Görüş Bildir
Haberler
'30 Mart'taki Fırtına Bunların Çatısını Uçurdu'

'30 Mart'taki Fırtına Bunların Çatısını Uçurdu'

adem kara
13.05.2014 - 12:54

Partisinin haftalık olağan grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'te AK Parti Grubuna seslendi.

Türkiye'de basına sansür uygulandığı eleştirilerine yanıt veren Erdoğan 'Şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde bugüne nazaran daha özgür bir ülkeymiş. 1990'lardaki aynı şekilde bugüne göre daha özgürmüş. Türkiye öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi gösterseniz kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz' dedi.

Tutuklu gazetecilerin suçlarını kürsüden okuyan Erdoğan şu ifadelere yer verdi: 'Bakın nelerden hüküm giymişler. Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, kişiyi hürriyetinden yoksun etme, silahla kasten yaralama, gazeteci bu, nasıl gazeteci, terör örgütüne eleman kazandırma, 18 yaşından küçüklerin örgüte katılımını organize etmek, polis memuru öldürmek, helikoptere bombalı saldırı, resmi evrakta sahtecilik, banka soyma...'

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;

Yılda 2 buçuk milyon kişi yurt dışına seyahat ederken şu anda yılda 8 milyon kişi seyahat ediyor. Ulaşım imkanlarının geliştirerek vizeleri kaldırarak refah seviyesini arttırarak daha çok insanın dünyayı tanımasını sağladık. Haberleşmede internet alt yapısını güçlendirerek özgürlük ortamı oluşturduk. 2003'te genişbant internet abone sayısı 20 bindi. Şu anda 35 milyon...

'RAKAMA BAKARAK HİZAYA GELSİNLER'

Türkiye'de haberleşme alanıyla alakalı olarak yok twitterdı yok facebooktu yok şuydu yok buydu bu konuda iktidarımızı lekelemek isteyenler önce bu rakama bakarak hizaya gelsinler. Yurt içinde yurt dışında Türkiye'de özgürlüklerin kıstılandığı otoriterleştirildiği daraltıldığı diktatör bir yapı oluştuğunu iddia edenler çok yoğun bir propaganda sürecine girmesinin arkasında nelerin yattığını anlama bakımından bunları anlatıyorum. Bu algı operasyonudur.

'40 ULUSAL GAZETEYİ ÖNLERİNE KOYSUNLAR'

Arkadaşlar Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenler bir zahmet her gün yayınlanan ulusal gazeteleri önlerine sersinler. Sadece manşetlere baksınlar. Mesela Pazar günü çıkan yaklaşık 40 ulusal gazeteyi önlerine koysunlar. Manşetleri okusunlar. Danıştay'ın kuruluş yıldönümündeki nezaketsizliğe gösterdiğimiz tepkinin manşetlere nasıl yansıdığını okusunlar.

'24 SAAT GENÇLERİ KIŞKIRTTILAR'

Özellikle yurt dışında Türkiye'deki basın üzerine ahkam kesenler o manşetleri gördüklerinde inanıyorum ki küçük dillerini yutacaklardır. O manşetlerin hiçbir hukuk devletinde göremezsiniz. Hiçbir ülkede manşetler üzerinden hükümetlerin bu kadar edep dışı adap dışı özellikle de hukuk dışı şekilde tahkir edildiğine şahit olamazsınız. Gezi olaylarında gördük açık açık yalan söyleyerek 24 saat gençleri kışkırttılar.

'TERÖR POMPALANMASINA İZİN VERİLMEZ'

Dünyanın hiçbir ülkesinde ne ABD ne Avrupa'da bu şekilde yayın yapılmasına tahrik yapılmasına terör pompalanmasına izin verilmez. Ama bizde öyle bir özgürlük anlayışı var ki mahkemeler bunu seyrediyor içerde dışarda basın özgürlüğü yok diye propaganda yapıyor.

'LİSTEYİ GÖRSENİZ KAHKAHA ATARSINIZ'

Bir kuruluş dünya ülkelerini tasnif ediyor. Bu örgütün raporlarında İsrail basın özgürlüğünde dünyanın en özgür ülkelerinden biri olarak gösteriliyor. Sevsinler sizi. Şu hale bak. Hatta Ortadoğu'daki en özgür ülke İsrail. Türkiye basın özgürlüğünde bu örgütün raporlarına göre 1980'lerde bugüne nazaran daha özgür bir ülkeymiş. 1990'lardaki aynı şekilde bugüne göre daha özgürmüş. Türkiye öyle ülkelerin altında gösteriliyor ki listeyi gösterseniz kahkahadan birbirinizi kırar geçirirsiniz.

