Görüş Bildir
Haberler
Hüseyin Nihal ATSIZ Tarzı 10 Aşk Şiiri

Hüseyin Nihal ATSIZ Tarzı 10 Aşk Şiiri

emre kum
20.12.2014 - 16:45 Son Güncelleme: 21.12.2014 - 22:10

Bir döneme, adını altın harflerle yazdıran kişilerin en önemlileri arasında gelir Atsız.

Usta kalem Atsız’ın, okuyanı kendi dünyasına çeken büyük bir yazarlığı ve şairliği, ne yazık ki birçok çevre tarafından görmezden gelinmiş ve o yalnızca bir “siyaset adamı” olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Oysa Atsız, hiçbir zaman siyasete girmemiş, yalnızca ömrünü adadığı Türk sevdasını kalemiyle yüceltmeye çalışmıştır.

Roman ve şiiri herkes yazabilir; fakat yazdıklarıyla milyonlarca genci harekete geçirip, bir düşünce akımı yaratarak yaşadığı döneme damgasını vurmak güç iştir. İşte Atsız, bunu başarabilmiş bir şahsiyettir. Şiirlerinin çok azında aruz veznini kullanmış, geri kalanında hep milli ölçümüz olan hece ölçüsünü kullanmıştır. Ayrıca şiirleri yalnızca Türkçülüğü konu almamıştır. Sevgi ve ayrılık konulu şiirleri de vardır.

       

İbnülemin Mahmut Kemal İnal'ın 'atlıyı atından indirecek kalem sahibi' diye tanımladığı, 17'si akademik nitelikte tarih çalışması olan, 35 kitap ve pek çok şiirin sahibi Atsız, 1975 senesi Aralık ayında kalbine yenik düştü. Söz konusu olan bu içerikte Atsız'ın ön yargılarla, okunmayan, ancak okunduğu zaman insanı derin bir hülyaya sürükleyen on güzel şiirini paylaşmak istedik. Kesinlikle siyasi ve ideolojik bir amaç gütmeden, bütün güzel Türk şairlerini saygı ve muhabbetle

andığımız gibi Atsız'ı da muhabbet ve özlemle anıyoruz...

İçeriğin Devamı Aşağıda

Özleyiş

Özleyiş

Özledim… Yanıklık canıma değdi…

Özledim, yıllarca daha özlerim.

Hasret türkü olsa, ben onu çalsam,

Kırılıp giderdi nice sazlarım…

Yatın ümitlerim, uykuya yatın!

Bitin hasretlerim, tükenip bitin!

Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin;

Onunla dikleşir bütün düzlerim.

Yanımda sanrım, bakarım düştür;

Güldüm zannederken gözlerim yaştır.

Umduğum ne varsa hepside boştur;

Yinede bekliyor onu gözlerim.

Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar;

Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler.

İçimde bir bülbül şakıyıp çiler:

Özledim, yıllarca daha özlerim…

Ayrılık

Ayrılık

Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı,

Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı.

Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı,

Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı…

Ağaçların dalları saygılarla eğildi,

İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi,

Böceklerin sesleri birdenbire kesildi,

Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı…

Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince,

Bir bağlama başladı önceden ince ince …

Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,

Biri coşkun bir öfke, biri bir yalvarıştı.

Birini inletirken bir kadının elleri,

Birinde bir erkeğin kırılmış emelleri…

Sonra kemençe sustu… Yalnız kaldı bağlama,

Çalkalanarak diyor ki: “Boşunadır, ağlama!”

Kemençen, bağlamam ve … Gönüllerimiz kırıktır;

Her tatlı sevişmenin sonu bir ayrılıktır…

Gök onun kadar derin , o gök kadar berraktı,

Biraz sonra nazik ay bizi yalnız bıraktı…

Bu ayrılık çağının hicranını bir düşün,

Beni hala yakıyor tadı en son öpüşün!?..

Hazin hıçkırıkları bırakılmış bir kızın,

Hatırlattı bütün o eski ayrılıkları.

Söndürür neşesini gönlümüzdeki hızın,

Bırakılmış bir kızın hazin hıçkırıkları…

Karanlık

Karanlık

Son ışık söneli nice zamandır;

Rüyalar! Yeniden önüme düşün!

Yardan ayrı geçen uzun yıllarda

Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.

Yayını kalbime Ayzıt asalı

Başka bir eldenim, katı yasalı.

Burda koskoca bir gönül masalı

Kaybolur içinde bir damla yaşın.

Aşkı için verince bu kadar emek

Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek.

