Görüş Bildir
Haberler
Yazılım Sekörü ve Acı Türkiye Gerçeği

Yazılım Sekörü ve Acı Türkiye Gerçeği

Yazılım Sekörü ve Acı Türkiye Gerçeği

Arkadaşlar merhaba, öncelikle bu yazım çok ama çok uzun olacak. Biraz zaman ayırıp bir bardak çay veya kahve eşliğinde okuyunuz,  ya da ne içiyorsanız artık. Bu yazıya zaman ayırdığınız zaman gerçekleri bir nebze de olsa görme imkânı bulmanız umudu ile…

Yaklaşık altı yıldır yazılım sektöründe kendimi geliştiriyorum. Aynı zamanda yabancı dil olarak İngilizce üzerine kendimi geliştiriyorum ki bu sektörde yer almak istiyorsanız yazılım dilinden önce İngilizce öğrenmeniz gerekmektedir. Bazı yazılım firmalarında çalıştım. Güzel projelere imza attık gerçekten. Ayrıca kendi geliştirdiğim open source blog projesi de bulunmakta. Şuan bu yazıyı okuduğunuz blog…

Bunlar bir yana şimdi ülke gerçeklerinden bahsedelim,

Her şeyden önce paranın, kare şeklinde apartmanlar yapılıp satıldığı ve köşenin dönüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bunu aklınızın bir köşesine kazıyın. Ayrıca bir de gıda sektöründen köşenin dönüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Yani demem odur ki bu sektörde çok geniş çevreleriniz olmadan yazılımdan köşeyi dönebileceğinizi sanmayın. Evinizin ihtiyaçlarını zor karşılarsınız. Haa ne zaman köşeyi dönersiniz? Yıllarca bu sektörde ezilip, parasız pulsuz gezip, üstüne bir de kibirli Türk insanının kahrını çekip, binlerce TL’ lik projelerde bile yer alsanız size 1500 TL maaş verildikten 5-6 yıl sonra… Ki böyle bir şeyde bazılarınız için zor bir durum.  Çünkü ailenizin durumu iyi değildir. Anadolu’ nun bir köşesinde oturuyordur aileniz. Ee bu sektörde Ankara, İstanbul, İzmir civarında dönüyor. Taşınmanız gerek bu şehirlerden herhangi birisine. Ev tutacaksınız minimum kira 500 TL, yol, yemek, ihtiyaçlar, arada bir gezip tozma aylık 1000 TL civarı. Yani elde var koca bir sıfır. Amerika vs ülkelerde Junior developerlar 3000$ civarı maaş alırken siz 1250-1500 arası alırsınız ki 1500’ ü bile zor görürsünüz. Ha çoğu yerde SSK’ nızı yapmaz bile. Demem o ki kısacası, Anadolu’ nun köşelerinden bu sektörde yer almak için kalkıp gelirseniz yeri geldiği zaman sigara alacak para bile bulamayacağınızı göz önünde bulundurun; eğer gelmek isterseniz. Ha imkânınız varsa aileniz olumlu bir aile ise onları ikna edin ve bu söylediğim şehirlere hele de İstanbul’ a hep beraber taşınmaya çalışın. En azından her akşam eve gelince yemeğe 10-20 lira para vermezsiniz.

Biraz çalışır kendi iş yerimi kurarım hayallerini unutun. Gerçekleri yaşayın biraz. Bir iş yeri kurmak nerden baksan 20.000 TL civarı sermaye gerektirir. Para bir şekilde halledilir ama yazılım sektöründe iş yerinden daha önemli olan bir nokta var! (ÇEVRE!) Ayda en az iki proje almanız gerekir ki bu da yeni bir iş yeri için gerçekten zor. Yani tanınmanız vs nerden baksan bir yılı bulur. Ee siz İstanbul gibi büyük bir yere ofis açtınız, yıllık kirası zaten bu ofisin 20.000 TL’ yi buluyor ki bu rakam minimum. Yemesi, içmesi, elektrik, su vs… Kısacası bu hayalinizi küçük küçük adımlarla gerçekleştirin. Girişimcilik, risk almak öyle dışardan göründüğü gibi anlaşılır ve akıcı değildir.

Bu paragrafımızda da kibirli insanımızı anlatalım. İnanın bana bizim insanımız benliğini yitirmiş kibir ve ego mağduru olmuş bir millet. Hele ki de bu durum yazılım sektöründeki insanlar için çok geçerli. Ülkedeki yazılım geliştiricisi insanların çoğu kibirli, ego tatmini isteyen, havadan uçan insanlar. Sor sormaktan çekinin bu ülkede. Bilmemek ayıp değildir öğrenmemek ayıptır derler ya hani? İşte bu eskiden öyleydi. Bir soru sorarsınız kendini beğenmiş sözde senior geliştiricinin birisi gelir, sizi o sorduğunuz soru yüzünden alay konusu eder. Sizi meslekten soğutma derecesine getitirler. Çünkü insanlarımız empati kurma yeteneğini kaybetmiş. Bu yeteneklerini kaybetmeselerdi emin olun şuan biz de Kanada gibi, Amerika gibi gelişmiş ülkeler arasında yer alırdık…

Yukarıdaki paragrafta dediğim gibi benim ailemin durumu kötü, para kazanmam gerek diyorsanız eğer, ya kare şeklinde apartmanlar yapmak için girişimci olun ya da gıda sektörüne atılın. Ne de olsa midesine ve 2+1 veya 3+1 evlere düşkün bir milletiz.

Eğitim sistemine değinelim biraz da değil mi ama? Aslında böyle saçma bir eğitim sisteminden bahsetmek utanç verici bir durum. Mühendisin Hosting’ in ne olduğunu bilmediği bir ülkede yaşıyoruz çünkü.  Bir bilgisayar mühendisi olmak isteyen insanın Edebiyat, Dil Anlatım, Kimya vs sorularını çözerek mühendislik kazandığı bir ülkedeyiz. Diğer mühendislik vs alanlarında da aynı durum söz konusu tabii. Bunu siz de biliyorsunuz. Çok mu zor be kardeşim mülakatla, branş sınavları ile veya lisede hangi dersi iyiyse o alanda okumak istemesi, bir insanın? Zor tabii. Çünkü bizim böyle saçma bir milli eğitim bakanlığımız, böyle saçma bir yükseköğrenim kurumumuz, böyle saçma bir eğitim sistemimiz var… Çok bir şey mi istiyoruz, ben bilgisayar mühendisi olmak istiyorum dediğimizde, bize bir proje yaz, şu parçanın çalışma mantığını açıkla, bize bilgisayarı tanımla demeleri?... Tabii çok zordu değil mi? Çünkü saçmalıklar içinde yaşıyoruz. İnsanlarda KPSS denen saçma bir olgu oluşturulmuş, dört yıllık üniversite denen saçma bir olgu oluşturulmuş. Dört yıllık bir üniversite bitir de istersen örneğin inek bakıcılığı olsun; her zaman alaylı bir insandan daha avantajlı oluyor bu düzensiz ülkede. Hele KPSS denen saçma olgu? Herkeste bir devletin kuyruğundan tutma hevesi var! Ne kuyrukmuş arkadaş tutan tutana… Gerçi onlar da haklı. Çünkü çalışabilecekleri adam akıllı bir iş yok. Hayatlarını kurtarma derdindeler. Saçma tarafı şu bu KPSS’ nin; örneğin bir myo bilgisayar programcılığı mezunu insan bilgisayar teknikeri olarak atanacak. Peki, sorular ne? Türkçe, Coğrafya, Tarih vs… Bu adam şimdi Türkçe veya Coğrafya sorularını çözemiyorsa bilgisayar teknikerliğinden anlamıyor mu? Bu durumda ne oluyor. Geçek bilgisayar teknikeri adam o soruları çözemediğinden devlete işe giremiyor. İnek olan kısım işe giriyor, yani Türkçe, Coğrafya çözüp de bilgisayara işletim sistemi bile kurmasını bilmeyen insanlar. Sonra karşımıza çıkıp SİSTEM YOK cevabını veriyorlar.

Birazda karakterden bahsedelim, eğitim sistemini yaz yaz bitiremeyiz çünkü Maşallah çok süper bir eğitim sistemimiz var! İş mülakatlarında kendinizden ayrılmayın. Ne iseniz o olun. Kimseye işe gireceğim diye güler yüzlü davranmayın. Rızkınızı veren Allah, karşınızdaki insan değil. Olursa olur olmazsa başka yerlere bakarsınız. Çalışacağınız ortamı çok iyi sezin, biraz insan sarrafı olun be kardeşim! İş görüşmesinde, İK veya patron öyle bir anlatır ki iş yerini sanırsın bu ülkenin Microsoft’ u onlar… Sonra inanmayınız bu konuşmalara vs. Onlar ne anlatırlarsa anlatsınlar, siz etrafı iyi sezin. Aksi taktirde back-end developer olarak işe girersiniz bir bakarsınız sizden front-end developer işi yapmanız da isteniyor.  Maaşınız gününde yatmıyor, saat beşte bitecek olan mesai her gece uzadıkça uzuyor. Yazılım sektöründeyiz bu sektörde eve mutlaka iş gelir ama sizi çok fazla kullanmalarına izin vermeyin. Sonuçta bu meslek aşk ile yapılacak bir meslek. Ama fazla naz aşık usandırır diye de bir söz vardır. Kendi çizginizden ayrılmayın hiçbir zaman. Bu sektör bu ülkede resmen kurtlar sofrasına dönmüş durumda. Bir mafyanın yanında silahlı adamı olun bu kadar sıkıntı çekmezsiniz emin olun.

REVİZELER!

Evet revizelerden bahsediyoruz. İşi bilmeyen müşteri temsilcileri, işi bilmeyen satış elemanları projeyi alırlar size teslim ederler. Siz A şeklinde yaparsınız projeyi, yayına alırsınız. İki gün sonra proje resmen B şekline döner. Bu neden kaynaklanır peki? Dedim ya işi bilmeyen insanların da aranızda çalışmasından. Emin olun, (yeni başlayan arkadaşlar için diyorum) revize yapmak yeni bir proje yazmaktan daha can sıkıcıdır. Gerekirse sorgulayın, karşı çıkın ikiden fazla revizeye izin vermeyin. Israrcı olun bu konuda. Revize yapmak insanı soğutur işinden.

Web projeleri yaparak köşeyi döneceğinizi sanmayın. Web işini, yani kurumsal vs projeleri şuan yapan binlerce ajans var zaten. Adamlar iki dakikada Wordpress teması kurup bu işi hallediyor. Sizlerse sıfırdan 2-3 günde basit bir kurumsal siteyi yazmak için uğraşıyorsunuz. Ve ya ajansa hiç gerek yok. Verin Lise çağında okuyan bir tanıdığınızın eline üç beş kuruş size çok güzel kurumsal web projesi çıkarıyor. Yani bu sektörde işin web kısmı amelelik haline dönmüş durumda. Hiçbir Ajans vs sadece Web Projesi yaparak ilerlemiyor emin olun. Çoğu sosyal medya hesapları yönetiyor, matbaa işleriyle uğraşıyor.

Google’ ı açıp yazılım ofislerine bakıp hayallerinizi süslemeyin o ofisler Amerika gibi gelişmiş ülkelerde bulunuyor. Bizim ülkemizde çok fazla değil o ofislerden.

Bilime çok fazla önem verilmeyen bir ülkedeyiz. Yeni bir şey icat edin isterseniz ne bir yerden destek bulabilirsiniz, ne de bir ekip kurabilirsiniz. Aileniz bile size bir aferin demez. İnsanlığın yaşamını değiştirecek bir proje tasarlayın, emin olun küçük bir işe girip düzenli bir geliriniz olması çevreniz tarafından daha hoş görülecektir. Bizler, “Yav helal olsun adamlar yapmış” demeye alıştırılmış bir milletiz. Neden bizler de yapamayız ki dediğimiz zaman bir şeyleri başarmış olacağız.

