Bilim Tarihine Geçecek Buluş: Nedir Bu Süper İletken?
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) bünyesinde, süperiletkenler üzerine yapılan araştırmalar sonucunda maddenin yeni bir fazı keşfedildi. Yeni keşif sayesinde madde, süperiletkenler gibi enerjiyi herhangi bir direniş göstermeden iletebilme özelliği kazanıyor. Keşifte bulunan ekip Strontium-İridium Oxide (Sr2IrO4) içerisinde buldukları maddenin yeni fazı hakkındaki araştırma sonuçlarını Nature Physics adlı derginin Kasım sayısında paylaştı. Araştırmanın önümüzdeki yıllarda teknoloji bağlamında heyecan verici gelişmelerin önünü açarak insanlığı yeni bir evreye taşıyabileceği tahmin ediliyor.
Yapılan bu yeni keşfin ne anlama geldiğini kavrayabilmek için öncelikle süperiletken olgusunu anlamak gerekiyor. Süperiletken, elektrik akımını sıfır direnç ile enerji kaybına uğratmadan iletebilen maddeye verilen isim. Kısa bir süre öncesine kadar maddenin süperiletken özelliği kazanması için -273 °C ya da ''yüksek ısı'' diye tanımlanan -173 °C ,-279.4 °F gibi oldukca düşük sıcaklıklar maruz bırakılması gerektiği düşünülüyordu. 'Mutlak sıfır' olarak tanımlanan 0 K/ -273 °C'ye kadar soğutulan madde kazandığı diamanyetik yapı nedeniyle karşılaştığı her manyetik alanı itmeye başlıyor. Bu duruma Meissner Effect adı veriliyor.
Bir örnek vermek gerekirse, sıvı nitrojen içerisinde bekletilerek süper iletken haline getirilen bir madde elektrik iletimine karşı tüm direncini yitirir. Madde mıknatıs bir yüzey üzerine bırakıldığında sıvı nitrojenin yardımıyla artan ve dirence maruz kalmayan manyetik elektrik akımı ve diamanyetik özellik sayesinde obje havada asılı kalacağı bir duruma geçer. Sıvı nitrojen soğukluğunu koruduğu müddet bu havada asılı kalma durumu devamlılığını korur. Bu sayede raylarla sürtünmeden, havada ilerleyen Maglev Trenlerine benzer süper hızlı trenler ya da uçan otomobiller üretmek mümkün hale gelebilecek olsa da, şimdiye kadar sıvı nitrojenin masrafı nedeniyle bu tip projeler bir türlü yaygınlaşarak uygulamaya geçilemiyordu.
Bilgisayarlarda ısınma problemi
Droneler ile insan taşınabilir
Cep telefonlarımız ve bilgisayarlarımız gibi, sık aralıklar ile şarj edilmesi gereken elektronik aletlerin ötesinde, pil ağırlığı nedeniyle kısıtlı sürelerde kullanılabilen Drone teknolojisi de büyük ölçüde değişerek atağa geçebilir. Bilindiği üzere yaygın şekilde Drone olarak bilinen Tricopter, Quadcopter ve Hexacopter ile varyasyonları olan teknolojilerin önündeki en büyük engel, kaldırabilecekleri maksimum ağırlığa göre dizayn edilen pillerin kısa süreli enerji sağlayabilecek nitelikte olmalarıydı. Yeni keşif sayesinde daha küçük pillerin daha uzun süreli ve yüksek enerji oranında işlev kazanmaları, Drone teknolojisini kolaylıkla bir insan taşıma aracına dönüşmelerinin önünü açabilecek nitelikte. Yakın zamanda bir yerden başka bir yere kişisel Drone'ları ile uçarak seyahat eden insanlar görecek olursanız sakın şaşırmayın.
Uçan kaykay
Bu keşfin aynı zamanda uçan kaykay teknolojisinin de önünü büyük ölçüde açabileceğini de söylemeliyiz. Geçtiğimiz yıllarda yukarıda anlattığımız örneğe benzer şekilde çalışan ve Sıvı Nitrojen yardımı ile süperiletkenlik kazanarak manyetik bir ortamda havada asılı kalabilen ve insan ağırlığını taşıyabilen bir kaykay modeli geliştirildiyse de, Sıvı Nitrojenin handikapları bu tip bir teknolojinin yaygınlaşmasının önündeki en büyük engeldi. O halde artık bu tip bir teknolojinin ilerleyen yıllarda Sıvı Nitrojene bağımlı kalmadan çalışabilmesi ve yaygınlaşabilmesinin önünde bir engel kalmayacağını da düşünebiliriz.
Yukarıda anlattıklarımız bizim aklımıza gelen olabilecek ilk örnekler. Önümüzdeki yıllarda insanlığı teknoloji tabanlı büyük ve heyecan verici değişikliklerin beklediğini söylersek abartmış olmayız.