeksli borçların oranı, 2021 sonunda yüzde 66'ya yükseldi.
* 2021'de merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 2,9'a (bu oran, hükümetin yüzde 3,5'lik açık hedefinin altında), genel yönetim bütçe açığının milli gelire oranının da yüzde 3'e düştüğünü tahmin ediyoruz.
* Genel yönetim bütçe açığının milli gelire oranının 2022'de yüzde 4,2'ye, 2023'te ise yüzde 4,5'e yükselmesini bekliyoruz. Mali riskler, kur korumalı mevduat uygulaması kapsamındaki potansiyel ödemelerden, enflasyonun ekonomi üzerindeki etkisini yumuşatmak üzere alınan mali önlemlerden, artan faiz ödemelerinden ve enflasyonla birlikte artan ücret ve emekli maaşı ödemelerinden kaynaklanıyor.
Yorum Yazın
B gene iyi Z aslinda.