Görüş Bildir

Kurban Bayramı Haberleri

Kurban Bayramı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Kurban Bayramı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Zilhicce Ayı Nedir, Ne Demek? Zilhicce Ayı  Ne Zaman Başlayacak?
Zilhicce ayı Müslüman dünyası için önemli bir ay olarak kabul edilir. Zilhicce'nin anlamı, hac ve kurban olmak üzere iki ana ibadeti kapsaması nedeniyle İslam dünyası için mühimdir.  Hem hac hem de kurban ibadeti gerçekleştirilen bu ay, 'hac ayı' olarak bilinir.  Vatandaşlar, Zilhicce ayı ne zaman? sorusunu araştırmaya başladı. Peki, Zilhicce ayı nedir, ne demek? 2022 Zilhicce ayı ne zaman, hangi güne denk geliyor? Zilhicce ayının önemi nedir? İşte 2022 Zilhicce ayı...
Umut Oran’dan Egemen Bağış ve Alo Fatih’e Sert Yanıt
“Beklediği buysa, dürüst ve namuslu davranması için CHP olarak kendisine içinde 500.000 dolar bulunan bir takım elbise asla göndermeyeceğiz”ANKARACHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, sosyal medyaya yansıyan son tapelerde Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk soruşturması nedeniyle AB Bakanlığından istifa etmek zorunda kalan AKP’li Egemen Bağış ile Alo Fatih olarak bilinen Ciner Medya yöneticisi Fatih Saraç’ın kendisine hakaret ettiğinin anlaşılması üzerine sert bir açıklama yaptı. Bağış hakkında suç duyurusunda bulunup, tazminat davası açacağın belirten Umut Oran, “Çalışmalarımız Egemen Bağış gibi Rıza Sarraf’tan rüşvet alanları da rahatsız edecektir ve etmelidir. Beklediği buysa, dürüst ve namuslu davranması için CHP olarak kendisine içinde 500.000 dolar bulunan bir takım elbise asla göndermeyeceğiz. Ancak onlara esas davayı halkımız açmış durumdadır. 30 Mart’ta Türkiye’nin namuslu, çalışkan, temiz siyasetten yana tüm insanları gerekeni yapacak, bu zihniyeti bir daha çıkmayacak bir şekilde tarihe gömecek” dedi.5 gün önce riyakarca sohbet ediyorduSon tapelerde adından bahsedilmesi üzerine CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran yazılı bir açıklama yaptı. Umut Oran açıklamasında şunları kaydetti:“Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması kapsamında mahkeme emriyle yapılan dinlemeler sırasında Kurban Bayramı’nın ikinci günü, 16 Ekim 2013 tarihinde AB İlerleme Raporu’nun açıklanacağı tarihte saat 14.57.02’de kamuoyunda “Alo Fatih” diye bilinen Fatih Saraç ile dönemin AB Bakanı Egemen Bağış arasında yapılan bir konuşmada (Tape no TİB.F.01.TK.2382296693) şahsıma hakaretler içeren bir konuşma da kayda alınmış ve bugün kamuoyuna yansımıştır. Bu konuşmadan 5 gün önce Bodrum’da EDAM toplantısında yüzümüze gülerek riyakârca sahte dostluk mesajları veren bu şahsiyet artık hangi yüzle toplum içine çıkabilecektir.Kurban bayramın bile demagoji unsuru yapıyorTürkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinde ilerlemesi için çalışmak yerine ucuz polemikler ve iç siyasete yönelik çalışmalar yapan, tarihe “Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da Vinci” gibi esprileriyle geçen dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ın karakterine uygun bir şekilde AB İlerleme Raporunu ve Kurban Bayramını bile siyasi bir demagoji unsuru olarak kullanmak istediğini görmek kimseyi şaşırtmadı.Üstlerine daha fazla gideceğim2011 yılında milletvekili seçildim. Bu makamın asli sahibi olan milletimizin haklarını korumak ve yürütme organını denetlemek için çalışmalarımı sürdürdüm. Yasama yetkisi millet tarafından kendisine verilen Meclisimizin bir üyesi olarak, halkın sorunlarını gündeme getirmeye, halkımızın menfaatlerini korumaya gayret ettim. Bugüne kadar toplam 23 kanun teklifi, 20 araştırma önergesi, 830 yazılı soru önergesi verdim. Halkın hangi sorunu varsa, halkımızın çıkarlarına nerede bir tehdit varsa, imkanlarım dahilinde her zaman orada halkımızla birlikte oldum. Show TV’nin satışında yaşanan usulsüzlükleri de tespit ederek, bu konuda yaşananları iki adet yazılı soru önergesiyle (http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-33150s.pdf) muhataba sordum. “Alo Fatih” adıyla bilinen, havuz medyasının hükümet komiseri görevini yürütmekte olan kişinin de bu sorudan rahatsız olması çok normal, çünkü hukuksuzluğa bulaşmış olanlar bunun ortaya çıkmasından korkarlar. Onlara bu kirli işlerinin üstüne daha da fazla gideceğimizi ve salmalar salarak medyayı satın alan, bu yolla halkımızın sağlıklı bilgi almasını engelleyen diktatöryal anlayışla sonuna kadar mücadele edeceğimizi bir kere daha hatırlatmak isterim.Sarraf’tan rüşvet alan Bağış, çalışmalarımızdan rahatsız olacaktırBu çalışmalarımız, Egemen Bağış gibi altın kaçakçılığı, kara para aklama, irtikap işine karışan, takım elbiseler içerisinde Rıza Sarraf’tan rüşvet alanları da rahatsız edecektir ve etmelidir. Çünkü onların karakterleri ve şerefleri suç işlemekten değil, bunun ortaya çıkmasından rahatsız olur. Onlar halkın değil sahiplerinin çıkarlarını düşünür, demokratik toplumun ilkelerini değil balya balya paraları önemser, halkın sorunlarını çözmek için değil kendilerine servet kazandırmak için siyaset yaparlar. Onların yolu doğruluğun, dürüstlüğün, temizliğin değil, karanlığın, arkadan konuşmanın, ucuz hamasetin, demagojinin yoludur. Beklediği buysa, dürüst ve namuslu davranması için CHP olarak kendisine içinde 500.000 dolar bulunan bir takım elbise asla göndermeyeceğiz. Eğer bu meziyeti kaybettiyse, dünyadaki hiçbir parayla ona tekrar sahip olamaz.Dava açacağımBakanlık yaptığı dönemde Türkiye’nin sınırlı kaynakları ve AB fonlarını usulsüz harcama dışında hiçbir iş yapmamış, AB’de bu nedenle hakkında soruşturma başlatılan, kendisine para kazandırmaktan başka kimseye bir şey kazandırmamış, AB ilişkilerini de tarihinin en kötü seviyesine indirmiş, hayattaki en büyük başarısı tercümanı olduğu Erdoğan’ı överek belli koltuklara oturmak olan Egemen Bağış hakkında şahsıma söylediği ve artık alenileşmiş olan hakaretleri için gereken suç duyurusunda bulunacak, maddi ve manevi tazminat davasını açacağım.30 Mart’ta halkımız bu zihniyeti tarihe gömecekAncak onlara esas davayı halkımız açmış durumdadır. Halkımız bu yozlaşmış düzenin temsilcilerinden, onların yalanlarından, bulaştıkları suçlardan, kaypak karakterlerinden bunaldı. Halkımız artık ortalıkta tek ayak üstünde kendisine yalan söyleyen, üstünde baskı kuran, halkımızın kıt kaynaklarını har vurup harman savuran bu zihniyeti istemiyor. 30 Mart’ta Türkiye’nin namuslu, çalışkan, temiz siyasetten yana tüm insanları gerekeni yapacak, bu zihniyeti bir daha çıkmayacak bir şekilde tarihe gömecek. Yarın da demokrasiye, insanlığa ve bu ülkeye karşı işledikleri suçlardan dolayı hepsi teker teker Yüce Divan’da hesap verecek. Hepimiz bu konuda gün sayıyor, o güzel güne kavuşmak için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Bayramda CHP'li Birini Çıkarın, Biz de Ona Çakalım!
Eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Habertürk yöneticisi Fatih Saraç arasında geçtiği iddia edilen bir ses kaydı yayınlandı T24 İfade, arama ve gözaltı operasyonu 17 Aralık 2013'te başlatılan yolsuzluk soruşturmasına adı karışınca AB Bakanlığı ve Başmüzakerecilik'ten istifa etmek zorunda kalan AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış ve Habertürk yöneticisi Fatih Saraç 'a ait olduğu öne sürülen yeni bir ses kaydı yayınlandı. Bağış, kendisine ait olduğu öne sürülen konuşmada 'Habertürk'e bayramda CHP'li birini çıkar, biz de çakalım ona' diyor. Kayıttaki iddiaya göre Bağış'ın hakaret ettiği CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran , yazılı bir açıklama yaparak kendisinin yasama görevi, Bağış'ın ise yolsuzluk yaptığını öne sürdü, dava açacağını bildirdi. Youtube'daki Haramzadeler hesabından paylaşılan ve çok sayıda internet mecrası ile bazı TV kanallarında yayınlanan, Kurban Bayramı’nın ikinci günü olan 16 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştiği öne sürülen ses kaydının Bağış ve Saraç'a ait olduğu iddia edildi. İddiaya göre, Fatih Saraç Egemen Bağış’ı arayarak 'Avrupa Birliği İlerleme Raporu hakkında değerlendirmede bulunmak üzere yayına kimi çıkarabileceğini' soruyor. Egemen Bağış olduğu öne sürülen kişi “Vallahi abi bayramda konuşmayacaksın, bence CHP’li birine konuştur, ondan sonra da bak bu bayramda bile çıktı, Türkiye’nin değerleriyle barışık değil diye biz de çakalım ona” ifadesini kullanıyor. İddiaya göre, Saraç’ın 'CHP’den en kafası çalışmayan kimse onu bulayım' sözleri üzerine Bağış “Umut Oran meraklıdır, o yırtık dondan fırlar gibi her şeye çıkar” yanıtını veriyor. Saraç'ın, Oran’ın TMSF'nin el koyduğu Show TV’nin satışı ile ilgili olarak soru önergesi verdiğinin hatırlatması üzerinde Bağış “Hep veriyor. Hep veriyor, şerefsizin tekidir” diye konuşuyor. Oran: Dava açacağım Konuşmanın yayınlanmasının ve internette yayılmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, şu açıklamayı yaptı: Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması kapsamında mahkeme emriyle yapılan dinlemeler sırasında Kurban Bayramı’nın ikinci günü, 16 Ekim 2013 tarihinde AB İlerleme Raporu’nun açıklanacağı tarihte saat 14.57.02’de kamuoyunda “Alo Fatih” diye bilinen Fatih Saraç ile dönemin AB Bakanı Egemen Bağış arasında yapılan bir konuşmada (Tape no TİB.F.01.TK.2382296693) şahsıma hakaretler içeren bir konuşma da kayda alınmış ve bugün kamuoyuna yansımıştır. Bu konuşmadan 5 gün önce Bodrum’da EDAM toplantısında yüzümüze gülerek riyakârca sahte dostluk mesajları veren bu şahsiyet artık hangi yüzle toplum içine çıkabilecektir. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinde ilerlemesi için çalışmak yerine ucuz polemikler ve iç siyasete yönelik çalışmalar yapan, tarihe “Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da Vinci” gibi esprileriyle geçen dönemin AB Bakanı Egemen Bağış’ın karakterine uygun bir şekilde AB İlerleme Raporunu ve Kurban Bayramını bile siyasi bir demagoji unsuru olarak kullanmak istediğini görmek kimseyi şaşırtmadı. 2011 yılında milletvekili seçildim. Bu makamın asli sahibi olan milletimizin haklarını korumak ve yürütme organını denetlemek için çalışmalarımı sürdürdüm. Yasama yetkisi millet tarafından kendisine verilen Meclisimizin bir üyesi olarak, halkın sorunlarını gündeme getirmeye, halkımızın menfaatlerini korumaya gayret ettim. Bugüne kadar toplam 23 kanun teklifi, 20 araştırma önergesi, 830 yazılı soru önergesi verdim. Halkın hangi sorunu varsa, halkımızın çıkarlarına nerede bir tehdit varsa, imkanlarım dahilinde her zaman orada halkımızla birlikte oldum. Show TV’nin satışında yaşanan usulsüzlükleri de tespit ederek, bu konuda yaşananları iki adet yazılı soru önergesiyle (http://www2.tbmm.gov.tr/d24/7/7-33150s.pdf) muhataba sordum. “Alo Fatih” adıyla bilinen, havuz medyasının hükümet komiseri görevini yürütmekte olan kişinin de bu sorudan rahatsız olması çok normal, çünkü hukuksuzluğa bulaşmış olanlar bunun ortaya çıkmasından korkarlar. Onlara bu kirli işlerinin üstüne daha da fazla gideceğimizi ve salmalar salarak medyayı satın alan, bu yolla halkımızın sağlıklı bilgi almasını engelleyen diktatöryal anlayışla sonuna kadar mücadele edeceğimizi bir kere daha hatırlatmak isterim. Bu çalışmalarımız, Egemen Bağış gibi altın kaçakçılığı, kara para aklama, irtikap işine karışan, takım elbiseler içerisinde Rıza Sarraf’tan rüşvet alanları da rahatsız edecektir ve etmelidir. Çünkü onların karakterleri ve şerefleri suç işlemekten değil, bunun ortaya çıkmasından rahatsız olur. Onlar halkın değil sahiplerinin çıkarlarını düşünür, demokratik toplumun ilkelerini değil balya balya paraları önemser, halkın sorunlarını çözmek için değil kendilerine servet kazandırmak için siyaset yaparlar. Onların yolu doğruluğun, dürüstlüğün, temizliğin değil, karanlığın, arkadan konuşmanın, ucuz hamasetin, demagojinin yoludur. Beklediği buysa, dürüst ve namuslu davranması için CHP olarak kendisine içinde 500.000 dolar bulunan bir takım elbise asla göndermeyeceğiz. Eğer bu meziyeti kaybettiyse, dünyadaki hiçbir parayla ona tekrar sahip olamaz. Bakanlık yaptığı dönemde Türkiye’nin sınırlı kaynakları ve AB fonlarını usulsüz harcama dışında hiçbir iş yapmamış, AB’de bu nedenle hakkında soruşturma başlatılan, kendisine para kazandırmaktan başka kimseye bir şey kazandırmamış, AB ilişkilerini de tarihinin en kötü seviyesine indirmiş, hayattaki en büyük başarısı tercümanı olduğu Erdoğan’ı överek belli koltuklara oturmak olan Egemen Bağış hakkında şahsıma söylediği ve artık alenileşmiş olan hakaretleri için gereken suç duyurusunda bulunacak, maddi ve manevi tazminat davasını açacağım. Ancak onlara esas davayı halkımız açmış durumdadır. Halkımız bu yozlaşmış düzenin temsilcilerinden, onların yalanlarından, bulaştıkları suçlardan, kaypak karakterlerinden bunaldı. Halkımız artık ortalıkta tek ayak üstünde kendisine yalan söyleyen, üstünde baskı kuran, halkımızın kıt kaynaklarını har vurup harman savuran bu zihniyeti istemiyor. 30 Mart’ta Türkiye’nin namuslu, çalışkan, temiz siyasetten yana tüm insanları gerekeni yapacak, bu zihniyeti bir daha çıkmayacak bir şekilde tarihe gömecek. Yarın da demokrasiye, insanlığa ve bu ülkeye karşı işledikleri suçlardan dolayı hepsi teker teker Yüce Divan’da hesap verecek. Hepimiz bu konuda gün sayıyor, o güzel güne kavuşmak için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.T24
Bebeğini Ölüme Terk Eden Öğretmen İlk Kez Hakim Karşısına Çıktı
Kocaeli'nde 2 aylık bebeğini ölüme terk ettiği iddia edilen öğretmen, bebeğini emenat ettiğini söylediği kişiyle mahkemede yüzleşti. 'Bebeği ona emanet ettim' diyen kadın gözyaşlarına boğuldu Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde, geçen yıl Ekim ayında 2 aylık bebeğini evde yalnız bırakıp 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde Hatay'daki ailesinin yanına giderek bebeğinin ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan 35 yaşındaki Seçil Müge D.(Doğanay)'ın ilk duruşması bugün Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Tutuklu yargılanan Seçil Müge D. savunmasında bebeği arkadaşına emanet ettiğini ve bebeği kendisinin öldürmediğini iddia etti. Gölcük İlçesi'nde 20 Ekim 2013'te Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi'nde polis memurlarının Cumhuriyet Savcısını arayarak hastaneye ölü bir bebeğin getirildiğini söylemesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, daha sonra 'Berk' adı verilen bebeğin açlık ve susuzluk nedeniyle öldüğü tespit edilmişti. Gölcük'teki Rheınland Pfalz İlkokulu'nda sınıf öğretmenliği yapan Seçil Müge D.nin, bebeğin babası olduğu tespit edilen Tayyar A. (Ataş) ile olan ilişkisinden dünyaya geldiği anlaşılmıştı. Kurban Bayramı tatili öncesinde anne Seçil Müğe D. bebeği evde yanlız bırakarak 9 günlüğüne Adana'ya yakınlarının yanına tatile gitmiş, bebek ise açlık ve susuzluktan ölmüştü. Yakınları da almadığı için bebek Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi morgunda tutulmuş, daha sonra deprem kurbanlarının toprağa verildiği 17 Ağustos Mezarlığı'nda defnedilmişti. 'TECAVÜZE UĞRADIM' İzmit 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bebeğini ölüme terk eden öğretmen anne Seçil Müge Doğanay ilk kez hakim huzuruna çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Hülya Yazar'ın bu duruşmada, duruşmaya müdahil olarak katılma talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Duruşmaya getirilen tutuklu sanık Seçil Müge Doğanay'in savunması alındı. Gözyaşları içersinde savunma yapan ve bebeğin babası olan T.A.'nın tecavüze uğradığını iddia eden Seçil Müge D., 'Tayyar A. ile tanıştıktan sonra evlenme kararı aldık. Benden nüfus kağıdımı ve evlenmek için evrakları istedi. Tanışmak amacıyla Adana'ya ailesinin yanına çağırdı. Orada bana zorla tecavüz etti. Orada iki hafta kaldıktan sonra evime döndüm. Hamile olduğumu söylediğimde ise bebeği aldırmamı söyleyerek tehditlerde bulundu. Bu süreçte korkularım nedeniyle geceleri uyayamadım.' diye konuştu. 'BEBEĞİ ARKADAŞIMA EMANET ETMİŞTİM' Bebeği arkadaşı Metin Şancı'ya emanet ettiğini ve öleceğinin aklına gelmediğini söyleyen Doğanay konuşmasına söyle devam etti: 'Doğumdan sonra, beyninde tümör oluştuğunu öğrendiğim annemin yanına gitmeye karar verdim. Bebeği de yakın arkadaşım olan Metin Şancı'ya emanet ettim. Herhangi bir sorunda beni aramasını söyledim. Ailemin yanında kaldığım süre içersinde beni aramayınca ben de herhangi bir sorun olmadığını düşündüm.' 'YILIK İZİN VE DOĞUM İZNİ KULLANMADIM' Olayın duyulmaması için yıllık izin ve doğum izinlerini kullanmadığını söyleyen Seçil Müge D., 'Yasak ilişkiden dolayı doğum olacağı için bunu çevremdekilere hissettirmemek amacıyla yıllık izin ve doğum izni kullanmadım. O ağrılarla okula gittim ve yüzden çok acılar çektim. Bebek doğduktan sonra da evden okula giderken bebeği kuaför olan arkadaşım Nurhayat Şahin'e emanet ediyordum. ' dedi. MAHKEME SALONUNDA GÖZYAŞLARINA BOĞULDU Bebeği aldırmak için Gölcük'te özel bir hastaneye gittiğini söyleyen Seçil Müge D. savunmasına şöyle devam etti: 'Gölcük'te özel bir hastanede bebeği aldırmak istemiştim. Büyüdüğünü ve alamayacaklarını söylediler. Daha sonra Metin Şancı arkadaşımdan doktor bulmasını istedim. İzmit'te bulduğu özel hastanedeki bir doktor bebeğin 2.5 aylıktan büyük olduğunu ve kürtajın öldürmekle eşdeğer olacağını söyleyerek bebeği alamayacaklarını söylediler. ' Seçil Müge D. bunları anlatırken sık sık duruşma salonunda gözyaşlarına boğuldu. 'BANA BEBEĞİNE BAKMAMI SÖYLEMEDİ' Tanık olarak dinlenen ve bebeği ne bakması için kendisini aramadığını söyleyen Metin Şancı ise 'Erzincan'da 2003 yılında tanıştım. Kendisiyle sohbet edip sıkıntılarımızı paylaşıyorduk. Kendisi doğum yaptığını ve benden doktor ve bakıcı bulmamı istedi. Fakat sürekli sorunları nedeniyle kendisiyle görüşmeyi kestim. Doğumdan sonra bebeğini evde bırakıp gittiğinde bana bebeğine bakmamı söylemedi. Zaten evinin anahtarını da bana vermemiştir. diye konuştu. Ergün AYAZ/ İZMİT Milliyet
SGK'lı Hastalara Resmi Tatilde Poliklinik Hizmeti Yok
SGK, özel sağlık kuruluşlarının dini ve milli bayramları da kapsayan resmi tatiller ile pazar günleri poliklinik hizmeti vermesi uygulamasını kaldırdı. Yeni uygulama 1 Nisan 2014 tarihi itibariyle başladı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), anlaşmalı özel sağlık kuruluşlarının dini ve milli bayramları da kapsayan resmi tatiller ile pazar günleri SGK'lı hastalara poliklinik hizmeti vermesi uygulamasını kaldırdı. SGK Başkanlığı'nın, yaklaşık 3 yıldır sürdürülen uygulamayı, tatil günlerinde çalışmak istemeyen hekimlerin şikayeti, Türk Tabipler Birliği (TTB) ve bazı tabip odalarının talebi üzerine kaldırdığı bildirildi. Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü, 5 Mayıs 2011 tarihinden itibaren medula-Hastane sistemi üzerinden sözleşmeli veya protokollü tüm özel sağlık hizmeti sunucularına resmi tatil günlerinde SGK'lı hastalara tüm branşlardan provizyon vermeye başladı. Bunun üzerine özel sağlık kuruluşları ulusal ve dini bayramlarla pazar günleri de poliklinik hizmetleri sunarken, SGK bir genelge ile uygulamayı kaldırdığını duyurdu. Tatil günleri o hizmet bitiyor SGK, kuruma yapılan başvurular sonrasında resmi tatil günlerinde tüm branşlardan provizyon verilmesi uygulamasının kaldırılması talebinin uygun bulunduğunu bildirdi. Böylece genelgeyle özel hastanelerin resmi tatil günlerinde SGK'lı hastalara poliklinik hizmeti vermelerine son verildi. 1 Nisan 2014 tarihinden itibaren resmi tatil günlerinde acil branş, hemodiyaliz ve onkolojik tedavisi dışında özel sağlık kuruluşlarına provizyon verilmeyecek. SGK kimlerin başvurusuyla bu uygulamayı kaldırdığını açıklamazken, İzmir Tabip Odası'ndan, bu konuyla ilgili olarak TTB ve Ankara Tabip Odası'nın 8 Şubat ve 17 Şubat tarihlerinde SGK yetkilileriyle görüşme yaptıkları, aynı konuda İzmir ve daha birçok tabip odasının da kuruma başvuruda bulunduğu bilgisini verdi. İzmir Tabip Odası'nca yapılan açıklamada, 'SGK, resmi tatiller (23 Nisan, 19 Mayıs, Kurban Bayramı ve Pazar günleri gibi) ve pazar günleri özel sağlık kuruluşlarına bütün branşlar için provizyon verilmesi uygulamasını kaldırdı. SGK tarafından resmi tatiller ve pazar günleri için provizyon verilmesi, meslektaşlarımızın bugünlerde de çalışmaya zorlamasına neden olmaktaydı. 2011 yılından bu yana devam eden uygulama, çalışma ortamına ilişkin birçok sorunu beraberinde getirmektedir' denildi.T24
Seçim Bitti Zam Fırtınası Başladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, seçimler nedeniyle hükümet tarafından zamların ardı ardına gelmeye başladığını belirterek, 'Seçim bitti zam fırtınası başladı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak. Zamlar 76 milyonu etkileyecek...' dedi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran bugün yaptığı yazılı açıklamada konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: Ekonomide temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda, seçim öncesinde döviz kurundaki hızlı yükseliş nedeniyle zorunlu hale gelen zamlar seçim nedeniyle bekletildi. Hatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz __ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için hemen düğmeye bastı. Seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu.Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; yüzde 6.1’lik elektrikle siftah yapıldı.Sağlıkta “örtülü zam”: SGK resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Muayene olmak isteyenler özel hastanelere gidecek, provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Kırmızı eti bayramdan bayrama, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, artık patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Önümüzdeki dönemde dış kaynak iyice kıtlaşacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Dövizdeki yükseliş nedeniyle benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. Ekonomide temel girdi niteliğindeki bu ürünlere yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlere yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Zamlardan 76 milyon etkilenecek.!! Dövizkurlarındaki sıçrama nedeniyle elektrik, doğalgaz ve akaryakıtta zam kaçınılmaz hale gelmişti. Akaryakıt dağıtımı ve ticareti tamamen özel sektörde olduğu için bu ürünlere kurdan kaynaklanan maliyet artışları seçim öncesi yansıtıldı, gereken zamlar yapıldı.  Böylece benzinin litre fiyatı, seçimden önce 5.08 TL’yi gördü. Ekonomide yine temel girdi niteliğindeki elektrik ve doğalgazda ise kura bağlı maliyet artışı nedeniyle zorunla hale gelen zamlar bekletildi. Bununla da kalmadı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 'Nisan ayında da doğalgaz ve elektriğe zam yapmıyoruz, herhangi bir fiyat değişikliğine gitmiyoruz, popülist yaklaşımlarda bulunmuyoruz” diye açıklama yaptı. Ancak AKP, seçim biter bitmez zamlar için düğmeye bastı. AKP, seçim öncesinde oylarını olumsuz etkilememesi için ertelediği ve “yok” dediği zamları seçimin ardından hemen uygulamaya koydu. Yani AKP, halkı bu konuda da aldattı... Yerel seçimler öncesi halkın tepkisinden korkan AKP ekmek zammını bile seçim sonrasına bırakma kararı aldı. Bazı vergilerde geçici indirimlere de giden AKP, seçimin bitmesiyle birlikte faturayı vatandaşa kesecek. İlk elektriğe… Seçimin hemen ardından zam sağanağının ucu gözüktü; siftah elektrikle yapıldı. Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş.’nin (TETAŞ) elektrik tarifesinde yüzde 6.1 artış öngören EPDK kararı Resmi Gazete’de yayımlandı. Karar uyarınca; TETAŞ’ın dağıtım ve görevli tedarik şirketlerine yaptığı elektrik satışında uyguladığı fiyat 16.32 kuruştan 17.32 kuruşa yükseltildi. Elektrik zammı, önümüzdeki günlerde vatandaşların elektrik faturalarını kabartmakla kalmayacak, üretiminde elektrik kullanılan tüm ürünlere zincirleme biçimde yansıyacak. Elektrik zammı otomatiğe bağlandı… Bu arada EPDK kararına göre TETAŞ, makroekonomik göstergelerde meydana gelebilecek değişiklikler veya başka nedenlerden dolayı EPDK’ya başvurarak tarife değişikliği isteyebilecek, EPDK da değerlendirme sonucunda karar verecek. Örneğin TETAŞ,kurlar arttı gibi gerekçelerle EPDK’dan zam isteyecek, Kurul da zammı onaylayacak. Böylece kur artışları sürecinde elektrik zamları otomatiğe bağlanmış oluyor. Türkiye elektrik ihtiyacının yüzde 44’ünün doğalgaz çevrim santrallerinden karşılıyor. Bu nedenle döviz kuru ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar elektrik fiyatları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Sırada doğal gaz zammı var… Doğal gazı yüksek fiyattan alıp halka daha uygun fiyattan satan BOTAŞ’ın zararı 2 milyar lirayı aştı. Kurda yaşanan yükseliş bu zararı daha büyütüyor. BOTAŞ siyasi baskılarla zam yapmayarak bu zararı sırtlamaya çalışıyor. Ancak bu fiyatlama politikası sürdürülemez nitelikte ve doğal gaza zam artık kaçınılmaz hale geldi.  Sektör temsilcileri, döviz kurundaki artış nedeniyle doğal gaza yüzde 20-25 zam yapılması gerektiğini söylüyor.  Kurlardaki hızla yükselme sürecine rağmen doğal gazda gereken zam, seçim sonrasına bırakıldı. Seçim öncesi ertelenen zamlar seçimden sonra vatandaşa birikmiş olarak yansıyacak. Sağlıkta yüzde 40 örtülü zam… Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yayınladığı bir genelge ile MEDULA sistemi üzerinden verilen klinik muayene hizmetlerine resmi tatil günlerinde muayeneye provizyon vermeyi kesti. Yani bundan sonra artık hastalar hafta sonu ve 19 Mayıs ve Kurban Bayramı gibi diğer resmi tatil günlerinde anlaşmalı hastanelerde SGK üzerinden klinik tedavi hizmeti alamayacağı için özel hastanelere gitmek zorunda kalacak. Özel hastanelere gidecek hastalar ise provizyonu cepten ödeyecek. Özel hastanelere giden hastalar da provizyon alamadıkları için yüzde 40 daha fazla tedavi ücreti ödemek zorunda kalacak. Bu sağlık hizmetlerine yapılan gizli bir zamdır. Vatandaşlar, kamu hastanelerinde sunulan sağlık hizmetinin kalitesiz oluşu nedeniyle özel hastaneye gidiyor, bu hastaneleri zorunlu nedenlerden dolayı tercih ediyor. Bu düzenleme ise vatandaşların özel hastanelerden sağlık hizmeti alma hakkını engeller nitelikte.   Devletin vatandaşa kesintisiz sağlık hizmeti sunma görevi vardır. Resmi tatil günlerinde klinik hizmetinin kaldırılması hasta haklarına aykırıdır. Bu, Anayasa’ya, Sosyal Güvenlik Kanunu’na ve hasta haklarına aykırı bir düzenlemedir. Vatandaş kuru fasulyeye bile hasret… Kırmızı eti bayramdan bayrama gören, beyaz eti ayda bir yiyebilen dar gelirli yurttaşın sofrasına, eskiden menünün vazgeçilmezleri olan patates, pirinç ve kuru fasulye bile bu yıl uğramaz oldu. Çünkü son bir yılda patates yüzde 170, kuru fasulye yüzde 52, pirinç yüzde 42 zamlandı. Bu fiyat artışlarında dünya fiyatlarındaki yükselişlerin yanı sıra Türkiye’deki üretim yetersizliğinin payı büyük… Özellikle 2013’te üretim yetersiz kalan patatesin kilosu 5-6 TL’ye kadar çıktı. Türkiye pirinçte ise net ithalatçı bir ülke ve kurdan etkileniyor. Bu yıl, kuraklık nedeniyle pirinç ve buğday rekoltesinde düşüş bekleniyor. Bu da fiyatları yükseltecek. Zam sağanağı devam edecek… Fed operasyonları ve 17 Aralık operasyonlarının etkisiyle yaşanan sermaye çıkışı ve bunun kurlarda yol açtığı yükseliş, sıcak paracıların seçim sonuçlarını kendileri lehine “istikrar” için olumlu bulması nedeniyle hız kesti. Ancak bu geçici bir durum ve önümüzdeki dönemde sıcak para hareketleri yine net çıkış yönünde seyredecek, bu da kurları yükseltmeye devam edecek. AKP, iktidarı boyunca ekonomiyi, Borsa’ya tahvil bonoya yatırım yapıp parayla para kazanmaya gelen sıcak para ile çevirdi. Bu sayede döviz ucuz kaldı, ithalat patladı, cari açık büyüdü. AKP, halka borçla finanse edilen sanal bir refah dönemi yaşatarak bunu oya tahvil etti. Ancak Fed’in tahvil alımlarını 85 milyar dolardan 50 milyar dolara düşürerek piyasalara verdiği likiditeyi daraltması dışında azalan güven ve artan ülke riski nedeniyle artık sıcak para muslukları iyice kısıldı. Türkiye’nin çevirmesi gereken yüklü miktarda dış borcu var, dış kaynak girişi ise giderek kıtlaşıyor. Yani önümüzdeki süreçte döviz girişleri iyice azalacak, hatta net bazda çıkış yaşanacak; bu yüzden de döviz pahalanmaya devam edecek. Döviz fiyatındaki artış, tüm ithal girdilerin maliyetini artıracak, yerli tarım ve sanayi ürünlerinin fiyatını da yükseltecek. Döviz fiyatındaki yükselme nedeniyle, hem halkın temel ihtiyacı hem de sanayinin temel girdisi niteliğindeki benzin, mazot, doğal gaz, elektrik fiyatları artmaya devam edecek. E!!konomide temel girdi niteliğindeki enerji ürünlerine yapılan zamlar, zincirleme biçimde iğneden ipliğe tüm mal ve hizmetlerin fiyatına yansıyacak, ete, süte ve diğer nihai tüketim maddelerine yayılacak. Dalga dalga yayılacak zamlarla, enflasyon azacak. Gelirleri bu paralelde artmayan geniş halk kitleleri, reel olarak daha da yoksullaşacak.!! Zamlar 76 milyonu etkileyecek...
Zam Furyası Hız Kesmiyor
Ramazan öncesi gıda fiyatlarının hızla artması vatandaşın hem canını hem de kesesini yakıyor. Et fiyatları son 1 yılda yüzde 30 oranında artarken, dana etinde yaşanan artış tüketiciler ile kasapları karşı karşıya getirdi. Geçen yıl 21 lira olan kıymanın fiyatı 27 liraya dayanırken, kuşbaşı etin fiyatı da 25 liradan 32 liraya çıktı. Dana andrikot da 36 liradan 43 liraya yükseldi. Kuzu pirzolada 45 liradan 55 liraya yükseldi. Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, “Türkiye’de toptan et fiyatları son iki senede 16 liradan 20 liraya fırladı. Türkiye’de enflasyon 2 yıl içinde yüzde 15 artarken, karkas etin fiyatı yüzde 80 arttı. Bunun normal olmadığını düşünüyorum.” dedi. Son 3 aydır özellikle dana eti tarafından dikkat çekici bir artış yaşandığına dikkat çeken Yalçındağ, “Bugün insanlar sadece kasaplarla muhatap olduğu için fiyatları kasapların artırdığını zannediyor. Hiç alakası yok. bugün etin kasaplara geliş fiyatı 28-30 liradır. Kasaplarda dükkan kirası, sabit giderleri eklediği zaman etin fiyatı 38 liraya kadar çıkıyor. Şunun altını çiziyorum, et fiyatlarının artmasının sorumlusu biz değiliz.” diye konuştu. Ufuk Şanlı / Milliyet.com.tr
Kurban Bayramı Öncesi Tedirgin Eden Gelişme
SİVAS’ta 56 yaşındaki Bahattin Keleş kestiği inekten bulaşan şarbon hastalığı nedeniyle rahatsızlanınca hastanede tedaviye alındı. Merkeze bağlı Direkli köyünde çiftçilik yapan evli ve 3 çocuk babası Bahattin Keleş, arazide rahatsızlanan ineği kesmek için komşusu Ahmet Doğan ile birlikte o bölgeye gitti. Hastalanan hayvanı komşusu Ahmet Doğan keserek yüzdü. Bahattin Keleş ise komşusunun kestiği hayvanın derisini çıplak elle tutarak poşete koydu. Evine dönen Keleş 5 gün sonra rahatsızlandı. Kolunda büyük şişlikler oluşan Keleş yakınları tarafından Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne götürüldü. Burada yapılan tahlil sonucunda Keleş’e şarbon hastalığı teşhisi konularak hastaneye yatırıldı. Sol kolunda ve sol bacağında oluşan şişlikler ameliyat ile alındı. Sağlık durumu gün geçtikçe iyiye giden Bahattin Keleş’in şarbon hastalığına sol elinde bulunan küçük bir yaranın sebep olduğu öğrenildi. Tedavisi süren Keleş, 'Çoban beni arayarak dağda otlayan ineklerimden birinin rahatsızlandığını söyledi. Biz de kesip yüzdükten sonra o eti yedim. 3-4 gün sonra rahatsızlandım. Bunun üzerine hastaneye başvurdum. Şarbon olayını tespit ettiler. Ameliyat oldum. Kolumda bulunan kistler alınmasaydı, kalbe zarar verirmiş. Ölümden döndük' dedi. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Doç. Dr. Hakan Şekvi Eren, 'Hayvandan insana şarbon deri yolu ile bulaşır. İnsanın vücudunda her hangi bir kesi var ise ya da ufak bir yara dahi olsa o bölgeye şarbon mikrobu yerleşir. Deri şarbonu dediğimiz hastalık meydana gelir. Bu da bulaşıcı bir hastalıktır. İnsanlar şarbonlu bir hayvan ile temas etikleri zaman en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir' diye konuştu.Halife YALÇINKAYA/ SİVAS, (DHA)
Türkiye Dünyadaki En Pahalı Eti Yiyor
Bir ay içerisinde yapılan zamla etin kilosu toptancıda 28 liraya, kasapta et fiyatı 33 liraya yükseldiÜreticilerin hayvanları Kurban Bayramı’na saklamaları nedeniyle piyasada et stoğunun azalması, et fiyatlarına yeni bir zam getirdi.DHA’da yer alan habere göre, yapılan zamla kasapta satılan etin kilosu 33 lira oldu. Türkiye'de  zamla gündeme gelen et fiyatları, Kurban Bayramı öncesinde bir kez daha tavan yaptı. Bir kilo etin maliyeti 28 liraya yükseldi.Özellikle Ramazan Bayramı'ndan sonra Kurban Bayramı hazırlıklarının başlamasıyla, Türkiye'de, et fiyatlarında, geçmiş yıllar hep artış yaşandığını gözler önüne serdi. Ancak bu yıl geçen yılların aksine, son bir ayda et fiyatlarındaki artış, belli bölgelerde, yüzde 20 oranına kadar çıktı. Karkas etin satış fiyatı dana etinde, 18 TL'den 22 TL'ye kadar yükseldi. Kuzu etinde de benzer oranlarda artış yaşandı. Bu fiyatların kasap reyonlarına kadar gelmesi ise, 33 TL'yi buldu. Et fiyatlarındaki artışla ilgili olarak İzmir Kasaplar Odası Başkanı Ceyhan Yücelmiş, iki bayram arasında bu artışların hep yaşandığını artık kendilerinin bile bununla baş edemeyecek duruma geldiklerini söyledi. Yücelmiş, 'Şu anda üreticiler hayvanlarını kurbana saklıyorlar. Üreticiler bu tür hayvan sıkışıklıklarını da değerlendirip fiyatlarda artış yapıyorlar. Şu anda biri durağanlık var. Bunun kurban bayramından sonra rahatlama dönemine gireceğini bekliyoruz. Belli büyük et firmaları da fiyatların daha da yukarıya çıkmasını sağlıyorlar. Her dönemde bunu yapıyorlar. Dana etinin karkas fiyatı şu anda 22 TL'ye çıkmış durumda. Daha önce bu rakam 18 TL civarındaydı. Bizim tezgaha koyana kadar ki maliyetimizi ise, 28 TL, bizler de 35 TL'ye satarsak ancak kar edebiliyoruz ama bunu yapamadığımız için 32 ya da 33 TL gibi bir fiyattan satıyoruz. Gerçek değerinde satsak zaten vatandaşlar et yiyemeyecek. Bayramdan sonra inşallah gerçek değerine iner' dedi. Ceyhan Yücelmiş, vatandaşların özellikle kasaptaki ete olan güveninden dolayı da, üyelerinin ekonomik olarak zorluk yaşamaktan kurtulduklarını dile getirdi.Geçen yıl ki gibi olursa, fiyatlar daha da artarİzmir Kasaplar Odası Başkanı Ceyhan Yücelmiş'in sözlerinin aksine, İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Osman Civil ise, etteki fiyat artışının normal olduğunu, dile getirdi. Civil, Haziran ayından bu yana üç aydaki artışın yüzde 5 ile 6 arasında olduğunu, bunun da üretim maliyetleri düşünüldüğünde az bile olduğunu söyledi. Civil, Kurban Bayramı'nda vatandaşların talebinin de, et fiyatlarının gelecekteki seyrinde etkili olduğunu ifade edip, 'Kurban bayramına kadar fiyatlarda bir dizi artış daha yaşanır. Geçen yıl Türkiye'de 800 bin büyükbaş, iki milyon civarında da küçükbaş hayvan kesimi yapıldı. Bu yıl fiyatlar da geçen yıllara göre daha yüksek. Eğer bu fiylatlara rağmen, vatandaşlardan talep gelir kesim sayısı geçen yılki gibi olursa o zaman kurbandan sonra da et fiyatlarındaki artış devam eder' dediDünyanın en pahalı etini Türkiye yiyorEt fiyatlarındaki artışa en büyük tepkiyi ise, Çeşme Otelciler Birliği Başkanı olan Veysi Öncel verdi. Otelciliğin yanı sıra restoran işletmeciliği de yapan Öncel, kendisinin bir ayda ortalama 10 ton kırmızı et tüketimi yaptığını söyledi. Veysi Öncel, 'Son üç ayda ortalama artış yüzde 25 civarını buldu. Buna kim dur diyecek? Biz yaklaşık bir yıl öncesinden yaptığımız kontratlarla yurt dışına, yurt içine sattığımız fiyatlarda değişikliğe gidemiyoruz. Bu artışlar turizmcileri çok zora soktu. Yetiştiriciyle sorduğumuzda 'yem pahalı', aracıya sorduğumuzda 'hayvan gelmiyor pazara', 'et yeterli değil'. Bu bahanelerde dünyanın en pahalı etini Türkiye yiyor. Yem fiyatları, hayvanın olmayışı hep bahane. Etin üzerinde oynanan bir takım oyunlardan en çok zararı tüketici görüyor. Artık bunun sona ermesini, etin yenilebilir, tüketilebilir hale gelmesini bekliyoruz' dedi.