Görüş Bildir
Haberler
Herkes Bunu Konuşuyor: Tarhan Erdem'den HDP ve AKP Yorumu

Herkes Bunu Konuşuyor: Tarhan Erdem'den HDP ve AKP Yorumu

FreiGeist
20.04.2015 - 09:52 Son Güncelleme: 20.04.2015 - 12:39
İçeriğin Devamı Aşağıda

HDP barajı geçecek mi? Seçmenin Ak Parti’ye bakışı nasıl? 8 Haziran sabahı Türkiye nasıl bir sabaha uyanacak? 

Konda Araştırma şirketinin yönetim kurulu başkanı Tarhan Erdem 7 Haziran’daki seçimlere ilişkin bidebunuizle.com’dan Mehmet Güç’e konuştu.

Ak Parti Değerlendirmesi

2010 yılına kadar başlangıçta söylediğini destekleyen ve onları gerçekleştirmek isteyen bir yolda yürüdü. 2010 yılından sonrada çok farklı, Türkiye’de çok alışılmış, iktidarını bırakmak istemeyen bir parti havasıyla ifade özgürlüğü demokraside gerilemeler başladı maalesef. Benim yorumlayabildiğim Ak Partinin 2010’dan sonra kendisine çok haksızlık ettiğidir. Ak Parti eğer söylediğimi yapabilmiş olsaydı bugün 330 falan sözkonusu değildi hepsini geçmişti. Çok ileri bir noktadaydı. Ama bugün çok ciddi bir ders verilmek üzeredir Ak Parti’ye.

Neden bu değişiklik?

İktidarını bırakmak istemiyor. Türkiye'de 1908 meşrutiyetinden sonra, bir meclise dayalı ilk hükümet denebilir buna, halk değişim istiyor, heyecanlı, ama maalesef İttihat ve Terakki iki yıl sonra Türkiye’yi kendilerinin aldıkları dönemden daha bir korkunç hükümet terörü yapan bir duruma getirdiler. Harpler nedeniyle gördüler ki iktidarı seçimle devam ettiremeyecekler, başka bir yol buldular. Maalesef meşrutiyetten sonraki bütün iktidarlarda iktidarlarını muhafaza etmek için benzer bazı tedbirler almıştır.

2012’den itibaren Türkiye bir siyasi tıkanıklığa girdi ve bunun şimdiki idarecilerin umdukları tasarladıkları gibi bitmeyeceğinden eminim, bu hepimiz için çok ağır bir durumdur. Düşününüz ki, 12 sene bir memleketi idare etmiş, milli gelirini çok iyi halletmiş, ekonomisini pek çok olaya karşı büyütmeye devam etmiş, fiziki ve demokratik olarak çok iyi şeyler başlatmış bir siyasi partinin bu hale gelmesi, yalnız kendileri için değil hepimizin de kusuru olan bir şeydi. Biz bunu beceremiyoruz, demokrasiyi ve o hale geliyoruz.

Bu hale gelmemizin nedeni netice itibariyle üç beş kişinin iktidarını muhafaza etme endişesidir.

Neden iktidarlar bu hale geliyor?

Önemli olan ilk geldiklerinde iyi idare ediyorlar, sonraki dönemlerde çok farklı nedenlerle yollarını şaşırıyorlar. Şu mu oldu bu mu oldu değil, mesele çok basit. Ben o adam değilim, ben verdiğim sözü tutarım, üç dönem kuralını muhafaza edeceğim dedi, dedi ama sanıyorum ki sonradan biz ne yaptık da dedi. Bu kuralı muhafaza etmek demek milletvekilliğinden ve dolayısı ile başbakanlıktan ayrılmak demektir. Ne yapacak o zaman, 2011 seçimleri geliyor, 2015’de milletvekilliği bitecek. 2015’te iktidarını muhafaza etmek için birşey düşünmek lazım. İki şey yapabilirdi; üçüncü dönemi kaldırırdı kural olarak ve çok da yanlış bir kural bana göre ya da Cumhurbaşkanı olabilirdi, o ikincisini seçti. İşte delikanlıklık psikolojisi ile üç dönem kuralını değiştirmemeye karar verdi, sonra bütün hareketleri, kararları, düşünceleri 2015 sonrası iktidarı nasıl muhafaza edeceğine yöneliktir.

Bütün hesaplar köşk için mi yapıldı o tarihten sonra?

Her gün sabah kalktığında ne olacak bu 2015 diye düşünüyordu artık. O kendi psikolojisini esir aldı. Bizim için hepimiz için hüsran. Kendisi için ne olduğunu bilemiyorum. Ben rahatsız oluyorum bu konudan. Çok önemli bir siyaset adamı olmak üzereyken kendi kararının neticesinde bu hale gelmiş bir insandan bahsediyoruz. Onun için kendisine yazık, kendisine karşı diye söylüyorum. Çok acı bir şey.

Seçim sonucu ne olacak?

2015 seçiminde önemli bir krize gidiyor Türkiye. İktidar çoğunluğunu almış olsalar dahi az bir ekseriyetle alacaklar. 276, 290, 300 de olsa aynı şey. Düşününüz ki yüce divan oylamasında en az 45 fire vardı. Bu demek ki gelecek aritmetik zor bir aritmetiktir. Onun için her türlü şeyi yapabilir diyor arkadaşlar. Ama ben aynı kanaatte değilim, sonuçta Türkiye bir kanun devletidir.

Ağrı da bu bağlamda mı değerlendirilmeli?

Ağrı'daki olay basit bir olay değil, yapılmaması gereken bir şeydi. Bu her yıl yapılan bir hareket orada, gidip onlarla ilgili, aileleriyle buluşmması, bunu orada oturan herkes biliyor, siz oraya onbeş tim gönderiyorsunuz asker, jandarma, niçin, efendim? Oraya gelirlerde şunları yaparlar diye. Geçen sene yaptılar mı? Dolayısıyla bu hani eskiden böyleydi şimdi niçin böyle sorusuna yanıt da veriyor, yanıt net, iktidarını muhafaza etmek istiyor…

Bana göre sayın Erdoğan yüzde 52 oy aldığı zamanki kamuoyu değerlendirmesinin dışına çıkmıştır: Yani kendisi değil değerlendirmeyi yapanlar bir hüküm vermişlerdir. Bu hüküm kendisini ve arkadaşlarının iktidardan düşürmek değil, iktidarlarına çok önemli bir ders vermektir. Bana göre, bunu siz dersiniz ki 300 idare eder, ben derim ki 310 idare eder, arkadaşınız derki 280 idare eder ama seçim akşamı hepimiz göreceğiz ki toplum Ak Partiye önemli bir uyarda bulunacak, bu görülecek.

Bu düşüş ne zaman başladı?

Bana göre geçtiğimiz kasım ayında bu karar verilmişti. O karar nedir; HDP. Halk ne yapacak, bu kararı bir partiye oy vererek gösterecek, mesaj taşıyıcı oy verilen bir parti olacak. O parti hangi parti olacak? Halk şunu gördü, CHP veya MHP’nin oyunu yüzde iki üç arttırarak bu dersi veremez, ama HDP’yi barajı geçirirse 50 milletvekili farkeder ve barajı geçirmek için de dört puan kafidir. Bunu halk gördü ve Kasım Aralık ayında bu karar verildi, karar verilmiştir, karar temyiz edilmiştir ve her birinin bir safhası vardır.

Araştırmalara bakarak mı veriyorsunuz bu bilgiyi?

Siyasi olarak bakıyorum ve şuradan yola çıkıyorum, 10 Ağustosta halk yüzde 52 verdi. Bir iki ay bakayım dedi, baktı. Adamda herhangi bir değişiklik olmadı. Sen Cumhurbaşkanısın artık, bütün insanları aynı şekilde değerlendirmek zorundasın, hatalı görsen bile onları itham etmeden uyarması lazımken taraf oldu. Bu çok bariz bence. Halkın tamamı tabi aynı düşünmüyor ama, zaten öyle düşünmediği için yüzde 4’ü kafi gördüğü bir karar verdi. Eğer Erdoğan ve Davutoğlu, Ak Parti teşkilatı, bizler onlar söylemine devam ederlerse bizim bütün bu düşüncelerimiz daha da yanlış olur, daha da büyük kayıplar olabilir.

Her gün konuşuyor ama Cumhurbaşkanı, bu durumu o göremiyor mu?

Her gün konuşuyor, bunların olumlu etkisi yok.Yani siz cumhurbaşkanı olmuşsunuz, biz onlar diye başlarsanız konuşmalarınıza bunu halkın kabul etmesi mümkün değil, olamaz böyle bir şey. 1954 seçimlerinden beri bu hikayelerin içinde yaşadım doğru çıktı. Halk genel bir karar verir ve o kararını uygular, ben konuştum, onlar bana destek olacak diye bir şey yok.

Türkiye’deki insanlar kararlarını sanki bir tek insan karar veriyormuş gibi verir. Zaten Pazar sabahı bir makul adam gelseydi Türkiye’yi inceleseydi, gerçekten vatanını seven bir insan, ne karar verecektiyse o kararı 53 milyon insanın vereceğini göreceğiz. 1953ten beri söylüyorum, halk doğru karar verir, sizin gibi düşünmeyebilir ama bakarsınız ki adamlar doğru karar verdi, ne yapsaydı dersiniz.

HDP’nin barajı geçmesi kendi başarısı olmayacak mı?

HDP bence barajı geçecek ama burada HDP seçilmeyecek, Ak Parti cezalandırılacak. Çünkü bunun başka yolu yok. Diyelim ki size verecek olsaydı oyu, siz o mesajı tam olarak taşıyabilecek miydiniz , taşıyamazdınız. Bu mesajı vermenin en kolay yolu. Halkın öyle bir kararı olabilirdi ki bir iki müessese yıkılabilirdi, o olmayacak. Derli toplu bir karar verecek ve Türkiye rahatlayacak göreceğiz.

Halkın elinin ayarı kaçar mı?

Olabilir ama koalisyona kadar gideceğini sanmıyorum, son günlerde biraz toparlanmış görünüyor, eğer o ilk günlerdeki gibi biz onlar diye başlayan cümleleri sıralarsa bu da olabilir. En çok etkinin oradan olduğunu düşünüyorum.

Kaynak: Birdebunuizle

Kaynak: http://www.bidebunuizle.com/tarhan-er...
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0