Ülkemiz gelişmekte olan bir ülkedir. Ama terörü bir yandan, egolu insanları bir yandan, konu ile alakasız yöneticileri, milletvekilleri, bakanları, öğretmenleri, mühendisleri bir yandan açıkçası bir 20 yılı daha var bu ülkenin. 20 yıl sonra ancak bir gelişmiş ülkenin şu anki yazılım seviyesine ancak ulaşırız. O adamlar 80’ lerde işletim sistemleri yazarken biz hala darbelerle, grevlerle, ekmek kavgaları ile uğraşıyorduk. Gerçi şuanda da pek farklı durum yok. Maaşını tam alamayan insanlar, kötü davranan iş yerleri, kendi cebine binlerce TL’ yi indirip çalışanına o parayı ancak koklatan patronlar… O insanlar şuan yapay zeka ile uğraşırken, onlarca uyduyu göklere salarken biz hala lanet olası terör derdi ile uğraşıyoruz. Birkaç uydumuz var şuan göklerde. Dediğim gibi 20 yıl sonra o ülkelerin şuan ki haline ancak ulaşacağız.

Umudunuzu yitirmeyin, Dünya’ ya bir kez geliyorsunuz çabalayın, çalışın, sistemi her zaman sorgulayın. Aç bile kalsanız açıkta bile kalsanız bu saçma sistemi sorgulamaktan hesap sormaktan çekinmeyin. Herkes bir musluğun başını tutmuş lıkır lıkır içerken sizler, yani benden yaşça küçük kardeşlerim; o musluktan hep beraber su için. Şikâyetçi olduğumuz egodan, kibirden, açgözlülükten kendinizi koruyun. Gelecek bizlere emanet, bu ülkeyi bir 20 yıl sonra şu anki durumundan çok farklı halde, gelişmiş bir ülke görmek istiyorsak, kibirden uzak, egodan uzak, paylaşmayı bilen, empati kurabilen insanlar olmalıyız. Empati kuramayan insan topluluğu yerinde saymaya mahkûm edilir. Şuan ülkemizin içinde bulunduğu durum gibi…

Facebook profilimde şöyle bir şey paylaştım;

    Amerika' da çocuğun yaptığı saat bomba sanılıyor ihbar ediliyor. Sonrasında gerçek ortaya çıkıyor. Ardından Barack Obama bir twit atıyor ve çocuktan Beyaz Saray için de bir tane istiyor o saatten. Sonrasında ise Beyaz Sarayı ziyaret etmesini istiyor. Ve emin olun güzel bir gelecek onu bekliyor.

Şimdi gelelim bu durum bizde olsaydı durumuna;

Çocuk örneğin ihbar edilirdi sonrasında, polis memurları gerçek ortaya çıkınca, çocuğun başını gülümseyerek sıvazlarlardı. Sonrasında ise oğlum düzgün şeylerle uğraş bırak böyle şeylerle uğraşma derlerdi. Sonrasında öğretmenleri de aferin der gülümser geçerdi. Ailesi ise otur şu dersine çalış bizi uğraştırma derdi. Ve Ahmet yüzü asık, ömür boyu umutsuz bir şekilde hayatına devam ederdi...

Peki aynen böyle olmaz mıydı? Neyse…

Size kızarlar sistemi bu kadar sorgulama diye. Sorgulayın! Akılsız insanlar ezbere yaşarlar. Dünya’ yı değiştiren insanlar sorgulama yeteneği olan insanlardır.

Kalbimdekiler, aklımdakiler yazıya dökemeyecek kadar uzun. Ne sizi sıksın ne ben yorulayım gecenin bu saatinde. Bu konular sabahlara kadar konuşulacak konular. Ama en çokta ney canımı sıkıyor biliyor musunuz? Sabahlara kadar bu konuları konuşunca hiçbir şey değişmiyor…

Teşekkür ederim okuduğunuz için. Sağlıcakla…

Unutmadan beni en çok üzen şey de ne biliyor musunuz? Bu yazıyı okuduktan sonra arkasına yaslanıp, “helal olsun yav gerçekleri anlatmış” deyip ardından hiçbir şeyi değiştirmek için uğraşmayacak olan insanlardır.

Kaynak: http://fatihyazici.kim/makaleler/yazi...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın