Görüş Bildir
Haberler
İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü 3. Psikoloji Günleri 'Travma'

İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü 3. Psikoloji Günleri 'Travma'

Ticaret Psikoloji Kulübü
01.03.2015 - 20:55 Son Güncelleme: 02.03.2015 - 00:57

İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü'nün bu yıl

üçüncüsünü düzenlediği ''Psikoloji Günleri'', 20-21 Şubat 2015 tarihlerinde

üniversitemizin Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleşti. 3.Psikoloji Günleri'ne

alanında uzman 12 konuşmacı ve 500'e yakın misafir katıldı. Teması ''travma''

olan bu Psikoloji Günleri'nde uzman konuşmacılarla ülkemizde yaşanan son

gelişmeleri tartışma fırsatı elde edildi. Türk Psikologlar Derneği'nin Soma'da

çalışan ekibinden isimlerle Soma faciasının konuşulduğu panel, en ilgiyle

dinlenen ve belki de doğru bilinen yanlış şeylerin öğrenilerek en çok şaşırılan

oturumlardan biri oldu. Yine geçtiğimiz günlerde haberini aldığımız ve bizleri

büyük bir kedere boğan Özgecan Aslan da iki gün boyunca konuşulan konular

arasındaydı. Bu 3. Psikoloji Günleri de, Özgecan Aslan'a ve katledilmiş bütün

kadınlara,artık kadına şiddetin ve seksist söylemin hakim olmadığı bir dünyada

yaşamak temennisiyle ithaf edildi.

Bu yazıyı, İstanbul Ticaret Üniversitesi Psikoloji Kulübü Yönetim Kurulu

Üyeleri, her bir oturumdan akıllarında kalanları kendi yorumlarını da katarak

sizlerle paylaşmak için hazırladılar.

İçeriğin Devamı Aşağıda

AHMET TAMER AKER- Travma Afet Kavramını ve Sonuçlarını, Türkiye'nin Travma Afet Deneyimi Işığında Anlamak

AHMET TAMER AKER- Travma Afet Kavramını ve Sonuçlarını, Türkiye'nin Travma Afet Deneyimi Işığında Anlamak

Aylardır

beklediğimiz,kılı kırk yararak çalıştığımız ve düzenlediğimiz 3.Psikoloji

Günleri, Prof.Dr.Ahmet Tamer Aker’in ‘Travma-afet kavramını ve sonuçlarını,

Türkiye’nin Travma Afet Deneyimi Işığında Anlamak’ başlıklı konuşmasıyla

başladı.Üniversitemizin konferans salonu,balkon kısmı da dahil olmak üzere

tamamen doldu,hatta misafirlerimiz merdivenlere oturmak zorunda kaldı .Bu durum

merdivenlere oturan misafirlerimiz için üzülmemize sebep olsa da salonun

dolması kulübümüz için ayrı bir gurur kaynağı oldu.

Lisans Eğitimini 1991

yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde tamamlayan Aker, Bakırköy Ruh ve

Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde psikiyatri uzmanlık

eğitimine başlamıştır ve 1996 yılında psikiyatri uzmanı ünvanını, 2000 yılında

ise psikiyatri doçenti ünvanını almıştır. 

2003-2006 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri

Enstitüsü Halk Sağlığı Yüksek Lisans Programı’nı tamamlamıştır. 2006 yılında

psikiyatri profesörü ünvanını almış ve aynı üniversitede Psikiyatri Ana Bilim

Dalı Başkanlığı ile Kocaeli Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Psikiyatri

AD Ruhsal Travma Yüksek Lisans Programı’nın yöneticiliğini yapmıştır. Ayrıca

Türkiye Psikiyatri Derneği ve Afetlerde Psiko sosyal Hizmetler Birliğinin

kurucu üyesidir. Halen Kocaeli Üniversitesi’nde Psikiyatri Bölümü Öğretim Üyesi

olarak görev yapmaktadır.

