Görüş Bildir
Haberler
Geç de Olsa Gelen Adalet mi? Ali Tatar ve Onur Yaser Can'ı Hayattan Koparanlar Tutuklandı

etiket Geç de Olsa Gelen Adalet mi? Ali Tatar ve Onur Yaser Can'ı Hayattan Koparanlar Tutuklandı

Adalet, hak, hukuk, demokrasi. Aslında insanlık tarihinde yine içini biz insanların doldurduğu kurallar ve beraber yaşama kriterleri. Normal bir düzende hepimize lazım olan ve insanlık onurumuzu ayakta tutan bu kavramlar, 15 Temmuz’da ayaklar altına alınmaya çalışıldı. Daha doğrusu çoğumuz bunu 15 Temmuz’da yaşarken, bu hakları elinden alınan, birbirinden alakasız 2 insan hayatlarına kıyarak onurlu bir ölümü seçti. Şimdi sizlere bugün tek bir ağızdan lanetlediğimiz FETÖ’nün, türlü yalanlar ve aşağılamalarla hayatlarına son verdiği 2 güzel insandan bahsedeceğiz. Yarbay Ali Tatar ve Onur Can Yaser.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bu güzel gülümsemenin sahibi Ali Tatar

Bu güzel gülümsemenin sahibi Ali Tatar

Yarbay Ali Tatar, 11 Şubat 1967 tarihinde Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını da burada yaptıktan sonra 1989 yılında açılan sınavı kazanarak eğitim uzmanı olarak teğmen rütbesiyle Deniz Kuvvetleri’ne katıldı.

17 Temmuz 2009 sabahı polislerin baskın yaptığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli 3 teğmenin kaldığı bir evden bazı ‘deliller’ çıktı.

17 Temmuz 2009 sabahı polislerin baskın yaptığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görevli 3 teğmenin kaldığı bir evden bazı ‘deliller’ çıktı.

Bu delillerden biri olan flashdisk’ten Doğu Perinçek’in teğmenlere bazı emirler verdiği belgeler çıkarken, bu emirler ‘teğmenlerin PKK ile görüşmesi ve ÇYDD’li genç kızların teğmenlerin yeteneklerini arttırıcı eğitimlerden geçirilmesi’ idi. Perinçek ile teğmenler arasındaki bu köprü ise Yarbay Ali Tatar’dı.

Tatar ve teğmenlerin de içinde bulunduğu askerler; bir evde bulunan nottan hareketle, Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç’a suikast düzenleyecek örgütün üyesi olmakla, komutanlarını vurmakla suçlanıyordu. Gazeteler ertesi gün “Amirallere Suikast” manşetiyle çıkmıştı

Tatar ve teğmenlerin de içinde bulunduğu askerler; bir evde bulunan nottan hareketle, Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç’a suikast düzenleyecek örgütün üyesi olmakla, komutanlarını vurmakla suçlanıyordu. Gazeteler ertesi gün “Amirallere Suikast” manşetiyle çıkmıştı

Bir kapıcının 5 çocuğundan biri olan Yarbay Ali Tatar hakkında hazırlanan iddianamede, Deniz Kuvvetleri’ne Alevi subayları topladığı, DHKP/C’li olduğu yazıyordu. Süleyman adlı kuzeninin bu örgütten olduğu söyleniyordu. Gel gelelim, Ali Tatar’ın Süleyman isminde bir kuzeni bile yoktu.

Bütün itirazlarına rağmen, savcı Süleyman Pehlivan’ın (bu ismi unutmayın) isteğiyle Hasdal Cezaevi’ne konuldu.

Bütün itirazlarına rağmen, savcı Süleyman Pehlivan’ın (bu ismi unutmayın) isteğiyle Hasdal Cezaevi’ne konuldu.

Avukatı itiraz etti, 11 gün sonra beraat etti. Savcı Pehlivan tekrar tutuklanmasını istedi.

Tekrar tutuklamak için polisler kapısına dayandığında Tatar banyoya gitmek istedi ve sonra içeriden bir el silah sesi duyuldu.

Tekrar tutuklamak için polisler kapısına dayandığında Tatar banyoya gitmek istedi ve sonra içeriden bir el silah sesi duyuldu.

Hayatına son vermişti ve yanında kısa bir not bulunmuştu.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Ali Tatar'ın veda mektubu

Ali Tatar'ın veda mektubu

'Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım. Başınızı dimdik tutun! Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam. Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil... O deliğe bir kez daha girmektense mezara girmeyi tercih ederim... 

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez. Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu, ne de yaşayacak bir cumhuriyet, ne de bir ülke bulamayacaksanız. Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı bulunmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.'

Ali Tatar arkasında gözü yaşlı bir aile bıraktı ve işin garibi, iddianamede suikast düzenleyeceği söylenen üstleri Tatar'ın cenazesine katıldı.

Ali Tatar arkasında gözü yaşlı bir aile bıraktı ve işin garibi, iddianamede suikast düzenleyeceği söylenen üstleri Tatar'ın cenazesine katıldı.

2010 yılında ise gencecik bir hayat yitip gitti aramızdan. O zamanlar büyük bir çoğunluğumuz bilmedik bile kim olduğunu. Belki hala da bilmiyoruz. Sizlere Onur Yaser Can’dan bahsetmekten onur duyarım.

2010 yılında ise gencecik bir hayat yitip gitti aramızdan. O zamanlar büyük bir çoğunluğumuz bilmedik bile kim olduğunu. Belki hala da bilmiyoruz. Sizlere Onur Yaser Can’dan bahsetmekten onur duyarım.

ODTÜ’lüydü Onur Yaser. Mimarlık bölümünü bitirmiş, hayalleri için İstanbul’a gitmişti. 24 yaşında hayatına son verdiğinde 28 yaşındaydı. 2 Haziran 2010’da esrar satın aldığı gerekçesiyle Harbiye’de gözaltına alındı. Karakola götürüldü, çırılçıplak soyuldu, yüzü duvara dönük saatlerce bekletildi, yere çökertildi, öksürtüldü, kısacası onurunu ayaklar altına alan işkenceler yapıldı.

Bunları yapan polislerden birisi Hakan Aydın (bu ismi de unutmayın) hakkında sonrasında davalar açılsa da takipsizlik kararı verildi.

Bunları yapan polislerden birisi Hakan Aydın (bu ismi de unutmayın) hakkında sonrasında davalar açılsa da takipsizlik kararı verildi.

Serbest bırakılmasının ardından ikinci kez emniyete çağrıldı. Telefondaki polis ona, ifadesindeki tarihin yanlış olduğunu, düzeltmek için tekrar gelmesi gerektiğini söyledi. 4 Haziran’da ikinci kez karakola giden Onur Yaser’in ifadesine eklemeler yapıldı.

Emniyet ondan muhbirlik yapmasını istediğinde artık olayı ailesine anlatıp, avukat tutmaya karar verdi. Avukatı ifadesini almakta zorlandı. Ve Onur’u üçüncü kez ifadeye çağırdılar. Bu durum Onur Yaser’e çok ağır geldi.

Emniyet ondan muhbirlik yapmasını istediğinde artık olayı ailesine anlatıp, avukat tutmaya karar verdi. Avukatı ifadesini almakta zorlandı. Ve Onur’u üçüncü kez ifadeye çağırdılar. Bu durum Onur Yaser’e çok ağır geldi.

Onur arkadaşlarıyla evinde otururken, çırılçıplak bir şekilde kendini evinin balkonundan aşağı attı. Onur ile son konuşanlar annesi ve babası idi. Babasına başında adli sıkıntı olduğunu, telefonda konuşamayacağını söylerken, annesinden İstanbul’a gelmelerini istedi. Sonrasında ise kendini boşluğa bıraktı ve kurtarılamadı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bu arada Onur Yaser’in intiharından sonra ailesi polislere dava açtı. Davaya takipsizlik kararı verildi.

Bu arada Onur Yaser’in intiharından sonra ailesi polislere dava açtı. Davaya takipsizlik kararı verildi.

Takipsizlik kararı veren ise dönemin ‘ünlü’ savcısı Muammer Akkaş’tı.

Onur Yaser bu süreçte yemeden içmeden kesilmiş, psikolojisi bozulmuştu ve kendi yaşamına son verdi. Peki sonra ne oldu?

Onur Yaser bu süreçte yemeden içmeden kesilmiş, psikolojisi bozulmuştu ve kendi yaşamına son verdi. Peki sonra ne oldu?

4 yıl süren acıya dayanamayan anne Hatice Can da intihar ederek hayatına son verdi.

Bu acılar, tarifi imkansız, kelimelere sığamayacak acılar. Belki biraz yüreğinizi hafifletir diye; yazıda unutmamanız gereken isimler vermiştik.

Bu acılar, tarifi imkansız, kelimelere sığamayacak acılar. Belki biraz yüreğinizi hafifletir diye; yazıda unutmamanız gereken isimler vermiştik.
Bu acılar, tarifi imkansız, kelimelere sığamayacak acılar. Belki biraz yüreğinizi hafifletir diye; yazıda unutmamanız gereken isimler vermiştik.

Bunlardan birisi savcı, Yargıtay üyesi Süleyman Pehlivan, FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Onur Yaser Can’a işkence eden polislerden Hakan Aydın, yine aynı soruşturma kapsamında tutuklandı.

Ne demiştik yazının başında, adalet, hak, hukuk herkese bir gün lazım olacak. Tek isteğimiz, herkesin ihtiyacının olduğu günde yanında olsun.

Ne demiştik yazının başında, adalet, hak, hukuk herkese bir gün lazım olacak. Tek isteğimiz, herkesin ihtiyacının olduğu günde yanında olsun.

Ve bu olaylara karışan, sorumlusu olan herkes ama herkes adalet önünde hesap versin.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
283
98
72
3
2
1
1