Ünlü Sosyal Psikoloğun Deneyimleri Sonucunda Paylaştığı İçgörüler Hayatın Kullanma Kılavuzu Niteliğinde
Temkinli yaklaşılması gerektiğine inanılan üç insan tipi 👇
1. Ünlü sosyal psikolog Pelin Kesebir'den hayatı anlamlandırmamızı kolaylaştıracak altın değerinde tavsiyeleri getirdik.
İyi hayat, içinde hiç olumsuz olay ya da olumsuz duygu barındırmayan hayat değildir.
Anlamlı ve zengin bir hayat sürüp de bunlardan muaf olmak zaten mümkün değildir. İyi hayatı iyi hayat kılan, olumsuz olaylar ve duyguları nasıl karşıladığımız, onlarla nasıl başa çıktığımızdır.
2. Kötü bir modda olmak, dünyayı karanlık tarafından algılamak, kendimizi yetersiz görmek arada bir yaşaması doğal psikolojik hallerdir.
Mühim olan bu halleri yaşarken gözümüzde o an karanlık lensler olduğunun farkında olmak, o anki bakışımızı objektif gerçeklikle karıştırmamaktır.
3. İngiliz sanatçı John Holcroft'tan iyimserlik üzerine, hayatın kaçınılmaz şerlerine hayırlar arayarak yaklaşmak üzerine hoş bir çizim 👇
Kara bulutlardan gökkuşakları örmek.
4. İnancım, insanların genel olarak kapasiteleri ve bildikleri ışığında her an o an için ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları yönünde. Bu “en iyi” kimi zaman gayet yetersiz ve hatta düpedüz kabul edilemez olabiliyor.
Biz de şahsi ilişkilerimizde kimsenin kötü “en iyi”lerini çekmek zorunda değiliz; sınırlar çizebiliriz. Ama bunu yaparken karşımızdakinden çok bizi yıpratan nefret, öfke, hınç gibi duygularla dolup taşmamıza gerek yok. Ellerinden daha iyisi gelseydi, zaten yaparlardı.
5. Sevgi dolu, iyi ilişkilerde kendimize karşı sevgimiz ve kabullenişimiz de artar.
Kötü ilişkilerde ise, tam tersine, kendimize olan sevgimiz ve güvenimiz örselenir, yetersizlik hisleri baş verir.
6. Kendimizi bedenen ve madden güvende hissetmediğimizde hayat çok zorlaşır.
Böylesi bir emniyet hissinin elimizde olmayan kısımları çoktur. Ama elimizden gelen kısımlarını ciddiye almak, doğru sağlık ve finans alışkanlıklarını (genç yaşta) edinmek gelecekteki bize en iyi hediyedir.
7. İnsanlarla iletişim kurarken onları etkilemeye, hakkımızdaki izlenimlerini istediğimiz yönlere çevirmeye çalışmak yorucu ve ters tepmesi muhtemel yaklaşımlardır.
Onun yerine kendimiz olmaya ve karşımızdakiyle insani bir bağ kurmaya çalışmak daha güzel bir iletişime götürür.
Kendini bir insan olarak —iyi veya kötü— çok uçlarda görüp değerlendirmek ("Allahım ne kadar muhteşemim" yahut "benden beceriksizini arasalar bulamazlar") genel olarak çarpılmış bir perspektif hissine ve gerçeklikle zedelenmiş bir ilişkiye delalet eder.
8. Sıra dışı bir yolculuğa çıkmış sıradan insanların, onların sınırlarını zorlayan meydan okumalarla mücadelelerinin hikayelerini ne çok severiz...
Hayatı da biraz daha sevmek için böyle bakmayı faydalı buluyorum: Hepimiz kendini sıra dışı bir yolculukta bulmuş sıradan kahramanlarız.
9. Zorlandığımız anlar için ilkyardım:
1) Kendimizi yumuşaklıkla o an için elimizden gelenin en iyisini yapmaya davet etmek
2) Bu davete her zaman icabet edemeyeceğimizi kabullenmek
3) Duyguların geçiciliğini hatırlamak
4) Tüm bu süreçte kendimize karşı asla düşman tavrı takınmamak.
10. Sağlam ego, sessiz egodur.
Sürekli kendini öne çıkarma telaşı, “ben burdayım, beni görün ve üstünlüğümü hemen fark edin” temalı çiğ yırtınmalar kırılgan ve güvensiz bir benlik algısının dışavurumudur.
11. Başkalarında gözlemlediğimizde dikkatli olmakta, kendimizde gözlemlediğimizde üzerinde çalışmakta fayda olan bir davranış kalıbı:
Kişinin çok fazla kendinden bahsetmesi, kendinden değil başkalarından bahsettiğinde de bunu sıklıkla kötüleyici ya da aşağılayıcı bir tonla yapması.
İnsanlara karşı daha sevgi dolu, anlayışlı ve kabullenici olabilmek iç huzuruyla birebir alakalıdır.
Başka insanları düşman ve tehdit olarak algılamaya ne kadar yatkınsak, zihnimizin huzuru tatması o kadar zorlaşır.
12. Mutluluk içimizde, çünkü kendimize, başkalarına ve genel olarak hayata bakışımız mutluluğumuzun en önemli belirleyicilerinden.
Mutluluk dışımızda, çünkü içimize fazla düşmek bize iyi gelmiyor; ideali kendimizi 'aşmak', anlam ve değeri egonun dışında, hayatın kalanında aramak.
13. Başkalarının onayını ve alkışını aşırı önemseyerek yaşamak hem çok yorucudur, hem de huzur ve mutluluk cinsinden bekleneni pek veremez.
Son saat gelip çattığında iyi bir hayat sürüp sürmediğimizin esas jürisi biz olacaksak, hayat içinde de jüri koltuğuna başkalarını oturtmayalım.
14. Bazı kişisel gelişim yaklaşımlarında öne çıkan sorunlu bir iddia: “Düşüncelerinizi kontrol edebilirsiniz (ve onu yapınca gerisi gelir).”
Dostlar, hiçbirimiz düşüncelerimizi kontrol edemeyiz. Düşüncelerimize hükmetmeye ya da hoşlaşmadığımız düşünceleri zorla bastırmaya çalışmak sağlıksız ve ters tepecek eylemlerdir.
Ne düşündüğümüzü kontrol edemeyiz, ama istemediğimiz düşüncelerimizle dahi daha dostane ve yapıcı ilişkiler kurup daha sağlıklı bir psikolojiye erişebiliriz.
15. "Anlam hissi" psikolojimizin en fazla ihtiyaç duyduğu şeylerden biridir.
Bu hissi beslemek için yapılacak şey bellidir: Kendimizin ötesinde yüksek bir şeylere (örneğin başka insanlara, işimize, insanlığa hizmet eden türlü davalara...) kıymet yüklemek ve onlar uğrunda emek vermek.
16. Hayat içerisinde bize problem yaratan birtakım kişilik özelliklerimizi zamanla değiştirmek mümkündür.
Ama bunun için hayatın bize verdiği dersleri almayı becerebilmek ve 'öğretilebilir' olmak gerekir. Öğretilebilir olmanın tersi 'her şeyin en doğrusunu ben biliyorum' tavrıdır.
17. Temkinli yaklaşılması gerektiğine inandığım üç insan tipi 👇
1) Sürekli başkalarını kötüleyen, durmaksızın insanların arkasından konuşanlar
2) Hep bir şekilde mağdur olanlar, devamlı çektikleri acılardan bahsedenler
3) Samimiyeti ve yakınlığı aşırı bir hızda ilerletenler.
Yorum Yazın