Görüş Bildir
Haberler
Hakan SANDAL: 7 Haziran’ın galibi: Yeni Yaşam’ın duygusu

Hakan SANDAL: 7 Haziran’ın galibi: Yeni Yaşam’ın duygusu

06.07.2015 - 19:35 Son Güncelleme: 06.07.2015 - 21:53

Kürt ulusal bilinci Roboskî’de cezasızlığı aşan, Kürtlere çeşitli biçimlerde yönelen güncellenmiş devlet şiddeti ile “Kobanê düştü, düşecek” kibri arasındaki alanda netleşmiş ve sandıkta somutlaşmıştır. Kürdistan’ın barış ısrarı ise HDP’de ortaklaşılan irade ile ortaya konulmuştur.

“Nasıl ki tek çiçekle bahçe, tek sazla orkestra olmazsa; Türkiye insanının da tek tip düşünmesi beklenmemelidir.” (1)

Halkların Demokratik Partisi’nin 7 Haziran zaferine ışık tutan bu ifade, Orhan Doğan tarafından 2 Mart 1994 tarihinde (kendi dokunulmazlığının da kaldırılacağı) dokunulmazlık dosyası gündemi ile başlayan meclis oturumunda söylenmiştir. Dönemin koşullarının ağırlığı, temsil ettiği hareketin sorumluluğu ve üzerindeki baskıya rağmen nezaketi samimi bir cesaretle birleştirerek söylediği sözler, bugün HDP’nin kararlı duruşunda da duyulmaktadır. HDP ile somutlaşmış olan bu ses, şüphesiz sadece seçim kampanyası söylemi değil, 40 yıllık özgürlük mücadelesinin birikimidir.

HDP örgütlülüğünün oluşturmayı başardığı sempati ve etki/etkileşim (2) kitleler ile duygu üzerinden kurulan bir bağa işaret etmektedir. Bu sayede HDP düşünüşü ve ilkeleri halklar ile duygu zemininde buluşmuş, mekaniksiyasete de ruh katmıştır.

Duygular mütemadiyen hareket halindedir, nitekim duygu (emotion) kelimesi, Latince “hareket etmek, dışarı çıkmak” anlamına gelen “emovere” fiilinden türemektedir. (3) Bu hareket halindelik bizleri ayrıştırır, sonra temas ettirir, ilişkilendirir, bağlar, bütünleştirir, dönüştürür, dolayısıyla şekillendirir. Bu şekillenme, halkları hem muktedir karşısında birlikte konumlandırmış hem de direniş içerisinde farklılıkları ile bütünleştirmiştir; ne de olsa hareket eden duygular yapay kalıp ve ayrımlar ile sınırlar oluşturmaktan imtina ederler. 

Duygu ayrıca, zayıf olduğu ima edilen “kadın” ile ilişkilendirilmektedir. Kadın hareketi, kadına erkek egemen düşünüş tarafından atfedilen “güçsüzlük” ile mücadele ederken aslında “duygu”yu da yüceltmektedir. HDP’nin bir “kadın partisi” olarak tanımlanması, duygunun (hislerin ve sezginin) ötelenmediği yeni bir yaşam anlamını taşımaktadır.

Türkiye’de Gezi Direnişi ile ortaya çıkan duygulanım bir anlamda kolektif tabulaşma olarak değerlendirilebilir. Freud bize tabu olan bir şeye dokunanın artık kendisinin de tabu olduğunu hatırlatmaktadır. (4) Bu bağlamda Gezi’de de (egemenlerce mesafelendirilmiş) çeşitli kesimler birbirine dokunarak muktedir karşısında konumlandı, kriminalize edildi, tabulaştı. Kurulan bu birliktelik bireyleri/kesimleri öteki olanı anlamaya, tanımaya, onunla birlikte eylemeye, şekillenmeye sevk etti. HDP’nin seçim şarkılarının birinde geçen ve HDP ilkelerinin temelini yansıtan “Gökkuşağının renginde kucaklaşıyor umutlar” (5) sözleri bu minvaldeki bir dokunmayı betimlemektedir. Ayrıca “mutluluk” da bu dokunma ile politik bir talep olmuş ve HDP’nin çağırdığı kolektif varoluşta yer almıştır. (6) 

Kürdistan’da ise seçime dair son kırılma Rojava Devrimi ve Kobanê’de verilen onurlu mücadelede AKP’nin barış karşıtı tutumu ile şekillenmiştir. Kürt ulusal bilinci Roboskî’de cezasızlığı aşan, Kürtlere çeşitli biçimlerde yönelen güncellenmiş devlet şiddeti ile “Kobanê düştü, düşecek” kibri arasındaki alanda netleşmiş ve sandıkta somutlaşmıştır. Kürdistan’ın barış ısrarı ise HDP’de ortaklaşılan irade ile ortaya konulmuştur. (7) 

Bir diğer önemli husus da HDP’nin politikasını yansıtan seçim söyleminin tek’leyen, kendini dayatan erkek egemen zihniyete karşı çoğulcu, katılımcı, duyguları içeren “Biz’ler” vurgusuydu. HDP, sosyalist ve demokratik güçlerin ortaklaşması ile, seçimi salt oy vermeye indirgemek yerine oy vermeyi öznelerin “demokratik ulus ve yeni yaşamın inşasının bir parçası olma” beyanına dönüştürmüş, demokrasiyi sandığa kapatmayan kolektif bir bilinç oluşturmuştur. Tam da bu noktada oylar emanet olmaktan çıkmakta ve ilkesel birlikteliğin ortak sorumluluğu hâline gelmektedir. Ayrıca HDP’nin 1980 faşist cuntası ürünü %10 seçim barajına meydan okuyuşu, tarihle yüzleşmenin “iktidar” tarafından halklar adına değil, halkların mutabakatı ile kendileri tarafından yapılabileceğini göstermiştir. 

Yaşanan tarihi seçimdeki zorluklar, yardım alınmadan yürütülen kampanyadaki örgütlülük herkes için ayrı bir deneyim oldu. 1992 yılında her türlü baskıya karşı “Özgür Basın Geleneği”ni sürdüren Özgür Gündem’e verilen Soner Özyurt imzalı, “Sevgili Özgür Gündem, sana destek olsun diye veriyorum bu ilanı” şeklinde çıkan ilandaki naif, içten ve fedakâr ilişkilenimler, daha büyük bir ölçekte tekrar deneyimlendi. Bu, seçim başarısını beraberinde getiren yeni yaşamın duygusuydu. 

7 Haziran zaferini halklar arasında kurulan gönüllü birliktelik ile yeni yaşamın duygusu belirlemiştir. Mahirlerin cesaretinden İbrahim Kaypakkayaların iradesine, Mazlum Doğan ve Kemal Pirlerin direnişinden Gurbetelli Ersöz ve Mehmet Şenolların kararlılığına, Sakine Cansız ve Arîn Mîrkanların gücünden Paramaz Kızılbaşların ilhamına uzanan mücadelenin duygusunu yeni yaşamda büyütmenin umudunu taşıyarak; hayal gücünün iktidara yürüyüşünde, bu daha başlangıçtı.

Girişteki 1994 alıntısı, meclis başkan vekilinin şu sözleri ile bitmiştir; “Değerli milletvekilleri, komisyonun raporu kabul edilmiş ve Şırnak Milletvekili Orhan Doğan’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verilmiştir.”

[SHP ve DEP sıralarından tepki alkışları]

(1) Orhan Doğan, “2 Mart 1994 TBMM konuşması”, Yarıda Kalan Hayat - Nîv Jiyan, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010 , s.42.

(2) Bu noktada seçim sürecinde mahalle çalışmaları, yüz yüze iletişim ve temasın ön planda oluşu önem teşkil etmektedir.

(3) Sara Ahmed, Duyguların Kültürel Politikası, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2015, s. 21.

(4) Sigmund Freud, Totem ve Tabu, Alter Yayıncılık, Ankara, 2008, s.36.

(5) Koma Awazê Çiya, HDP 2015 seçim şarkısından.

(6) Prof. Dr. Melek Göregenli, “Bila dilşahiya me bibe kul û derd ji te re”, YüzdeOn Mecmua, http://www. yuzdeon. org/_php/ index_sayfa. php?SayiX=5&KX=124.

(7) Seçim süresince emsalsiz bir sabır ve irade ile provokasyonları canını ortaya koyarak boşa çıkaran insanlarımızı ayrıca minnetle anmak gerekir. [Serhat Kızılay, Yıldırım Bat, Cezmi Budak, Hamdullah Öğe, Şeyhmus Kaçan, Necati Kurul, Ramazan Yıldız, Ciwan Arslan, Ali Türkmen]

Kaynak: http://yeniozgurpolitika.info/index.p...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0