'YOK FALAN DEMEYE KALKTI'

Her gün yayınlanan 40 gazetenin önemli bir kısmı ulusal... Devlete ve hükümete sistematik hakaret edecek pek çok köşe yazarı örneği olmayacak derecede hakaret yazacak sonra da siz Türkiye'yi basının özgür olmadığı ülke diye göstereceksiniz. Bizim için atılan manşetlerden tek bir tanesi diğer ülkelerin gazetelerinde atılsın bakalım. O gazetelerin başına neler geliyor. Almanya'da Hamburg olaylarını gösteriyor diye bizim TRT'yi kablolu yayından çıkardılar. Alman Cumhurbaşkanına söyleyince yok filan demeye kalktı. Olur mu dedim. Çıkarıldı. Bu ülkenin Başbakanıyım dakikası dakikasına takip ediyorum. ABD'de Helen Thomas... Bir gazeteci, işinden kovuldu beyaz saraya girişi yasaklandı kimse konuşmuyor. Bu örgüt Türkiye'de 44 gazeteci tutuklu diyor.

'ÇÜNKÜ SEN DE BİR ÖRGÜTSÜN'

Benden bunu dinle ey örgüt... Çünkü sen de bir örgütsün. Bu 44 kişiden 19'u zaten tahliye oldu. 6 kişinin yargılanması devam ediyor. Bu listede adı yer alan bir kişi kayıtlarda yok. 18 kişi ise yargılandı ve haklarında hüküm verildi. Bu 18 kişi hapisteki gazeteciler diye CHP'nin genel başkanı başta olmak üzere çünkü bunlar bu örgütlerle iltisaklı beraber çalışıyorlar, bu 18 kişinin hüküm aldıkları eylemleri anlatacağız.

SUÇLARINI TEK TEK KÜRSÜDEN OKUDU

Bakın nelerden hüküm giymişler. Tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma, kişiyi hürriyetinden yoksun etme, silahla kasten yaralama, gazeteci bu, nasıl gazeteci, terör örgütüne eleman kazandırma, 18 yaşından küçüklerin örgüte katılımını organize etmek, polis memuru öldürmek, helikoptere bombalı saldırı, resmi evrakta sahtecilik, banka soyma... Evet içerde CHP'nin dışarda örgütlerin gazeteci dedikleri kişilerin işlediği suçlar bunlar.

'KİBİRLE TEPEDEN BAKIŞLA YAKLAŞIYORLAR'

Afyonkarahisar'da toplantının kapanışında bize yani Türkiye'ye yani millete içerde olduğu kadar dışarda da kibirle bakanlar var dedik. Türkiye'ye mürebbiye edasıyla parmak sallamayı hak görenler var. Bunu dünya üzerindeki bir çok ülkeye bunu yapıyorlar. Kibirle tepeden bakışla yaklaşıyorlar. Bir gazetenin manşetini eleştirseniz hemen diktatör diyorlar. Ama kendi ülkelerinde bunu yapamıyorlar. Burada twitteri eleştirseniz hemen özgürlük düşmanı olursunuz. Ama başka ülkelerde bunun adı hukuk olur. Ya bu bir ticari şirket. Ürün satıyor. Bu ürünü Türkiye'de kaçak satıyor. Vergi yok herhangi bir şey yok. Reklamından şundan burdan elde ettiği devasa imkanlar var. Bu vergi kaçakçısı. Dünyada en büyük cezayı vergi kaçakçıları alır. Bunu ilan ettiğim anda geldiler. Mahkeme kararlarına uymuyor. Sen nasıl olur da burada istediğin gibi cirit atarsın ya. Var mı böyle bir şey.

Bana yapılan hakaretlere tazminat davası açınca basını baskı altına alıyorsunuz diyorlar. Başka ülkelerde bunun adı demokrasi oluyor.

Kredi derecelendirme kuruluşları da böyle. Türkiye'ye başka kriter başka ülkelere başka kriter. İş Türkiye'ye gelince Ortadoğu Asya Afrika ülkelerine gelince özgürlük hukuk demokrasi diyerek hiza vermeye kalkıyorlar. Mısır'da seçilmiş hükümete darbe yapıldı sesleri çıktı mı?

'SESLERİ ÇIKIYOR MU?'

Duydunuz mu? Dünyaya sesleniyorum. Duydunuz mu? Bunlar Mısır'da darbeye darbe demediler. Darbede yargılanıp idama mahkum edilenlerle ilgili öylesine açıklama yaptılar meselenin üzerini örttüler. Bangladeş'te 90 yaşında bir ilim insanını bir siyasetçiyi idam ettiler. Sesleri çıktı mı? Suriye'de 4 yıldır oluk oluk kan akıyor. 200 bin insan öldü. Sesleri çıkıyor mu? Müdahale var mı?

'KİBİR ABİDELERİNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

Nerede insan hakları örgütleri. Kadın hakları çocuk hakları örgütleri. Filistinliyi susturursanız özgürlüğe ihlal anlamına gelmez. Bu basın özgürlüğünü zedelemez. Gazze'de Filistin üzerine ölüm yağdırırsanız bu insan hakkı ihlali olmaz. Mısır'daki darbecilere bir kez olsun darbeci dediklerini asla duymazsınız. İşte duydunuz mu? Hayır. Sadece bir kaç kişi biz bunu seslendiriyoruz. Başka bişey yok. Seslendireceğiz. Suriye'de katile katil dediklerini duymazsınız. İsraildeki katliamları eleştirdiklerini duymazsınız. İçerdeki kibir abidelerine boyun eğmeyeceğimiz gibi dışardakilerine de boyun eğmeyeceğiz.

'AB'YE ÜYE OLMA GAYEMİZ VAR'

Hiç kimse siyasetçilere kibirle ders veremez. Dışarda da kimse Türkiye'ye parmak sallayamaz. O günler geçti. Türkiye üzerinde ameliyat yapmak isteyenler bilirler ki karşılarında artık sinmiş acziyet içinde bir ülke yok. Nezaket içinde yapıcı eleştiriye açığız. Bunun için reform yapıyoruz. 12 yıl içinde yaptığımız reformları Cumhuriyet tarihinde hangi iktidarlar yaptı? Kendimizi ideal noktada görmediğimiz için mücadelemize devam ediyoruz. AB'ye üye olma gayemiz var. Kararlılıkla sürdürüyoruz. Yumuşak başlı olmamazı uysal koyun olduğumuz şeklinde yorumlamasınlar.

Bu algı operasyonlarıyla hiçbir yere varamazlar. Bu çevreler sergiledikleri çifte standartla Türkiye'nin saygınlığına gölge düşüremezler.

'OTURDUK AYLARCA BUNU MÜZAKERE ETTİK'

Dün meclise gönderidğimiz tasarıyla suçla mücadelede bazı cezaları arttırıyoruz. Aile yaşamını tehdit eden ve sosyal dokuyu zedeleyen bazı suçlarda cezayı katlıyarak artırıyoruz. Tasarıyla cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların en şert şekilde cezalandırılmasını öngörüyoruz. Cezanın caydırıcılığı esassa bunu yapmak zorundayız. Çünkü bugüne kadarki tablo demek ki caydırıcı değil. Oturduk haftalarca aylarca bunu müzakere ettik. Bu suçların çocuklara karşı işlenmesi hiç kuşkusuz idam cezası gerektiriyor.

'İDAM CEZASI UYGULANMADIĞI İÇİN...'

Ancak ülkemizde artık idam cezası uygulanmadığı için bunun yerine çocuklara yönelik saldırıda cezayı en ağır noktaya taşıyoruz. Çocuklara karşı suç işleyenler ağırlaştırılmış müebbet cezasında 30 yıl yatıyorlardı bunu 39 yıla çıkardık. Müebbet hapis cezasını 24 yıl infazdan 33 yıl infaza çıkardık. Failler cezalarını tamamlasalar bile bazı kısıtlamalara tabi olacaklar. Uyuşturucuyla mücadele konusunda da önemli adımlar atıyoruz. Kenevir ekimi suçunun cezasını 5 yıldan 12 yıla kadar hapis olarak artırdık. Uyuşturucu madde ithal suçunun cezasını 10-20 yıl aralığından 20 ile 30 yıl aralığına yükselttik. Satma cezasını 5-15 yıldan 10 ile 20 yıl aralığına yükselttik. Çocuklara uyuşturucu verilmesi ve satılması durumunda ceza 15 yıldan az olmayacak. Bu suçlardan ceza alanların koşullu salıverme sürelerini de uzattık. Uyuşturucu kullanma cezası 1 ile 2 yıl iken 2 ile 5 yıl aralığına uzattık. Madde kullananlara defalarca denetimli serbestlik kararı verilmesinin önüne geçiyoruz. Son yıllarda artış gösteren hırsızlık kapkaç gibi suçların cezalarını da arttırıyoruz. Konutta hırsızlığın cezasını 5 ile 10 yıl aralığına çıkarıyoruz. Kapkaç cezası da 3 ile 7 aralığındaydı 5 ile 10 aralığına uzattık. Gece yapılıyorsa yüzde ellli oranında artacak. Telefon elektrik ve demir yolu hatlarını oluşturan malzemeler çalıınıyor kamu hizmetleri engelleniyordu. Bu tür suçların iki katına kadar arttırılmasını getiriyoruz.

'SAVCI VE HAKİMLERİN İŞ YÜKÜ AZALIYOR'

Hasta ve engelli mahkumları ilgilendiren şeyler de var. Hayatını yalnız yaşamayacak durumundaki yükümlüler toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmuyorsa ceza erteleme hakkından yararlanıyordu. Bu kavramı somutlaştırıp daraltıyoruz. Önemli bir değişiklik de yapıyoruz. Sulh ile Asliye ceza ayrımını ortadan kaldırıyoruz. Yargı sürecinde savcı ve hakimlerin iş yükü azalıyor.

'YARGITAY KANUNU DA DEĞİŞİYOR'

Yargıtay kanununu da değiştiriyoruz. Sayısal dağılımı belirleme yetkisini yargıtay büyük genel kuruluna veriyoruz. Üye sayısını da 8'den 11'e çıkarıyoruz. 5 yıl kıdem şartı getiriyoruz. Yargıtaydaki önemli ünvanlar için gereken kıdem sırasını da artırıyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı için her üye tek adaya oy verecek. Asliye ticaret mahkemelerine heyet halinde çalışma getiriyoruz. Bunlar kapsamlı paketimizin özeti. Suçla mücadele, caydırıcı tedbirler, yargının hızlı işlemesi konusunda çok sayıda yeniliği inşallah mecliste görüşecek ve kapanmadan süratle bitireceğiz. Türkiye'de tarıma yönelik önemli bir reform gerçekleştirdik. Tarım arazileri artık bölünmeyecek.

ÇİFTÇİYE MÜJDE

Çiftçilerimize bazı müjdelerimiz var. 23 Ağustos 2013 tarihinden sonra bu yılın sonuna kadar 31 Aralık 2014'e kadar afetlerden zarar gören çiftçilerin kredi borçlarına kolaylık getiriyoruz. En az yüzde 30 oranında zarar gören bu zarar da hasar tespit komisyonlarınca tespit edilen çiftçilerimiz bu kolaylıktan yararlanacak. Vadesi gelen borçlar 1 yıl süreyle daha önce yüzde 5 idi, yüzde 3'e indirdik. Bu faiz oranıyla ertelenecek. Bu kanunla 876 bin çiftçi yararlanacak. Kararnameyi dün akşam imzaladık ve gönderdik.

'CETVELLE KRİTERLER BELİRLENDİ'

Biz millet olarak hatta bu geniş coğrafyanın halkları olarak birinci dünya savaşında cetvel felaketini yaşadık. 100 yıl önce coğrafyamızda sınırlar cetvelle çizildi. Cumhuriyet döneminde tek parti yıllarında bunu CHP'liler iyi bilir. Cetvelle kafa tasları ölçüldü. Cetvelle kriterler belirlendi. Vatandaşlar makbul ve olmayan diye ayrıldı. Darbelerin ardından bu cetvel siyasete cetvelle sınırlar çizildi. Siyasetin müdahalesi engellendi. Şu anda o malum cetvelin ele alındığını siyaset mühendisler tarafından devreye sokulduğunu görüyoruz.

'SİYASET GEOMETRİ DEĞİLDİR'

MHP'nin genel başkanını bu merak sardı. Pek geometriyle alakası yok ama kılavuzu da yanlış. Geometrik şekillerle siyaset belirliyor. CHP genel müdürü de cetvelle aday belirliyor. Siyaset geometri değildir. Siyaseti geometriye hapsetmek isteyenler hep yanıldılar hep zulmettiler. Geometri gibi görenler vatandaşa da geometri işlemi yaptılar. Dümdüz birbirine benzeyen iç açılarının toplamı 180 yapan standart vatandaşlar oluşturmaya çalıştılar. Bu yüzden red inkar asimilasyon zulmüne maruz kalındı. Bu ülkede özgürlükler kısıtlandı. Cetvel zihniyeti yüzünden insanımız arasında ayrım yapıldı.

'SEN KİMSİN YA!'

Siyasi parti liderlerinin cumhurbaşkanı adayı olmasını istemiyormuş. Sen nasıl siyasetçisin ya. Önce sen kimsin ya. Önce haddini bil. Siyaseti inkar eden siyasetçi olabilir mi? Biliyorsunuz CHP'nin bu genel müdürü o koltuğa oturduğu andan beri hala genel başkan olamadı. Siyasi lider zaten hiç olamaz. Siyasetin dışından aday özlemini dile getiriyor. Ona şimdi kendi partisinin geçmişinden bahsedeceğim. Öğrenmesi lazım. Bürokrat olabilir hukukçu olabilir asker olabilir ama siyasetçi olmaz. Kafa yapısı bu. Birebir 27 Mayıs zihniyeti. 27 Mayıs'ta da bunu söylediler. Herkes olur ama siyasetçi olamaz dediler.

'GAZİ MUSTAFA KEMAL DE AYNISINI YAPTI'

Ey Kılıçdaroğlu Gazi Mustafa Kemal'i hiç okumadın mı araştırmadın mı? Hem CHP'nin genel başkanı hem de cumhurbaşkanıydı. İşine geldiği zaman CHP'nin genel başkanı Atatürk diyorsun. Ama işine gelmediği zaman yok diyorsun. Milli şefleri İnönü hem genel başkandı hem Cumhurbaşkanıydı.

'NASIL CUMHURBAŞKANI ÖZLEDİKLERİNİ BİLİYORUZ'

DP döneminde Celal Bayar CUmhurbaşkanı seçildiğinde genel başkandı. 27 Mayıs o kadar korktu ki seçilmişleri idamla kalmadı Cumhurbaşkanını da siyasetten yani halktan koparmaya çalıştı. Öyle gayret ettiler. Merhum Özal siyasetten cumhurbaşkanlığına geçti ne oldu? Sayın Demirel siyasetten cumhurbaşkanlığına geçti. Ne oldu? Sayın Abdullah Gül Başbakan yardımcısı dışişleri bakanıydı oradan geçti. Kötü mü oldu? Bunların nasıl bir Cumhurbaşkanı özlediklerini iyi biliyoruz.

'MİLLET BİZE İSTİKAMET ÇİZİYOR'

Bu CHP zihniyetinden bir şey olmaz. Bu ülkede egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Millet ne yaparsa en güzelini yapar. Milletin seçtiği bir cumhurbaşkanı ve başbakanla yani tam anlamıyla devlet millet el ele Türkiye çok daha yüksek seviyelere gelecek. Muhalefet altına gireceği damı akmayan bir çatı aramaya devam etsin. Değerli arkadaşlar 30 Mart'ta acayip bir fırtına esti: Bunların çatısını matısını uçurdu gitti. Hiçbir şey kalmadı. Şimdi biz evde çocuklar da soruyor. Dede diyorlar şapkadan nasıl bir tavşan çıkacak. Biz de bekliyoruz bakalım. Geometrik ölçülerin nasıl bir netice çıkaracağını bekliyoruz. Biz siyaset mühendisi değiliz. Çizim yapmıyoruz. Ama onlar buna özenmişler varsın devam etsinler. Millet bize istikamet çiziyor, rota çiziyor. Biz de o istikamette yürümeye devam edeceğiz.

haberler.com

Kaynak: http://www.haberler.com/basbakan-erdo...
İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0