Almanya'ya Gözü Kapalı Olarak Yerleşir misiniz?
O kadar da kolay değil sanki ya da siz ne dersiniz?
Kaynak: DW
Gezi zamanında Almanya'ya giden Mimar Yalçın Çetingöz, şöyle uyarıyor gelmek isteyenleri: Geleceklere tavsiyem, kimse öyle altına son model bir araba çekeyim diye gelmesin.
Yani Mercedes'e falan binersiniz de peki sonra? Çünkü hayatını buraya taşırken ardında bırakmak zorunda kaldıkların bir Mercedes'e değecek şeyler değil. Dilini, kültürünü, aileni, arkadaşlarını, alışkanlıklarını geride bırakıp her şeye sıfırdan başlıyorsun.
Okutman Can Emekli ise şöyle özetliyor Almanya yaşantısını: Cennet değil, cehennem değil. Bir ton sorundan kaçtığını söyleyen Emekli, Almanya'da da birçok sorunla boğuştuğunu ekliyor.
Mesela, ne kadar çabalarsanız çabalayın bir Almanla eşit olamayacağınızı kabul ederek gitmeniz gerekiyor. Almanya'ya geliş sebebini 'Kim ve ne olduğunun önemi olmayacağı' olarak belirten Emekli ekliyor: 'Yok, nereden geldiğinin o kadar çok önemi var ki!'
Buna bağlı olarak sunucu Ayşe Cemre Gün, ırkçılığın her an olduğunu söylüyor. Öğretmeni şöyle dermiş kendisine: "Ayşe, Ahmet, Mehmet... Başka isim bulamıyorlar mı size?"
Veya 'Siz hepiniz aynısınız zaten, konuşmanıza gerek yok.' Şimdilerde iş başvurusu yapmaya çekinir olmuş Ayşe Hanım. Mimar Yalçın Bey'in yaşadığı da enteresan: kiralık ev için kendi hesabına hiç cevap gelmezken Alman eşinin hesabıyla ancak ev bulurlar.
Peki din konusu ne durumda? İmame Pınar Çetin, inandığı şeyleri, gayelerini savunabildiğini söylüyor Almanya'da. Ancak ırkçılıkla da sorun yaşar kendisi.
Ve bu sorunlarla boğuşurken gerek Alman, gerek Yahudi arkadaşları ve polis 'Seninle aynı düşüncede değiliz ama senin düşünceni savunmanda yanındayız.' derler. Pınar Hanım'a. Ayrıca Çetin, Almanya'da dine siyaset karıştırılmadığını ekler.
Siyaset demişken... Can Bey'e göre Almanya'da siyasette kişilerin ne düşündüğünün ya da çıkarlarının çok da anlamı yoktur.
Örneğin 2017'de eşcinsel evlilik yasallaşırken Merkel bunu onaylamasa da yasa onaylanır. Yalçın Bey de Almanya'ya geleceklere şöyle sesleniyor: İşvereninin eşcinsel olmasına ya da sana servis yapan birinin trans birey olabileceğine hazır olun.
Yine Yalçın Bey, işçi haklarının tıkır tıkır işlediğini söylüyor. Devlet, işçiye, belli bir süre sonunda işsiz kaldığında 12 ay maaşa bağlar. Ve bu yardım 12 aydan sonra da azalarak devam eder.
Şu an 1540 € olan yardım, işsizlik süresi uzadığında 350 €'ya kadar düşüyor ancak devlet ev kiranı ödemeye devam ediyor. Bunun yanında devlet çocuklar için yardım yapar ve bu yardım eğitime bağlı olarak 18 veya 25 yaşına kadar devam eder.
Siz de düşünmüşsünüzdür eminim; arkadaşlık, dostluk ilişkileri nasıl diye. Yalçın Bey 6 sene içerisinde çok arkadaş bulduğunu ancak dost bulamadığını belirtiyor.
Ona göre Almanlarda bireyselleşmeye dayalı sosyal bir bariyer var. Mesela bir Alman'ın bir Türk'ü arkadaşlarının evine davet etmesi Türk'ün Almanca bilmesine bağlı olabilir biraz. Bu dost edinmenin zorluğu Almanya'da doğan Türkler için de geçerli bu arada.
Ancak yine de Yalçın Bey, üstüne basa basa söylüyor ki: "Buraya ön yargısız gelin." Son olarak eğitim ne alemde acaba? Şöyle diyor Ayşe Hanım:
'Burada üniversitede herkes eşit bir şekilde eğitim alabiliyor. Hatta devlet üniversitelerinin imkanı özellerden daha iyi.' İlk ve orta kademede ise eğitim iyi olmasına rağmen ırkçılık görülebiliyormuş ne yazık ki.
Vaziyet böyle dostlar, siz ne düşünüyorsunuz?
Bu içerikte bunu paylaşmasam olmazdı...
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
Yorum Yazın