‘Evet, bana Hanımağa derler’
Başarılı işkadını Hülya Gedik, babasından aldığı disiplinle Gedik Holding’i her geçen gün büyütüyor. Engellileri de unutmuyor. Onlar için 20 okul açıp iş imkânı sağlayan Gedik’e başarısının sırrını sorduk..
Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, babasından aldığı disiplinle şirketlerini yöneten başarılı bir işkadını.
Çalışmaktan başka onu mutlu eden tek şey kızları. Alışverişi bile
sevmiyor, “Hiç sevmem hatta sıkılırım. Kendim için fazla para harcamak
çok hoşuma gitmez” diyor. Gedik ile sürekli büyüme kaydeden
holdinglerinin hikâyesini, başarısının ardındakileri ve engelliler için
yaptırdığı okulları konuştuk.
■■ Babanın sağlığında kaynak, döküm ve vana fabrikalarının başına geçtiğin doğru mu?
Evet. Babamı Ağustos 2012’de kaybettim.
Tek başına şirketlerimizi yoktan var etti. Kurduğu şirketlerini hiçbir
zaman ticari bir mal varlığı olarak görmedi. Babam için şirketleri,
yaşaması için gereken oksijen gibiydi. Bana “Gel kızım şirketlerimizi
sen yönet” dedi. Çünkü hayattayken şirketleri nasıl idare edeceğimizi
gözlemlemek, gerekirse müdahale edebilmek istedi.
■■ Baban kaynak işine nasıl başlamış?
Erken yaşlarda iş hayatına atılmış. Okumak
için İstanbul’a gelmiş. YTÜ makine mühendisliğini bitirmiş. Yüksek
eğitim için Almanya’ya gidip uluslararası kaynak mühendisliği eğitimi
almış. Türkiye’nin ilk kaynak mühendislerindendir. Müdür olarak
başladığı uluslararası bir kaynak firmasının yıllar içinde sahibi
oluyor. Daha sonra döküm ve vana sektöründeki bir firmayı bünyesine
katıyor.
■■ Peki bir kadın için bu tarz bir işi idare etmek zor olmadı mı?
Hiçbir konuya kadın gözüyle bakmadım.
Yaşayan bir şirketin zorlukları olacaktır. Bu çok doğal. Deneyimli bir
kadro ile soğukkanlılıkla çözmeye çabalıyorum.
■■ Babanın hayattayken her şeyi sana devretmesi çok gururlandırmıştır...
Gururlandırmaz mı? Babam gerçekten kültürlü, ileri görüşlü birisiydi. Belki ben de bu özelliğimi babamdan aldım.
■■ Yanında şu an kaç kişi çalışıyor?
Şu an 1200 çalışanımız mevcut.
■■ Her şeyi tek başına mı idare ediyorsun?
Benim görevim doğru pozisyona doğru kişiyi konumlandırmak ve uzaktan kumanda etmek. Tüm önemli konuları birlikte idare ediyoruz.
■■ Sana “Hanımağa” denildiği doğru mu?
Evet, doğru. Çünkü Hanımağayım!
■■ “Hanımağayım” derken?
Hendek Belediyesi’nin 2009’da yapılan
geleneksel Selman Dede Yağlı Güreşleri’nde güreş ağalığını biz kazandık.
Ağalık bu sporun yaşaması ve gelişimi için yapılan bağışlarla tayin
ediliyor. O seneye kadar erkekler ağa olmuş. Hendek’in ilk hanımağası
ben oldum.
■■ Gedik Holding’in başına geçmeden önce sen de baban gibi her kademede çalıştın mı?
Evet. İlkokuldayken paketlemelerimizi elde
yapıyorduk ve mavi yaka çalışanlarımızla birlikte kutulara ürünleri
yerleştiriyordum. Ayrıca santralda çalışıp telefonlara baktım.
Sonrasında iç ve dış pazar bölümlerinde çalışmalarım oldu.
■■ Baban cumartesi günü doğum yapmana çok sevinmiş, “Pazartesi gider çalışırsın” demiş...
Disiplin ve sorumluluklarının bilincinde olmak çalışma yaşamına bir düzen getiriyor. Babamdan ilk öğrendiğim şey disiplin.
■■ Peki pazartesi işte miydin?
Evet, işteydim. Her zaman için işimi ciddiye alıp disiplinli çalıştım.
‘ENGELLİLERE ÜZÜLEREK DEĞİL HAYRANLIKLA BAKILMALI’
■■ Gedik Vakfı’nın faaliyetlerinden bahseder misin?
Gedik Eğitim Vakfı; 1994’te kuruldu.
Eğitim konusunda hizmet sunmanın yanında, sanayi kuruluşlarımızın
faaliyet alanlarında staj imkânı sağlıyor ve çalışanlarına, ailelerine
maddi katkı sağlıyor. Vakıf çatısı altında 2010’da Gedik Meslek
Yüksekokulu’nu, 2011’de Gedik Üniversitesi’ni kurduk.
■■ Engelliler için açtığın okullar inanılmaz...
Otistik ve eğitilebilir zihinsel engelli
çocukların tümünü kapsayan 20 hayır okulumuz mevcut. Hayır okullarını
kurup devlete bağışladık. Annemin adını taşıyan bu okulların
ihtiyaçlarına imkânımız dahilinde cevap veriyoruz. Okullarımızdan mezun
öğrencilere, becerileri doğrultusunda görev veriyoruz.
■■ İş hayatında çalışan engelliler başarılı oluyor mu?
Gayet disiplinli çalışıyorlar. Hayatın
içinde olup parasını kazanan ve topluma katkı sunan bireyler olmaları
onları da mutlu ediyor. Sosyalleşip aktif bir hayat yaşıyorlar.
Evlenmeleri, arkadaş bulmaları kolaylaşıyor.
■■ Onlar için üzülmeli miyiz?
Onlar için üzünülmesine çok karşıyım.
Onlar da bizim gibi insan ve bir hayat mücadelesi veriyorlar. Onlara
üzülerek değil, hayranlık ve takdirle bakılması gerektiğine inanıyorum.
■■ Peki sen neler düşünüyorsun o çocuklara bakarken?
Yaşamın içinde her şey mevcut... Bu
çocuklar engelli olarak dünyaya gelmiş. Bununla baş edebilmeleri için
onlara eğitim yoluyla yardımcı olmak gerek. Spor bilimleri fakültemizin
güzel bir çalışması vardı geçen hafta. Engelli çocuklarla engelsiz
çocukları bir arada buluşturduk. Normal bir çocuk, engelli çocuğu
dışlayabiliyor. Erken yaşta çeşitli alanlardaki faaliyetlerle engelli ve
sağlıklı çocukları bir araya getirilebilir, bir şeyler paylaşması
sağlanabilir. Toplumda birbirimizi kabullenerek yaşamayı öğrenmemiz
gerekir.
■■ Engelliler için okul açmaya devam edecek misin?
Devam edeceğiz. Engelliler için sadece
zihinlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. Üniversitemizin
spor bilimleri fakültesinin hocalarının katkılarıyla 0-24 yaş arası
zihinsel ve bedensel engellilere çeşitli bedensel eğitim çalışmaları
düzenliyoruz.