Görüş Bildir
Haberler
İlköğretimde 'Ölüm'lü Değerler Eğitimi Semineri...

İlköğretimde 'Ölüm'lü Değerler Eğitimi Semineri...

ATKN
26.02.2015 - 11:49 Son Güncelleme: 26.02.2015 - 14:34
İçeriğin Devamı Aşağıda

İlköğretim öğrencilerine yönelik ‘Değerler Eğitimi’ seminerlerine Ankara Barosu’ndan itiraz geldi. Seminer içeriklerinin hukuka aykırı olduğunu savunan baro, ilköğretim çağındaki küçük yaştaki çocuklara kış mevsiminin bile ‘kefen/ölüm’ gibi ifadelerle anlatılmasının psikolojilerine zarar vereceğinin altını çizdi.

Hürriyet'ten Mesut Hasan Benli ve Gamze Kolcu'nun haberine göre; Ankara Barosu, Milli Eğitim Bakanlığı ile Hizmet Vakfı arasında imzalanan protokol kapsamında, seminer adı altında öğrencilere verilecek “değerler eğitimi”ni yargıya taşıdı. Baro, söz konusu protokolün yürütmesinin durdurulması ve iptalini talep etti. Dava dilekçesinde, Kuran ve hadislerden alıntılar yapılarak hazırlanan seminer kitapçığının da hukuka aykırı olduğu savunuldu.

AHİRETE YÖNELİK MESAJLAR  

Dilekçede çocuklara verilmesi düşünülen seminerlerin konuları ve içeriğinde “şeytan”, “ahiret”, “günah”, “nefs”, “tevekkül” gibi soyut kavramlar aktarıldığı belirtilerek, “Küçük yaştaki çocukların bilinçaltı uhrevi bilgilerle donatılmakta ve yoğun şekilde ölüm olgusu işlenerek ahirete yönelik mesajlar verilmektedir. Kış mevsimi bile ‘kefen’, ‘ölüm’ gibi çocuk için soğuk ve anlaşılmaz olan sözcüklerle anlatılmaktadır” değerlendirilmesi yapıldı. 

HASTALIK: ÖLÜME HAZIRLAR 

Kitapçıkta ‘Hastalık’ konusunun, “Ölümü, kabri ve ahreti bilip ona göre hazırlanması gerektiğini hatırlatır” cümleleriyle anlatıldığına da dikkat çekilerek “Çocuk zihninde ‘şok etkisi’ yaratacak vurgulamalarla doludur” denildi. 

ÖLÜM NİMETTİR 

Dilekçede ‘Ölüm’ konusu da eleştirildi: “Kitapçıkta yer alan ‘Eğer ölüm gerçekten güzel olmasaydı, Allah sevdiği kullarını çok uzun yaşatırdı. Her canlı ölümü tadacaktır. Gelen gider giden gelmez, ölüm de bir nimettir. Ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır’ gibi sözler psikolojik olarak hassas bir dönemdeki çocuklar için ölümü seçmeyi teşvik edici anlamlar içermektedir.”

MEB-Hizmet Vakfı işbirliği

‘Değerler eğitimi’ ilk kez 2010’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş tarafından yayımlanan bir genelge ile uygulanmaya başlanmıştı. 15 Temmuz’da Milli Eğitim Bakanlığı, okul öncesi dahil bütün öğrencilere ‘değerler eğitimi’ adı altında seminerler verilmesi amacıyla Hizmet Vakfı ile protokol imzaladı. Hizmet Vakfı’nın kurucuları arasında Said-i Nursi’nin öğrencileri de yer alıyor.

UZMANLAR MESAFELİ

Aşırı itaat eden bireyler yetişir

Prof. Dr. Ayla Oktay (Eğitim Bilimci): “Çocuğun önce hoşgörülü olmayı, hakkını ararken başkasına saldırmamayı öğrenmesi gerekiyor. Çocuk, Tanrı’nın varlığını anlamakta zorluk çekerken ölüm, kefen gibi kavramlarla tanıştırmanın anlamı yok. Her şeyi Allah’a bağlarsanız insanın iradesiyle yapabileceği fazla şey yok anlamına gelir. Bu da aşırı itaat eden bireyler yetişmesine yol açar. Okul öncesi ve ilkokul 1, 2, 3 bunun için çok erken. Birçok şeyin nedenini tam anlamadığı, zihinsel kapasitesinin gelişmediği dönemde bunu vermek çocuğun soru sormasını engeller.” 

Korkutarak anlatılmamalı

Prof. Dr. Yasemen Işık Taner (Gazi Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı): “Hazırlanan içerik asla uygun değil, küçücük çocuklar bunları anlamaz. Çocuklar soyut kavramları somutlaştırmak ister. Ahlak öğretilmeli, ancak soyut bilgilerle, korkutarak aktarmak doğru değil. Bu şekilde verilecek bir eğitim çocuğun inanç sistemini öcü gibi algılamasına da neden olur. Ölen birisi ile ilgili ‘O uyudu’ dediğinizde uyumaktan korkabilir.”

11 yaştan önce sakıncalı

Anıl Saraç (Uzman Pedagog): “Çocuğun idrak ve tespit yaşı 11-12. Dini ve manevi eğitim 11 yaşından önce verilmemeli. Bu yaş öncesinde soyut kavramlar, aşk, cennet, cehennem gibi kavramları anlamıyor ve anlamlandıramıyor. Annesi vefat eden bir çocuğa, ‘Annen cennete gitti’ derseniz, ‘O zaman ben de annemin yanına gideyim’ demesi mümkündür.”

Fatih'in karnesi vasat

3 yıldır pilot uygulamada olan FATİH Projesi’ni öğretmen ve öğrenciler  değerlendirdi. Çoğunluk, ‘eğitimde devrim’ söylemiyle yola çıkan projeyi başarısız buldu.

Başkent Üniversitesi’nin Ankara’da lise düzeyinde eğitim veren 5 pilot okulda 520 öğrenci ve 65 öğretmenle yaptığı ‘FATİH Projesi ile İlgili Öğrenci ve Öğretmen Görüşleri’ anketinden çarpıcı sonuçlar çıktı. Öğrenciler, projenin eğitime katkısı olmadığını, etkileşimli tahta ve tablet bilgisayarlarda internet kısıtlamalar ve cihaz içeriklerinin yetersiz olduğunu, tahta ve tabletin dersin işleyişini bozduğunu, kalitesiz olan tabletlerin sık arızalandığını, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) web sitesinin yaşlarına uygun olmadığını, öğretmenlerinin teknoloji kullanımı konusunda eğitim almaları gerektiğini ve teknik desteğin zayıf olduğunu dile getirdi. 

TABLET İÇERİĞİ YETERSİZ

İçerik yetersizliği ve ders işleyişi konusunda öğrencilerle aynı görüşte olan öğretmenler de tabletin eğitim amaçlı kullanılmadığı için gereksiz olduğunu, etkileşimli tahta ve tabletlerdeki içerikleri yetersiz bulduklarını EBA web sitesinin etkili bir biçimde kullanılmadığını ve teknoloji kullanımı konusunda hizmet içi eğitime ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
0
0
0
0
0
0