Görüş Bildir
Haberler
YAŞAM

YAŞAM

Mahmut Demir
15.06.2016 - 21:18

Tüm fizyolojik, psikolojik ve otoimmün hastalıklara çare.

Dr. Natasha Campbell-McBride, otizmli olan kendi oğlunu ve

10 binden fazla otizmli çocuğu, uyguladığı doğal GAPS  (Gut And Psychology Syndrome And Gut And

Physiology Syndrome) diyetiyle iyileştirdi. Şizofreni, depresyon, MS gibi

psikiyatrik hastalığı olan yüzlerce hastayı da aynı yöntemle tedavi eden

nörolog sadece SABAH Pazar'a konuştu: Tıp bilimi hastalıkları kalıplara koyuyor

ve sorunu çözmüyorlar. Hastalıkların ana kaynağı bağırsaktır. İnsanı doktorlar

değil sadece doğa iyileştirir.

Kendisinden, Türkçe'ye Adalin Yayıncılık tarafından çevrilen

'GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu İçin Doğal Tedavi Yöntemi'

isimli bir kitapla haberdar oldum. Kitabı inceledikçe nöroloji ve beslenme

alanında uzmanlaşan Dr. Natasha Campbell-McBride'in yöntemine ilgim arttı. Kitap

kendi kendinizi tedavi edebileceğiniz reçeteler barındırıyordu zira. Bir

konferans için geldiği İstanbul'da buluştuğumuz Dr. Natasha, otizm teşhisi

konulan oğlunu kendi doğal yöntemiyle tedavi ederek binlerce otizmli hastanın

ışığı olmuş. Otizm yanında şizofreni, dispraksi, disleksi, depresyon, dikkat

eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, epilepsi, MS gibi bütün hastalıkların

bozuk bağırsak florası nedeniyle beynin toksinleşmesi sonucunda ortaya

çıktığını kaydeden Dr. Natasha, 'Tıp bilimi hastalıkları kutucuklara

koyar, beyin ve bağırsak arasındaki ilişkiye bakmaz. Antibiyotiklerle bu denge

daha da bozulur. Acil ve hayati durumlarda elbette tıbba ve doktorlara ihtiyaç

var. Ama doğru şeyleri yersek birçok kronik hastalıklar iyileşir' diyor.

Çok çarpıcı açıklamaları olan McBride'in önemli uyarıları var:

Süpermarketlerden yiyecek almayın, tahıl kullanmayın, diyetinizi değiştirin,

doğal otları kullanın, kimyasalları bırakın, güneşe çıkın. İnsanı doktorlar

değil sadece doğa iyileştirir. 

- GAPS adını verdiğiniz bağırsak ve psikoloji sendromu fikri

nasıl ortaya çıktı? 

- Ben nöroloji doktoruyum. Nörolojik hastalarla ilgilenen büyük bir hastanede

çalışıyordum. Ve hepsinin çok ciddi sindirim problemleri olduğunu keşfettim.

Ama bizim bildiğimiz klasik tıpta nörologlar sindirim sistemine hiç bakmazlar.

Beyin ve bağırsak arasında bir ilişki kurmazlar. Ancak bir bağlantı olması

gerektiğine inandım. Çünkü bağırsak florası diye bir kavram var. Ve hücresel

olarak genetik yapılanmamız yüzde 90 bağırsak florasından etkileniyor. 

- Bağırsak, beyinden daha önemli yani? 

- Öyle. Yaşadığımız mikro sistemde vücudumuz bir kabuk aslında. Ve yaşadığımız

her şey bağırsak florasından kaynaklanıyor. Orası çok iyi organize olmuş mikro

dünyadır. Bakteri, mikrop, mantar, solucanlar var. Hem de trilyonlarca! Ve

bilim bunu yeni araştırmaya başladı. Mikroplar birbirini yiyor, birbirini

kontrol ediyor. Sağlıklı insanda yararlı bakteriler daha hakim ve zararlı

trilyonlarca mikrobu kontrol ederler. 

- Denge nerede bozuluyor?

- Antibiyotiklerin II. Dünya Savaşı'ndan sonra keşfiyle başladı her şey.

Özellikle ampisilin gibi antibiyotikler kötü bakteriler gibi iyi bakteriyi de

öldürüyor. Bağırsak florasının tekrar dengeye gelmesi haftaları, ayları alıyor.

Ama bu sırada kötü bakteriler hücum edip bağırsağı kaplıyorlar. Kötü bakteriler

yayılırken iyi bakterilerin yayılmasını da engelliyorlar. Art arda antibiyotik

kullanımında da bu kötüye gidiş artıyor. 

GENLERİMİZ KADERİMİZ DEĞİLDİR 

- Tek sorumluluğu antibiyotiklere yüklemek yanlış olur herhalde? 

- Elbette tek sorumlu antibiyotikler değil. Başka faktörler de var. Diş

hekimlerinin ağzımızda uyguladığı tedavilerdeki işlemlerde civa ve çeşitli

toksinler bağırsağımızı etkiliyor. Civa içeri girer biz yutarız ve onlar kötü

mikropların artmasına neden olur. Annelerin bebeklerini emzirmek yerine mama

ile beslemesi bu hastalıkları artırır. Annenin mahsur kaldığı bütün kimyasal

yüklenmeler, kullandığı makyaj malzemeleri de dokuz aylık hamilelik sürecinde

bebeğe gidiyor. Bebek toksin bir yüklenmeyle doğar. 

- Bu hastalıklar antibiyotikler keşfedilmeden önce yok muydu? 

- Antibiyotikler hayat kurtarır ama çok ciddi hastalıklarda kullanmak gerekir.

Bu hastalıkların salgınlığı hep antibiyotiklerin keşfinden sonra gelişti.

Mesela otizm 25 yıl önce on binde bir çocukta vardı. Bugün 40 çocuktan birine

otizm teşhisi konuyor. Bilim adamları 2020'de iki çocuktan birinin otizmli

olacağını öngörüyor. Bizim genlerimiz kaderimiz değildir. Doğarken o kadar çok

genetik seçeneğimiz var ki... Yediğimiz yiyecekler ve çevredeki toksik yük

hangi hücrelerin baskın kalacağını ve hangi kanser hücrelerinin uyanacağını

belirliyor. Kanser, MS gibi rahatsızlıklar böyle oluşuyor. 

- Çocuğunuzun otizm olduğunu anladıktan sonra mı bağırsak florasına yöneldiniz?

- Benim çocuğuma otizm tanısı konulduğunda bu benim kişisel bir meselem oldu.

Ve o anda profesyonel mesleğimin otizm konusunda bir şey yapamayacağını

öğrendim. Bunu asla kabul edemezdim ve araştırmalarıma hız verdim. O zaman

farkettim ki otizmli çocukların hepsinin bağırsak florasında problem var. Ve

anladım ki bu florayı iyileştirirsem otizm de yok olacak. Şimdi otizm teşhisi

konan çocuğum 21 yaşında, üniversiteye gidiyor ve çok sağlıklı. Ancak şu an

dünyanın her yerinde binlerce otizmli çocuğu hayata döndürmek için uğraşıyorum.

OTİSTİKLER SAĞLIKLI BEYİNLE DOĞAR 

- Bağırsak florası normal olmayınca ne oluyor otizmli ya

da hastalıklı kişide? 

- Çocuk yediğini sindiremiyor ve yiyecekler kötü fotojenlere dönüşüyor. Bu

fotojenler emilip kana karışıyor, beyin bu toksinlerle zehirleniyor. Otistik

doğan çocukların yüzde yüzü sağlıklı bir beyinle doğar. Ancak bağırsak florası

üzerinden zehirlenirler. 

- Yani mesele beyin değil besin! 

- Kesinlikle. Bebekler nasıl öğrenir? Duyu organlarını kullanırlar ve bu

iletileri beyin işler. Çocuk 'Bu anne, bu baba bunlara güvenebilirim, bu

oyuncak bununla oynayabilirim, bu kaşıkla yemek yerim' diye düşünür. Ama

bu toksinler yüzünden beyin bu aradaki bağı işleyemez hale gelir ve o

gürültüden dolayı bir şey öğrenemez. Annesiyle babasını bile ayırt edemez. Yolda

başka birine anne-baba diye takılabilir. Bağırsaktan beyine giden toksinler

durdurulduğunda beyin de birden temizlenir, her şey normale döner. Ne kadar

erken bu toksinlerden temizlenirse öğrenmesi o kadar hızlı olur. 5 yaşına kadar

olan çocukların otizmden tamamen iyileşme şansı vardır. İki yaşındaki bir çocuk

GAPS diyetimle 6 ayda iyileşir. 

- Çocuğunuzu ne kadar sürede iyileştirdiniz?

- Üç yaşında iken diyete başlattım. Altı ayda sindirim sistemi iyileşir

iyileşmez düzeldi. 

- Madem bu kadar basit ise neden tıp bilimi bunu uygulamaktan

kaçınıyor? 

- Çünkü kimse bu bağlantıyı yapmak istemiyor. Tıpta yeni bir fikrin gelmesi

ve kabul edilmesi zordur, 50 yılı bulur. Şu an eğitim verdiğim çok doktor var,

onlar bu yöntemi kullanıyorlar. yöntemimi inceleyen yerler var ama onların

yayınlanması beş-altı yılı bulacak. Fakat çocuklar o kadar bekleyemez. Bu

yüzden bu bilgiyi hızlıca yaymamız lazım. 

İLAÇ ENDÜSTRİSİNİN BASKISI FAZLA 

- Tıp biliminin işi ağırdan almasının nedeni ilaç lobisinin baskısı mı?

- Evet. Çünkü batıda ilaç endüstrisi var ve çok kârlı. Politikacılar da bu ilaç

sektörüyle iletişim halindeler. Ben sistemin dışında olduğum için bunu

rahatlıkla yapabiliyorum. 

- Diyetinizden daha çok para kazanacakken neden bunu bir kitap fiyatına

dağıtıyorsunuz?

- Bir şey keşfettiğinizde bütün dünyanın bunu bilmesini istersiniz. Bu yüzden

bildiğim her şeyi bu kitabın içerisine koydum. Dünyanın her yerinden insanlar

bana bile danışmadan bu kitapla kendilerini iyileştirebildiler. GAPS diyeti

seyahat gibi ve herkesin yolu farklı. Dünyada olabildiğince çok kişiye yardım

etmek istiyorum. Ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyorum. Bu diyeti

keşfettiğimde biliyordum ki meslektaşlarım bu bilgiyi öldürmeye çalışacaklardı.

Ben de ebeveynlere bunu yayayarak geliştirdim. Doktorları ikna etmeye zaman

harcamak istemedim. Anne-babalar doktorlara bu bilgiyle gidiyorlar, doktorlar

da dünyanın her yerinden bana geliyor. Şu an GAPS protokolünü öğretiyorum, 800

tane GAPS uygulayıcı pratisyen doktor var.

VÜCUTTA İYİLEŞTİRME PROGRAMLARI VAR

- Çıkış noktanız otizm. Bu diyet şizofreni, depresyon gibi hastalıkları nasıl

tedavi ediyor? 

- Bir ev yapmadan önce temelini yaparsınız. Evin kalitesi bu temelin ne kadar

sağlam olduğuna dayanır. GAPS programı bir temeldir. İnsanların yüzde 60-80'i

GAPS diyetiyle iyileşiyor. MS, romatoid artrit, diyabeti olanlar başka şeyler

de eklemeliler. Tıp bilimi şizofreni, depresyon gibi tüm hastalıkları kalıplara

koydu. Her insan eşsizdir ve toksinler beyne gittiğinde gösterdiği tepkiler de

eşsiz olur. Hastalarıma 'teşhis etiketlerine yapışıp kalmayın'

diyorum. 

- Ne yiyorsak oyuz yani? 

- Kesinlikle. İnsan sağlığında en etkin şey yediklerimizdir. Yediklerimizden

yapılıyoruz. 

- Modern tıp biliminin reçetesi yetersiz midir? 

- Evet yeterli değil. Tıp semptomları bastırıyor, temele gitmiyor. Her semptoma

ilaç veriyorlar, sonra yan etkilerden yeni hastalık, onlara da ilaç... Ve bu

işler böyle gider. 

- İlaçları ve doktorları hayatımızdan çıkaralım mı? 

- Hayır, tıbbın da bir yeri var. Acil ve hayati durumlarda klasik tıbba ihtiyaç

var. Çok kronik uzun hastalıklarda klasik tıp gideceğiniz son adrestir,

anneanneniz size daha çok yardım eder. Diyetinizi değiştirin, doğal otları

kullanın, kimyasalları bırakın. Güneşe çıkın. Sadece doğa iyileştirir. İnsanın

vücudu çok güzel bir yaratımdır ve bütün iyileştirme programları vücutta zaten

vardır. Doktor değil kendi vücudunuz iyileştirir. Vücudunuz bütün işi yaparken

doktorlar sizi sadece eğlendirirler. Dünyada mucizevi bir hap yok. 

PSİKİYATRİK HASTALIKLARIN ANA SEBEBİ VEJETARYENLİK

- Vejetaryen balonuna karşı mısınız? 

- Dünya besinsel propaganda ile karşı karşıya. Bir şirket var ve vejetaryanlık

fikrini onlar yayıyor. Çünkü o şirket böceklerle mücadele için bitki ilacı

satıyor ve çok satması için de sebzelerin çok yenmesi işlerine geliyor. 20

milyar insana yetecek fazla tahıl 2013 yılında yetiştirildi. O yüzden bu tahıl

stokunu eritmek istiyorlar. Vejetaryenlik sağlıklı değildir. Psikiyatrik

hastalıkların ana sebebi gençlikte yapılan vejetaryen beslenmedir. Klinikteki

hastaların yüzde 80'i bunlardan oluşuyor. 

- Ne kadar sattı bu kitabınız?

- 500 binden fazla kitap satışı oldu. 10 dile çevrildi. İlginç olan çeviriler

hep hastalarım tarafından yapıldı. Türkiye'de de bir hasta vasıtasıyla çevrildi

bu kitap.

- Kaç kişiyi tedavi ettiniz? 

- Ben 10 bin hasta ile çalıştım, hepsini de iyileştirdim. Diyete ne kadar

bağlıysanız o kadar başarı şansınız vardır. Kitabı alıp da kendi kendine

iyileşen de çok kişi vardır.

İŞLENMİŞ GIDALAR HIRSIZ

- İyi güzel de doğal yiyeceği nerede bulacağız? Artık gıdalar bile kimyasal

işlemlerle üretiliyor mu? 

- Çok klasik ve geleneksel tarım yöntemine dönmemiz gerekiyor. Bunları

yapanları bulmaya çalışın. Hayvanların da doğal yiyeceklerle beslenmesi

gerekir. Yiyeceklerinizi süpermarketlerden almayın. Şehrin dışına çıkın,

çiftçileri, tarlaları bulun. Gidip kuzu alın, onu kestirip tüketin. Süt

pastorize olmamalı. Kesinlikle işlenmiş gıdalardan uzak durun. 

- Siz ne kadar koruyabiliyorsunuz kendinizi?

- Biz evde sadece organik ve GAPS yiyeceği yeriz. Hiç tahıl kullanmayız.

Yaşımız ilerledikçe karbonhidratları daha az tüketmek gerekir. Yaşlılıkta

şekeri yeterince işleyemeyen vücut alzhamier, kalp hastalıkları, diyabet,

obezite, kanser olur. Bütün hastalıkların temeli şekerdir. 

- Türkiye'de diyetisyenler ekmek de şeker de iyidir diyor? 

- Bu dünyanın her yerinde böyle, bunları herkes seviyor. Çünkü tahılların

içerisinde bulunan şeker, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddedir. 1800'lü

yıllara kadar şeker gelmeden önce tatlıları, şekerleri nasıl yapıyorduk?

Meyvelerden elde ediyorduk. GAPS diyetinde izin verdiğimiz tek şey doğal bal,

muz ve şekerleştirilmemiş kuru meyvelerdir. Şeker pancarında bütün iyi besinler

vardır. Ama onu fabrikaya götürüp bütün yararlı taraflarını atıyoruz. 

- Bütün işlenmiş gıdalar birer hırsız mı? 

- Evet hepsi toksin, zehirli ve hırsızdır. 

BU YİYECEKLERE İZİN YOK

Arpa, beyaz peynir, salamura balık, bamya, sirke, buğday ve bulgur, çavdar,

çikolata, dondurma, enerji içecekleri, gazlı içecekler, irmik, jöle,

keçiboynuzu, krema, işlenmiş et ürünleri, konserve sebze ve meyveler,

makarnalar, mısır, nohut, nişasta, margarinler, pirinç, patates, reçeller,

sakız, un, yulaf, süt, şeker vs...

Kaynak;

**http://www.sabah.com.tr/pazar/2014/10/26/tip-dunyasinda-ezber-bozdu**

GAPS diyeti size bir mucize olabilir.

Bu linklere bakabilirsiniz.

http://www.gaps-destek.com/ana-sayfa-.html

http://www.gapskitap.com/

http://www.gaps-turkiye.org/

http://www.doctor-natasha.com/

http://www.gaps.me/

https://www.facebook.com/groups/1013684902021500/

Bu diyet gerçekten hayatınızı değiştirebilir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın