Görüş Bildir
Haberler
Uğur Batı Yazio: Yaratıcı Olmak için Ne Yapmak Gerekiyor 2

etiket Uğur Batı Yazio: Yaratıcı Olmak için Ne Yapmak Gerekiyor 2

Prof.Dr.Uğur Batı
30.04.2021 - 09:00 Son Güncelleme: 07.09.2022 - 16:02

“Hiçbir şey, amacı olan bir dehadan daha yaratıcı... daha yıkıcı değildir.”

-Dan Brown, Cehennem

İçeriğin Devamı Aşağıda

YARATICI OLMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİYOR, madde made sıralamıştık ilk yazıda. Şimdi ikinci bölüm:

1. Dördüncü olarak Tersine Yaratıcılık Mühendisliğini kullanabilirsiniz.

Bir kişiye çorap gösterildiğinde, sıradan ayağı ısıtır yanıtını verirken, diğer kişi üst düzey bir yaklaşımla, çorabın bir su filtreleme aracı olarak kullanılabileceği yanıtını vermekte.

Tersine yaratıcılık mühendisliği, literatürde ünlü bir Japon otomotiv firmasının ortaya çıkış öyküsünün çıktısıdır aslında. “Bütünü al, tersten oku, parçala, öğelerine ayır”. Bunu defalarca yap. Daha sonra senin olur. Muhteşem  bağlantılarla beynin bunu yapar.

Mesela Netflix’in harika dizilerinden birini alın ve onu cümlelerine ayırın! Evet aynen öyle. Dizilerdeki kahramanları, onların özelliklerini ayrı not et. Dizideki olay örgüsünü not et. Sanat yönetimi tarafında dizideki ilgini çeken her detayı not et. Entrikaları not et. Olayları not et. Sonra bunu pek çok dizi için yap ve zaman zaman bu notları oku. İşte beyniniz bunları zaman içinde intihal olmayan bir yöntemle karıştıracak ve bir araya getirecektir.  Bunun sonucunun bir “yaratıcılık sıçraması” olması muhtemeldir. 

'En hızlı öğrenme yöntemi taklit etmektir' diyen karmaşık bir insan öğrenme kısmını da devreye soktuğumuz bir sistemdir. İnsan beyni çok boyutlu öğrenir, çok boyutlu olmalıyız. “deneyim” sunmalıyız. Örüntülerin farkına varmalıyız. İnsanların cinsiyetlerini anında değiştirebildiklerini veya bulutların ipi olduğunu hayal edecek duruma geleceksiniz. Size biri çikolata dediğinde onu anlatmak yerine çikolatanın tadını çizmeyi düşüneceksiniz. İşte yaratıcılık budur!

2. Beşinci olarak İşbirliği/Bağlantılı Zihin Geliştirmeliyiz

Çünkü Matt Lieberman'a göre insanın evrimsel olarak gücü sosyalleşmeden kaynaklanıyordu. Ve bu yaratıcılığı getiriyordu. İnsanın binlerce yıldır, besin zincirinin en üstünde olması da bu nedenleydi. İnsan bu ihtiyacını giderdiğinde diğer tüm ihtiyaçlar “zaten” karşılanabilir durumda oluyordu.

Varoluş birbirine bağlı olmaktır; 

her şey birbirine bağlıdır, hepsi birdir. 

En çok da zihin…

Analog düşünce, Sanayi Devrimi sonrası bir olguydu. Sanayi devrimi yüksek düzeyde uzmanlaşma talep ediyordu. Bu yüzden zihinler bağımsız çalışabiliyordu. Birbirinden ayrı. Tek tek...

Network (ağ) düşüncesi, ise bugünün bir zihnidir. Bu olmazsa yaratıcılık, inovasyon, değişim ve gelişim mümkün olmuyor.

Gelişim psikolojisi de bunu öneriyor. Birlikte gelişin, birlikte öğrenin, birbirinizden faydalanarak birlikte yaratıcılık geliştirin. Bunun için Değerli kişilerle birlikte olun. Etrafınızı temizleyin. İnsan detoksu yapın.  ABD’li yönetim danışmanı Jim Rohn’un söylediği gibi: Hepiniz beraber olduğunuz 5 kişinin toplamı kadarsınız!

Bunu Unutma: “Katılımcı sevgi anlayışından söz edelim. Yale Üniversitesi’nden John Bargh, aklın ikinci düzleminin, davranışları ne şekilde kontrol altına aldığını çalışıyordu. Bargh, algıların ne şekilde beyne girip, davranışları etkisi altına aldıklarını göstermek için San Francisco’da bekleyen yolculardan bazılarının yaptığı deneye katılmalarını sağladı. Bu insanların bir kısmına en iyi gençlik arkadaşı, diğer yarısına ise samimi olmadıkları iş arkadaşları soruldu. Aslında burada amaç denekleri manipüle etmekti. Bunlardan yakın arkadaşları hatırlatılanlar, araştırmanın ikinci fazına katılmayı kabul ederken, diğerleri reddetmişlerdi. Buradan şu anlaşıldı: Yakınlarını, yani sevdiklerini düşünmek insanları daha işbirlikçi, daha katılımcı yapmıştı.”

3. Altıncı olarak uyumsuz beynini geliştirmelisin

Yaratıcılık için uyumsuz olmalısınız!

Yazında  “Incompatible theory” olarak bilinen “uyumsuzluk teorisi”ni maddeleyim. Başlangıçla unutmayın; dünyayı uyumsuzlar kurtaracak! Uyumsuz; verileni alan, yapılanı yapan, git dendiğinde giden, gel dendiğinde gelen değildir. Uyumsuz; doğduklarından beri kafalarına sokulan kuralların dışına çıkma cesareti gösterendir. Uyumsuz; alışmayandır. Uyumsuz; olumsuzluklara yenilmeyen, pes etmeyendir. Uyumsuz; bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın demeyendir.

4. Bir başka yaratıcılık prensibi ise kaostur.

Evet, kaos dediğimiz belirsizlik süreçleri aslında evrenin anayasasıdır ve insanlar kaotik biçimde öğrenir. Öğreneceğiniz şeyi seçemezsiniz, birçok bilgiyi alır toplarsınız, bunların arasından öğreneceklerinizi ayrıştırırsınız.

Yaratıcılığı kaos teorisi prensipleri ile geliştirebiliriz. Yani, düzensiz gelen bilgiler veya sinyallerin beyinde yeniden, kendiliğinden düzene girmesiyle yaratıcılık ortaya çıkıyor. Önemsiz sandığımız birçok şey bilinçsizce aklımızı karıştırıyor ve belki de ilerideki başarılarımızın temellerini atıyor. 

Yaratıcı kaos” tabirinde, çağrışımları biri diğerine zıt iki kelime var: Kaos, ilk bakışta düzensizliği, kaotik bir durumu ifade eder, “Yaratıcı” ise olumlu çağrışımlara sahip, düzene sokucu, inşa edici, var edici bir anlamı var. İki karşıt ayrı şeyler, fakat bir araya getirmişler. 

Ayrıştır, yabancılaştır, çatıştır, sonra yap!

Bu, beynin örüntüsel öğrenme prensibine uygundur. Bu durumlarda beynin cayır cayır yeni hücre oluşturduğunu görebiliriz. Bunun haricinde gerçek bir yaratıcılık için tabiki risk almalısınız, cesur olmalısınız, irade sahibi olmalısınız, fırsatları görmelisiniz. Ama en önemlisini en sona sakladık:

5. Sayacağımız son yaratıcılık prensibi ise tutku, ilham ve aşktır.

Yani gelelim işin asıl sırrına... Amerikan Psikoloji Derneği diyor ki yaratıcı insanın gücü; tutkudan, umuttan, aşktan geliyor. Eğer işin kendisine adayamıyorsanız kendinizi benim gibi yapın. Onu adayacak birilerini bulun. Ben yaptığım her şeyi altı yaşında kızım Elvin için yapıyorum o doğduğundan beri. Sadece gurur duyduğu bir babası olsun diye. Daha yakınlarda öğretmenine “Benim babam Uğur Batı. Her şeyi yapabilirim öğretmenim” demiş.  Bu işte benim kariyer zirvem. Daha önemli hiçbir cümle duymadım bu ana kadar! Ancak tutkulu insan öğrenir, tutkulu insan yaratıcı olur, bir insan tutkuyla bir şeye bağlanırsa devam edebilir. 

Danışmanlığını yaptığım şirketlerde sadece bir soru sorarım: Tutkuyla yaptığınız bir şey var mı? Herhangi bir şey? Fotoğraf çekmek, bisiklete binmek ya da resim yapmak... Fark etmez! Tutkusu olmayan insan yarı ölüdür ve insanlar tutkularıyla yaratıcılıkta sıçrayabilir.

Bunu unutma: “Yuval Noah Harari, Hayvanlardan Tanrılara kitabında şöyle diyor: Ah yaratıcı beyin, vah tasarımcı beyin! Dört milyar yıl sonra bugün insanoğlu her zamankinden daha güçlü fakat bu güçle ne yapacağımızı bilmiyoruz. Harari soruyor: Ne istediğini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrılardan daha tehlikeli bir şey olabilir mi? Çünkü ona göre, sadece dünyayı değil kendimizi ve diğer canlıları tasarlama becerisi de kazandık. Peki bu bizi nereye götürür, bizi neye dönüştürür?”

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
4
2
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın