Atatürk'ün İzinden Giderek Geçmişe ve Geleceğe Işık Tutan Cumhuriyet Kadını: Muazzez İlmiye Çığ
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki eğitim seferberliği, toplumumuza ışık tutan pek çok aydın, yazar, düşünür, bilim insanı yetişmesini sağladı. Bu yılların sağladığı imkanlar ile okuyarak, dünya çapında sayılı Sümerologlardan birisi olmayı başaran asırlık çınar Muazzez İlmiye Çığ'ın hikayesi, sizlere ilham olacak!
Dünya çapında Sümeroloji alanında çok büyük işlere imza atmış, bilgisi, sempatikliği ve tatlılığı ile yaşayan tarih Muazzez İlmiye Çığ'ı tanıyor muydunuz?
O, Cumhuriyet'in yetiştirdiği en önemli isimlerden birisi, 105 yaşını devirmiş, hala etrafına ışık saçmaya devam eden bir çınar.
Göçmen bir ailenin kızı olan Çığ, ailesinin bilinçli tutumu ile eğitime, sanata ve bilime küçük yaşlarında ilgi duymaya başlar.
'Benim en çok hayret ettiğim şey de daha ben doğmadan babamın, kızıma Fransızca ve keman dersleri aldıracağım demesi. Eski İstanbul konaklarında yetişmiş olsa tamam, ama Merzifon’da göçmen ve fakir bir ailenin çocuğu.”
Sözleriyle, hep kendisinin üzerine titrediğinden bahsettiği babasının onun eğitimde nasıl önem arz ettiğini dile getirir.
Bursa Kız Öğretmen Okulu'ndan mezun olup, Eskişehir'e gider ve 4.5 yıl öğretmenlik yapar.
Kendisi ilk başta Almanca okumak istese de, babası onu "Atatürk bu fakülteyi sizler için kurdu! Senin istikbalin için çok iyi olacak kızım!” diyerek uyarmış onu Ankara'ya göndermiş.
Eğer babası onu uyarmasaydı, bu şüphesiz bizim tarihimiz adına, Sümeroloji adına ve bilim adına büyük bir kayba neden olacaktı!
Onun macerası, 1936 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydolmasıyla başlar, Hititoloji’nin yanında Sümeroloji ve arkeoloji de okur.
Burada Nazi Almanyası'ndan Türkiye'ye iltica etmiş olan Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock'dan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger'den Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürü derslerini alır.
1940 yılında İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivine atanır ve burada çalıştığı 31 yıl boyunca 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturur.
Hatice Kızılyay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte çalışarak Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırarak, 3.000 tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımladı.
Müzeye atandığı yıl, üniversiteden arkadaşı Kemal Çığ ile dünya evine girer, iki kız çocuk sahibi olurlar.
Siz hala evliliğin ve çocuk yapmanın kariyere engel olacağını düşünenlerden misiniz?
Devam eden yıllarda yazığı 16 kitap ile tarihin merak edilenlerini, herkesin rahatça anlayabileceği bir dilden dile getirir.
"Rol modelim Atatürk. Mücadele ederken kırmam, dökmem, sövmem. Yalnız ben değil Atatürk de öyleydi. Yaptığı her işi hep sevgiyle yaptı. Çünkü içinde insan sevgisi vardı."
“Evet öyle diyorlar. Ben mücadeleyi seviyorum. İlle bir şey yapılsın olsun, istiyorum. Rol modelim Atatürk. Mücadele ederken kırmam, dökmem, sövmem. Yalnız ben değil Atatürk de öyleydi. Gayet mülayim, gayet sevecen. Ve yaptığı her işi hep sevgiyle yaptı. Çünkü içinde insan sevgisi vardı.”
"Tepkinizi gösterin. Gruplaşmak en güzel. Ama tepkileriniz Atatürk doğrultusunda olsun."
Sizlere son sözüm; araştırın, bol bol kitap okuyun, arkadaşlarınızla birlikte çalışın, grup çalışmaları yapın.
Yorum Yazın