Görüş Bildir
Haberler
DUR! ÖLÜMÜN İMPARATORLUĞU BURASI!

DUR! ÖLÜMÜN İMPARATORLUĞU BURASI!

Pelin Özkan
16.07.2018 - 18:07

Beyazperde'de bir "Derin Kabus" - As Above So Below

Pssst! Korku severler yaklaşın. Sizleri Paris'in aşk kokan sokaklarına değil, kan kokan yeraltı mezarlıklarına davet ediyorum!

İçeriğin Devamı Aşağıda

            Paris…

Nazım Hikmet’in “Hangi şehir şaraba

benzer? Hangi şehir kırk yağmurlarda bile güzeldir? “ dizeleriyle

övdüğü şehir, ihtirasın başkenti. Ne var ki Paris yalnızca aşkın, tutkunun

değil, derinliklerinde gizemin ve korkunun da başkenti. Evet, mecazen değil, gerçek

anlamda derinliklerinde. Girişinde, Jacques Delille’nin “Dur! Ölümün

İmparatorluğu Burası” satırları ile ziyaretçilerini ağırlayan, içine girdiğiniz

an ölümün soğuk nefesini ensenizde hissettirecek, altı milyon cesedin bulunduğu

yeraltı mezarlığında, Catacombes de Paris…

           Yakup

Kadri’nin 1922 yılında yayınlanan romanı Kiralık Konak’ın karakterlerinden

Seniha için Paris’e gitmek “öteden beri bütün hülyalarını, bütün arzularını çevreleyen

emel, yegâne emel” olduğu gibi benim için de Paris’e gidip buradaki “kemikten

gizemi”  kendi gözlerimle görmek, o sır

dünyasının içinde kendi ayaklarımla yürüyüp kaybolmak büyük bir hayal. Benim

gibi arkeolojinin, simyanın, yunan mitolojisinin ve tarihi gizemlerin meraklısı

olanlara “Derin Kabus”, orijinal ismi ile “As Above So Below” adlı 2014 yılında

John Erick Dowdle tarafından yazılıp yönetilen korku gerilim türündeki filmi

şiddetle tavsiye ediyorum. Film, yazımın başında bahsettiğim Paris’in yeraltı

mezarlıklarındaki tünellerde geçmekte. Heyecanın tek saniye bile kaybolmadığı

filmin en çok hoşuma giden yanı tüm sahnelerin el kamerası ile kaydedilmiş

olması. Bu sayede kendinizi aylar önceden çekilmiş ve vizyona giren bir film

izler gibi değil, orada bulunan gezginlerden biriymiş ve kamera sizin

elinizdeymiş gibi hissediyorsunuz. Haliyle korku ve gerilimi doyasıya yaşıyor,

karakterlerle birlikte sizde o rutubetli, soğuk ölüm diyarında yürüyor hatta

kaçıyorsunuz. 

. Ancak

uyarmakta fayda var, klostrofobisi olanların izlemesini hiç ama hiç tavsiye

etmiyorum.

             Filmin

her ne kadar muazzam olduğunu düşünsem de gözüme çarpan ufak tefek eksiklerden

de bahsetmeden geçmek istemiyorum.

Karakterlerin

geçmişle yüzleşme hikayeleri fazlasıyla havada kalan pek de anlaşılmayan

hikayelerden oluşuyor. Senaryo, sorduğunuz her sorunun cevabını almanız için

yeterli bilgi vermiyor. Değinmek istediğim bir diğer nokta ise, film adının

Türkçeye çevirisindeki başarısızlık. Filmin orijinal ismini, “Yukarıda olan

aşağıda, aşağıda olan yukardadır.” şeklinde çevirebiliriz, ki bu cümle filmde

sıkça geçmekte. Bu deyişe göre filmi izlediğimizde verdiği mesaj daha anlamlı

hale geliyor. İçeriğe filmin ayrıntılı bir özeti ile son vermek istiyorum. Bilginiz

olsun, bolca spoiler içermekte!

            Baş kahramanımız Scarlett’in kendisi gibi

arkeolog ve dünya tarihinin önde gelen simyacılarından biri olan babası,

felsefe taşının varlığını kanıtlamaya çalışırken herkes tarafından aklını

yitirmiş muamelesi görüyor, kimse ona inanmıyor ve sonunda intihar ediyor.

Bunun üzerine cesur arkeoloğumuz babasının çalışmalarını tamamlamak ve

delirmediğini ispatlamak için felsefe taşının peşine düşüyor. Film, Scarlett’in

İran’da patlatılmak üzere olan bir mağaraya gizlice girerek, felsefe taşının

bulunduğu yerin bilgisini barındıran gül anahtarını (antik dönemden kalma bir

tablet) çalmasıyla başlıyor. -Bu kısımda İran’daki ağır idam cezalarına da

gönderme yapılması dikkatimi çeken bir unsur oldu.- Scarlett, Aramice olan gül

anahtarını tercüme ettirmek için Fransa’ya, George’nin yanına gidiyor. Tableti

çözümlediklerinde felsefe taşının yeraltı mezarlıklarında gizli olduğunu

öğreniyorlar. Gizli tünelleri çok iyi bilen üç kişilik gezgin grubu, tünellerde

gizli bir hazine olduğunu söyleyerek kandırıyorlar ve macera burada başlıyor.

Tüneller cehennemin kapılarına kadar uzanıyor ve felsefe taşı da tam olarak

burada gizli. Taşı bulduktan sonra işin rengi değişiyor. Herkes pişmanlıkları

ile yüzleşmek zorunda kalıyor ve başarılı olamazsa ölüyor. Kimisi iki yıl önce

o tünellerde terk ettiği arkadaşı tarafından, kimisi yanan arabada terk ettiği

ağabeyi tarafından, kimisi ise kim olduğu bilgisi filmde bize verilmeyen

bebekli bir kadın tarafından öldürülüyor. -Burada belirtmek gerekirse yukarıda

bahsettiğim senaryodaki eksiklikleri bu ölümlerin ardındaki sırlar oluşturuyor.

Ölen kişiler ile öldüren ruhların arasındaki bağ ve bu kişilerin kimlikleri

hakkında yeterli bilgi verilmemesi anlamsız soru işaretleri oluşturuyor

kafamızda. Bu da izleyicinin belli noktalarda filmden kopmasına sebep oluyor.

            Felsefe taşı, mitolojiye göre edebi hayatın

anahtarıdır. Ancak ölüyü diriltme gücüne sahip değildir. Bundan dolayı ölen

arkadaşlarını kurtaramıyorlar. Yaralılar üzerinde etki edeceğini düşünüyorlar

ancak atladıkları bir şey var, felsefe taşını bulmalarını sağlayan mitrion (gül

tabletindeki metin) tam olarak şöyle söylüyor: “Dünyanın iç kısımlarını ziyaret

et, doğru yaparsan gizli taşı bulursun.” Ve gerçeğin farkına varıyorlar. Taşı

çalmaları yanlış olduğu için her biri teker teker avlandılar. Scarlett bunu

fark ettiğinde taşı geri götürüyor, doğru olanı yaptığı için felsefe taşının

tüm gücünü elde ediyor ancak bu sırada onun sınavı başlıyor. Kendisini asan

babasıyla karşılaşıyor ancak günahları ile yüzleşmeyi başarıyor ve babasının

ruhunu huzura kavuşturuyor. Geri döndüğünde yaralı arkadaşını iyileştiriyor ve

tünellerden çıkmayı başarıyorlar.

İçeriğin Devamı Aşağıda

“Dibe indikçe, daha derinlere indikçe, içimizde

sakladığımız bizi yaralayan gerçekler dışarı çıkar. Günahlarımızla yüzleştikçe

ruhumuzu tutsaklıktan kurtarırız.”  -As

Above So Below

As Above, So Below Official Trailer #1 (2014) - Ben Feldman Horror Movie HD

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın