Kurban Bayramı Arkasında Yatan Gerçekler
Kurban Bayramı'nın Arkasında Yatan Gerçekler
Herkese merhaba,
Kurban Bayramı adım adım yaklaşırken, önümüzdeki aylarda açtığımız
tüm kanallarda göreceğimiz ve ne yazık ki psikopatlık derecesinde bir
vahşete sebep olacak olan, YANLIŞ ANLAŞILAN ve YANLIŞ YAPILAN kurban verme
olayının arkasındaki gerçekleri gelin birlikte bulalım.
Nedense yıllardır İslam’ın ve imanın temel şartlarından biriymiş
gibi gösterilen kurban kesme olayının gerçekleri pekte Müslümanların bildiği
şekilde değildir, aslında kurban verme İslamla gelen bir olay bile değildir
insanlık tarihi kadar eski bir adettir. Madem öyle anlama kolaylığı açısından
konumuzu her zamanki gibi kategorize edelim.
1- Tarihte Kurban
2- Kurban verme Gerçeği
- Konuya girmeden önce bir not; Kurban kelimesi Arapça ‘da Allah'a
yakınlaştıran eylem anlamına gelmektedir, yazıyı okurken bu kelime anlamı hep
aklınızda olsun.
1- Tarihte Kurban
Kurban verme olayını deminde yazdığım gibi insanlık tarihi kadar
eskidir, bunu da laf olsun diye demiyorum gerçekten yazılı bir metinde yer alan
ulaşabildiğimiz en eski kurban verme olayı Hz. Adem’in oğulları Habil ve kabil
tarafından yapılmıştır, onu takip eden insanlık tarihi boyunca şekilden şekle
girmiş, kimileri bakire kızları kesmiş, kimileri o sezon ki hasatlarını
tanrılar sinirlenmesin diye sunaklara dökmüş, kimileri ise Kâbe’de putların
önünde hayvanları boğazlayıp cesetlerini Kâbe’nin etrafına atmışlardır (İslam
öncesi putperest Mekke)
Kurban verme kavramı insanoğlunun tanrısına bir tapınma, af
dileme, yada sadece şükranlarını sunma göstergesi olarak çağlar boyunca
hayatımızda sabit bir şekilde kalmıştır ve ne gariptir binlerce yıl boyunca bir
Allah'ın kulu da çıkıp, ya arkadaş babadan oğula aktara aktara ne yaptığımızı,
neden yaptığımızı bilemez olduk bu işin aslı astarı nedir? neden elimize
geçirdiğimizin boğazını kesiyoruz dememiş galiba (diyene de kesin mahalle
baskısı yapılmış yada kurban edilmiştir). Bu sebeptendir toplumun geneline
hangi ülkede olursa olsun kurban verme nedir dediğinizde akıllara gelen ilk
eylem kan akıtmaktır.
Halbuki kan akıtma ritüeli aslında pagan inancının bir yansıması
olarak binlerce yıldır insanların kültürlerine etki etmiş (semavi dinlere
mensup kültürlerde dahil) bir olaydır. Hele ki bunun en yozlaşmış
halleri olan insan kurban etmek, kurban edilen canlının kanını içmek ya da vücuduna ya
da belirli eşyalara sürmek dinimiz tarafından yasaklanmış olan büyü
öğretilerinde bulunan ritüellerdir.
Aşağıda o dönem hasatları iyi geçsin ya da belalar gitsin diye
insan kurban etmekle meşhur aztek medeniyetindeki ayinle ilgili bir resim...
Tarihte insan kurban verme olayı Hz. İbrahim döneminde son
bulur, hepimizin bildiği hikâyede Hz. İbrahim oğlunu kurban edecekken bir vahiy
alır ve kendisine kurbanlık bir fidye verilerek bunun bir sınav olduğu ve
kendisinin bu sınavı geçtiği söylenir (gökten koyun kuzu filan inmemiştir yani
al oğlun yerine bunu kes boşa gitmesin tarzında). Sembolik kavramlar anlaşıldığında
Hz.İbrahîmin hikayesi netlik kazanır; Allah Hz.İbrahîme yıllardır hasretini
çektiği bir evladı geç yaşına rağmen nasip eder, fakat bir insan için mal mülk,
evlat vs. gibi her şey dünyevi bağlardır ve kişi hakikate kavuşmak için bütün
bunlardan vazgeçmeye hazır olmalıdır, nasıl ki Hz. Yakup’un bu dersi alması
için Hz. Yusuf ondan uzaklaştırıldıysa, Hz.İbrahîmin de yollunda doğru yürümesi
için evladından vazgeçmeye hazır olması gerekiyordu ve bu sebepten rüyasında
gördüğü bir mesajdan yola çıkarak oğlunu Allah'a kurban etmeye gitti. Bu
teslimiyet üzerine sınavını geçmiş oldu ve kendisine büyük bir kurbanlık fidye
(onu Allah'a yakınlaştıran bir ödül) verildi.
İslam her zaman rasyonelliğe ve mantığa büyük önem vermiştir
(kuranda onlarca ayette gerçekleri anlamak için aklınızı kullanın emri verilir)
şimdi kendimize soralım hangisi daha mantıklı,
- Oğlunu affettim ama sen yine de bir kan akıt diye gökten koyun
indirilmesi mi?
- Bir peygamberin Allah'a yakınlaşması için en büyük dünyevi
bağından vazgeçmeye hazır olması durumunda kendisine verilen ve ona takva
kazandıran bir ödül mü?
Kuran'da kurban olayı kendisini hac vazifesini yapan
kişilere verilen emirlerde gösterir (hac suresi), bu ayetler sadece ama sadece
hac vazifesini yapan kişileri kapsar onun dışında ki dünyanın çeşitleri
yerlerindeki bu vazifeyi yapmayan kişileri kapsamaz. Ayetlerde verilen bilgi
özet olarak şudur; hac vazifesinin sonuna gelen kişi o ümmet için meşru kılınan
kurban vazifesini yerine getirir ve ibadetini Allah'ı anarak tamamlar. Burada
kuran bize koyun kes, 5 kişi danaya gir, kredi çek deve getirt onu kes gibi
şeyler söylemez, düzgün bir çeviri ile yapıldığında; hac vazifesi sonunda
ümmetiniz için meşru kılınan (çığlıklar içinde bağır kendinden geç gibi
durumlar olmasın diye) şekilde, bu bir hediye vermek olur (fakire fukaraya),
oruç tutmak olur, namaz kılmak olur, kötü bir huyundan tövbe ederek vazgeçmek
olur yada gerçekten istenirse bir hayvan kesip etinin fakirlere bağışlanması da
olabilir (sonuçta hepimiz et yemek zorundayız), kısaca kurban kelimesinin
anlamı gerçekleştirecek şekilde kişiyi Allah'a yakınlaştıran bir eylem yaparak
bu ibadet tamamlanabilir. Allah ayetini tamamlarken bu işin esas özünü gayet
güzel biz insanlara aktarmıştır.
'Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat O’na
sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru
yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. Güzel ahlak sahiplerini
müjdele.” (Hacc; 37
2- Kurban verme gerçeği
Olayı toparlayalım, kurban kelimesinin anlamını ve kullanım
biçiminin ne olduğunu gördük, bu şartların sadece hac vazifesini yapan kişiler
için zorunlu tutulduğunu da gördük, görmeyenler için şunu da diyelim, Kuran'da
kurban bayramı bayram namazı gibi hususlar dahi yoktur bunlar tamamen sonradan
ortaya çıkarılmış sosyal olgulardır. Ama toplumsal birlik beraberliği
oluşturacak ve zengin fakir arasındaki paylaşımı arttıracak etkinlikler dinen
yapılması gereken şeyler olduğu için olumsuz bir yanı yoktur. Olumsuz olan tek
şey bu bayramın psikopatlık derecesinde uygulanıp bir kan
banyosuna dönüştürülmesidir ve bunu yapan kişilerin pek çoğunun tek
bildiği şey akıttıkları kanın kutsal olduğunu düşünmeleridir (Müslümanlık değil
putperestlikten kalma bir adet) ondan sonrada olayın doğasına aykırı olarak
giderler 1 ay durmaksızın kavurma yerler. Kâbe de durum daha da içler acısı,
sanki tek şart hayvan kesmekmiş gibi algılayan cahil Müslümanlar (bana göre
gidenlerin %90'i) yüz binlerce hayvanı kesmekle kalmaz bunları
fakirlere vermek yerine orada toprağa gömerler ve sadece kan akıtma ritüelini
gerçekleştirirler yukarıda yazdığımız Allah'ın kelamını zerre anlamadan kendi
kafalarınca iş yaparlar (hac vazifesinde pagan ayini). Peki neden kimse
televizyonlarda çıkıp ta bu işin gerçeğini anlatmıyor neden diyanet müdahale
etmiyor diye soranlara sadece şu bilgiyi vereyim, sadece Türkiye’de kurban
bayramı döneminde oluşan para hacmi 3 milyar TL'den daha fazla, sanırım
sessizliğini koruyan kişilerin neden koruduğunu anlamışsınızdır...
Dinini anlamayan, vazifenin özünü kavramayan, hayvanlara işkence
ederek kurban eden, borca harca girerek bu işi yapan, fakirlere yardımdansa
kendi midesini düşünen milyonlarca sözüm ona Müslümana denecek tek laf şudur;
'Allah derki; Hayvanlar benim sessiz kullarımdır, onlar şimdi
zulme susuyorlar ama ahirette konuşup, haklarını alacaklardır'
Hz. Mevlana
Ümit ediyorum ki bu yazı ve bunun gibi yazılara çok daha
geniş kitlelere ulaşır ve insanlarımız kurban olayının hayvan kesmekten ziyade
kişinin dünyevi bir bağını kesme yada onu yaratıcısına daha da yakınlaştıracak
bir yol seçme eylemi olduğunu anlarlar ve bu doğrultuda hayatlarına çeki düzen
verirler, böylece kurban eylemi (kişiyi Allah'a yakınlaştıran
eylem) tam anlamıyla karşılığını bulmuş olur ve doğru şekilde yapılmış bir
ibadet halini alır, aksi halde günümüzdeki rezil haliyle kurban olayı her
sene binlerce kişinin dinden çıkmasına ve günaha girmesine sebep olmaktadır.
Ayetlerin açıklamalarıyla ilgili daha detaylı bilgileri aşağıdaki
sitelerden bulabilirsiniz.
http://www.ihsaneliacik.com/2012/10/kuranda-kurban-ayetleri-haritasi.html
Yorum Yazın