Görüş Bildir
Haberler
Sıradan Bir Çalışma Gününün Anatomisi.

Sıradan Bir Çalışma Gününün Anatomisi.

Cem Kizik
06.01.2016 - 11:40

Özellikle büyük şehirlerde iş merkezlerinde ya da plazalarda çalışanların sıkça yaşadığı bazen komik, bazen de sinir bozucu durumlar vardır. İşte bu tespitlerden 9 tanesini sizler için derledik.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Sabah sendromu.

Her şey o alışıldık ama nefret ettiğimiz hatta göze alabilsek içten içe parçalamak istediğimiz telefonumuzun ya da saatimizin alarm sesi ile başlar. İlk iş lavabo ! El yüz yıkanıp, yarı kapalı, hafif sızlayan gözlerle dişler  fırçalanırken her gün şu bilindik yalan söylenir: ' Bu akşam erken yatacağım' :)

2. Bilindik kahvaltı : Simit, poğaça, börek...

Sabah erkenden istemeye istemeye kalkılmış, yoğun bir trafikte kendi arabamızla, ya da kalabalık bir toplu taşıma aracında işe gelinmiştir. Genellikle kahvaltı yapılmadığından ofise varmaya az bir süre kala kan şekeri düşmeye başlamıştır hafiften. Başlarda hiç şikayetçi olmadan yenilen sabah aperatifleri, kilo alma ve her gün aynı şeyleri yeme sıkıntıları yüzünden problem teşkil etmeye başlamıştır. Fakat alternatifi de yoktur. Yine uğranır o hemen girişe yakın yerde bulunan unlu mamuller satan dükkana :) Ve yine poğaça, simit ya da börek türevleri alınır.

3. Sevilen kişi olmak.

Hatta iş arkadaşlarımızın arasında masraftan kaçmayan, mutlaka fazladan alıp diğerleri ile paylaşan tipler vardır. Böyle kişiler genelde iş yerindeki konumlarını sağlamlaştırmak ve sevilen kişi olmak adına sık sık bu tarz hareketler yaparak maaşlarından eksiltirler :) Fakat gerçekten de sevilen ve aranılan kişi olurlar.

4. Rehaveti atmak.

Ofisinize girince, dünden yarım kalan bir rapor ya da  acil yetiştirilmesi gereken bir şey yoksa ilk iş bir çay söylenir Hatice Hanım teyzeden ve internette haberler okunarak yağlı börekler mideye indirilir.  Aniden biri gelirse 'bak ben çalışmaya başladım bile' intibasını vermek için ne olur olmaz diye  desktop arka planda bir iki excel dosyasını açık bulundurma olayı ihmal edilmez .

5. Ömür törpüsü toplantılar.

Her gün rutin bir hal alan toplantı saati yaklaştıkça sinirleriniz gerilir. O bitmek bilmeyen toplantılarda en çok müdür konuşur. Aylardır kullandığınız parfümün kokusunu nasıl artık almıyorsanız, müdürünüzün ses tonuna da alıştığınızdan bir süre sonra duymamaya başlarsınız. Toplantı uzadıkça anlamsızlaşır, amacından sapar. İşte o an içten içe yapmayı düşündüğünüz iki şey vardır. Bunun hangisi olacağı o an ki ruh halinize göre değişir. Birincisi; 'Akşam olsa da eve gitsem '  diğeri ise kalkıp 'yeter artık' diye bağırıp elinizdeki kağıtları masaya vurmaktır.

Not : İkincisini yapan babayiğide pek rastlanmamıştır :)

İçeriğin Devamı Aşağıda

6. Marjinal tipler :)

Çalışma ortamınızda, ofisteki kahveyi beğenmeyip mutlaka kendi kahvesini kendisi getiren karakterlerden mevcuttur. Bunun bir ileri safhası ise öğle yemeğini hiç üşenmeden her gün evden getiren arkadaşlardır. Bu arkadaşlar ömrümüzün ileri safhalarında en az 2-3 ev sahibi olarak karşımıza çıkacak fakat sizin için iş işten geçmiş olacaktır.

7. Ah o uyku...

Belki de dünyanın en tatlı kestirmeleridir öğlen yemeğinden sonra bastıran o uyku :) Uyumamak için çok dirensekte, gidip yüzümüzü yıkasak bile genelde o kazanır. Bu sebepten dolayıdır ki öğle yemeğinde yoğurt ve türevlerini tercih etmemek için direnç göstermeye çalışan arkadaşlarla doludur ofis.'Yok abi ben yoğurt almayayım, uyku yapar şimdi' cümlesi sık sık ağızlardan dökülür.

8. Bitmeyen ofis dedikoduları.

Öğleden sonraları özellikle de Cuma günleri ise günün temposunu bir nebze de olsa hafifletmek için verilen aralarda kahve eşliğinde iş kritikleri yapılır. Aslında bu 'dedikodu' kelimesinin iş hayatındaki karşılığıdır. Şirkette dönen son dedikodular, kim ne yapmış, kim kimin ayağına basmış hep bu kahve molalarında konuşulur.

9. ve o an.

Ve beklenen an gelmiş mesai bitmiştir. Sanki bir daha ofise hiç dönülmeyecekmiş hissini edinmiş rahatlıkla ofisten çıkılır.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın