Doğumundan 96 Yıl sonra Charles Bukowskiyi tanımak

Bukowski'yi efsaneleştiren noktalardan birisi eserlerinde depresyonik kişileri ve alkolü ele almasıdır. Hayranlarının büyük çoğunluğuna göre eselerinde kendi hayatıdan kesitler sunuyordu. Öyle ki sıra dışı yazarımızın toplumun dışında kalmış alkolik ve cinselliğe düşkün bir yaşantısı varmış.

Bukowski, henüz çok küçük yaşlardayken babasından daimi bir şiddet görmüş ve bu durum onu fizyolojik ve özellikle de psikolojik açıdan ziyadesiyle etkilemiştir. Bukowski, bu yıllarda bir çocuktan beklenmeyecek bazı hareketlerde bulunmuştur.

Genelde sessiz bir çocuk olan ve bu özelliğiyle dikkat çeken Bukowski, bazen çıldırış noktasına geliyor kendinden hiç beklenmedik kabadayılıklar yapıyordu. İlkokul yıllarından itibaren korkusuz olan Bukowski, kendi yazdığı bir eserinde ilkokul öğretmenine 'sevişelim' dediğini söylemektedir.

Bukowski babasına olan nefretini onun aksine bir hayat yaşayarak göstermiş ve bir yazısında da bu yüzden bir hiç olmayı seçtiğini söylemiştir. O babasının aksine olduğu gibi görünen ve bir şey olmamayı hedefleyen birisi olarak kazandığı paraya önem vermiyor ve barlarda günü birlik bir hayat sürüyordu. Zengin amerikalı kadınlarla ilişkiye girdiği dönemlerde onlara kaba dahi davransa etkiliyor onların evlerinde yaşamaya başlıyor ama bir türlü o hayata adapte olamayarak eski hayatına geri dönüyordu ki 1969’da da bunu, aç kalmayı seçtiğini söyleyerek ispat etmiş oluyor adeta.

1955'te ölümün ucundan döndüğü alkol komasından dolayı hastaneye kaldırıldı. Taburcu olduktan sonra bir daktilo satın aldı ve şiir yazmaya başladı.1957'deFrancis Smith ile evlendi fakat 1959'da boşandılar. Bukowski, şiir yazmaya ve içki içmeye devam etti ve sonra Los Angeles'taki postaneye geri döndü. 1965'te hiç evlenmediği Francis Smith'ten bir kızı oldu.

Bukowski, Pulp romanını henüz bitirdikten sonra 9 Mart 1994'te 73 yaşındayken omurilikten yayılan lösemi sebebiyle San Pedro, Kaliforniya'da öldü.

İyi ki doğdun Bukowski !