Görüş Bildir
Haberler
Atatürk Hakkındaki İngiliz İstihbaratı Raporlarından: 'Tehlikeli Biri, Rakipleri Bir Araya Getirilmeli'

etiket Atatürk Hakkındaki İngiliz İstihbaratı Raporlarından: 'Tehlikeli Biri, Rakipleri Bir Araya Getirilmeli'

Ulaş
10.11.2019 - 14:40 Son Güncelleme: 19.05.2022 - 12:57

103 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk için hazırlanan İngiliz istihbarat raporları ortaya çıktı. Raporlarda 1919 yılında Anadolu'da başlayan hareketin devrimci bir nitelik taşıdığı belirtilirken, Atatürk'ün 'tehlikeli kişi' olarak nitelendiği görüldü. Raporda ayrıca Atatürk'ün 'zıtlarının desteklenmesi ve rakibi olan hareketlerin bir araya gelmesinin teşvik edilmesi gerektiği' belirtildi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

BBC Türkçe'den İrem Köker, British Library'de yer alan, İngiliz devletine ait artık gizliliği kaldırılmış istihbarat raporlarına ve resmi belgelere ulaştı.

Belgeler, Ekim ile Aralık 1919 arasındaki üç aylık dönemde, Türkiye'deki İngiliz yetkililerin Londra'daki makamlara Mustafa Kemal ve Anadolu'daki henüz yeni yeni örgütlemeye başladığı hareketle ilgili gönderdiği raporları ve yaptıkları ilk değerlendirmeleri kapsıyor.

Atatürk hakkında hazırlanan ilk rapor, 1919 yılının ekim ayında.

Atatürk hakkında hazırlanan ilk rapor, 1919 yılının ekim ayında.

Mustafa Kemal özelinde hazırlanan ilk İngiliz istihbarat raporu da 9 Ekim 1919 tarihini taşıyor. Rapor, o dönem İngiltere'nin işgali altında bulunan Mısır'daki istihbarat birimi tarafından, Fransızlardan alınan belgelere dayanarak hazırlanmış.

'Mustafa Kemal ve milliyetçi (millici) hareket' başlığını taşıyan raporda, bu hareketin ulus çapında İstanbul hükümetine muhalif nitelikte olduğu ve her ne kadar Türkiye'nin toprak bütünlüğünü savunsa da manda sistemine de karşı çıkmadığı belirtiliyor:

'Bu hareket, Yunanistan'ın İzmir işgaliyle başlamış, bunun ardından destek toplamış ve Türk heyetinin Paris'ten dönmesiyle, Yunanların İzmir'de yaptıkları, İtalyanların Antalya'ya çıkması ve Ermeni ile Kürt sorunlarına ilişkin belirsizlikle güçlenmiştir. Hareket, ordunun yardımıyla geniş çaplı bir siyasi direniş olarak kısıtlanmıştır ve daha fazla kışkırtılmadığı sürece silahlı mücadeleye dönüşme ihtimali düşük görülmektedir.'

Hazırlanan bu ilk raporda dikkat çeken bir nokta da Mustafa Kemal'in adının 'Mustafa Kamil' olarak yazılmış olması.

Ancak, Bağdat'ta bulunan Siyasi Komite'den bir başka yetkili bu rapora ek yaparak, Mustafa Kemal ve amaçları konusunda "iyimser olamadığını" yazıyor:

Ancak, Bağdat'ta bulunan Siyasi Komite'den bir başka yetkili bu rapora ek yaparak, Mustafa Kemal ve amaçları konusunda "iyimser olamadığını" yazıyor:

'Mustafa Kemal'in faaliyetleri veya niyetleri konusunda, ne yazık ki iyimser bir görüş takınamamaktayım. [Kuzey Irak'tan] gelen raporlar ve İstanbul hükümetinin elinin altındaki gerçeklik düzeyi yüksek bilgiler, bu hareketin tehlikeli bir nitelikte olduğunu ve askeri boyut kazanabilecek şekilde bir kargaşayı kışkırtma olasılığı hiç de düşük değildir.

'Siyasi hareketlerin baskıyla yok edilmediğine katılmakla birlikte, baskı uygulamanın ne adil olduğunu ne de elimizdeki tek silah olduğunu düşünüyorum. Zıtlarının bir araya gelmesi teşvik edilmeli ve rakibi olan hedefler yerine getirilmelidir.'

İlerleyen dönemlerde yazılan raporlarda ise savaşı sonlandıran bir anlaşma olmamasına karşın yabancı devletlerin işgallerinin halk üzerindeki etkilerine ve Mustafa Kemal'in Anadolu'daki örgütlenmesinin boyutlarına ilişkin detaylı değerlendirmeler yapılıyor.

1919 yılının sonlarına doğru, İngiliz istihbaratının Mustafa Kemal ve milli mücadeleyi mercek altına almaya başladığı görülüyor.

1919 yılının sonlarına doğru, İngiliz istihbaratının Mustafa Kemal ve milli mücadeleyi mercek altına almaya başladığı görülüyor.

Yazılan ilk raporlarda Atatürk'ün adının dahi doğru yazılmadığını aktaran Alkan bu durumu, 'Yerinden gelen istihbarat raporları Kemalist hareketi, milliyetçi hareketi, direniş hareketini az çok doğru teşhis eden bilgilere sahip. Fakat öte yandan bunların Londra'da nasıl yansıdığına baktığımızda, bunun ciddi şekilde ele alınmadığını görüyoruz' diye anlatıyor.

Raporların yazıldığı dönemde henüz Soyadı Kanunu çıkmadığı için daha sonra Atatürk soyadını alacak olan Mustafa Kemal'den bu isimle ya da Mustafa Kemal Paşa olarak bahsediliyor.

Robeck'in Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a yolladığı raporda, yapılacak anlaşmanın uygulamaya sokulmasının her geçen gün daha da zorlaştığı belirtiliyor:

'İstanbul'da doğan ve Erzurum'da yuvalanan milliyetçi hareket, Yunan Bölgesi dışında Anadolu'nun tamamını kontrol edecek kadar genişledi ve Trakya'nın da önemli bir bölümünde varlık gösteriyor. Bazı Kürt, Arap ve Tatarların da sempatisini topladı. Merkezi Hükümet, İstanbul'da bir ilçe belediyesine, Milliyetçiler ile İtilaf Devletleri arasında aracıya dönüştü.

'Şu ana kadar her şey yolunda ancak Türkiye'ye sıkıntı yaratacak bir barış teklifi yapıldığında madalyonun diğer yüzü de ortaya çıkacak. Milliyetçiler örgütleniyor, moral topluyor, takibat yapıyor, eleman devşiriyor, para topluyor ve Türkiye'nin bölünmesine ya da yabancı devletlerin kontrolü altına girmesine karşı çıkmak için uyuşuk insanları canlandırmaya çalışıyor. Şu ana kadar da başarı sağladılar. Her geçen gün barış anlaşmasının uygulamaya sokulması daha da zor bir hal alıyor.'

İzmir işgalinin 'direnişi başlattığına' dikkat çekilen raporda 'Merkezi Hükümetin işbirlikçiliğine' direniş hareketinin ise 'devrimci' niteliğine vurgu yapılıyor.

İzmir işgalinin 'direnişi başlattığına' dikkat çekilen raporda 'Merkezi Hükümetin işbirlikçiliğine' direniş hareketinin ise 'devrimci' niteliğine vurgu yapılıyor.

İngiltere Yüksek Komiseri John de Robeck'in Dışişleri Bakanı Lord Curzon'a 28 Ekim 1919 tarihinde yazdığı raporda 'Mustafa Kemal, Mayıs ayında (1919 yılı) müfettiş olarak Samsun'a gönderildi. Smyrna'da (İzmir'de) uykuda yakalanan Türkler canlandı. Mustafa Kemal gelir gelmez bu bölgeyi hareketlendirmek için faaliyete geçti. İtilaf Devletleri'nin kontrolü dışında kalan Amasya'yı karargah olarak belirledi. Bu hareket devrimci ve tehlikeli bir niteliğe sahip gibi görünüyor' deniliyor ve şöyle devam ediliyor:

'Bu zamana (İzmir'in işgaline) kadar bu hareketin liderleri her an dayak yemekten korkan yaramaz oğlanlar gibiydi. İtilaf kuvvetlerinden herhangi bir muhalefetle karşılaşmayınca ve Merkezi Hükümetin gereksizliği ve muhtemelen işbirlikçiliği de fark edilince daha çok ön plana çıkmaya başladılar. Bitkin ve yozlaşmış İstanbul Hükümeti'nin Türkleri temsil etmediğini, Türkiye'yi mahvettiğini düşünüyorlar ve kendilerinin Türkleri temsil ettiğini, ülkeyi de yönetebileceklerini göstereceklerini söylüyorlar.'

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
951
436
43
35
31
13
5
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
BlackWater

"Mustafa Kemal,İngilizleri yeninceye kadar Tanrı'yı da İngiliz zannederdim." Mahatma Gandhi

Tanrı

Anne tarafım güney koreli

Mr Logical

Ortalarda "Atatürk İngiliz işbirlikçisiydi, onlar ne istediyse onu yaptı" diye dolanan şerefsiz oğlu şerefsizler bunlardan bir şey anlar mı acaba...

Melih Ugur Oktar

Atam'a mason,ingiliz ajanı diyen yobazlara göstereceksin bunu ama anlayacaklarını da sanmam