Sayın Aker, ilk oturum

olması sebebiyle bizlere travma hakkında genel bilgilendirme yaparak

başladı.Ardından afet kavramı ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapan

Aker,afeti oluşum şekillerine göre ayırarak bizleri bilgilendirdi.Coğrafyamızın

yaşadığı afetleri ve o afetlerin yol açtığı travmaları anlatan Tamer

Aker,özellikle Marmara ve Van depremleri üzerinde durdu.Afet konusunda

tecrübesiz olduğumuzu aktaran Aker,yaşadığımz büyük afetlerden sonra az da olsa

acemiliğimizi üzerimizden attığımızı belirtti.

Keyifli ve verimli

konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Aker,soruların ardından konuşmasını

bitirdi.İlk oturum Prof.Dr.Ahmet Tamer Aker 

sayesinde ve değerli konuşmacılarımızın katılımlarıyla beklediğimizden

daha güzel geçti ve 3.Psikoloji Günleri’nin geri kalanı için motivasyonumuzun

daha yüksek olmasını sağladı.Sayın Aker’e katılımı ve konuşması için bir kez

daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Muhammed Said Murat

Kılınç

SERAP ALTEKİN- Şiddet Nedir? Şiddetin Farklı Türleri Nelerdir? Cinsel Saldırı ve Flört Şiddeti

SERAP ALTEKİN- Şiddet Nedir? Şiddetin Farklı Türleri Nelerdir? Cinsel Saldırı ve Flört Şiddeti

Psikoloji

günlerimizin ilk günün konuşmacılarından biri de Serap Altekin hocamızdı. Serap

Altekin,'Flört Şiddeti' başlığında konuşmasına başladı. İçerik olarak

ise şunlardan bahsetti :

Şiddet Nedir ?

•Şiddet Türleri Nelerdir ?

• Daha Yaygın Olarak Bildiğimiz Fiziksel Şiddetin Dışındaki Türler Nelerdir ?

•Cinsel Şiddet Nedir ?

•Teknoloji Şiddeti Nedir ?

•İş Yeri Şiddeti Nedir ?

•Flört Şiddeti Nedir ?

Bu konuların içeriklerinden bahsederken aslında şiddetin sadece fiziksel

olmadığını,her türlü kötü davranışın,kırıcı bir sözün, rahatsız edici bir

bakışın, bir tacizin, karşımızdaki kişiyi zorlamanın veya onu kısıtlamamızın,

kıskanmamızın bile bir şiddet olduğunu öğrendik. Günümüzde teknolojinin

ilerlemesiyle birlikte yeni şiddet türlerinin oluştuğu ve belki de her

birimizin her gün fark etmeden karşımızdakine bunları yaptığımızı fark etmek

ilginç bir deneyimdi. Çok ilginç olan örneklerden biri: Şu an çok kullandığımız

sosyal medyada sevgilimizi sürekli takip etmemiz, yaptığı paylaşımları ve

özellikle arkadaşlarını kısıtlamamızın bile bir şiddet türü olduğunu öğrendik.

Güzel oturumlarımızdan biriydi ve birçok şey öğrenmiş hatta şaşırmış olarak

oturumumuzu sonlandırmış olduk.

GÖKHAN MALKOÇ, METEHAN IRAK, SUAT ÖZÇAĞDAŞ, İBRAHİM EKE- Psikososyal Destek:Soma Örneği

GÖKHAN MALKOÇ, METEHAN IRAK, SUAT ÖZÇAĞDAŞ, İBRAHİM EKE- Psikososyal Destek:Soma Örneği

Birinci günün üçüncü

oturumunda Türk Psikologlar

Derneği ile birlikte Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Sağlık

Bakanlığı (SB), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB), Kızılay, Türkiye

Psikiyatri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği tarafından Soma'da

yürütülen çalışmalar aktarıldı.

Fen- Edebiyat Fakültesi

Dekanı ve Türk Psikologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Gökhan Malkoç'un başkanlık

ettiği oturumda konuşmacılar Yrd. Doç.Dr  Metehan Irak, Uzman Psikolog

Suat Özçağdaş ,Uzman Psikolog İbrahim Eke idi.

Suat Özçağdaş

psikososyal desteğin nasıl olması gerektiği ve hangi süreçleri içerdiğine dair

bilgilendirici bir konuşma gerçekleştirdi. Psikologların bu noktada neler

yapması gerektiği anlatıldı ve psikososyal desteğin önemi vurgulandı.

Türk Psikologlar

Derneği'nin diğer kuruluşlarla birlikte Soma Faciası ardından yürüttüğü

çalışmalar, Soma ekibi koordinatörü Metehan Irak tarafından aktarıldı,Soma'da

yaşanılan süreç hakkında bilgi verildi.

İbrahim Eke sahada çalışan bir uzman psikolog olarak

saha çalışmasında neler yapıldığını aktardı. Soma'da ilk günlerde gönüllerin

sayısının fazla olduğunu giderek bu sayının azaldığını belirtti. Ancak önemli

olanın facianın ardından uzun bir dönem boyunca kayıp yaşayanların yanında tüm

halkın ve bölgede çalışan ekiplere de gerekli desteğin sağlanması olduğu

vurgulandı.

Oturum katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla

sona erdi.

Ece

Korkmaz-Melike Büşra Hacıoğlu

AYTEN ZARA- Yaşamak ya da Ölmek: Ruhsal Travma Sonrası Değişiklikler

AYTEN ZARA- Yaşamak ya da Ölmek: Ruhsal Travma Sonrası Değişiklikler

Merve Gamze Aslan

Birinci günün  dördüncü oturumu, Uzman Psikolog  Ayten Zara '' Yaşamak ya da Ölmek: Ruhsal

Travma Sonrası Değişiklikler'' sunumuyla gerçekleşti. Danışman ve klinik

psikolog olan Ayten Zara, Danışmanlık ve Klinik Psikoloji uzmanlık ve

doktorasını İngiltere’de yapmıştır. İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji

Bölümü’nde tam zamanlı öğretim üyesidir. Üniversitesi’nde devam eden

Uluslararası Travma Çalışmaları Programı-New York-İstanbul direktörlüğünü

yapmaktadır.

Ayten Zara sunumunda, olumsuz yaşam

deneyimleri ve travmaların hayatın doğal getirisi olduğundan, herkesin

karşısına çıkabileceğinden; travmaların değişik boyutlarda herkesin hayatını

etkileyebileceğinden bahsetti ancak her insanın aynı tepkileri vermediğini vurgulayarak,

travmatik olaya yenik düşebileceklerini veya dayanıklılık gösterebileceklerini,

travma sonrası gelişim gösterebileceklerini anlattı. Kişinin kendi gözündeki

yaşamın anlamı ve hayat değeri ile ilgili olabileceğinden söz etti sunumunda.

NEŞE KARABEKİR- Doğum Travması ve Doğum Terapisinin Rolü

NEŞE KARABEKİR- Doğum Travması ve Doğum Terapisinin Rolü

Etkinliğimizin ilk gününün son oturumunu Uzm. Psk. Neşe Karabekir’in

katılımıyla “Doğum Travması ve Doğum Terapistinin Rolü”  konusu ile

gerçekleştirdik. İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan

sonra İngiltere-Keele Üniversitesi’nde Psikolojik Danışmanlık yüksek lisansını

yapan Neşe Karabekir, İngiltere’de başladığı psikodrama eğitimini tamamladıktan

sonra İstanbul Psikodrama Enstitüsü ve İstanbul Doğum Akademisi’nin kurucuları

arasında yer almıştır.

Sunumunda oldukça ilgi çekici konulara ve fotoğraflara yer veren Karabekir,

değindiği “anne-baba ve bebek açısından doğum travması” konusunda belki de bu

zamana kadar hiç o açıdan bakamadığımız, travma yaratabileceğini düşünemediğimiz

konuların aslında anne babayı ve özellikle bebeği nasıl etkilediğini bizlere

göstermiş oldu. Doğal doğum yerine sezaryen doğumun anne ve bebek üzerindeki

etkisi, doğumdan hemen sonra özellikle anne ve bebeğin ayrı yerlerde

bulunmasının ne gibi travmalara yol açabileceği, hastanelerdeki 'bebek

odası' kavramının anne baba ve bebek arasındaki bağlantıyı nasıl

engellediği  gibi konulara değinen Karabekir bu konularla beraber

sunumunda paylaştığı fotoğraflarla da katılımcıların oldukça ilgisini çekti.

Neşe Karabekir'in sunumunda değindiği diğer noktalardan biri ise

'keşkesiz doğum' oldu. Keşkesiz doğumu, tıbbi bir engel olmadığı

sürece kendiliğinden başlayan, mümkün olduğunca müdahale edilmeden yapılan,

bebeklerin doğar doğmaz anne kucağı ile buluştuğu ve ten tene temasın

sağlandığı doğumlar olarak tanımlayan Karabekir, aynı zamanda

keşkesiz doğumların keşkesiz bir geleceğe de ortam hazırlayacağını

savunmaktadır.

Sunumun

ardından Uzm. Psk. Neşe Karabekir  katılımcıların konunun

aslında salonda ne kadar merak uyandırdığını gösteren sorularını yanıtladı ve

böylece etkinliğimizin ilk günü sona ermiş oldu.

Hande Karaduman

İçeriğin Devamı Aşağıda

BİRGÜL HAZNEDAROĞLU- Cinsel Şiddeti Anlamak & Bedenim Benimdir Projesi

BİRGÜL HAZNEDAROĞLU- Cinsel Şiddeti Anlamak & Bedenim Benimdir Projesi

İstanbul

Ticaret Üniversitesi 3. Psikoloji Günleri'nin ikinci günün ilk oturumunda

Birgül Haznedaroğlu bizlerle ''Cinsel Şiddeti Anlamak & Bedenim Benimdir

Projesi'' başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde

2002-2007 yılları arasında Lisans eğitimini tamamlayan Haznedaroğlu, Doğuş

Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını da tamamladıktan sonra İstanbul

Üniversitesi'nde Doktorasını Adli Tıp üzerine bitirmiştir. Tatlı sunumu ve

güleryüzüyle keyifli bir sunum gerçekleştirirken, Türkiye'de yaşanan bazı

olaylara değinerek genel hatlarıyla bize Türkiye'deki cinsel şiddetten

bahsetti. Bunun yanında ülkemizdeki cinsel taciz ve şiddetten örnekler vererek

#sendeanlat hashtag'i üzerinde durdu. Cinsel şiddeti ve Bedenim Benimdir

Projesi’ni ayrıntılarıyla bizimle paylaştı. Oturumun sonunda merak edilen soruları

alarak bu soruların cevaplarını bize aktardı.

Anıl

Özdemir

GİZEM CESUR- Travmatik Yas

GİZEM CESUR- Travmatik Yas

İkinci günün ikinci oturumu, Uzman Psikolog Gizem Cesur’un

''Travmatik Yas '' başlıklı  sunumuyla

gerçekleşti.   Lisans Eğitimini

2010 yılında Ufuk Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan

ve bir süre aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan, 2012 yılında

Hacettepe Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans eğitimini

tamamlayan ve üniversitemizde öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan Cesur,

tez çalışmasını, yetişkinlerde travmatik yasın psikososyal belirleyicileri ve

travma sonrası büyüme konusu üzerine yürütmüştür. Sunumunda “Yas” olgusunun

etkisinin hangi etkenlere göre artıp azaldığına ağırlık veren Cesur, travmanın

etkisinin büyüme sebeplerinin literatürde nasıl yer aldığından ve psikanalitik

kuramların kayıp, yas, travma gibi kavramlara bakışlarına da yer verdi.

Özellikle kaybedilen bireyin yaşının küçük olmasının ailesini, kardeşin aile

içindeki konumunun nasıl değişeceğini, inancın etkisinin , kişilik

özelliklerinin yas sürecini ne yönde etkilediğini anlatan ve bilimsel olarak en

verimli oturumlardan birini gerçekleştiren Cesur, sunumundan sonra soruları

yanıtladı. Gelen sorular üzerine dinin özellikle ülkemizde kaybı kabullenmede

önemli yeri olduğunu ancak terapilerde yer verilmediğini terapilerin daha

bilimsel çerçevelerde ve farklı yöntemlerle ilerlediğini açıkladı. Ayrıca küçük

çocuklara aile bireylerinden birinin kaybının nasıl anlatılacağı hakkında gelen

soruları cevaplarken bilişsel gelişime de değinip küçük çocuklara “melek oldu,

uçtu, yıldız oldu” gibi soyut kavramlarla kaybı açıklamanın yanlış olduğuna,

her yaşın kendi gelişim düzeyinde doğru ifalerle açıklamalar yapılması ve

gerçeklerin çocuktan saklanmaması gerektiği konularında açıklamalarda bulundu.

Cansu Omrak

TPÖÇG TANITIMI

TPÖÇG TANITIMI

Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu hakkında, TPÖÇG’ün

geçmişinden yapısının, servislerinin (Dergi, EFPSA, Mezunlar Birimi vs.) ve

aktivitelerinin (UPOD, UPOK, TPÖÇG Akademi, TPÖÇG Haftası, PSİFEST ve Yerel

Yapılanma Etkinlikleri) neler olduğundan bahsedilen bir sunum ve TPÖÇG İstanbul

Yerel Yapılanmasının geçmiş etkinliklerden ve planlanan etkinliklerden

bahsedilen sunum, TPÖÇG İstanbul temsilcisi Cansu Omrak tarafından

gerçekleştirildi.

ASLIHAN ÖZCAN- Kanser Hastası Çocuklarda Travma ve İyileşme Arasındaki Köprü: Sanat Terapisi

ASLIHAN ÖZCAN- Kanser Hastası Çocuklarda Travma ve İyileşme Arasındaki Köprü: Sanat Terapisi

İkinci günün dördüncü oturumu, Uzman

Psikolog Aslıhan Özcan'ın ''Kanser Hastası Çocuklarda Travma ve İyileşme Arasındaki

Köprü: Sanat Terapisi'' sunumuyla gerçekleşti. 2001-2005 tarihleri arasında Koç

Üniversitesi'nde Sosyoloji ve Psikoloji üzerine çift anadal yapan ve 2006-2008

yıllarında Amerika Lesley University'de ''Sanat Terapisi ve Akıl Sağlığı

Danışmanlığı'' üzerine yüksek lisans yapan Özcan'ın sanat terapisi hakkında

temel bilgilerin yanısıra vakalarla örneklendirdiği sunumu, katılımcılar

tarafından en çok ilgi gösterilen ve keyifle dinlenen sunumlardan biriydi.

Sanat terapisi deyince akla ilk gelen faaliyet ''resim yapma'' olsa da, Aslıhan

Özcan,bunun yalnızca yapılabilecek seçeneklerden biri olduğunu vurguladı.

''Dans etmek de çok etkili; ancak kendim dansta pek iyi olduğumu söyleyemem.''

diyerek espriyle bu konudaki soruları yanıtladı. ''Örneğin bir çocuğa resim

çizdirmek sanat terapisi için işlevsel olabilir; ama bir ergene 'Resim çizelim

mi?' dediğinizde 'Ne resmi ya, hiç cool değil!' yanıtıyla karşı karşıya

kalabilirsiniz. Bu nedenle sanat terapisi demek salt resim çizdirmek demek

değil. Kişinin özellikleri de seçeneği belirleyen önemli bir kısım. Dans

etmekten ebru yapmaya kadar aklınıza gelebilecek türlü dallarda

çalışabiliriz.'' Yine, sanat terapisi dendiğinde bunun çocuk ve ergenlerle

yapıldığı gibi bir algı olması konusunda da Özcan, yetişkinlerle de çalışıldığını

vurgulayarak bu yanlışı da düzeltti. Sunumunun sonlarına doğru, birkaç

hastasıyla yaptığı çalışmalardan bahsetti. Bir ergen hastasıyla, hastanın resim

çizmek istememesi üzerine, yaptıkları ''Yu-Gi-Oh'' oyun kartları çalışmasının

resimlerini gösterdi ve bu çalışmanın içeriği, dinleyenleri gülümsetti. Yine bu

hastasıyla birlikte yaptıkları ''ameliyathane odası korkusu'' üzerine olan

video, bir çocuğun veya ergenin gözünden ameliyathaneyi görme farkındalığı

kazandırdı; yine gülümsetti,fakat aynı zamanda ameliyathane algısını ve buna

bağlı olarak hissedilen korkuyu anlayabilmekte faydalı oldu.

Irmak Gültekin

OLGA SELİN HÜNLER- Mülteci Gruplarda Travmatik Yaşantılar: Koruyucu Faktörler ve Risk Faktörleri

OLGA SELİN HÜNLER- Mülteci Gruplarda Travmatik Yaşantılar: Koruyucu Faktörler ve Risk Faktörleri

İkinci günün son

oturumunda Olga Selin Hünler, Mülteci gruplarda travmatik yaşantılar : Koruyucu

Faktörler ve Risk faktörleri adlı sunumuyla katılımcılara bu konuda bilgiler

sundu.Lisans , yüksek lisans ve doktora eğitimini Orta Doğu Teknik  Üniversitesi Psikoloji Bölümünde tamamlayan

Olga Selin Hüner , bir yıl süreyle Avrupa Göç ve Etnik İlişkiler Araştırmaları

Merkezinde(ERCOMER) misafir araştırmacı olarak bulunmuştur.Şu an İzmir Ekonomi

Üniversitesi Psikoloji Bölümünde görev yapmakta ve aynı üniversitenin Toplumsal

Cinsiyet Araştırmaları Merkezinde yönetim kurulu üyesi  olarak çalışmaktadır.

Mülteci veya

sığınmacının  dini, milleti,  belirli bir toplumsal

gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği

korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda

bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica

ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi olduğunu belirten Olga

Selin ; mülteciliğin hukuki bir statü olduğunun devamlı altını çizdi.

Mültecilerin evlerini , okullarını , işlerini bırakıp birçok

kayıpla ülkelerini terk edenlerden birçoğu da gidecekleri yerlere kötü

koşullarla ulaşım sağlandığı için özellikle botlarda hayatlarını

kaybetmişlerdir.

Gittikleri yerlerden özellikle sığınmacı hakkını

alamayanların yaşam haklarının çok kısıtlı olduğunu son dönemlerde Türkiye'de

giderek artan mültecilerin yaşamlarını gözlemleyip , iletişim araçları olan

dilleri bile farklı bir ülkede yaşamanın, okumanın , çalışmanın ve daha birçok

şeyin çok zor olduğuna birebir şahit olduğumuzu belirtti.

Olga Selin Hünler konuşmasının her kısmında bizlerin de bir

gün mülteci olabileceğimizi unutmamamızı belirtirken en azından çevremizdeki

mültecilerin biraz da olsa hayatlarını kolaylaştırmak adına onlara yardımcı

olabileceğimizi belirmiştir.

Dilan Alhas

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
4
0
0
0
0
0
0