Görüş Bildir
Haberler
Ünal Güner Yazio: Yaratım Gücün ile Tanış

etiket Ünal Güner Yazio: Yaratım Gücün ile Tanış

Ünal Güner
24.01.2021 - 14:04 Son Güncelleme: 19.02.2021 - 15:40

Yoktan var edebilmek Yaradan’ın işidir. İnsan ve diğer varlıkların işi ise yoktan var edileni, o var olanın içerisinde var edebilme yeteneğini kullanabilmektir. 

En küçük bir tohumdan tutun herhangi bir canlıdan herhangi bir insana kadar her birimizin oluşturabilme yaratabilme güçleri vardır. Özellikle dünya üzerinde insanın ekstra hayal edebilme ve hayallerinin içerisinde de ruhunda maketlendirebildiği konu ve kavramları hayatında irade gücü ile seçebilme ve kendine çağırabilme yeteneği vardır. İşte bu insanı dünyada diğer canlılardan biraz daha farklı kılmaktadır. Bunu daha üstünlük olarak değil tekamülün bir yansıması olarak görmek uygundur. Tüm canlıların birliği esastır.  

Peki biz burada bu yaratım gücünü nasıl kullanırız, nerelerde bundan fayda ya da faydasızlık elde edebiliriz? 

Korku, endişe dahil bir yaratımdır. Ya da öfke sevinç neşe ile de yaratılan çeşitli duygu ve düşüncelerle de oluşturulan hayatlar ve kaderler vardır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Sistemin mekanizmasının içerisinde, kainatın içindeki her şeyin bir hareket halinde olma prensibi vardır.

Ve bu hareketlerin meydana getirdiği titreşimler ses dalgalarını oluşturur. Bu seslerde titreşimsel bir kendi kendine çekim ya da yaratma gücünü içinde barındırır. İnsan O’nun suretinde yaratılmanın yeteneğini ‘OL’ diyebilme yeteneği ile birleştirerek kendisine çağırmak istediği hayatı ve kaderi ifade ederek söz ile bir yaratım enerjisini başlatır.  

İkinci çakramız yani göbeğimizin hemen altında olan merkezimiz yaratım merkezidir ve burada üretimin korku endişe ile mi, güvenle ve gerçekten teslimiyetle mi olacağının kararı verilir. En son ifade merkezine gelir ki, burada dillendirildiği an da yaratım başlar. Öyleyse bizim yaratımımızın iki tane ana merkezi vardır. Bunlardan bir tanesi ikinci çakramızın olduğu üretim ve yaratım merkezi diğeri ise dillendirerek ifade edilerek ‘OL’ denildiğinde olacak olan bir sistemdir.  

İkinci çakra olan yaratım merkezinde cinselliğin üretici ve yaratıcı tarafıyla karşılaşırız. Dişil prensiple ilgilidir. İki kişinin bir araya gelip yeni bir canlının oluşması gibi kadersel döngüler, yeni bir gelecek planı bu merkezle aktifleşir. İfadenin yaratıcı gücüyle beraber çalışır. Yaratıcılık, üreme, üretme ve yaşamda ilerleme enerjileri bu merkezin yönetimindedir.

Bir konuda yardım almak ya da bir fikri alıp bambaşka bir bakış açısına taşımak, bu merkezin yönetimindedir.

Bir konuda yardım almak ya da bir fikri alıp bambaşka bir bakış açısına taşımak, bu merkezin yönetimindedir.

Kök çakrada toprağa ektiğin niyetin, isteğin veya dileğinin burada siyaha mı beyaza mı, pozitife mi negatife mi, korkuya mı yoksa güvene mi dönüşeceğinin kararı verilir. Eğer ikinci çakrada dengesizlik varsa, kendin için olumlu diye arzu ettiklerin bile olumsuza dönüşebilir. Bu yüzden korku ve endişe, en yüksek yaratım enerjisi olarak bu çakranın karanlık yüzünü temsil eder. Güven ise aydınlık yüzüdür. Panik atak, bipolar bozukluk, böbrek rahatsızlıkları, mesane sorunu ve cinsel hastalıklar ikinci çakranın dengesinin bozulması yüzündendir. Buradaki dengesizlik bazen bel ağrıları ya da disk kaymalarına neden olarak sinyal verir. Merkezinden ne kadar saptığının veya dengeni ne kadar bozduğunun haberini verir ikinci çakra... 

Örneğin, ağır ekonomik problemler yaşadığını söyleyen bir danışanımın, yoğun bel ağrıları vardı. Yaşadığı sorunların ne kadar ağır bir duygusal yük teşkil ettiğini ve bu yükün ağırlığını taşıyamadığından dolayı bel bölgesinde disk kaymasının oluştuğunu tespit ettik. Yüklerinin altında ezilmişliğini ve yaşadığı ağrıları kabul etti önce, sonrasında bütün bunların onu geliştirip güçlendirici bir deneyim yaşattığını fark etti. Hastalık gibi görünen şikâyetleri hayatının şifasına dönüştü. İkinci çakrasındaki enerji akışını fark etmesiyle birlikte tekrar dengeye geldi. Cinsel isteksizlik ve aşırı cinsellik talebi de bu çakranın dengesizliğini gösterir. Kökten yani kırmızı toprak merkezinden yeteri kadar beslenemeyen bir yaratım çakrası, hayata ve hayatın tatlarına karşı yeterince istekli olamaz. İstek azalması ve cinsel salgıbezlerinde yaşanan sorunlarla birlikte hayattan tat alma hevesi kaçanların pankreaslarında da sorunlar görülebilir. Yumurtalık ve prostat bezinde sorunları olanların zaman içinde pankreasla da sorunları oluşur, böylece şeker hastalığına kadar götürür bu süreç onları. Fazla cinsellik peşinde koşmak söz konusuysa da bu istek, diğer enerji merkezlerini zayıflatıp çeşitli tıkanmalara yol açacaktır. Hayatı ve tatları, rutin ve mekanik bir hale getireceğinden, bahsettiğim sonuçların aynısı burada da tekrarlanacaktır. 

Beşinci çakra olan ifade merkezimize bakalım. Kendi planını ve hayat amacını fark edebilmeyi, içsesi duyabilmeyi, hayatın içinde aktarılanları alabilmeyi, kendini ifade edebilmeyi destekleyen enerjiler beşinci çakrada yönetilir. Boğaz çakrası ikinci çakra merkezi ile beraber çalışır. İfade ettiğini gerçekleştirebilmek bu merkezin çalışma alanıdır. Eril prensip tarafından desteklenir. Boğaz çakrasındaki tıkanmalar, konuşma ve duyma yetisiyle ilgili sorunlara neden olabilir. Anlatılanın anlaşılamıyor olmasının bir göstergesi sayılabilir. Ayrıca kekemelik, tiroit sorunları ve boğaz enfeksiyonlarına da yol açabilir.

Eğer kendinde bir şifa enerjisi hissediyorsan, şifa aktarımları yapmakla ilgili bir isteğin varsa, boğaz çakran aktive olmak istiyordur.

Eğer kendinde bir şifa enerjisi hissediyorsan, şifa aktarımları yapmakla ilgili bir isteğin varsa, boğaz çakran aktive olmak istiyordur.

Tiroit, boğaz şişmesi ve bademciklerle ilgili sorunlar yaşıyorsan, boğaz çakranda tıkanma veya dengesizlik söz konusudur. Kendini anlatamıyorsan, derdini başkalarına ifade edemiyorsan ve anlaşılmadığını düşünüyorsan boğaz çakranda blokaj vardır. Güzel bir hitabet becerin varsa, kendinden kendine ve başkalarına şifa verebiliyorsan, yaratıcı söz ve niyet enerjilerini doğru kullanabiliyorsan, iyi çalışan bir boğaz çakrasına sahipsindir. 

Bir danışanım hayatında hiçbir konuda harekete geçemiyordu, başlamaya cesaret edemiyor, kendini ifade etmekte sorunlar yaşıyordu. Çocukluğunda bir konuda doğruyu söylediği halde babası ona inanmamış, hatta yalancılıkla suçlamıştı. Yaşadığı bu deneyimden sonra bir kodlama yapmıştı ve “Ben doğruyu söylesem de kimse bana inanmaz ve dışarısı beni anlamaz!” inancındaydı. Bu kodlama onda engellenmişlik hissiyle birlikte tiroit rahatsızlığına, bağışıklık sistemi problemlerine ve cinsel sorunlara da yol açmıştı. Bu kodlamanın, hayatında ne gibi faydaları olduğunu anlayıp olaya şükrederek helalleşmesini tamamladıktan sonra, engellenmişlik ihtiyacından özgürleşti. Boğaz çakrası dengelenince ifade engeli de ortadan kalktı.  

Bu sistemleri fark ettikçe kendiliğinden kendine giden yolun içerisinde kendinizle buluşmaya kendiniz olmaya ve kendi üzerinize dışarıdan yapışanları da temizledikçe güzelliklerinizle hayatınıza güzellik tohumlarını ekebilecek yepyeni güzellik yaratımları yapabilecek sizin için belki mucize gibi görünen bir sürü güzel hallere tanıklık edecek şahitlik edeceksiniz.  

Aslolan muhabbettir ve bu muhabbetin içinde ifadelerinizi doğru şekilde nasıl kullanacağınızın bilgisi çok önemlidir. Duygularımızın ve duygu izlerimizin hayatın içerisindeki barkodlarının yeniden düzenlenmesi karşılaşacağımız yeni duygu yaratımları açısından çok önemlidir. Düşüncelerimizin ne olduğunu nasıl bir sistemle çalıştığını kavradığımızda düşüncelerimize neden nasıl önem vermemiz gerektiğini anlamamız bu sebeple çok önemlidir. Yaratım gücünün ne kadar da etkili olduğunu bütün bu sistemin aynı bir toprağın içindeki herhangi bir canlının yaratımıyla birebir aynı olduğunu gördüğümüzde doğanın parçası olduğumuzun şuuruna varınca, yaratımlarımızı güzellikten yana hayatımıza tat verebilmek üzere lezzet verebilmek üzere gerek maddede bedende dünyada gerekse ruhsal ve manevi alemimizin içerisinde güzellikleri kendimize çağıracağız.

Güzel konuşacağız tatlı konuşacağız ve tatlılıklarla yaratıp tatlı bir hayatı kendimize davet edeceğiz. Göreceğiz ki her türlü sistemin başı tam da bulunduğumuz yer, hal ve zaman… İşte o zamanın içinde kendimizde tam da şu an içerisinde buluştukça an içinde yaratmanın yaratımın tam da burada sadece mümkün olabildiğinin farkındalığı ile neye ol diyeceğimizin sorumluluğuyla hayatımızın ve yaratımımızın sorumluluğunu alarak yeniliklere yenilenerek ilerleyeceğiz. 

Instagram

Twitter

YouTube

Facebook

Web

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
10
4
2
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?