Görüş Bildir
Haberler
Evrim Teorisinin Dünyanın Birçok Ülkesinden Önce Osmanlı Döneminde Tartışıldığını Biliyor muydunuz?

Evrim Teorisinin Dünyanın Birçok Ülkesinden Önce Osmanlı Döneminde Tartışıldığını Biliyor muydunuz?

Erdem Yılmaz
08.09.2018 - 12:10 Son Güncelleme: 05.10.2021 - 16:21

Charles Darwin, 1859 yılında Türlerin Kökeni Üzerine eserini yayınladı, bugün bile süren evrim teorisi halen ülkemizde ve dünyada 'evrim sadece bir teoridir, kanıtlanmış olsa adı kanun olurdu' ekseninde tartışılmaya devam ediliyor. 

Tarih boyunca, özellikle de Osmanlı'da evrim teorisine karşı sunulan savları sık sık duyduk ama bilmediğimiz asıl şey Osmanlı'da evrimin öyle topyekün yadsınan bir fikir olmadığı.

Gelin, anlatayım.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Darwin, Türlerin Kökeni Üzerine'yi kaleme aldığında meslektaşları tarafından bile uzun süre yanlış anlaşılmıştı, bunu başta belirtelim.

Darwin, Türlerin Kökeni Üzerine'yi kaleme aldığında meslektaşları tarafından bile uzun süre yanlış anlaşılmıştı, bunu başta belirtelim.

Odak noktası 'insanların maymunlardan evrilmesi' olan bu tartışmalar, daha doğrusu çarpıtmalar büyük ses getirdi. Bu yankı Osmanlı'ya birkaç yıl sonrasında ulaştığında ilk alıcısı Ahmet Mithat Efendi oldu.

Biz onu sınavlara hazırlık kitaplarında geçen Felatun Bey ile Rakım Efendi gibi kalıplaşmış eserleriyle tanısak da düşünsel hayatımızın önemli bir yerinde konumlanıyor.

Edebiyat tarihimizdeki yerine ek olarak evrimsel biyolojinin ülkemize girişini de simgeler Ahmet Mithat Efendi.

Edebiyat tarihimizdeki yerine ek olarak evrimsel biyolojinin ülkemize girişini de simgeler Ahmet Mithat Efendi.

Kendi yayınladığı Dağarcık dergisinde evrim görüşüne dair yazılarını yayınlamaya başladığında tarih 1870'ti. Bu yıldan itibaren derginin 10 farklı sayısında evrimle ilgili çokça yazı yazar fakat bu yazılar tam anlamıyla evrim teorisini kapsıyor demek pek de doğru olmaz.

Modernist yaklaşımıyla tanıyoruz Ahmet Mithat Efendi'yi, bilirsiniz.

Modernist yaklaşımıyla tanıyoruz Ahmet Mithat Efendi'yi, bilirsiniz.

İşte onu evrim teorisini bu coğrafyada tanıtmaya iten de Darwin'in ortaya attığı modernist yaklaşımdı. Tabii bu atılımıyla Osmanlı'da daha önce eşi görülmemiş biçimde insanın varlığının kaynağı inanç ekseni yerine bilimsel terazide tartışmaya açılmıştı.

Onu evrim teorisinde cezbeden şeyin görece yüzeysel başlıklar olması bu teoriyi Osmanlı toplumuyla el sıkıştırmaya çalışırken bazı yanlış anlaşılmaları beraberinde getirmişti.

Evrim tartışmalarını Anadolu'ya transfer etme çabası kıymetli olsa da bazı eksikler teori yayılırken sorunlar ortaya çıkarıyordu.

Evrim tartışmalarını Anadolu'ya transfer etme çabası kıymetli olsa da bazı eksikler teori yayılırken sorunlar ortaya çıkarıyordu.

Bu yanlış aktarımın en mühim örneği insanların maymundan geldiği teziydi. Ahmet Mithat Efendi Darwin'in insanın kökenlerine dair fikirlerinden ziyade genel olarak evrim, evrilme fikriyle ilgileniyordu.

Buna örnek olarak da eğitimin toplumda yarattığı değişimi gösteriyordu, ona göre eğitimli kişiler toplumun geri kalanından farklı bir kumaşa sahip olacaklar ve ilerlemenin önünü açacaklardı, bunun için de seçkinlere ihtiyacımız vardı.

O, daha ziyade doğal seçilimin toplumsal yansımalarıyla ilgilense de toplum maymundan gelen insan teziyle daha ilgiliydi. Bugün bile canlılığını koruyan bu tezin kökeni bu yıllara dayanıyor.

Ahmet Mithat Efendi'nin evrim teorisini daha çok ikincil kaynaklardan eriştiği ve bu sebeple bu tip bir eksikliğin ortaya çıktığı söylenir.

Ahmet Mithat Efendi'nin evrim teorisini daha çok ikincil kaynaklardan eriştiği ve bu sebeple bu tip bir eksikliğin ortaya çıktığı söylenir.

İkincil kaynaklara muhtaç olmak dönemin Frankofonluğu ve İngilizce bilen aydın sayısının hayli az olmasıyla açıklanabilir, bu da gayet makuldur.

Kabaca ele aldığı insanların orangutanlara benziyor olması fikri o dönem evrim teorisinin karikatürleştirilmesine yol açıyordu. Hatta bazı kaynaklar onun nazarında 'bedevilerin kuyruklu' olduğunu da aktarır. Öyle ki bu tartışmalar basında, siyaset sahnesinde bile o kadar sık dillendirilmişti ki 'maymun meselesi' olarak, daha da özel olarak 'Ahmet Mithat Efendi'nin maymunları' olarak kendine kalıcı bir isim bile bulmuştu.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Sonuç olarak alınan kararla 'Ahmet Mithat Efendi'nin maymunlarından her ne şartta olursa olsun bahsetmek yasak' haline gelmişti.

Sonuç olarak alınan kararla 'Ahmet Mithat Efendi'nin maymunlarından her ne şartta olursa olsun bahsetmek yasak' haline gelmişti.

100 yıldan fazla yasaklılar arasında kalan evrim teorisi, 1930'lu yıllarda yeniden, görece sönük biçimde gündeme gelse de Türlerin Kökeni Üzerine'nin Türkçe'ye çevrilmesi,  dolayısıyla bilimsel olarak incelenmesi 1970 yılına dek ertelenmiştir.

Ahmet Mithat Efendi'nin hüsnüzan ederek kişisel çabalarıyla, biraz eksik de olsa tanıttığı evrim teorisinin yolu, görüldüğü üzere sancılarla dolu.

Ahmet Mithat Efendi'nin hüsnüzan ederek kişisel çabalarıyla, biraz eksik de olsa tanıttığı evrim teorisinin yolu, görüldüğü üzere sancılarla dolu.

Bugün de bu sancıları aşabilmiş değiliz. 150 yıl öncesinde ortaya çıkan tartışmalardan devraldığımız bazı sorularla evrim teorisine yaklaşmamız bir yana, bir soru sadece bizi değil tüm dünyayı ilgilendiriyor:

Evrim teorisini kabul yahut reddederken doğanın bizimle fikir birliğine varma gibi bir tasası olduğunu gerçekten düşünmüyoruz değil mi?

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
193
47
25
19
16
14
7
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Söyledim gitti

"İnsan maymundan geldi" ifadesiyle birlikte dinler evrimi direk karşılarına aldılar sanıyorum. Oysaki önce bir araştırsalar ve hatta geliştirselerdi keşke. E... Devamını Gör

Söyledim gitti

Okumamak ne mümkün? Her forumun başlıca konusu bu. Dinciler türlerin silsile halinde birbirinden türemesine karşı çıkar. İşin özü "İnsanın yaratılışı"nda anl... Devamını Gör

Bozkurt

Ülkemizde ve dünyada "evrim sadece bir teoridir, kanıtlanmış olsa adı kanun olurdu" şeklinde bir tartışma yok. Keza teorinin kelime anlamını kafalarına göre ... Devamını Gör

feyk

bugunun muhafazakar osmanlici kesmi osmanliyi kendi kucuk anadolu sehirlerindeki gibi hayal etsede osmanli cok uluslu, cok kulturlu ve cok dinli bir imparato... Devamını Gör