Ey zaman, ey dünya! Geri gelmemek

Üzere sizler de benimle koşun!..

Yalnızlık

Yalnızlık

Yine akımda bugün sen varsın,

Yine derdinle hayalim hasta.

Bürüsün kalbimi derdin sarsın;

Bir ümit var bu tükenmez yasta.

Bir yaram var! Ona merhem vurman,

Bir hayaldir ki gönülden taşıyor.

Ayırırken bizi yollar ve zaman,

Sana kalbim daha çok yaklaşıyor.

Nerde bilmem o geçen günlerimiz?

Artık onlar yeniden gelmeyecek.

Nerde kırlar, uzayan yol ve deniz,

O öten kuş, o güzel pembe çiçek?

Göklerin ziyneti mes’ut kuşlar

Ötüşürlerdi yağarken yağmur.

Şimdi onlarda melul olmuşlar,

Çünkü artık ne ışık var, ne de nur.

Dinledik rüzgarı sessiz sessiz

Okuyorken bize bir gamlı kitap.

Suya çizmişti gümüşten bir iz,

Yükselirken gece dağdan mehtap.

Şimdi hülyaya gömülmüş ölüyüm;

Ne gelen var, ne giden var, ne soran.

Iztırap yaylasıyım gam çölüyüm;

Esiyor sadece gönlümde boran.

Bir hayal alemi ardında; uzak,

Sisli iklimlere sürdüm, gittim.

Varlığım burda sönüp kaybolacak…

Belki ben şimdiden öldüm… Bittim…

Türk Kızı

Türk Kızı

Pınar başına geldi

Bir elinde güğümü;

Çattı yay kaşlarını

Görünce güldüğümü,

Bağlamıştı gönlümü

Saçlarının düğümü.

Bilmiyordum bu örgü

Acaba bir büğü mü?

Sordum: Nerdedir yerin?

Nedir senin değerin?

Yedi kıral vurulmuş,

Ne bu ceylan gözlerin?

Hangisine varırsın

Bu yedi ünlü erin?

Şöyle dedi bakarak

Göklere derin derin:

Kıralların taçları

Beni bağlar büğü mü?

Orduları açamaz

Gönlümdeki düğümü.

Saraylarda süremem

Dağlarda sürdüğümü.

Bin cihana değişmem

Şu öksüz Türklüğümü…

İçeriğin Devamı Aşağıda

O Gece

O Gece

O gece ne kadar güzeldi mehtap 

Gönülden fışkıran nağmeler gibi

Ruhumu yıkayan bir seldi mehtap 

En tatlı ilk ve son buseler gibi. 

O gece o müthiş deniz durgundu, 

Ömründe susmayan rüzgar yorgundu, 

En kara gönüller aya vurgundu 

Leyla’yı içinde bulan er gibi. 

O gece zevkini duydum hayatın, 

Sırrını anladım mükevvenatın. 

Gönlümde yıkılan bir kainatın 

Sesini işittim giryeler gibi. 

O gece hayatım sanki masaldı, 

Şuurum o anın içinde kaldı, 

Kalbime ışıktan bir füsun doldu 

İnsanı çıldırtan handeler gibi. 

O gece felekten bir gece çaldım, 

Ömrümde son defa bahtiyar oldum; 

Ölürken yaşadım, yaşarken öldüm 

Ve, sustum, sükutu besteler gibi. 

O gece ne kadar güzeldi mehtap, 

Sandım ki ruhumda yükseldi mehtap, 

Gönlümü yıkayan bir seldi mehtap, 

Rüyada çalınmış buseler gibi. 

O gece gönlüm de aya vuruldu; 

İçimde küllenen ateş dirildi. 

Dünyada ne varsa yere serildi, 

“O” kaldı... Kalbimi seyreder gibi. 

O gece sevgim coşkun ırmaktı, 

Kalbimden taşarak o kalbe aktı; 

................... 

Gözlerime en keskin bakışla baktı: 

”Ben de seni Atsız, ben de ....” der gibi...

Adsız

Adsız

Ey gözlerinin rengi,bütün ruhumu sarsın 

Kalbimde bugün açtı siyah renkli çiçekler 

Bir gün beni rüzgarlara kalbinle sorarsan 

''Can verdi senin ruhuna çoktaan''diyecekler! 

Taa kalbe giren gözlerinin şulelerinden 

Gel sevgili gel,sen bana bir semli kadeh sun 

Hiç titrememiş kalbimi tiretti yerinden 

Oynattı evet,sendeki baş döndüren efsun. 

Ey gözleri hançer gibi keskin,dişi kaplan 

İster bana aşkın bütün alamını çektir 

İster beni öldürmek için sineme saplan 

Ölsem bile aşkım seni takib edecektir...

Eski Bir Sonbahar

Eski Bir Sonbahar

Sonbahardı… Seninle geçiyorduk o yoldan;

Topraklardan, havadan bir hüzün taşıyordu.

Bize yaklaşıyordu.

Gönlümüzde yepyeni bir duygu yaşıyordu.

Rüzgarların değildi bu musiki, bu hüzün;

Hatırladın değil mi? Kuşlar ağlaşıyordu…

Havada bir serinlik…

Tatlı bir hayal gibi

Toprak nasıl meçhuldü tıpkı istikbal gibi?

O gün tabiat başka bir türlü yaşıyordu.

Kalbin acı, gözlerin yaşla dolmuştu senin;

Yapraklar gibi yere dökülüyordu senin;

O nağme mesafeyi, zaman aşıyordu.

O bir beste değildi: Kuşlar ağlaşıyordu.

En hazin şey muhakkak öksüz kalan ocaktır.

Bu ocak hüzünlerle dolup boşalacaktır.

Eski bir sonbaharı, küçük kuşları anmak

Belki veda etmektir sana birkaç satırla…

Yine bir sonbaharda ordan yalnız geçersen

Beraber geçtiğimiz serin günü hatırla!..

Mutlak Seveceksin

Mutlak Seveceksin

Göğsünde Vurup Parçalanan Kalbi Nihayet

Bir Saçları Kan Gözleri Keskin Dişi Çeldi.

Artık Bitecek Ruhunu Sarsan Bu Şeamet

Zira Saçı Kan Sevgilinin İsmi Eceldi

İçtin De Ecel Zehrini Sen Kendi Elinle

Hala Bu Gönül Hangi Uzak Gölgeyi Bekler

Bak Haykırıyor ''Boştur Ümitler'' Diye Dinle,

Zulmette Keder Besteleyen Gamlı Köpekler

Bir Dinle Adem Ülkesinin Ruhunu: Yer Yer

Davet Ediyor Bak Seni Binlerce Kucaklar...

Bir Sır Gibi Sevda Gibi Sessizce Gezinenler

Bir Gün Seni Otlarda Uzanmış Bulacaklar...

Kalbin Benim Olsun Diyorum Çünkü Mukadder...

Cismin Sana Yetmez Mi? Çabuk Kalbini Sök, Ver!

Yoktur Öte Alemde De Kurtulmaya Bir Yer!

Mutlak Seveceksin Beni Bundan Kaçamazsın...

Ram Ol Bana, Ruhun Yeni Bir Aleme Girsin...

Yazmış Kaderin: Aşkıma Ömrünce Esirsin!

Aklınla, Şuurunla, Hayalinle Bilirsin.

Mutlak Seveceksin Beni Bundan Kaçamazsın...

Sevda Gibi Bir Gizli Emel Ruhuna Sinmiş; 

Bir Haz Ki Hayalden Bile Üstün Ve Derinmiş. 

Gökten Gelerek Gönlüne Rüzgar Gibi İnmiş, 

Bir Sır Ki Bu,Ölsen Bile Asla Açamazsın... 

Anlatması İmkansız Olan Öyle Bir An Ki, 

Hülyadaki Ses Varlığının Gayesi Sanki... 

Bak Emrediyor: Daldığın Alemden Uyan Ki, 

Mutlak Seveceksin Beni,Bundan Kaçamazsın...

Belki de en güzel şiiri... Ruh Adam Romanından... Geri Dönen Mektup...

Belki de en güzel şiiri... Ruh Adam Romanından... Geri Dönen Mektup...

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?

Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?

Pervane olan,kendini gizler mi alevden?

Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;

Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;

Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,

Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…

Ey sen ki, kul ettin beni onmaz yakışınla,

Ey sen ki, gönüller tutuşur her bakışınla!

Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince

Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;

Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.

Gözler ki, birer parçasıdır senden ilah’ın,

Gözler ki, senin en katı zulmün ve silahın,

Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;

Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,

Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden…

Hasret sana,ey yirmi yılın taze baharı,

Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.

Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!

Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!

Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,

Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,

Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma “Kaabil”,

İmkanı bulunsaydı, bütün ömre mukabil

Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.

Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı’yı kıskandırıyordur,

En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.

Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;

Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik…

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
4
0
0
0
0
0
0