Kafka'nın Milena'sı

Sadece Franz Kafka'nın sevgilisi olarak bilinir. Ancak bunun ötesinde önemli bir kişiliktir Milena. Yaşadığı dönemin özgürlükçü hareketi içerisinde çok önemli ve cesaret isteyen faaliyetlerde bulunmuştur. Bir burjuva çocuğu olarak Prag'da doğmuştur. Ancak doğuştan mensup olduğu bu sınıfın tüm ayrıcalığını elinin tersiyle itmiş, o seçkinler sınıfına, babası da dahil olmak üzere savaş vermiştir. İşçi sınıfını, emekçi kesimi desteklemiştir. Bir yahudiye aşık olduğu için babası tarafından kliniğe kapatılır. Zor günler geçirir. Klinikte bir yıl kalır ve çıktığında ise geriye karamsar ve diplerde bir ruha sahip olarak bulur kendini. Yaşamını kazanmak için çeviriler yapmaya başlar. İşte bu sırada Kafka ile tanışır. Kafka'nın çevirilerini yaparken ona içten içe bağlanmış. Kafka'nın Milena'ya ilk mektubu çevirilerindeki içtenlik ve ustalık için bir teşekkür mahiyetindedir. Daha sonrasında uzun bir süre başlayacak olan bu mektuplaşmanın ilk adımı budur. Sonrasında tutkulu bir aşka dönüşmüştür bu bağlılık. Birbirlerine duydukları arzu zihinsel ve duygusal bir yoğunluk olarak yaşanmıştır. Bir ara Kafka ile Milena bir araya gelip uzunca bir süre baş başa kalma fırsatları olsa da birbirlerine dokunmaya cesaret edememişlerdir. Kafka ile olan aşkının yanı sıra siyasal tavrı ve politik duruşu ile yaşadığı dönemin en marjinal isimlerinden olmuştur. İllegal çıkardıkları gazeteler ve sosyalistlerle yaptığı görüşmeler onun aran listesinin başlarında olmasına sebep olmuştur. Yaptığı her eylemden büyük bir ustalıkla kurtulmayı başaran Milena bir gün gestapo tarafından yakalanır. Nazi kampına alınan Milena asaleti ve duruşundaki dirayet sebebiyle hep farklı bir yerlerde kalmayı başarmıştır. Ancak kampın çok kötü koşullarına dayanamayarak böbrek yetmezliğinden ölür.