Görüş Bildir
Haberler
14 Şubat Şerefine; Neden İstanbul'da Aşk Yaşayamıyoruz?

14 Şubat Şerefine; Neden İstanbul'da Aşk Yaşayamıyoruz?

Nasil Delirdim
09.02.2015 - 15:38 Son Güncelleme: 12.02.2015 - 01:24

Evet yanlış okumadınız. Şu ana kadar gördüğüm dünya şehirleri arasında en güzellerinden biri olan İstanbul;  aşkın en yaşanamadığı yerler adlı bir araştırma yapılsa ilk 10'da yerini alır.

Güzelliğinin ardındaki yoruculuğu maalesef aşk için yeterli zaman bırakmıyor insana. Örneğin siz Anadolu Yakası'nda oturuyorsunuz diyelim, sevgili namzetiniz ya da sevgiliniz de Avrupa Yakası'nda oturuyor. Hele bir de Beylikdüzü tarafındaysa siz de Maltepe'de falansanız daha ilişki başlamadan üstüne bir bardak su içebilirsiniz. Hadi diyelim iki taraf da ısrarcı ilişki konusunda, duygular güçlü yani, böyle alev alev... Maksimum bir ayda bıktırır İstanbul. Ben çok duydum arkadaşlarımdan 'Abi kız ta Bahçeşehir'de oturuyor, iki kere gittim üçüncü de s.kerim böyle aşkın ızdırabını dedim bıraktım' diyen...

Kızlar farklı mı? Ya çocuk çok tatlı ama ben Çekmeköy'deyim o Merter'de oturuyor. İşi de orada. Benim de bu tarafta evim, işim. her şeyim.. İş çıkışı buluşsak, banyo yapsam buluşmadan saçımı kurutmam bir saat sürüyor, sonra karşıya falan geçemem yoruluyorum beeeeeen' diyen...

E araban olsa mesela, bu İstanbul'un trafiği var. Kızı ya da adamı göreceğim diye 3 saat yol gidersin, bunun bir de geri dönüşü var yani bir o kadar saat. Sabah işe gideceksin erken kalkman lazım, çok kalamazsın buluşunca. Birbirini görme zamanın her buluşmada hadi maksimum 1 saat olsun. Her gün görmek ne mümkün bu şartlarda. Haftada 3 gün görüşsen toplamda 3 saat yapar. Hadi hafta sonu fazladan dört saat daha gördün diyelim. yaptı mı sana 7 saat. Ayda yapar 28 saat. Bir insanı az da olsa tanımaya yetecek kadar yeterli bir zaman değil. Görüşmediğim zamanlarda araşırız, WhatsApp'tan falan mesajlaşırız diyenlerinizi duyar gibiyim...Whatsapp'dan falan mesajlaşmayın bence zaten hepten hüsran. Online oldun yazmadınlar, gördün cevap vermedinler. Toplamda 28 saate bile ulaşamadan son bulur. Demedi demeyin.

Hele araban da yoksa bir kere yandın. Metrobüste zaten lanet etmeye başlarsın bu ilişkiye. Zavallı kızlarımızın evden özene bezene süslenip çıkışları, çocuğun yanına varana kadar darmadağın olmuş makyaj ve saç başla sonuçlanır. Sonra dersin ki bu kız fotolarda daha güzel çıkıyordu. Çıkıyordu tabii, o fotolar daha evden çıkmadan yeni hazırlanmış çekiliyor. Saçı otobüs kapısına sıkışmadan, metrobüste pestili çıkmadan önce... Topuklu ayakkabı ise ancak özel günlerde giyilebilen bir ayrıntı halini alıyor.

Yollar delik deşik, toplu taşıması bir kabus olan İstanbul'da tıkır mıkır sokaklarda dolaşmak, önemli bir randevuya gitmek ancak Levent'te oturup Kanyon'da buluşmaya gidersen falan mümkün... Yani her buluşmada topuklu giyinmiş seksi kızlar beklemeyin diye söylüyorum.

Hadi diyelim çiftler iddialı, ateş bacayı sarmış. Birbirlerine olan aşktan gözleri görmüyor. Diyorlar ki daha fazla bir arada olmak için evlenelim. E malum Türkiye, insanların birlikte yaşayarak birbirlerini tanımaları maalesef çok az kişiye nasip olabiliyor. Sırf aileler istedi diye evlenen de çok... Sonu ne peki, birbirini tanıdıktan sonra gelen ve maksimum 3 yılın sonunda gerçekleşen boşanma... Şimdi tabii ben bunların hepsinde şehir olarak İstanbul'u suçlamıyorum. Ama bu kadar yoğun, kalabalık ve zor bir şehir olmasının da etkisi büyük.İstanbul'da  ancak aynı mahalleden bir insanla ya da varsa yakışıklı/güzel bir alt komşun onla sağlıklı ilişki yaşamak mümkün.

E hepsini geçtim. Haftada bir gördüğün insan mı sana daha ilgi çekici gelir, yoksa ofiste her gün gördüğün mü? Sonuçta hepimiz ailelerimizden, eşimizden, dostumuzdan çok ofis arkadaşlarımızla zaman geçiriyoruz. Zorunlu olsa da bu böyle. İçinde bize uyan biri oldu mu, vay hayatımızdaki ötekinin haline. Yani eskiler boşa dememiş, gözden uzak olan gönülden de uzak olur diye...

Bir de İstanbul'da seçenek çok. Mesela düşünsene memnun değilsen arkadaş çevreni bile yenileyebiliyorsun. Sevgili adayı bulmak, çok mu zor. İnsanlar uzaktakindense yakındakine odaklanmayı seçiyor mesela. İlgi de çabuk dağılıyor kısacası...

Yani hani görüşemediğimiz de düşünüyoruz ya. Gerçekten istese gelirdi beni görürdü diye... Hayır gelemez. Akşama kadar gudubet müdürünün suratını çekmiş, bir sürü işin altında ezilmiş, trafikte 3-4 saatini geçirmiş, pestili çıkmış... Kalkıp senin yanına gelemez. Sen de gidemezsin mesela aynı sebeplerden. Sonra söylenmeye hakkımız yok 'beni istemiyor demek ki' diye. Ben söyleyim. İstemeye hali kalmıyor. En azından bu İstanbul için böyle.Çorum'da değiliz ki iş çıkışı arabayla 10 dakikada yanında olsun. Ya da ne bileyim Ankara İzmir bile daha kolay ama İstanbul'da zor kardeşim...

O yüzden herkes kendi mahallesini semtini, kendi yakasındaki en yakın yerde sevgili bulsun kendine.İyi bakın etrafınıza, kafanız önünüzde dolaşmayın semtinizde :) Diğer türlü zor ve yıpratıcı. Sonra hüsran falan filan... Ha! istisnalar vardır elbette ki. Ne mutlu onlara, onlar ne güzel insanlardır. Adeta bir Leyla ve Mecnun, Bir Ferhat'la Şirin ama gerisi için üzgünüm, gerisine sözüm 'BU ŞEHİR GİRDAP GÜLÜM, BU ŞEHİR ZOR...'

Kaynak;; http://benidelirtensehir.blogspot.com.tr/

İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın