Görüş Bildir
Haberler
İş Kazaları Kaçınılmaz Değil!

İş Kazaları Kaçınılmaz Değil!

Denge ve Denetleme Ağı
11.12.2014 - 16:19 Son Güncelleme: 11.12.2014 - 16:56

Ülkemizde ne yazık ki her yıl binlerce işçinin çalışma ortamı ve koşullarından kaynaklanan

nedenlerle hastalanıyor, sürekli iş göremez raporu almak zorunda kalıyor ya da

yaşamını yitiriyor. Kazaların önlenebilmesi için etkili bir denge denetleme

mekanizmasının işler hale getirilmesi gerekiyor.

203 sivil toplum örgütünden oluşan Denge ve Denetleme Ağı olarak, Türkiye’nin değişmeyen

gündemi iş kazaları ve işçi ölümlerine dikkat çekmek üzere bir politika belgesi

hazırladık. Politika belgemizde hem iş kazalarında denge ve denetlemenin ne

kadar sağlandığını inceledik, hem de kazaların bir daha yaşanmaması için

önerilerimizi sunduk.

Buradan ulaşabileceğiniz “İş Kazaları Önlenebilir mi?” başlıklı politika belgemiz, özellikle denetleme ve

yaptırım mekanizmaları etkin olarak işletilirse iş kazalarının büyük oranda

önlenebileceğini vurguluyor. Mevzuatın çok sık değiştirilmesi, mali ve idari

yaptırımların işverenler için caydırıcılığının olmayışı, denetim yapacak

personelin yetersizliği ve eğitim eksikleri, Türkiye’de iş kazalarının en sık

yaşandığı üç sektör olan madencilik, metal/makina ve inşaat sektörleri başta

olmak üzere büyük oranı ölümle sonuçlanan kazaların sebepleri arasında. Bu da,

tatmin edici bir iş sağlığı güvenliği kültürünün yerleşememesine sebep oluyor.

Ağ olarak, kazaların önlenebilmesi için önerilerimiz:

1.      Mevzuatla ilgili düzenlemelerin geliştirilmesi, sahayı bilen, Bakanlık

dışından akademisyenlerden/sendikacılardan deneyimli uzmanların, müfettişlerin

de katılımı ile özellikle madencilik, metal/makina ve inşaat sektörü için

çok daha ayrıntılı ve aynı zamanda pratik nitelikli birincil ve ikincil

mevzuatın yeniden ele alınarak hazırlanması ve uygulamaların uzmanlarca

ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.

2.      Bu kritik sektörlerle ilgili olarak, devletin işyerleri bazında

özellikle işveren,  mühendis, ustabaşı, nezaretçi düzeyinde teorik

ve uygulamalı eğitim verilmesi konusunda seferberlik başlatması gerekmektedir.

3.      İnşaatlarda İş Sağlığı Güvenliği ile ilgili 167 ve Madenlerde İş

Sağlığı ve Güvenliği İle ilgili 176 sayılı Uluslararası

Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri’ninTBMM tarafından kabul edilmesi son

derece olumlu bir gelişmedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı öncülüğünde

kurulacak bu iki sektörle ilgili Bakanlık içinden ve dışından uzmanlar,

işveren ve çi sektörlerinden temsilcilerin

katılımı ile oluşturulacak komisyonların, her iki alanla ilgili mevzuatın, bu sözleşmelerle uyumlu hale

getirilmesini amaçlayan mevzuat taslaklarını, bir an önce  hazırlamaları gerekmektedir.

4.      İş güvenliği uzmanlarının eğitim sürelerinin Almanya ve İngiltere’deki

benzerleri gibidaha uzun olması, uygulamalı eğitime ve eğitim

programlarında kritik sektörlere öncelik ve ağırlık verilecek yeni bir

düzenleme yapılması gerekmektedir.

5.      İş güvenliği uzmanları özellikle maden ve inşaat gibi çok tehlikeli

işlerde uzmanlık alanlarına göre görevlendirilmelidirler.

(İnşaat sektöründe İnşaat Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı, maden

sektöründe Maden Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı gibi)

6.      İş kazalarının en sık yaşandığı madencilik sektörü, metal/makina

sektörü ve inşaat sektöründe çalışanların mesleki eğitim belgesine sahip

olması için gerekli eğitim çalışmalarına ivedilikle başlanmalı ve inşaat ve

madende meslek standartları en kısa sürede oluşturulmalıdır.

7.      Madencilik sektörü, metal/makina sektörü ve inşaat sektöründe çalışanlara kısa ve formalite eğitimler değil uzun ve ciddi eğitimler verilmelidir.  Verilen eğitimlerin iseişçiler için

ücret ve prim kaybına yol açtığı sıklıkla görülmektedir. İş sağlığı güvenliği

eğitimlerinin, işçiler için ücret ve prim kaybına yol açmaması gerektiği hususunda Çalışanların

İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri Hakkında Yönetmelik hükümlerinde

cezai yaptırımlar olmasına rağmen hukuki ve etik dayanağı olmayan bu

tür uygulamaların sonlandırılması için bu uygulamaların cezai işleme tabii

tutulmaları sağlanmalıdır.

8.     Taşeron şirketlerde sendikalaşmanın hukuken ve fiilen sağlanması için

gerekli önlemler alınmalıdır.

9.      İlgili Bakanlık, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları bu konuya daha

fazla bütçe ayırmalı, yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan da etkin

bir şekilde yararlanılmalıdır. 

10.  Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, basın ve vatandaşların da, bu süreçte denetleme rolü oynamaları gerekmektedir.

11.   İş sağlığı güvenliği kültürünün oluşması için Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Programları kapsamında ana okullarından başlayarak eğitimin her kademesinde  sağlığı

güvenliği eğitimi verilmelidir.

İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0