Görüş Bildir

IŞİD Haberleri

IŞİD ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. IŞİD ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Kilis'te Hamile Kadın Taşıyan Ambulansta 5 Bomba Bulunmuş!
Suriye sınırındaki Öncüpınar’a, 20 Şubat’ta 26 insanın öldüğü saldırıdan birkaç gün önce gelen ve hamile bir kadını taşıyan ambulansta bomba düzenekleri bulundu; güvenlik önlemleri artırıldı. Suriye’de başlayan iç çatışmalar sonrasında El Kaide bağlantılı IŞİD Örgütü’nün Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’nda eylem yapmayı planladığı ortaya çıktı. Sınır Kapısı’nda 20 Şubat’ta yaşanan patlamadan birkaç gün önce hamile bir kadını Türkiye’ye getiren bir ambulansta bomba düzenekleri ile uzun namlulu silahlar bulundu. Kilis bölgesinde sınırın karşı tarafındaki Essalame Sınır Kapısı ve çevresini kuşatan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı El Kaide’ye bağlı faaliyet gösteren örgütün, Türkiye’ye yönelik sürekli saldırı planladığı yönünde alınan istihbaratlar, Türkiye güvenlik birimlerini harekete geçirdi. Halep’e bağlı Azez ilçesinin kontrolünü elinde bulunduran IŞİD, Esselame Sınır Kapısı’nın güvenliğini elinde bulunduran Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Kuzey Kasırgası Tugayı ile giriştiği çatışma sonrasında Öncüpınar Sınır Kapısı’nda etkin konuma geçti. IŞİD’in son üç hafta içinde arka arkaya bombalı eylem gerçekleştirmeye çalıştığı belirlendi. Yaklaşık 30 bin Suriyeli’nin kaldığı çadır kentin bulunduğu Esselame Sınır Kapası’nda, son olarak 20 Şubat günü yaşanan bombalı araç patlamasında asıl hedefin Türkiye olduğu bilgisine ulaşıldı. Eylemden üç gün önce 17 Şubat’ta yine sınır kapısından Türkiye’ye giren Suriye plakalı bir araçtan şüphelenilmesi üzerine sınır kapısı geçici olarak kapatılmış ve güvenlik kuvvetleri araçta arama gerçekleştirmişti. Son dönemde bombalı araç eylemlerine karşı alarma geçen Türkiye güvenlik kuvvetleri, Kilis Valiliği’nin oluşturduğu güvenlik duvarı çerçevesinde yoğun bir çalışma yaparken, 20 Şubat’ta yaşanan bombalı araç patlamasından önce yine Türkiye’ye yönelik eylem girişimi olduğu öğrenildi. Milliyet’in aldığı bilgiye göre, 26 kişinin yaşamını yitirdiği eylemden birkaç gün önce, içinde hamile hasta bir Suriyeli kadının bulunduğu belirtilen Suriye plakalı bir ambulans, Suriye - Türkiye sınırındaki tampon bölgeye girerek hasta kadını Türk sağlık ekibine teslim etmek istedi. Lastik patlayınca kaçtı Öncüpınar Sınır Kapısı’nın hemen önündeki tampon bölgede yaşanan bu olay anında, Türkiye’den sağlık ekip hastayı almak için Suriye’den gelen ambulansa yanaştığı sırada ambulans, geri manevra yaparken aracın arka lastikleri yol üzerindeki çelik kapana takılarak patladı. Patlamayla birlikte ambulanstan inen genç Suriyeli şoför, araçtan hızla uzaklaştı. Türk görevliler, araç sürücüsünün bu hareketine önce bir anlam veremezken, hasta hamile Suriyeliyi Türk sağlık ekibinin aracına koyarak Kilis’te hastaneye götürdü. Bomba düzeneği çıktı Durumdan şüphelenen güvenlik güçleri sahipsiz kalan ambulansta güvenlik araması yaptı. Araçta çeşitli kablolar ve bomba düzenekleri bulunması üzerine olay yerine gelen bomba uzmanları, araçta 5 bomba düzeneği ile uzun namlulu silahlar ve roketatar buldu. Elde edilen patlayıcı ve malzemelere el konulurken, bölge savcılığı soruşturma başlattı. Olayla ilgili gelişmeler Ankara’ya bildirildi. Kilis Valiliği’nin aldığı yoğun güvenlik önlemleri çerçevesinde, Öncüpınar Sınır Kapısı’nda tampon bölgede güvenlik önlemleri artırıldı. Milliyet
Yurt Dışındaki Tek Türk Toprağı Çatışma Altında Kaldı
Suriye'nin Halep kentinde Türk askerinin koruduğu Süleyman Şah Türbesi çevresinde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında çatışmaların yoğunlaştığı bildirildi Çatışmaların yoğunlaşması üzerine Suriye'de Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi çevresindeki Türk askeri sayısının artırıldığı ve saldırı ihtimaline karşı güvenlik önlemlerinin alındığı öğrenildi. Rakka'daki Türkmen aşiretlerinin ileri gelenlerinden Süleyman et-Türkmani, Türk askerinin koruduğu Süleyman Şah'ın türbesinin bulunduğu Karakozak köyü çevresinde IŞİD ile ÖSO arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını belirtti. Türkmani, Haseke'deki Nakşibendi tarikatının önemli isimlerinin türbeleri ile Tel Abyad'daki Hazreti İbrahim makamını yıkan IŞİD'in kontrol altına aldığı bölgelerde türbeleri tahrip ettiğini hatırlatarak uyarıda bulundu. Karakozak Köprüsü'nde süren çatışmada IŞİD'in üstünlük sağlaması halinde bölgedeki gücünün ve nüfuzunun artacağına dikkati çeken Türkmani, bu gelişmenin Süleyman Şah Türbesi ve onu koruyan Türk askerleri içinde tehlike arz edebileceğini söyledi. Türkmani, Türkiye hükumetini ve Suriye Türkmen Konseyi'ni Türk ve İslam mirasıyla, Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri rejim ve IŞİD'in saldırılarından korumak için acilen önlem almaya çağırdı. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin dedesi olan Süleyman Şah'ın türbesi Suriye'de Halep ili sınırları içerisindeki Karakozak köyünde bulunuyor. Türbe, Türk toprağı olarak kabul ediliyor. Milliyet
The Independent: 'Erdoğan Aksini Söylüyor Ama Türkiye IŞİD'e Hala Göz Yumuyor'
The Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’nin ‘IŞİD militanlarının Suriye’ye geçişine daha geçen hafta bile izin verdiğini’ ve ABD’nin IŞİD kuşatması altındaki ‘ yarı-bağımsız ‘ Kobani’de sıkışan Kürtlere yardımda gecikmesinin arkasında da Ankara’nın baskısı olduğunu yazdı.Cockburn, ‘ IŞİD’i durdurmaya sadece hava saldırıları yetmez ‘ başlıklı yazısında, Britanya parlamentosunun IŞİD saldırılarına katılma kararını mercek altına aldı; ABD’yle Britanya’nın bu harekatla, Irak ve Suriye’de ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemlerinin bulunduğu bir dizi iç içe geçmiş ihtilafa gömüleceğini’ yazdı.Cockburn, ‘ ana oyuncuların dışarıya gösterdiklerinden çok daha farklı gündemleri ‘ne de örnek olarak da Türkiye’nin Kobani’ye bakışını gösterdi. Yazının ilgili bölümünün tam metni şöyle:”Sözgelimi, IŞİD’in kuzey Suriye’de, Türkiye sınırında bulunan Kobani’ye saldırısına bakın. Burada IŞİD savaşçılarıyla mücadele eden yaklaşık 300 bin Kürt giderek küçülen bir alanda sıkıştı. Neredeyse 200 bin Suriyeli Kürt şimdiden sınırın Türkiye tarafına kaçtı. ABD hava gücünü, ilerleyen militanlara karşı her yerden çok burada kullanabilirdi. Kürtlerin başkenti Erbil’in kurtarılmasına ağustosta Amerikan hava saldırıları yardım etmişti; aynısı niçin Kobani için yapılmasındı?Tuhaf bir biçimde, ABD hava gücünü düne kadar, IŞİD’in hava saldırılarının başlamasından sonra en ciddi saldırılarını düzenlediği Kobani hariç Suriye’deki her yerde kullandı. Örgüt burada, Irak ve Suriye ordularından ele geçirdiği tank ve havan toplarıyla 64 köyde kontol sağladı. Amerikalılar niçin sessiz kaldı? Bunun arkasında, 2011’den bu yana güney sınırı boyunca büyüyen ve 2,5 milyon Suriyeli Kürde ev sahipliği yapan yarı-bağımsız Kürt kantonlarına hiç değer vermeyen Türkiye’yi rahatsız etmeme isteği var gibi görünüyor.Ankara’nın tavrı, IŞİD’i Kürtlere karşı kullanmanın faydalarını gördüğüne işaret. Sınırın Türkiye tarafındaki muhabirler, IŞİD’le savaşmak isteyen Türkiyeli Kürtlerin aksine, IŞİD militanlarının daha geçen hafta Suriye’ye kolayca gidip geldiğini anlatıyor. Türkiye’deki bir gözlemci şu soruyu soruyor: ‘ ‘Gezi Parkı eylemleri sırasında şiddete karışmayan ama yaralanan göstericileri tedavi etmiş doktorlar ‘teröre yardım etmekle’ yargılanırken niçin çatışmada yaralanan IŞİD militanları hala hastanelerde tedavi için Türkiye’ye getiriliyor? ”Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın New York’taki BM Genel Kurulu’nda IŞİD’e karşı olduğuna dair bütün açıklamalarına rağmen, militanlar Türkiye devletinden belli bir miktar tolerans görüyor. İstanbul’un kalbindeki İstiklal Caddesi’nde arka arkaya düzenlenen iki ayrı gösteride polisin tavrını belgeleyen fotoğraflar da bunu açıkça ortaya koydu. İlk fotoğrafta, polis tarafından rahatsız edilmeyen IŞİD yanlısı göstericiler uzun bir beyaz pankart taşıyordu. İkinci karedeyse, ertesi gün aynı caddede düzenlenen bir gösteride, dini eğitimi protesto eden bir grup Çevik Kuvvet tarafından dövülüyordu.Türkiye hükümetinin IŞİD’le sıkı fıkı olduğunu söylemiyorum. Fakat Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan kurtulmak ve Suriyeli Kürtleri zayıflatmak, Erdoğan’ın gündeminde daha ön sıralarda yer alıyor. Buna göz yuman ABD de, Pakistan’ın Taliban’a gizli ama hayati önemdeki desteğine tepki göstermeyerek 2001’de Afganistan’da yaptığı hatayı tekrarlıyor. Bazı Amerikalı diplomatlara göre bu, Afganistan’daki ABD-Britanya müdahalesini daha en başından başarısız kılan, devasa boyutta bir hataydı.Britanya Irak’ta büyük ölçüde sembolik olan ilk müdahalalerine başlarken göz önünde bulundurulması gereken şey şu ki, bu krizde sadece askeri yollarla elde edilecek başarılar sınırlı.”Diken
IŞİD Süleyman Şah Türbesi'ni Kuşattı
Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprak parçası olan ve Suriye’nin Halep kenti sınırlarında bulunan Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu Caber Kalesi'nin çevresi Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)'nin kontrolüne girdi. Türkiye sınırına 35 kilometre uzaklıktaki Karakozak köyü yakınlarındaki türbe çevresinde yaşanan bu gelişme üzerine Suriye sınırında konuşlu kara ve hava askeri birlikleri teyakkuz duruma geçirildi. Türbede görev yapan yaklaşık 25 askere, türbeye bir saldırı olması halinde 'vur emri' verildi. Türbe ve çevresi uzun süredir Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolünde bulunuyordu. Ancak önceki günden bu yana IŞİD ve ÖSO güçleri arasında yaşanan şiddetli çatışmalar sonucu ÖSO güçleri bölgeden geri çekildi. Türbenin çevresi, daha önce Türkiye'ye karşı açıklamalar yapan IŞİD güçlerinin eline geçti. Bu gelişme türbede görev yapan ve sürekli teyakkuz durumda bulunan askerler tarafından Genelkurmay Karargahı'na iletildi. Genelkurmay, IŞİD güçlerinden türbeye bir saldırı olması halinde her türlü senaryoyu masaya yatırdı. Bir saldırı olması halinde sınırdaki kara ve hava güçlerine türbenin korunması için IŞİD'e yönelik operasyon yapılması, türbedeki askerlere de vur emri verildi. Genelkurmay'dan gelen bu emir üzerine sınırdaki kara ve hava güçleri teyakkuz durumuna geçirildi. Süleyman Şah Türbesi, 1921 yılında Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması’na göre Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul ediliyor ve Türk askeri tarafından korunuyor. Dünya Bülteni/ Haber Merkezi
Bağdat'ta Mezhep Çatışmaları Ne Durumda?
Mezhepçilik Orta Doğu'da hızla yayıldıkça, Irak yeniden bir savaş alanına dönüşüyor.Şii ağırlıklı Nuri el-Maliki hükümetinin elde ettiği kazanımlar, şiddet ve ölüm çağrısı yapanların artmasıyla tehlikeye giriyor.Kendilerini 'Irak Şam İslam Devleti' (IŞİD) olarak adlandıran örgütün üyesi olan Sünni militanlar, Ramadi ve Felluce'de güçleniyorlar. Bu şehirler, birkaç yıl önce çıkan Amerikan karşıtı ayaklanmalar nedeniyle 'sorunlu bölgeler' olarak adlandırılıyordu.Geçen ay 700'den fazla kişinin öldüğü Irak'ta, son beş yılın en yüksek ölü sayıları telaffuz ediliyor. Bu nedenle ülkede Sünni-Şii çatışmasının kötüye gittiği yorumu yapılabilir.Sünni militanların son dönemdeki hareketlenmesini değerlendirmek için geçen ay Bağdat'ın banliyö bölgelerinden Dura'da çekimler yaptık.Dura'ya ilk ziyaretimizde, durum oldukça vahim görünüyordu. Kentte önemli bir Hristiyan azınlığı varlığını koruyordu. Irak'taki El Kaide örgütü, Dura'yı 'özgürleştirilmiş alan' ilan etmişti ve bölgede halka zulmediyordu. İntihar bombacıları kiliseye saldırıyor, milliyetçi Sünni muhalefetin liderleri öldürülüyor ve sık sık yanlarına gittiğimiz ABD askerlerine saldırılar düzenleniyordu.Son ziyaretimiz sırasında ise bölge oldukça değişmişti. Akşamüstü ABD askerlerinin bölgede yaşayanlarla bilardo oynadığını gördük. Sanki şiddet hiçbir yere değmemiş gibiydi.Bu değişimin merkezinde koalisyon güçleri ve Şahva milisleri, diğer adıyla 'Uyanış Konseyi' var. Aşiret reisleri tarafından desteklenen Şahva milislerinin finansal giderlerini Amerikalılar karşılıyor.ABD ordusu bölgeden çekildiğinde Şahva milisleri, kendileri gibi etkili ve silahlı bir Sünni militan grubundan çekinen Maliki hükümetinin boğazlarına sarılacağını tahmin ediyordu.Bir zamanlar Irak'ta sayıları 70 bini, Dura'da ise birkaç yüzü aşan Şahva milisinden geriye Dura'da sadece birkaç düzinesi kalmış.Komutanları Muzaffer Tahir Mehdi el-Azavi, eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Cumhuriyet Muhafızları'nda tugay komutanıymış. El Azavi bize şu anda bölgede durumun istikrarlı olduğunu ama kendi deyimiyle bazı 'sorun yaratan çetelerin' varlığını sürdürdüğünü söyledi.Komutan El Azavi ve konuştuğumuz diğer kişiler, örgütün yerel savunma milislerinden yüzde 70'ine yakın bir kısmının devlette iş bularak memur ve öğretmen olarak çalışmaya başladıklarını, neredeyse hiçbirinin polis olarak işe alınmadığını söylediler.2010'dan 2012 yılına kadar güvenlik konusunda ilerleme sağlandığından, Maliki hükümeti de adil davranmak adına milislerin terhis edilmesini istedi. Eski Şahva milislerini öldürmek yerine onlara memur olarak iş sağlanması çok akıllıca bir adımdı.Şahva'ya bağlı kalanlar ise cihat kamplarında yaşayan ve çok daha radikal örgütlere üye olanlar için bir 'nefret objesi' haline geldi.Hem Dura Uyanışı güçlerini kuran önemli isimlerden biri, hem de yerel bir imam olan Şeyh Ali ile 2008'de tanışmıştık. Şeyh Ali bize Dura'nın El Kaide'den tamamıyla kurtulamadığını, ancak örgütün etkinliğinin belki yüzde 90 oranında azaldığını söylemişti.Geriye kalan yüzde 10'luk tutucu kesim, ne Şeyh Ali'yi ne de diğer Şahva milislerini affetmişti. Nitekim Şeyh Ali, 2011'de namaz kıldığı bir camiden çıkarken öldürüldü.O dönemde ABD ordusu ve Maliki Hükümeti'nden yana olmak hiç rağbet görmeyen bir tutumdu.Uyanış milislerinin gücünün zayıflamış olduğu bugün Dura'nın güvenliğini Şii ağırlıklı bir güç olan federal polis sağlıyor.Federal polis bölgeyi pek çok kontrol noktası ile kuşatmış halde. Bu durum, birçok kişi tarafından 'baskı' olarak yorumlanıyor.IŞİD ve Irak güvenlik güçleri arasındaki çatışma Batı'yı öfkelendirdikçe, ayaklanmaların yaygın olduğu bölgelerle Dura'daki insanlar arasındaki aşiret bağları büyük önem arz ediyor. El Anbar vilayeti ile Dura arasında sürekli bir gidiş geliş var.Şahva milislerinin zayıflamasıyla, devlet güvenliğiyle yerel güvenlik arasındaki ilişki de bozuldu. Bölgede çok sayıda federal polis bulunması ve Batı'ya birçok kötü haberin gidiyor olması, Dura'yı her geçen gün daha gergin bir hale getiriyor.Geçen Noel'de pazarda patlayan bombanın 26 kişiyi öldürmesinin ardından durum kötüye gitmeye başladı.Buna rağmen, insanlar mezhep gerginliğiyle bombalama olayını ayrı tutuyorlar. Dura'ya yaptığımız gezilerden birinde tanıştığımız Mimar Tarık el Kezreci de, bu durumu 'neredeyse sıradan' karşılıyor.Kezreci, Irak'ın siyasi sisteminin işleyebileceği konusunda oldukça karamsar olduğunu, yeni nesil bir liderliğe ihtiyaç duyduklarını söylüyor. Ancak yine de Maliki'yi doğrudan 'mezhepçi' davranmakla suçlamaktan kaçınıyor.Çok daha doğrudan konuşan Sünniler de var. Onlar, Başbakan Maliki'nin devleti Şiilerin ve İran'ın çıkarlarını düşünerek yönettiğini düşünüyorlar. Maliki, Saddam döneminde siyasi sürgün nedeniyle İran'a sığınmış ve yıllarca orada kalmıştı. Ama Kezreci gibi pek çok Sünni de, Şiilerle birlikte yaşadıkları zamanları hatırlıyor ve mezhepçi yorumlar yaparak sorunu körüklemek istemiyorlar.Bağdat'a gittiğimde Tümgeneral Abdülkerim Ebud Ketum ile görüşmüştüm. Kendisi 2006 ve 2009 yılları arasında Dura'daki ayaklanmaları bastıran federal polis ekibinin kumandanlığını yürüten kişiydi.Ketum'a göre, son dönemdeki gerginlikleri Suriye'deki çatışmalar tırmandırıyor.Ketum ve neredeyse Dura'da konuştuğum herkes Nisan'daki seçimlere dair beklentilerin en etkili unsur olduğunu düşünüyor.Seçimler gündeme gelir gelmez, radikal gruplar alışık oldukları oyunu oynamaya başladılar. Şiddet çıkaran gruplar, böylece Maliki'nin kendisini 'güvenliği sağlayan' aday olarak pazarlamasının önüne geçiyorlar. Çoğu Iraklı bu nedenle bombalı araçlarda artış olduğunu düşünüyor.Şu bir gerçek ki Iraklılar, ne kadar ürkütücü olursa olsun, bu bedelle yaşamayı öğrendiler. Ama önümüzdeki seçimler yaklaşırken, işler değişiyor. Hükümetin kontrol alanı dışında Sünni ağırlıklı büyük bölgeler var. Bu durumda ne kadar anlamlı bir ulusal seçim yapılabileceği sorusunun ucu açık kalıyor.Dura'daki şiddet yanlısı radikal hareketler şimdilik yeraltında. Bu militanlar kendilerini arada bir bombalama ve cinayetlerle gösteriyorlar.Cuma namazlarından sonra bazı eylemler olsa da, Dura'da Felluce'de olduğu gibi aleni bir ayaklanmadan söz edilemez. Çoğu insan günlük hayatlarına devam ediyor.
IŞİD'ten Türkiye'ye 'Süleyman Şah' Tehdidi
El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti Örgütü, Halep'teki Süleyman Şah Karakolu'ndaki Türk askerinin çekilmesi için süre tanıdı. Tehdit Dışişlerince doğrulandı, güvenlik önlemleri en üst düzeyde. Diplomatik misyonlar dışındaki Türkiye'nin tek toprak parçası, Süleyman Şah Karakolu. Karakolun çevresi geçtiğimiz hafta IŞİD'in denetimine geçmiş, karakolu savunan 25 asker gergin bekleyişe girmişti. IŞİD'den tansiyonu artıracak hamle geldi. 16 Mart'ta internet sitesinde yayınlanan videoda, IŞİD, Türk askerinin çekilmesi için süre tanıdı. Çekilmedikleri takdirde türbenin yerle bir edileceği tehdidinde bulundu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta, 'Gelebilecek herhangi bir saldırı ayniyle mukabele görür' açıklaması yapmıştı.CNN Türk
Keseb Sınır Kapısı'nı ÖSO Güçlerinin Elinde
Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti Hatay’ın Yayladağı İlçesi'ndeki gümrük kapısının karşısında bulunan ve iç çatışmaların başlamasından bu yana Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 'a bağlı güçlerin kontrolünde bulunan Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, dün itibariyle Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti. Keseb Sınır Kapısı'nı almak için cuma günü operasyon düzenleyen ÖSO güçleri ile Suriye askerleri arasında süren şiddetli çatışmalar dün sabaha kadar devam etti. Kapı, saat 05.00 sıralarında tamamen ÖSO'nun kontrolüne geçti. Yaralılar Türkiye’ye getirildi. Radikal'de yer alan habere göre, Keseb Sınır Kapısı'nın kontrolü ÖSO'nun eline geçmiş olsa da, kapıya yakın bölgedeki iç kesimlerde ÖSO ve rejim askerleri arasındaki çatışmalar devam ediyor. Bu arada Suriye’de Esad rejimine karşı savaşan cihatçı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün, Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprak parçası olan Halep’teki Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik “3 gün süre tanıyoruz” tehdidinin yer aldığı videonun 15 Mart’ta çekildiği ortaya çıktı ve sürenin 18 Mart’ta dolduğu anlaşıldı. Halep’in kuzeyindeki Membeç bölgesinde bulunan ve Türk askeri tarafından korunan Süleyman Şah Türbesi, son dönemde bölgedeki ÖSO, IŞİD ve Suriye ordusu arasındaki çatışmaların ortasında kaldı. T24
Teneffüste Sırtına İsabet Eden Mermiyle Yaralandı!
Suriye sınırındaki Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi'nde, teneffüste okul bahçesinde bulunan ortaokul öğrencisi 13 yaşındaki Merve Tok, nereden geldiği belli olmayan merminin sırtına isabet etmesiyle yaralandı. Olay, saat 11.30 sıralarında sınır hattındaki Turgut Özel Mahallesi'nde bulunan İMKB Ortaokulu'nda meydana geldi. Terör örgütü El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü kontrolündeki Suriye'nin Telabyad İlçesi'ne 500 metre uzaklıktaki okulun 7'nci sınıf öğrencisi Merve Tok, teneffüs nedeniyle okul bahçesinde dolaşırken aniden yere yığıldı. Yardımına koşan öğretmenleri tarafından sırtında kan görülen ve yaralandığı belirlenen öğrenci, çağrılan ambulansla Akçakale Devlet Hastanesi'ne götürdü.Acil serviste sırtındaki merminin çıkarılmasının ardından Merve Tok, ambulansla Şanlıurfa'ya sevk edildi. Öğrenciyi yaralayan merminin Suriye tarafından mı yoksa Türkiye tarafından mı geldiği araştırılıyor.DHA
Erdoğan Fazla Sıkıştı, Milli Hislere Oynuyor, Korkmak Lazım!
'Erdoğan’dan artık korkuyorum. Çünkü fazla bunaldı. Sıkıştığı köşeden kurtulmak için “milli hisleri galeyana getirmeyi” deneyebilir; zaten ufak ufak deniyor'T24Prof. Baskın OranBaşbakan Erdoğan Gezi rezaletinde polisi “Kahramanlık destanı yazdınız” diye nasıl tebrik ettiyse, şimdi de Suriye uçağı düşürme olayında pilotları aynen öyle tebrik ediyor. Herhalde, milli hisleri güçlü vatandaşlarımızın yüreği kabarmıştır.Erdoğan’dan artık korkuyorum. Çünkü fazla bunaldı. Sıkıştığı köşeden kurtulmak için “milli hisleri galeyana getirmeyi” deneyebilir; zaten ufak ufak deniyor. Seçimlere kadar inanılmayacak şeyler yapması beklenebilir.Erdoğan’ın ağzından düşürmediği Başbakan A. Menderes rahmetlinin yaptığı iki “eylem” geliyor aklıma.Biliyorsunuz, bu “milli hisleri galeyana getirme” işini Menderes 1955’te yaptı. Yunanistan’a gözdağı vermek için Atatürk’ün Selanik’teki evi, MİT’e çalışan B. Trakyalı bir gence bombalatıldı ve bu sayede milli hislerimizin doruğa çıktığı ortamda 6-7 Eylül pogromu düzenlendi.Aynı Menderes, aynen bugün Erdoğan’ın siyaseten çok bunaldığı gibi, 1957’de mali yönden çok bunalmıştı. Doları 2,80’den 9 liraya fırlatan 1958 devalüasyonunu yapmadan önce, başka bir yöntem denedi. O Soğuk Savaş ortamında Amerika’dan para koparabilirim umuduyla, Rusya’nın sızmakta olduğunu söyleyip Suriye’ye girmeye kalktı 1957’de. Ama Allahtan, ABD ile SSCB birbirleriyle çatışmaktan korkup, rahmetliyi birlikte önledilerdi.Şimdi Erdoğan’ın, Selanik’teki evi bombalatacağını sanmıyorum ama, Menderes’in yaptığı başka bir şeyin çok daha ilerisini yapabilir: Sınırımıza sadece 35 km mesafedeki Süleyman Şah Türbesi meselesi var. Daha düne kadar TIR’larla beslediğimiz karga yani El Kaide'nin Suriye'deki kolu IŞİD, Türbe’nin 21 Mart'tan itibaren 3 gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağının indirilmesini istedi. Bu “süre” yarın, 24 Mart’ta bitiyor. IŞİD saldırmayabilir, ama bir “saldırı” yine de olabilir. Artık kim yapabilir, yaptırabilir, bilemeyiz. Böyle şeyleri gizli teşkilatlar bilir. 24’ünde olmazsa, başka bir gün olabilir.Türbe’ye vuku bulacak bir saldırı (veya benzer bir durum) halinde Erdoğan sınırdışı bir operasyon (veya benzer bir “milli” çılgınlık) yaparsa, ayıkla pirincin taşını. Bu durumda hem ABD ve AB patlar, hem Arap Ortadoğu çıldırır, hem de Suriye’nin hamisi Rusya şu sıralarda iyice azmış vaziyette, ortalığı dağıtır.Tüm dünya da, hani ayı ve büyük aptesiyle ilgili bir deyim vardır, onu söyler.
Kılıçdaroğlu: 'Ortadoğu'da Akan Kanın Sorumlusu Erdoğan'
MİT TIR'ları dosyasında yardım malzemesi değil, silah olduğunu söyleyen CHP lideri, 'Ortadoğu'da akan kanın sorumlusu Erdoğan ve Davutoğlu.' dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Başbakan Erdoğan'a yüklenerek 'MİT TIR'ları dosyasının kapağını açtık ne gördük. Yardım dedikleri TIR'ların içinden silah çıktı. O silahlar El Kaide ve IŞİD militanlarına gidiyordu. Türkmenlere gitmiyordu. Sonra da Müslüman Müslüman'ı öldürüyor böyle olmaz diyorsun. Ortadoğu'da akan kanın sorumlusu Erdoğan ve Davutoğlu'dur.' dedi. KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLAMALARINDAN SATIR BAŞLARI 'TÜRKİYE'NİN BÖLGEDE AĞIRLIĞI KALMADI' 'Pek çok ülkeyi gezecek, taraflarla konuşacak. Türkiye hesapta yok. Niye yok? Çünkü Türkiye'nin bölgede ağırlığı kalmadı. Türkiye'nin sözü nerede dinleniyor? Suriye'de mi? Irak'ta mı? Bir Katar'da bir Suudi Arabistan'da dinleniyor. Batılılar biliyorlar mı biliyorlar, BM genel sekreteri de biliyor. Türkiye artık bu defterde yok.' 'MAHMUT ABBAS'IN YAPTIĞI AÇIKLAMA GİZLENİYOR' 'Mahmud Abbas'ın yaptığı açıklama çok önemli. Bu açıklama gizleniyor, tartışılmıyor. Ne diyor Mahmud Abbas 'Tabi bu olaylar gerçekleştikten sonra biz tüm dünya ülkeleriyle ateşkesin sağlanması için çabamızı devam ettiriyoruz. Aynı şekilde Batı Şeria'da sürekli bir şekilde Filistinli gençlerle İsrailliler arasında çatışma çıkıyor. Tabi ki bizim talebimiz üzerine Mısırlı kardeşlerimiz girişimde bulundular. Bunun temel amacı ateşkesin sağlanmasını amaçlamaktadır.'' 'KATAR'LA BERABER HANGİ HALTLARI İŞLİYORSUNUZ SİZ, ÖLEN HER ÇOCUĞUN SORUMLUSUSUNUZ SİZ' 'Bu esasen 2012 yılındaki anlaşmaya tıpa tıp benzemektedir. İsrail tarafı bunu kabul etti. Bizim de kabul etmemiz gerekiyor ki İsrail tarafını sıkıntıya sokalım. Çok açık net. Mısır'a gittik söyledik ateşkesi sağla. Mısır araya girdi, şartları oluşturdu. Bizim de bunu kabul etmemiz lazım, kabul edersek İsrail sıkıntıya girecek. Çok net. Niye söylüyor bunu? Mısır Dışişleri açıklama yapmıştı: 'Ateşkesi sağlayacağız Türkiye ve Katar engel oluyor.' Mahmud Abbas da bunu söylüyor. Katar'la beraber hangi haltları işliyorsunuz siz? Ölen her çocuğun sorumlususunuz siz. Mahmud Abbas net söylüyor. Sen kabul etmeyin diye bastırıyorsun. Neden?' 'Eskiden Ortadoğu’ya gelenler Türkiye’ye uğrarlardı. Hiç uğramıyorlar, gerek yok diyorlar. Söylemi ve eylemi tutarlı olursa bir başbakanın hiçbir sorunumuz olmaz. Söylemi de eylemi de vardır. Birileri destekler, dersiniz ki evet ne söylediyse onu yaptı. Ama farklılık varsa onun kaynağını güvensizlik oluşur. Güvensizliğin temel nedeni bol laf var ama yapılan hiçbir şey yok. Sabah akşam konuşuyor 20 kez. Ne yapıyorsun? Hiçbir şey. Dış politika konuşmakla çözülmez. Gereğini yapıyorsanız o sadece dedikodudan ibaret kalır.' 'ORTADOĞU'DA AKAN KANIN SORUMLUSU ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU İKİLİSİDİR' 'Ortadoğu’da akan kanın sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu ikilisidir. Bakın, bilginler bir araya gelmişler olaylar tartışılıyor. Erdoğan da katıldı. Ortadoğu’daki örgütleri anlatıyor. “Bu örgütler Müslüman kardeşleri katlediyorlar. Akan kan Müslüman kanıdır” 'İNSANİ YARDIM MALZEMESİ DEĞİL, GİDEN FÜZELER' 'Diyorlardı ya, efendim biz oraya ilaç gönderiyor, insani yardım malzemesi gönderiyoruz, gizli gönderiyoruz. Dosyanın kapağını açtık. İnsani yardım malzemesi değil giden füzeler, silahlar. Kime gidiyor? El Kaideye ve IŞİD’e gidiyor. Ne diyor? Müslüman Müslümanı öldürür mü diyor. Öldüren de sensin. Onun eline silah veren sensin. Utanmadan bunu söyleyen de sensin. Böyle bir tablo olabilir mi?' 'Adana MİT bölge başkanının haberi yok. TIR’ları yüklemişsin götürüyorsun. Bu tablodan hepimizin ders çıkarması gerekiyor. Nasıl ders çıkaracağız sandığa gideceğiz. Ya Ortadoğu bataklığına sürükleneceğiz, ya çıkacağız. Seçim kimin? Seçim yurttaşların. Kimse haberim yoktu demesin. Efendim orada silah vardı yoktu onu da demesin. O silahlar Türkmenlere gidiyordu, hayır efendim Türkmenler silah falan gittiği yok. Kimsenin de sahip çıktığı yok. Dosyada bunların hepsi var fotoğrafları, filmleri var. neden gizlilik kararı koyuyorlar? Vatandaş öğrenmesin diyor.' 'GAZZE'DE İNSANLAR ÖLÜYOR, YAKITI BUNLAR VERİYOR' 'Orada insanlar öldürülüyor Gazze’de. Yakıtı bunlar veriyor. Ne yaptın sen? İsrail ile ticari ilişkilerini mi, askeri ilişkilerini mi kestin, hayır. Bak dedik Malatya’da Kürecik radar istasyonu var, radarı kapatırsın. Yapabilir mi? Kürecik’in yanına bile gelmiyor. Efendim diyor bu NATO’nun diyor. Yine yalan söylüyor 2014 sonunda NATO’ya devredilecek daha NATO’nun değil.' 'O RADAR İSTASYONUNUN NEDEN KURULDUĞUNU HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ' '10 Şubat 2012. ABD ile İsrail ortak bir tatbikat yapıyorlar, Kürecik istasyonuyla İsrail’deki benzerini haber konusunda bir aksama çıkar mı çıkmaz mı test ediliyor. Her türlü bilgi oraya aktarılıyor. O radar istasyonunun neden kurulduğunu çok iyi biliyoruz. İran ile İsrail arasındaki gerginlik nedeniyle, İran’dan atılacak füzenin önceden bildirilmesi gerekiyordu, kurulma nedeni bu. NATO’nun falan da değil. Ama yüreği yetmez, yapamaz bunu sadece konuşur. Cezalandıracaksan adam gibi karar alacaksın. Hep beraber arkanda dururuz. Erdoğan sözünü tuttu, Kürecik’i kapattı. Eyvallah. Yapıyor musun? Yapamıyorsun, o zaman konuşmayacaksın.' 'TÜRKİYE DIŞLANMIŞ DURUMDA' 'BM Güvenlik Konseyi toplandı, çağrıyı kim yaptı Türkiye mi? Hayır, Ürdün yaptı. Bakın Türkiye dışlanmış durumda. Böyle bir tabloyu Türkiye hak etmiyor. 1,5 milyon Suriyeli Türkiye’de. Gazze’de bir dram yaşanıypr, Suriye’de de bir dram yaşanıyor, Türkiye’de de bir dram yaşanıyor. 81 ilden herhangi birine gidin Suriyeli bir dilenci çocuk göreceksiniz. O çocukları vatanından kim etti? O aileleler hangi gerekçelerle ayrıldılar? Silahla oraya militan sokan hangi ülkeydi? Yazık günah değil mi arkadaşlar. Gazze’de Suriye’de Türkiye’de dram var. ama sadece bir şey yapılıyor, sadece konuşuluyor.' 'EL KAİDE MİLİTANLARINA SİLAH GÖNDERİLİYOR, KAN DAHA FAZLA AKSIN DİYE' 'El Kaide militanlarına silah gönderiliyor, kan daha fazla aksın diye. Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ne oluyor bu ülkede diye.' 'BÜTÜN DÜNYANIN OYUNCAĞI OLDUNUZ' 'Biz oyun kurucuyuz diyorlardı. Hangi oyunu kurdunuz siz? Bütün dünyanın oyuncağı oldunuz. Ben Türkiye adına üzülüyorum, onlar adına değil.' 'Mavi Marmara’dan sonra atıp tuttular. Sonra ne yaptılar? OECD üyeliğinde vetoyu kaldırdılar. Hani siz karşıydınız?' 'EKMELEDDİN BEY ÇOK ÖNEMLİ BİR FIRSAT' 'Ekmeleddin Bey çok önemli bir fırsat sunuyor bize. Ortadoğu’da İslam dünyasında Batı’da bir ağırlığı var. sözü dinlenen bir isim. Ve önemli bir fırsatı yakalamış durumdayız. Türkiye eğer Ortadoğu bataklığından çıkmak istiyorsa, saygın bir ülke olmak istiyorsa, tercihini Ekmeleddin Bey'den yana yapmak durumundadır.' 'Hepimize büyük görevler düşüyor. Şikayetçiysen sorunun çözülmesini istiyorsan, dünyada itibarı olması gereken bir insanı istiyorsan, tercihimiz açık. Yönümüz belli Ekmeleddin İhsanoğlu Bey'den yana oyumuzu kullanmak zorundayız.' 'HAYATIMDA DUYDUĞUM EN SAÇMA ŞEYLERDEN BİRİSİ' 'Erdoğan dedi ki 'Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitti orada bir otelde konuştu' diyor. Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden birisi. STK’nın davetiyle gidiyoruz, onlar soracak biz cevap vereceğiz. Anlattık, düşüncelerimizi anlattık. Beğenirler veya beğenmezler düşüncelerimizi aktardık. Çok rahatsız olmuş, 'Biz sorunu çözeceğiz ama CHP karşı çıkıyor' diyorlardı. Bu kozu da elinden aldık.' 'EĞER BENİM YAPTIĞIMI YAPABİLİRSEN SENİ KUTLAYACAĞIM' 'Şimdi ben ona söylüyorum. Eğer sen benim yaptığımı yapabilirsen seni kutlayacağım. Sen de davetlerine icabet et. Seni de çağırıyorlar. Git sen de aynı otelde, istersen meydanda. Onlar sana soru sorsunlar sen de cevabını ver. Yapabilir misin? Bunu yapmak için adamda yürek lazım yürek. Olaylara adam gibi bakmak lazım. Sorunları çözmede samimi olmak lazım. İçten pazarlıklı olmamak lazım. Biz böyle partiyiz. Evet gittim konuştum, bütün sorulara da yanıt verdim. Şimdi sıra sende cesaretin varsa git. Havuz medyası diyoruz arkadaşlarımız itiraz ediyor havuz güzel bir şey haram medya diyorlar. Haram medyadan al birkaç kişiyi git.' 'BUNLAR KADDAFİ'Yİ SIRTINDAN BIÇAKLADILAR' 'Aman Libya’ya gitmeyin, oradaki Türkler gelsinler. Kıbrıs Barış Harekatının yıl dönümüydü 20 Temmuz. Sayın cumhurbaşkanı gitti, bizden de arkadaşlar gittiler. Kıbrıs barış harekatıyla Libya’yla aramızda özel bir bağ oluştu. Batı bize yakıt, gönderdi. Rahmetli Kaddafi’ydi. Bütün hangarları açtı. Yakıt tekerlek gönderdi. Özel bir dostluk oluştu. Ama bunlar geldiler. Kaddafi’yi sırtından bıçakladılar ve linç ettiler. Davutoğlu bavuluna para doldurup, Kaddafi’nin öldürülmesinden sonra koşa koşa Libya’ya gitti. Suriye’de ne olduysa Libya'da anyı şey oluyor. Kime kardeşim dediyse oraya felaket getirdi. İnşallah bana kardeşim falan demez.' 'BUGÜN BENİM FİLMİMİ GÖSTERMİŞ' 'Bugün grup toplantısı yapmış, açıklamış, Kılıçdaroğlu’yla ilgili film göstereceğim diye. Oğlumla çünkü parayı sıfırla diye konuşma yapmadık, ablasını göndermedik. Nedir bu diye merak ettim. Meğer Savaş Ay program yapmış. Beni takip ediyor. Ben arada bir gösteriyorum ya onun yalanlarını nasıl malı götürdüğünü. Diyor ki “Gafil Kılıçdaroğlu, şerefli ol, omurgalı ol, ecdadından dik durmayı öğren.” diyor.' 'BEN ŞEREFLİ OLMAYI BABAMDAN ÖĞRENDİM' 'Ben şerefli olmayı babamdan öğrendim, çünkü haram lokma yemem. Omurgalı olmayı ailemden çevremden arkadaşlarımdan öğretmenlerimden öğrendim. Ecdadından dik durmayı öğren, eyvallah ecdadımdan dik durmayı öğrendim. Ben hiçbir zaman, bizim askerin başına çuval geçirirken çark etmedim. Bana söylediği sözler dolayısıyla… bu nitelikler sende var mı acaba? 'ŞEREF'TEN BAHSEDİYOR, HANGİ ŞEREF?' 'Şereften bahsediyor. Hangi şeref? Herhalde bir arkadaşı şeref var ondan bahsediyor. Omurgalı olmaktan… Omurga yok ki omurgalı olsun. bugün söylediğini yarın yalanlıyor. Eşini ailesini ülkesini kişisel kariyeri için kullanıyor. Çocuklarını bile kullanıyor. Yalanın büyük ustası. Eyvallah ben söylemiyorum bütün dünya biliyor artık. “Kılıçdaroğlu’nu Rahşan affı kurtardı” diyor. Benimle ilgili bir şey bulacaklar tabi. Bürokraside çalışmışız 27,5 yıl. Maliye’ye bakıyorlar, Bağkur’a bakıyorlar, hesap uzmanı dönemine bakıyorlar bir şey yok. SSK’ya bakıyorlar, 2010’da bir olay hazırlanıyor. 11,11,2008. Teftiş kuruluna bir görev veriyorlar. 90’lı yıllardaki bütün inşaat ihalelerini inceleyin. İki yıl. Sonunda 21 Haziran 2010’da tek sayfalık bir metin. Belgeyle konuşuyoruz, yalan söylemiyoruz. Araştırdık baktık her tarafı inceledik diyorlar.' 'BÜTÜN UĞRAŞLARINA RAĞMEN BİR ŞEY BULAMADI' 'Raporun sonunda şöyle diyor “Yapılacak herhangi bir işlemin bulunmadığından olurlarınıza arz ederim” bitti. Bütün uğraşlarına rağmen bir şey bulamadı. Bulamazsın kardeşim. Bana haram yememeyi, kul hakkına el uzatmamayı öğretmediler.' 'BURADAN ÇOK NET ÇAĞRIDA BULUNUYORUM: ERKEKSEN...' 'Ben ona çok net çağrıda bulunuyorum. Bir Kasımpaşalı gibi söyleyelim. Erkeksen, senin istediğin havuz medyasında… Pardon haram medyasında. Senin istediğin gazetecilerle, sadece SSK’yı görüşmek üzere oturalım. Sen soracaksın. İstediğin soruyu sor. Arzu ediyorsan yanına Melih Gökçek’i de alabilirsin. Çıkarız ben sana sadece bir soru soracağım. Ama sen sınırsız soruyu sorabilirsin. Her soruya verebilecek cevabımız var. çünkü bizim alnımız kirli değil.' 'SADECE ONA ŞUNU SORACAĞIM' 'Sen gittin Libya’ya. İnsan hakları ödülü aldın. Sana 250 bin dolar para verdiler. Sen dedin ki, hayır kuruluşlarına vereceğim. Sana sorum şu. Önceden söylüyorum ki hazırlık yap. Bizde gizli işler yok. Sen bu 250 bin doları hangi hayır kurumuna verdin? Çıkabilir mi televizyonlara? Mümkün değil. Eğer erkeksen karşıma çıkarsın.'haberler.com